H. Yekta EREN: ABD’nin Irak müdahalesi; kargaşa, işgal, istikrarsızlık…

ABD, 20 Mart 2003’te Irak’a savaş açtı ve kitle imha silahlarını ve terörü ortadan kaldırdığı iddiasıyla Saddam Hüseyin rejimini devirdi. ABD, müdahalesi sadece çok sayıda sivilin ölümüne yol açmakla kalmadı, aynı zamanda siyasi temeli de yok etti ve Irak’taki güç dengesini ortadan kaldırdı.

ABD’nin Irak’a yönelik müdahalesi, 11 Eylül saldırılarından sonra geldi. En yaygın olarak kabul edilen hikâye, ABD’nin Irak’a yönelik müdahalenin, Saddam Hüseyin’in gizli kitle imha silahları programına sahip olduğu ve “terör ağları”yla bağları olduğu inancıyla motive edildiği yönündedir. ABD’li politikacı Condoleezza Rice’ın “Açık delillerin bir mantar bulutu olmasını istemiyoruz” gibi açıklamalar yapması ve ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Irak’ın kanıtı olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) küçük bir beyaz barut şişesi sundu. Powell’ın konuşması, BM’nin ABD’nin Irak’ı işgalini onaylamasına yol açmasa da ve ne Powell ne de Rice Saddam Hüseyin’e karşı askeri harekât konusunda nihai kararı vermemiş olsa da, ABD’nin Irak’a yönelik savaşı hem ABD hem de Irak için önemli bir dönüm noktası oldu.

Irak’taki savaş, ABD’nin uluslararası güvenilirliği için belirleyici bir andı. 1991’deki Irak savaşından farklı olarak, 2003’teki ABD Irak müdahalesi BMGK’nin, hatta Türkiye ve Suudi Arabistan gibi bölgesel müttefiklerinin desteği olmadan başladı. 1991’de birçok ülkenin koalisyonunun desteğiyle ABD, Irak’a savaş açtı ve Washington’ın askeri zaferi uluslararası arenada siyasi itibara dönüştü. Bununla birlikte, 2003 yılında, Washington’ın Irak’a karşı savaşı, Saddam Hüseyin rejimini hızlı bir zaferle başarıyla devirmesine rağmen, savaş BM yetkisi olmadan başladı ve ABD’nin uluslararası kredisinin azalmasını önerdi.

ABD, IRAK HALKINA ÖLÜMCÜL BİR MİRAS BIRAKTI

Irak halkı için 2003’teki ABD savaşı, bugün de devam eden türbülans dalgalarını başlattı. ABD, Irak’a Saddam Hüseyin rejimini ve Irak’taki Baas parti ağını yıkmakla kalmayıp, aynı zamanda “demokratik” bir sistem inşa etmek ve Irak’ı Ortadoğu’da siyasi bir örnek haline getirmek hırsıyla gitti. Yaklaşık yirmi yıl sonra ABD, Irak’taki askeri varlığını geri çekti ve Irak halkına ölümcül bir miras bıraktı. ABD müdahalesi siyasi temeli yok etti ve devlette sonsuz kargaşa ve huzursuzluk bıraktı. Irak’taki siyasi dengeyi de bozdu. İslami Sünniler ve Şiiler arasındaki dini mezhepler ve Arap ve Kürt arasındaki etnik bölünmeler için rekabet eden bir devlet olarak Irak’ın şimdi farklı dinler ve etnik gruplar arasındaki uçurumu kapatmanın bir yolunu bulması gerekiyor. Saddam Hüseyin rejimi, Irak’ı birleştirmek için Baasçılık ve pan-Arabizm sloganını kullandı. 2003’teki ABD savaşı, yeni bir siyasi yapı inşa etmeden Baasçılığı kovdu. Sünni ve Şii arasındaki bölünme o kadar yaygınlaştı ki, DAİŞ çeteleri 2014’te Sünnilerin çoğunlukta olduğu batı Irak’tan çıkmayı başardı.

Arap ve Kürt halkı arasındaki ortak yaşam umutları da kötüleşti. Güney Kürdistan’da siyasi iktidar durumunda olan KDP, 2017’de bağımsızlık çağrısında bulundu. KDP öncülüğündeki Güney Kürdistan’da bulunan Kürt partileri Irak ile anlaşarak başta Kerkük olmak üzere Kürdistan topraklarının yüzde 51’ini Irak Merkezi Hükümeti’ne devretti. KDP’nin bağımsızlık referandumu büyük bir hüsranla sonuçlandı.

ABD savaşı ayrıca Irak’ı Ortadoğu’da ikinci sınıf bir devlet haline getirdi. 1991’de ABD öncülüğündeki uluslararası güçlerin saldırısıyla ciddi biçimde zayıflamış olsa da Irak 2003’ten önce Ortadoğu’daki, özellikle Arap dünyasındaki en güçlü devletlerden biriydi. Gelinen aşamada Irak, başta Türk devleti olmak üzere bölgedeki birçok işgalci devletin kendi menfaatleri ve çıkarları doğrultusunda kullandığı devlete dönüştü. Irak, işgalci Türk devleti ve İran’ın her türlü saldırı, yönlendirme ve kullanmaya elverişli savaş arenasıdır artık.

KDP TÜRKİYE’YE SIRTINI DAYIYOR

Irak’ta ve Güney Kürdistan’da gerçekleşen seçimler, Türk devleti başta olmak üzere dış devletlerin Irak’ın ve Güney Kürdistan’ın iç işlerini etkilemesi için bir fırsat haline geldi ve siyasi grupları, rekabet etmek için Türk devleti, ABD, İran, Suudi Arabistan ve diğer dış güçlerden destek istedi. KDP, Güney Kürdistan’daki iktidarının kalıcılığı için Güney Kürdistan topraklarını gün geçtikçe işgal etmeye devam eden Türk devletine sırtını yaslıyor. Türk devleti ise Kürt halkına karşı açtığı savaşta KDP’den aldığı güçle daha fazla sınır tanımaz bir işgalci güce dönüşüyor.

BİTMEYEN PROTESTOLAR

Kürdistan Bölgesi hükümetiyle Irak merkezi hükümeti, halkın taleplerini karşılayamıyor ve toplumsal hareketler ve protestolar Irak ve Kürdistan’da siyasi iktidarları daha da sarsıyor.

Irak ve Güney Kürdistan’da 2019 sonbaharından beri kitlesel protestolar devam ediyor. Irak halkı elektrik ve temiz su eksikliği, zayıf altyapı, yüksek işsizlik oranı, siyasi zayıflık ile yolsuzluk ve yaygın yoksulluktan bıkmış durumda. ABD müdahalesi birçok Iraklının ölümüne ve acı çekmesine neden oldu. 2003’ten beri her yıl binlerce Iraklı sivil, hayatını intihar saldırılarında kaybediyor. Irak ve Güney Kürdistanlı gençlerin iç karartıcı umutsuzlukları da büyük endişe kaynağı. ABD’nin 2003’te George W. Bush liderliğindeki Irak savaşı hem ABD’yi hem de Irak’ın ulusal kaynaklarını tüketti. ABD’nin Irak’tan çekilmesi ABD’nin Irak hakkındaki sorumluluğunun sona erdiği anlamına gelmemeli.

Bunları da beğenebilirsin