Pirdoğan Kemal: Tarihi gerilla direnişi karşısında KDP gerçeği III.

KDP güçleri 5 Haziran günü Metina alanında gerçekleştirdikleri provokasyonundan PKK ve KCK yönetiminin tüm iyi niyetli yaklaşımlarına, bir iç savaşı reddeden tutumuna rağmen KDP yönetimi Türk devletinin askeri saldırılarını kolaylaştıran yaklaşımlar sergilemekten vazgeçmedi. Kürt halkından ciddi tepkiler gelmeye başladı. Birçok kanaat önderi, sanatçı, aydın, sivil toplum kuruluşları ve Kürt halkının dostları KDP’nin Kürtler arası bir savaşta ısrar etmesinin kabul edilemez olduğunu açıkça beyan etti. Böylesi tarihi bir gerilla mücadelesi yaşanırken KDP yaptıklarıyla Türk işgalciliğini ayakta tutmak istiyordu.

Nitekim bu tepki ve baskıların bir derecede etkili olduğu söylenebilir çünkü sonrasında KDP yönetimi tavrını gözden geçirmek zorunda kaldı. Ama en nihayetinde faşist Türk devleti ile yapmış olduğu kirli bir ittifak vardı ve buna göre davranmalıydı. KDP içerisinde bir kesim bu tavrı bırakma eğiliminde olsa da esas kesim hiçbir şekilde durulmaması gerektiğinde ısrar ediyordu.

Mesut Barzani’nin Söylemleri ile Sahadakiler Uyuşmuyordu

Özellikle Kürt sanatçılardan yoğun tepkiler geldi. KDP’nin savaş çıkarmak isteyen tavrından vazgeçmesi için birçok ziyaret gerçekleştirildi. Bu adımlar üzerine KDP Başkanı Mesut Barzani Kürt sanatçılara; “Ben Kürtler arası savaşı haram ettim, bir daha böyle bir çatışmaya asla izin vermeyeceğim” dedi. Nitekim bu söyleme hiç kimsenin bir itirazı olamazdı. Ama ne yazık ki sahada yaşananlar ve KDP güçlerinin provokatif tavrı bu söylemlerle uyuşmuyordu. Bu durumda iki olasılık karşımıza çıkıyor; ya Mesut Barzani’nin otoritesi diğerleri tarafından pek kabul görmüyordu ya da bu söylemler politik söylemlerdi. Ama en nihayetinde sahada durum bambaşkaydı.

Metina’dan Sonra Rênçbiraxa’ya Provokasyon Girişimi

KDP, tüm bu yaklaşımlara rağmen bu kez Türk devletinin büyük bir hezimet yaşadığı Garê alanını çevrelemeye, gerillanın hareket alanını daraltarak Türk devletinin üslenmesini kolaylaştırma yönünde adım attı. KDP’ye bağlı askeri güçler bu defa 21 Haziran günü Zagrosların tam orta alanı olan Rêçbiraxa alanına güç göndermeye çalıştı. KDP bu hareketlenme ile tüm gerilla alanlarını birbirinden koparmayı amaçladı. Söz konusu bölge oldukça sarp bir araziye sahip ve yıllardır gerilla denetiminde olan bir alan. Gerillanın bölgedeki varlığı 1982 yılında başlıyor. Hatırlatmak gerekirse 1988 yılında da KDP güçleri Rençbiraxa bölgesine girmek istemişlerdi ama gerillanın kararlı duruşu karşısında geri adım atmak zorunda kalmıştı.

Bu bölgede harekete geçmeleri KDP’nin gerillaya açıktan savaş ilanı olarak yorumlandı. Nitekim bu yaklaşım savaş ilanı anlamına geliyordu zaten. HPG yaptığı resmî açıklamayla gerilla güçlerinin sağduyulu davranmalarına rağmen KDP güçleri saldırılarında ısrar ederlerse kendilerini savunmaktan başka seçenek kalmayacağını belirtti.

KDP Kürtler Arası Savaşta Israrlıydı

KDP bütün bunlara rağmen provokatif tutumunu bir adım öteye taşıdı ve bil fiil gerillaya pusu kurarak saldırıda bulundu. HPG basın irtibat merkezi 29 Temmuz tarihinde yapmış olduğu açıklama şu şekildeydi; “Görevli olarak bir yerden başka bir yere gitmekte olan küçük bir gerilla grubumuzla, Xelîfan civarlarına ulaştıkları 26 Temmuz gününden bu yana bizimle ilişkileri kesilmiştir. Yerel halktan aldığımız bilgilere göre; grubumuzun bulunduğu yeri bir ihbar sonucu öğrenen KDP’ye bağlı güçler, bu grubun etrafını kuşatmış, grup alandan uzaklaşmak isterken bu güçler tarafından saldırıya uğramış ve bazı arkadaşlarımız şehit düşmüştür. Yerel halkın bilgisi bu biçimdedir. Söz konusu alan KDP güçleri tarafından kuşatılmış ve giriş-çıkışlar yasaklanmış olup, başka hiçbir bilgi alınamamaktadır.”

Aynı gün yani 26 Temmuz akşamı KDP yetkililerinden de bazı açıklamalar geldi ve o bölgede bir saldırının olduğunu bildiklerini ve zaiyatların olduğu şeklinde beyanlarda bulundular. Ama hiçbir şekilde olayın nasıl ve neden gerçekleştiği yönünde bir açıklamada bulunmadılar. Tam tersi gerillanın kendilerine saldırdığını iddia ettiler.

