Nagihan Akarsel: Köklerinden beslenen duru bir su Viyan Caf

Zaman ve mekan acıya kayıtlı. Katliamlar günlük yaşamın bir parçası. Toprak kan kokuyor. Savaş ve göçün gölgesinde yaşıyorlar. Elma kokusu ile gelen kabus, enfal ile paramparça olan hayatlar var. Henüz yedi yaşında Rojhılat ve Bakur Kürdistan’ı sınırını geçmek için bekliyorlar. Soğuktan değil korkudan titriyorlar. Hikayelerinin kahramanları bir bir düşüyor. Tek manzaraları katliam.

Bu manzarayı direniş ile sağaltmak için savaşıyorlar. Kadın, erkek silahlarını kuşanıp dağlara çıkıyorlar. Direnişlerine umut ekmek, intikamlarını almak, yurtlarını özgürleştirmek için. Ama Aşağı Mezopotamya’ydı burası. Sümer’in, Babil’in, Asur’un, Akad’ın yani devletli uygarlığın mekanı… Babil Enuma Eliş destanında Marduk ile Tiamat’ın kavgasında Marduk’u savunan, kadını karanlığa mahkum eden ataerkil sistemin mekanı. Özgürlük çizgisine karşı işbirlikçi çizginin yeri. Yabancılaşmanın başlangıcı. Kökleri üzerinde yeşermesi bu gerçeğin farkındalığı ile mümkündü. Yabancılaşma nerede başlamıştı, nerede biterdi?

Yabancılaşmaya karşı köke dönüş Zagros’un Ninhursag bilincini kuşanmak ile mümkündü. Tek kurtuluşları buydu. Kadının kendi karanlığına yaktığı bedeninin kurtuluşuydu. Sürgün ve göçün kararttığı umudun özgürlük tutkusu ile yeşermesiydi. Kendin olmanın başlangıcıydı. Ve bu o kadar kolay değildi. Çünkü savaşanlar acıları sağaltmamış, özgücüne dayalı bir siyasetin sahibi olamamış, kültürel ve sosyal soykırımın önünü alamamışlardı. Yurtları emperyal güçlerin cirit attığı aynı zamanda dört parça Kürdistan’da ki direnişe karşı kurulan bir tuzağa dönüşmüştü.

Bunun en fazla bilincinde olan ise Leyla Wali idi. Viyan Caf.  1981 yılında Süleymaniye’de doğdu. 1997 yılında Kürdistan Özgürlük Mücadelesine katıldı. Ve 2006 yılında gerçekleştirdiği eylem ile şehitler kervanına katıldı.  Henüz on altı yaşında olmasına rağmen mücadeleye katılır katılmaz kendini oraya ait hissetmesi köklerinin sağlamlığı ile bağlantılı. Asaleti bu köklerden besleniyor. Cesur, öncü kadınların, sanatçı ve aydınların ocağı olan Caf aşiretindendi. İradesi yurtseverlik bilinci ile bilenmişti. İradenin gücüne inandığı için ismini irade anlamına gelen Viyan yapmıştı. Özgürlük iradesini yaratmanın inancıyla her çalışmaya dört elle  ve büyük bir coşkuyla sarılıyordu.

Mücadele gerekçeleri çok net. Neyi istediğini bilen ve bunun için mücadele etmekten vazgeçmeyen bir yapıya sahip. Toprağının hüznünü, coşkusunu, iradesini kuşanıyor. Köksüzlüğün alabildiğine çoğaldığı çağımızda köklerinden beslenen bir özgürlük militanı Viyan.  “Güney’in Kürdistan’ın tuzağı haline gelmesine izin vermeyelim” sözü bunun bir ifadesi. Güney Kürdistan’ın emperyal güçler tarafından Kürtlerin tuzağı haline getirilmesinin farkında.

Rêber Apo’ya bağlılığı çok güçlü. Rêber Apo’ya yazdığı mektupta, “Fikirlerin beni bana tanıttı ve anlamlı yaşamayı öğretti. Özgürlüğün alfabesini bana öğrettin” diyor. 1999 Uluslararası komplosu ile beraber komploya cevap olma arayışını 2006 yılının 2 Şubatında gerçekleştiriyor. Bu eylem bağlılığın, inancın ve umudun eylemi olarak tarih kayıtlarında yer alıyor. Bin yılların acısını hücrelerinde hisseden Kürt bir kadının Viyan Caf’ın sonsuz arayışlarını ifade ediyor.

Özgürlüğün amaçlarına göre yaşayıp yaşamadığımızı çok güçlü sorguluyor. Kadın olmanın ne kadar zor olduğunu biliyor, yaşıyor.  Sevmenin nasıl olması gerektiğine dair arayışlarını sürdürüyor. Ve yaşadığı çelişkilere çözüm arayışı çok canlı. Yaşadığı bütün zorlanmalara rağmen tek bir gün ikirciklik yaşamıyor. Özgür kadın kimdir, nasıl yaşar sorusuna yürekten, vicdanlı ve bilinçli bir katılımla cevap olacağımızın bilincinde. Amacında net olan nasıl mücadele edeceğini de bilir.

Evet Viyan arkadaş çok net. Duru bir su gibi. Çok berrak. Gürül gürül akıyor. İnsanlığın en köklü sorunu olan kadın erkek ilişkilerine de bu berraklıkla bakıyor. İdeolojik bir sorun olarak ele aldığı gibi özgürlük mücadelesinde yaşamın kendi başına aşk ve sevginin kaynağı olduğunu belirtiyor. Duygulardan kaçmadan ama onlara da yenilmeden mücadele etmenin önemine odaklanıyor ve bunu durmadan anlatıyor.

Eylemi bu hayalleri gerçekleştirmenin ve çelişkileri çözmenin talimatı. Anlamlı bir yaşamın ve özgürlüğün ne kadar zor olduğunun ifadesi. Şehitlere cevap olmak da ideolojik ve örgütsel bir bilinç ile an be an mücadele ederek zaferi sağlamamızın gerekçesi…

Bunları da beğenebilirsin