150 yıllık emek mücadelelerinin ardından kadınlar haklarını elde edebilecek mi?

HABER MERKEZİ

Dünya genelinde emekçiler 200 yıla yakın bir süredir haklarını elde edebilmek için aralıksız bir şekilde mücadele yürütüyor. Ancak verilen 200 yıllık mücadele ve ödenen ağır bedellere rağmen kadınlar hala cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılık ve adaletsizliğe maruz kalıyor, insani hakları ihlal ediliyor.

1 Mayıs tüm dünyada Dünya İşçi ve Emekçi Günü ya da İşçi Bayramı olarak kabul edilir. Bu günde dünya genelinde emekçiler alanlara çıkarak onurlu bir yaşam için hak talebinde bulunur. İşçinin, emekçinin verdiği hak mücadelesinde işçiler yeterli olmasa da çalışma saatleri, sendikaya üye olma gibi bazı haklar elde etti.

İşçi devriminin başlangıcından bu yana yürütülen aktif mücadeleye rağmen değişmeyen tek şey, emekçi kadınların dünya genelinde yaşadığı hak ihlalleridir.

100 yılı aşkın bir süredir dünyanın dört bir yanında çalışan kadınlar hala eşit ücret ve eşit iş fırsatları gibi temel hakları için mücadele ediyor. Kapitalist modernite sisteminin etkili olduğu günümüz dünyasında son dönemlerde yapılan araştırmalar ve istatistikler, kadınların erkeklere tanınan hakları alabilmesi için 135 yıl boyunca daha mücadele etmesi gerektiğini gösteriyor. Bu veri Dünya Ekonomik Forumu’nun yıllık raporunda da doğrulanmaktadır.

Yine yapılan bilimsel çalışmalar, çalışan kadınlar için ücret farkının hala büyük bir sorun olduğunu gösteriyor. Avrupa, İngiltere ve Amerika gibi kapitalist ülkelerde büyük şirketlerde çalışan kadınlara cinsiyetleri nedeniyle erkeklere oranla yüzde 2,6 ila yüzde 20 oranında daha az ücret ödeniyor.

Gelişmekte olan ve nüfusu bir milyarın üzerinde olan ülkelerde ise çalışan kadınların durumu çok daha kötü. Çalışan kadınlar, büyük bir emek sömürüsüne tabi tutulurken iş arayan kadınlar cinsiyetlerinden ötürü iş bulmakta zorluk yaşıyor. Örneğin, insanların yoksulluk sınırının altında yaşadığı Hindistan’da kadınlar tarla ve bahçelerde bile özgürce çalışamıyor. Bu durum çoğu kadının babası, erkek kardeşi, eşi ve akrabaları tarafından fuhuş yaptırılmak amacıyla kullanılmasına neden oluyor.

Ortadoğu’da ise durum biraz daha farklı. Birçok Ortadoğu ülkesinde kadınların çalışma hayatına katılım oranı erkelere göre çok daha düşük. Ev içi emeği görünmez kılınan kadınlar, sigortasız çalışma, 10-12 saate dayalı çalışma koşulları, iş olanaklarında eşit fırsatlara sahip olamama, emek sömürüsü gibi daha birçok alanda ihlale maruz kalıyor.

Ortadoğu toplumlarında etkili olan geleneksel değer yargıları, din ve kadının yeteneklerine dair var olan katı önyargı ve görüşler, kadınların siyasi, ekonomik ve toplumsal alanlarda ilerlemesini engelliyor. Yine önemli pozisyonlar ve karar alma merkezlerinde kadın çalışan bulmak çok zor.

Yaşanan hak ihlalleri ve adaletsizliklerin yanı sıra çalışan kadınlar iş yerinde şiddet ve cinsel tacize maruz kalıyor ve işini kaybetme korkusuyla sesini duyurmaya cesaret edemiyor.

Geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler Kadın Komisyonu’nun ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde İlerleme, Cinsiyet Kalkınması 2023’ başlıklı raporunda çalışan kadınlar başta olmak üzere genel olarak kadınların durumunun kötüleştiği ortaya konmuştu.

Rapor, mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde 340 milyondan fazla kadın ve kız çocuğunun, yani dünya kadın nüfusunun yüzde 8’inin, 2030 yılına kadar aşırı yoksulluk içinde yaşayacağı ve dört kadından birinin gıda güvencesinden yoksun olacağı konusunda uyarıyor.

Yine rapor, 116 ülkenin 28’inde çalışan kadınların yarısından fazlası emekliliğini istiyor. Ayrıca 12 ülkede kadınlar emekli maaşlarının yüzde 10’undan azını alıyor.

Irak’ta erkek egemen sistem ve radikal dincilerin etkisiyle kadın hakları her şekilde ihlal ediliyor. Mart ayında yayınlanan Dünya Bankası Analiz Raporu’na göre, Iraklı kadınlar ülkedeki işgücünün yalnızca yüzde 11’ini oluşturuyor ve bu oran Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki ülkeler arasındaki en düşük oran.

Kurdistan’daki kadınların durumu Irak’taki kadınların durumunda çok da farklı değil. Iraklı kadınlara oranla çalışma hayatına katılım noktasında daha iyi bir durumda olsalar da çalışan kadınlar cinsiyetlerinden dolayı çok fazla hak ihlaline maruz kalıyor.

Kurdistan Bölgesi’nde cinsiyet ayrımcılığı ve kadın haklarını koruyacak iş kanunlarının bulunmaması nedeniyle kadınların hakları güvence altına alınmıyor. Çalışan kadınların hakları ihlal edildiği gibi çalışma alanlarında sözlü, psikolojik ve cinsel taciz ve tecavüze maruz kalıyor. Yine kadınlar işlerini kaybetme, toplum tarafından dışlanma gibi gerekçelerle yaşadıkları şiddet ve tacizi yargıya taşıyamayarak sessiz kalmaya zorlanmaya devam ediyor.

fm

Bunları da beğenebilirsin