Ferman günlerinde Ezidiler giderek Önder Öcalan’ın hakikatine yöneldiler ve soykırım cehenneminde yeni bir özgür varoluş anlaşması imzaladılar. Ezidilerin intikamı alınmıştı ve Önder Öcalan, “Özgürlük çağındayız, özgürlük dağlarında, özgürlük yürüyüşünde ve özgürlük savaşındayız” dedi.
2014 fermanına kadar Ezidi toplumunun bir kısmı Önder Öcalan’ın felsefesini tanıyordu. Kuzeyden Rojava’ya ve Avrupa’ya kadar Ezidi toplumu özgürlük fikrini benimsemişti. Ezidi toplumunun onlarca lideri bu temelde özgürlük hareketine katılmıştı. Ama özellikle Şengal’deki Ezidiler, 2014 fermanında Önder Öcalan’ın Ezidi toplumu için düşüncelerini daha iyi tanıdı. Çünkü yüzlerce öğrencisi kendini kutsal Şengal’i korumaya adamıştı. Bununla birlikte Ezidilerin tarihinde yeni bir sayfa açıldı.
Ferman günlerinde yeni bir sözleşme imzalandı
Artık Önder Öcalan’ın hakikati ve Ezidi toplumu her zamankinden daha yakındı. Ezidi yaşlılar, gençler, anneler ve kadınlar şimdi “Apo” diye bağırıyor, Kerbela gibi çöle kaçan on binlerce Ezidi Apo’yu çağırıyordu. İnançları yalnızca eski dinlerine, kutsal tanrılara ve “Apo”ya geldi. Ezidiler bu şekilde Önder Öcalan’ın hakikatine yöneldiler. Ferman günlerinde artık yeni bir özgür varoluş anlaşması imzalanıyordu.
Önder Öcalan’ın 2014 fermanına ilişkin değerlendirmesi fermanın ağırlığını gözler önüne seriyordu: “Aslında öldürülen ve tecavüze uğrayan hepimizdik” ve “Ezidilik yaşamalı” diyerek tarihi bir çağrıda bulundu. Başka birdeyişle varlığımızın kökü yaşamalıdır. Egîd Civyan, Dilşer Herekol, Seîd Hesen ve Dijwar Feqîr liderliğinde öğrencileribu tarihi yükü üstlendiler ve şehadetlerine kadar bu sorumluluğu onurlarıyla taşıdılar.
Önder Öcalan: Ezidi halkının intikamını aldık!
Dawrêşê Evdî destanından aşağı kalmayacak bir direnişle Şengal’in merkezi 13 Kasım 2015’te özgürleştirildi. İmralı Adası’nda Şengal’in kurtarıldığı müjdesini bekleyen Önder Öcalan, bu müjde kendisine ulaştığında, “Şengal’deki halkımızı çok seviyorum. Şengal’in özgürlüğü ve kurtuluşu için 2 olaydan bahsedebiliriz. Birincisi Derwêşê Evdî ikincisi dostlarımızın mücadelesidir. Şengal’den Rakka’ya kadar Ezidi halkı katliamla karşılaştı. Ama tüm bu alanlarda soykırımcı güçleri yendik ve Ezidi halkının intikamını aldık. Bu yüzden mutluyuz. Şengal halkına sonsuz saygı ve selamlarımı iletiyorum. Artık dert etmesinler, özgür yaşamlarını kursunlar” dedi.
Ezidiler için özgür bir yaşam kurma adımları
Ezidi halkı bir yandan Şengal’deki direnişi ve savunmayı örgütlerken diğer yandan özgür bir yaşamı kurmak için kolları sıvamıştı. Aslında bir mucize gerçekleşiyordu, ferman altındaki bir halk özgür bir varoluş arayışına giriyordu ve elbette kendini yeni bir fikir ve felsefeye, Önder Öcalan’ın fikrine bırakıyordu. Önder Apo’nun hakikati ve felsefesi olmasaydı bu adımı atmak mümkün olur muydu?
Bu yeni fikir ve felsefe, Ezidi halkından çok uzak değildi. Önder Apo hakikati toplumun kadim tarihine yaslanıyordu. Ezidilik, tarihte büyük bedeller ödeyerek bu hakikati savunmuştu. Ezidiliğin hakikati ile Önder Apo’nun hakikatinin doğası birbirinden çok uzak değildi. Bu nedenle Ezidi toplumu hem kendi geçmişini, hem bugününü ve hem de geleceğini bu fikirde görmüş ve kabul etmiştir.