Bu saldırı KDP’nin savaşta ne kadar ısrarcı olduğunun kanıtıydı. Birçok kesimden tepkiler yükselmeye başladı. KDP’ye baskılar büyümeye başladı. Söz konusu olaydaki gerillaların akıbetleri açıklanması istendi. KDP hiçbir cevap vermedi tam tersi suçlama furyasını arttırdı. Tabi bununla birlikte bölgede üst düzeyde askeri sevkiyatlara hız vermeye başladı.

Mit-Parastın Ortaklığında Aşiretlerle görüşmeler

Xelifan saldırısından sonra KDP hız kesmeden gerilla alanlarını çembere almak ve birbirinden kopartmak amacıyla sevkiyatlarını hızlandırdı. Aynı zamanda Şeladizê bölgesinde aşiretlerle toplantılar düzenlendi. Bu toplantılarda gerillaya karşı silahlanmaları, istihbarat toplamaları ve gerektiğinde harekete geçmeleri istendi. Bunun karşılığında Rençbiraxa ve Banista arasındaki sınır hattından yeni bir sınır kapısı açılacağı ve bölge aşiretlerinin bundan en üst düzeyde faydalanacağı yönünde beyanlar verildi. Bölgedeki aşiretlerin birçoğu bu tuzağa düşmeyerek ve ortak olmayacaklarını dile getirdiler.

Bu şekilde yoğun sevkiyatlar ve hummalı arayışları sürerken KDP’ye bağlı özel birlikler tekrardan Rênçbiraxa bölgesine ilerlemek istediler. Gerillanın zırhlı araçlardan oluşan konvoyun önünü alması sonucu bu güçler çatışma pozisyonu aldılar ama gerilla yine de gerginliği arttıracak bir adımdan kaçındı. Bölgedeki sivil insanların araya girmeleri üzerine bu birlikler alandan geri çekilmek zorunda kaldılar.

Gerillaya Xelifan’da İkinci Kez Saldırı

Bölgede işgalci Türk ordusuna Karşı kahramanlık savaşı veriliyordu. Türk ordusu Werxelê, Girê Sor, Tabûra Ereba, Metina ve Zap alanlarında darbe üzerine darbe yemekteydi. Karadan büyük bir bozgun yaşıyorlardı. KDP’nin geri cephedeki bütün kirli yaklaşımlarına rağmen gerilla güçleri KDP’nin askeri hareketliliğini sadece takip ediyordu. Ama işgalci Türk ordusunun rahat nefes almasına da izin vermiyordu. İleri cephede çetin bir savaş söz konusuydu.

Bu şekilde yoğun bir savaş sürerken Xelifan bölgesinde bir gerilla grubuna ikinci bir saldırı gerçekleştiği bilgisi paylaşıldı. Tabi KDP çevreleri her zamanki gibi kör sağır ve dilsizi oynadılar. KDP politbüro sözcüsü Mehmud Mıhemed yaptığı açıklamada o bölgede söylendiği gibi bir olayın yaşanmadığını iddia ederken diğer yandan saldırıyı KDP’nin gerçekleştirdiğini açıkça beyan ediyordu. Açıklamasının devamında, “o bölgede gerillanın ne işi vardı” dedi.

HPG Olayın Tamamen Netleştiğini Açıkladı

HPG basın irtibat merkezi daha sonra olayın kendileri tarafından netliğe kavuştuğunu ve KDP güçlerinin bilinçli bir şekilde gerilla grubunu imha amaçlı olarak hedef aldığını dile getirdi. Söz konusu açıklama şöyle; “28 Ağustos’u 29 Ağustos’a bağlayan gece 7 kişilik gerilla grubumuzun Kandil alanından Behdinan bölgesine geçmeye çalışırken Zap Suyu üzerinde saat 02:30 sıralarında KDP güçlerinin saldırısına uğradığı kesinleşmiştir. Gerilla grubumuz Zap Suyunu geçerken KDP güçlerinin herhangi bir seslenişi veya uyarı ateşi olmadan direkt dört koldan ağır silahlar ile yoğun bir şekilde ateş altına alınmıştır. Bu saldırı sonucunda 5 yoldaşımızın kesin şehit olduğu, bir yoldaşımızın ise muhtemelen yaralı esir düşmüş olabileceği netleşmiştir. 7 kişilik grupta yer alan Haki yoldaşımız ise bu olayı bizzat gözlemlemiş ve bir süre sonra sağlam bir şekilde olay yerinden ayrılmayı başarmıştır. Sağ kurtulan Hâkî yoldaşımız güçlerimize ulaşarak, KDP güçleri tarafından gerçekleştiren saldırıyı birçok yönüyle açıklığa kavuşturmuştur.”

KDP bu saldırı ile de yetinmedi sonrasında Şeladizê hattındaki yerel Peşmerge güçlerini başka bölgelere kaydırıp yerlerine bizzat Barzani ailesine bağlı özel birlikler yerleştirdi. Üst düzeyde askeri sevkiyatlar yapılmaya devam etti. Yani kısacası tam bir savaş pozisyonu aldı.

Bunları da beğenebilirsin