Gerilla mücadelesinin yarattığı ve yaratacağı sonuçlar

Bahoz ÇIRAV

Başur Kürdistan’daki halkımız, ülkemizin diğer üç parçasındaki halka göre daha şanslı, gerilla ile iç içe, gerillayı herkesten daha fazla görme imkanı bulmuştur. Gerillanın dervişane yaşamından çocuk saflığına, mütevazı karakteri kadar görkemli savaşına, ideolojik-politik donanımı ve yurtseverliğine kadar belli ölçüde gerillayı tanımıştır. Bundan dolayı da ne soykırımcı sömürgeci Türk devlet faşizminin propaganda ve korkutma çabaları ne de KDP’nin işbirlikçi, ihanetçi çizgi dayatmaları gerillayı yakından tanıyan insanları pek etkilememiştir. Ancak tek geçim kaynağı ve hayatla bağı KDP olan yeminli Kürt ve PKK düşmanları maalesef KDP içinde barınarak (KDP içinde etkili olamasalar da Kürt yurtseveri de vardır kuşkusuz) Kürt halkının yiğit kız ve oğullarına düşmanlık yapmaktadırlar. KDP-Parastin’ın yönlendirmeleri ve birkaç dolar kazanç sağlamak adına KDP içinde Türk MİT’ine çalışan hainler maalesef çoktur. Denilebilir ki gerillanın verdiği kayıpların yüzde 80’i bu yerel ajan ağının verdiği istihbarat bilgileri nedeniyledir. Çünkü Türk devlet güçleri gerilla alanlarına asla yeterince hakim olamaz. Şu anda bile Zap, Avaşin ve Metina başta olmak üzere Medya Savunma Alanları’nda ancak yerel işbirlikçi-hainlerin desteğiyle Türk devleti tutunabiliyor. Katırla yük taşımalarından kamera takılmış köpeklerle beraber savaş tünellerine TC askerlerinin önünde girmeye kadar, ‘hizmette sınır tanımayan’ soysuzluk pratikleri sergilemektedirler. Üstelik bu uşaklığı, öldüklerinde cesetlerini arazide bırakan, bir gerillayı katletmek için sağ, ölü, yaralı demeden kendi asker ve çetelerinin bulundukları yerleri de uçaklar ve obüslerle bombalayan bir devlete yapıyorlar. Zap’ta gerillanın yayınladığı görüntüler bunun somut kanıtı. Bunun gibi daha onlarca olay var, ama hepsinin görüntüsü yok.

Ayrıca çok önemli başka bir ihanet pratiği de son zamanlarda Başurê Kürdistan’da gelişen suikast ve sabotaj eylemleridir. Bunları Türk MİT’inin yaptığını herkes biliyor, ancak tetikçiler ihanetçi çizginin üyeleridir. Geçen yıl katledilen büyük devrimci Şükrü Serhat’tan en son M.Zeki Çelebi isimli yurtsevere kadar, bütün bu saldırıları bir ajan ağının gerçekleştirdiği anlaşılıyor. Bu ajan ağını açığa çıkarıp cezalandırmak, öncelikle YNK Yönetimi’nin onur borcudur. Bir de tabi Başur halkımız, özellikle de Süleymaniye’nin değerli yurtseverleri, devrimci çocuklarıyla el ele verip bu ajan-hain ağını çökertip hakkettikleri şekilde cezalandırmak için seferber olmalıdır. Yurtseverliğin aydınlık merkezlerinden olan Süleymaniye ve Süleymaniyeliler bu utancı daha fazla taşımamalıdır…

Zap, Avaşin ve Metina’daki savaş üçüncü ayını doldurmak üzere. Öncekilerden farklı olarak bu sefer savaş bölgesi sivil halka çok yakın yerlerde. Örneğin savaşın yoğun yaşandığı yerlerden olan Kurêjahro, 2 bin 218 metrelik yüksekliğiyle Şeladizê’nin hemen üstünde. Şehit Bager ve Avzem’lerin iki aylık kahramanca direnişlerine sahne olan, bin 493 metre yüksekliğindeki Şehit Şahin Tepesi, Kurêjahro’nun biraz arkasında. Tek bir mermi patladığında bile Şeladizê’den duyulur. Kaldı ki bir tonluk, iki tonluk kazanlar, savaş tünellerinde yüzlerce kiloluk kimyasal madde konulmuş patlamalar vs. bütün bunlar Şêladizê, Dêraluk, Sory gibi yerleşim yerlerinden duyuluyor ve halkımız bu tarihi kavşakta kendisi adına kimin nasıl bir rol üstlendiğini çok iyi görüyor.