‘Ezidi kadınların yolu sonuna kadar açık’
Bu fikir, Ezidi toplumunda devrim düzeyinde bir değişiklik başlattı. Bunlardan biri de Ezidi kadın gerçekliğiydi. Önder Öcalan, Ezidi kadınlar için şunları söylüyordu: “Şu anda Ezidi kadınların yaşadıklarını görmek beni çok üzüyor. Özellikle siz kadınlar, elinizdeki tüm imkanlarla seviyenizi her zaman yükseltin. Toplum, savaşı ve siyaseti kadınların işi olarak görmeyebilir. Ancak savaş ve siyaset sadece erkeklerin işi değildir. Yolunuz sonuna kadar açıktır. Kadın olmazsa hayat da olmaz.”
Ezidi kadını bu görüşü esas alıp ve Şengal’in savunmasından yeniden inşasına kadar her alanda öncü rol oynamıştır. Şimdi bile kadınlar Şengal’de hayatın her alanında başı çekiyor.
Fermandan sonra kültürel soykırım politikası
Önder Öcalan, fermandan sonra dahi görüş ve uyarılarıyla Ezidi toplumunun önünü açmaya ve onları soykırımcı politikalara karşı korumaya çalışmıştır. İşgalci Türk devletinin ve Barzani ailesinin politikalarına özellikle dikkat çekerek, Ezidilerin tekrar Şengal’e dönmesini engellemek için her şeyi yapacaklarını söyledi. Nitekim KDP’nin kamplardaki on binlerce Ezidi için tutuklama emri vermesine rağmen, yüz binlerce Ezidi kutsal topraklara geri dönmeyi başardı, ancak birçoğu hala KDP kontrolünde.
‘Ezidiler kendilerini korumak için Şengal’e dönmeli’
Önder Öcalan özellikle Ezidi halkını göç konusunda uyardı ve Şengal’e geri dönmeleri için çağrıda bulundu: “Özel savaş teknikleriyle Ezidiler Avrupaya göç ettirilmeye çalışılıyor. Bu, Ezidilerin yok edilmesi demektir. Mevcut durumda Şengal’de neredeyse Ezidi kalmadı. Bu durum tarihi, sosyal ve kültürel açıdan çok tehlikelidir. Ezidiler Şengal topraklarına geri dönmezlerse büyük bir felaket olur. Soykırımdan kurtuldular, ancak kendilerini kültürel soykırımdan kurtaramıyorlar. Ezidilerin kendilerini korumalarının tek bir yolu var, o da kadim Şengal topraklarına dönmektir.”
Bu çağrının ardından on binlerce Ezidi kutsal topraklarına dönerek bir özyönetim sistemi kurmaya başladılar. Önder Öcalan, varlığı korumanın tek yolunun demokratik bir toplum ve özyönetim sistemi kurmak olduğunu belirtti. Çünkü DAIŞ gibi güçlerin yeniden Şengal’e saldırması veya Baas rejiminin ve gerici Irak’ın Ezidi soykırımını tamamlamaya çalışması tehlikesi hala var. Son zamanlardaki tehditler, saldırılar ve tehditler de bu gerçeği doğruluyor.
‘Özgürlük çağındayız’
Bu güne kadar Ezidi fermanını tamamlama ve onları katletme çabaları devam etmektedir. Ancak Ezidi toplumu artık bu politikalara karşı örgütlendi ve bu saldırılara cevap verebilir. Önder Öcalan da son zamanlarda Ezidi halkına verdiği mesajlarda bu gerçeğe dikkat çekmiş ve içinde bulunduğumuz çağa ilişkin şu yorumda bulunmuştur: “Özgürlük çağındayız, özgürlük dağlarında, özgürlük yürüyüşünde ve özgürlük savaşındayız. Tarih bunu kanıtlamıştır; asla başarısız olmayan, başarıya çok yakın olan ve en güzel olan bu büyük yürüyüştür. Ezidi halkı çok değerlidir. Meclislerini tebrik ediyorum. Örgütlenmeyi tüm çalışmaların önünde tutun. Bunun dışında başka hiçbir şeye izin vermeyin.”
Ezidi toplumu, kadim tarihinin gücü ve özgürlük düşünce ve felsefesiyle soykırım saldırılarına karşı dimdik durmaktadır. Ezidiler özellikle özgür yaşam sistemi olan Özerk Yönetim’in kurulması ve korunması için ağır bedeller ödüyor. Ancak Ezidi toplumu, Dawrêşê Evdî’nin şiirindeki şu tespitlere sonuna kadar bağlıdır:
“Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin, endişelenme
Kürtlük ve özgür yaşam ebedî gerçeklerdir.”