Savaş alanlarında kırılmalar ve sivillere yönelik saldırılar

GENCO JÎNDA

İşgalci Türk devletinin 17 Nisan’da başlattığı saldırılar tüm şiddetiyle devam ediyor. Geçtiğimiz 2 ay içerisinde Türk devleti gerillaya karşı her türlü silahı devreye koydu. Hatta uluslararası alanda yasaklı olan kimyasal silahlar da kullanıldı. HPG’nin günü birlik paylaştığı bilançoya göre şu ana dek bini aşkın işgalci, korucu ve çete öldürüldü.

Türk devletinin gerillayı bitirmeyi amaçladığı son işgal saldırılarının adını ‘Pençe Kilit’ olarak adlandırdı. Kendilerinde bir halkın devriminin sonunu getirecekler. Bunu, 40 yıldır gerillayı ve Kürdistan’ı bugün yarın bitireceklerinin propagandasını yapıyorlar. Fakat ortaya çıkan gerçek bunun tam tersi ve gerilla ger geçen gün daha da güçleniyor. Bu gerçeklik 40 yıllık savaş meydanlarında kendisini ispatlamıştır. Gerilla fikirsel olarak, ahlaki bir ideoloji ve siyasetle kendini donatmıştır. Bu nedenle de düşmanın ve ortaklarının gerillayı yok etmesi mümkün değildir.

NATO’yu ve KDP, Türk devletini desteklemeseydi, ona verilen tüm imkânlarına rağmen Saddam’la aynı akıbeti yaşayacaktı. Fakat yine savaş psikolojisi özgürlük savaşçılarının elinde. Düşmanı tüm cephelerde perişan etmiş durumda.

Esasında düşman kırılmıştır ancak Türk devletinin tüm çabası sadece kırılma yaşadığını kabul etmeme yönündedir. O nedenledir ki istihbarat kurumları olan MİT, Parastin ve Zanyari savaş alanları dışındaki sivil ve silahsız halkı hedef alıyor. Bu durum, savaş ahlakına aykırıdır. Tarihin her döneminde savaş alanları dışındaki silahsız insanların öldürülmesi kabul edilmemiş, savaşın bir parçası olmadığı belirtilmiştir. Ancak Kürt halkının düşmanı olan işgalciler ve müttefiki olan istihbarat kurumları insani ahlak ve ölçülerden o kadar uzaklar ki hiçbir yasa ve insani ölçü tanımadan sivilleri hedef alıyorlar. Şengal’de yaşayan Êzidiler ve gazetecilerin Kürt ve Êzidi olmaları dışında nasıl bir suçları var ki hedef alınıyorlar? Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi temsilcilerinin özel bir görev ve tanıdık eş dostlarını ziyaret etmek için bulundukları Güney Kürdisan’da, savaş alanlarının yüzlerce kilometre uzağında hangi suçu işledikleri için saldırıların hedefi oluyor?

İşgalci Türk devleti Kürdistan devrimcileri ve kahraman gerillalar karşısında o kadar zayıf düşmüşler ki, bu ülkenin ağaçları ve meyveleri bile onlar için gerilla ve PKK olarak tanımlanıyor. Elbette cesur, sadık, yurtsever, demokrat ve eğitimli her Kürt, ilke ve ölçüsüyle gerilladır ve PKK’lidir. Kürdistan’da veya yurtdışında, nerede olursa olsun işgale karşı cephededir.

Özgürlük mücadelesi gazisi, birçok şehidi ve devrimcisi olan yurtsever bir aileden gelen Şehit Ferhat Dêrik, tüm hayatını bu ülkeye adadı. Hiçbir zaman kendisi ve ailesi için zerrece bir şey talep etmedi. Aksine, ruhları ve canlarıyla Kürdistan Devrimi’ne mülklerini ve yaşamlarını feda ettiler. Bu sebepledir ki saldırı gerçekleşti.

Rojava halkı, Kuzey ve Güney Kürdistan halkıyla birlikte bir asırdır Kuzey ve Güney Kürdistan’ın işgaline karşı durmuştur. Özellikle Dêrka Hemko ve Cizîrê halkı, PKK hareketinin doğuşunun ardından yüzlerce şehit verdi. Ne yazık ki bugün KDP, Ferhat ve diğer arkadaşlarının halka sunduğu hizmetleri görmüyor. Aksine bugün KDP, Ferhat gibi devrimcileri, yurtseverleri ve özgürlük savaşçılarını yok etmek için gece gündüz Türk MİT ile birlikte çalışıyor.

İstihbarat kurumları olan Zanyari ve Parastin’in Kürdistan’a hizmet etmek gibi hiçbir gayesi kalmamıştır. Aksin son 4 yıldır yurtseverlere ve devrimcilere yönelik saldırıların bir parçası olmuştur. o nedenledir ki Kürdistan’da bu kurumlarla bağı olan halk içerisinde utanç duymalılar. Aynı zamanda bu kurumlarda çalışanlar Türk MİT’inin ortağı kabul edilmeli ve Kürdistan topraklarında Kürdistan halkıyla yaşamlarına izin verilmemelidir. Zira düşman savaş cephesinde yenilmiştir.

Saldırı dronlarının nerede kalktığını sormadan önce kişilerin nasıl istihbarat kurumlarından uzak tutulacağı sorulmalıdır. Kendi içimizdeki kişiler ajanlık yaptığı sürece düşmanın bağları kopmayacaktır. Düşmanın içteki bağlarının kopması için MİT, Parastin ve Zanyari’in kendi içelerindeki bağlarını koparmaları gerekiyor.

KDP medya organları, istihbarat teşkilatının bir parçası olarak yayın politikası izliyor. Onlar da devrimci ve yurtseverlere karşı ajanlık ve özel savaş kurumlarının bir parçası oldular. Pek çok insan soruyor, devrimcilere ve yurtseverlerin haberlerini yapan bu casuslar kim? Elbette bu casus kurumları ile KDP medya kuruluşlarının ayırt edilemez olduğunu belirtmek gerekir.

PKK ve Önder Apo önderliğindeki Kürdistan devriminin 50. yılında bir şey kanıtlandı, saldırılar artsa da ve hatta daha fazla kan dökülse de (ki biz bundan daha fazla kan dökmek istemiyoruz) mücadele devam edecek. Ne demişler; PKK’nin kanı döküldükçe daha fazla güçleniyor.

Kurban olmaktan asla korkmamalıyız. Düşmanın korkusunu da kahramanca görmeyin. Her devrimcinin ve gerillanın şehadetinde anlamak için yapılması gereken, şehitlerin yöntemine nasıl daha bağlı olunacağı, onların ölçülerine ve ilkelerine göre nasıl daha fazla hizmet yapılacağıdır. Düşman saldırılarını kırmak için nasıl tek vücut ve tek taraf olunur. Öte yandan, casus ajansların ve yerini ve varlığını etkisiz hale getirmek gerekiyor.

 

Bunları da beğenebilirsin