Peki bu savaşın ne gibi sonuçları olacak? Hiç kuşkusuz en büyük sonuçları yukarıda isimlerini yazdığımız bölge halkı, daha geniş anlamda bir bütün Başur halkımız üzerinde etkileri olacaktır. Bu savaşın şimdiden büyük kazanımları olmuştur. Halkımızın nezdinde belki de tarihte hiç olmadığı kadar devrimci direnişçi özgürlük çizgisi ile işbirlikçi ihanetçi çizginin ne oldukları ortaya çıkarılmıştır. Eskiden Kürt, Kürtlük adına ne varsa KDP, Barzani Ailesi ve onların içinden çıkan, irili ufaklı aile ve çevreler üzerinden bilinir, duyulurdu. Kürt Özgürlük Hareketi çıkışı ve toplumcu demokratik karakteri ve direnişiyle halkın içinde kök salmaya başladığından beri ihanet çizgisi baş aşağıya gidiş yaşadı. Bu konuda son üç-dört yılda mutlak bir netleşme yaşandı. Eskinin ‘Kürdistan melikleri’ şimdi halk tarafından gerillanın bir sarı mekabına kurban edilmekte, küfür ve lanetle anılmaktadırlar. Bilişim-iletişim çağında hemen her şey halkın gözleri önünde gerçekleşiyor; bir yanda halkın maddi değerlerini yağmalayarak dünyanın pek çok metropolünde milyonlarca dolarlık gizli varlıkları olanlar; öte yanda tek varlığı ferdi silahı olan, halkının davasına canını adayan, çıplak bedeniyle Kürdistan’ı savunan gerilla! Başur halkı politik bir halktır, 200 yıldan fazladır bir şekilde işgalci-sömürgeci güçlere karşı direniş halindedir. Halen Halepçe Katliamı’nın anıları tazedir. Kurêjohra’da, Şehit Şahin’de, Şkefta Birindara ve diğer bölgelerde kimyasallara karşı savaşan gerillayı belki de en çok Başur halkımız anlar.

50. yıl Önderlik Newrozu’ndan en son Gemlik Yürüyüşü adıyla gerçekleşen direnişe ve birçok eyleme kadar Bakurê Kurdistan’da da gerilla direnişinin etkilerini görmek mümkün. Kürt halkı ve Türkiyeli dostları bir yana, düzen içi muhalefet bile gerillanın direnişinden güç ve cesaret alarak artık Türkiye’de yönetime talip olduğunu açıkça ortaya koyabiliyor.

2008 Şubatı’nda Zap’ta kırılan işgalci TC ordu komutanları, Zap’ta kırılmanın bedelini Silivri Cezaevi’ne atılıp ‘terör örgütü yöneticisi’ olarak yargılanarak ödedi. Şimdi her türlü kimyasal silah kullanımına rağmen sonuç alamayan AKP-MHP faşizmi de Erdoğan ve Bahçeli şahsında her geçen gün biraz daha yıkımı yaşıyor. Kim bilir, belki onlar İlker Başbuğ kadar da şanslı olmaz, iki yıllık hapisle de kurtulamazlar…

Kürdistan’da siyaset gündemini ve güç dengelerini gerilla savaşı ve sonuçları belirler. Yakın tarihteki örneğimizden Rojava Devrimi’nde olduğu gibi, Özgürlük Hareketi bu tasfiye konseptini de parçalayıp halklarımız adına Dem Dema Azadiyê ye Hamlesi’ni de başarıya ulaştırınca, Önder Abdullah Öcalan’ın belirlemesiyle, “Kürdistan Devrimi; Sovyetler/Bolşevik Devrimi ve Fransız Devrimi’nden kat be kat daha fazla etkide bulunacak.” Böylece tüm dünyanın ezilen halklarına umut ve ışık olan Kürdistan Devrimi, pratik-alternatif bir seçenek olarak da hayat bulmuş olacak.

Bunları da beğenebilirsin