Besê Hozat: Osmanlıcı politikalar Irak’ın varlığını tehdit ediyor

HABER MERKEZİ

İşgalci Türk devletinin Irak ve Suriye üzerindeki işgal planlarını değerlendiren KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, “Türk devletinin politikası çok açıktır. Kesinlikle Misak-ı Milli’dir.  Irak ve Suriye’yi tehdit ediyor. Osmanlıcı politikalar Irak’ın varlığını tehdit ediyor” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Medya Haber televizyonunda yayınlanan özel bir programda “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” hamlesinde gelinen aşamayı, bununla bağlantılı Newroz’u, Türk devlet yetkililerinin Irak yetkilileriyle görüşmelerini ve yerel seçimleri değerlendirdi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat’ın Türk devlet yetkililerinin Irak yetkilileriyle görüşmelerine ilişkin şunları dile getirdi:

“Türk devleti işgal, katliam politikalarıyla teşhir oldu

Sekiz yıldır bu faşist soykırımcı devletin, iktidarın yürüttüğü soykırım savaşı geldi, bir yerde tıkandı. Şu anda çok ciddi bir tıkanmayı ve çıkmazı yaşıyor. Aslında planları farklıydı. 2023 yılında bütün Medya Savunma Alanlarını işgal etmek istiyorlardı. Musul, Kerkûk gibi alanlarda da işgal geliştirmek istiyorlardı. Hem Başûr’da hem Rojava Kurdistanı’nda Misak-ı Milli sınırlarına ulaşmak istiyorlardı. Dolayısıyla hedef Misak-ı Milli sınırlarına ulaşmaktı. Irak ve Suriye üzerinde de hegemonyasını kurmaktı. Bu anlamda işgalci, yayılmacı, neo Osmanlıcı emperyalist bir politika yürüttüler. Bu çok açık. Ve en geç 2023’te de bunu sonuçlandırmak istediler. Fakat  evdeki hesap çarşıya uymadı. Her şey böyle masa üzerinde çizilen haritalara,  planlara göre gitmiyor. Geldi, gerillanın görkemli direnişine çarptı. Halkın görkemli, kesintisiz mücadelesine, direnişine çarptı. Tıkandı kaldı. Çıkmazdadır. Bu çıkmazı da aslında aşmak istedi. 2022-23 boyunca sürekli kimyasal silah kullandı, yasaklı silah kullandı. KDP bu savaşın içerisinde yer aldı ,her biçimiyle yararlanmak istedi. Bu savaşı da meşrulaştırmak istedi. Meşrulaştırmak için de KDP zaten hiçbir şeyi ardına koymadı. Elinden geleni yaptı fakat yine sonuç alamadı. Çok teşhir oldu. Kullandığı yasaklı silahlar, kimyasal silahlar gündeme girdiği teşhir oldu. Çok sıkıştı, zorlandı devlet.

Diğer taraftan da bir işgal harekatı var. Bir sürü sivil katletti, köyleri bombaladı, köyleri boşalttı. Sivil yerleşim yerlerini gerçekten yerle bir etti. Rojava’da halkın yeraltı yerüstü kaynaklarını bombaladı. Petrol kuyuları, gaz, gaz tesisleri, elektrik tesisleri, matbaası, bir sürü gıda fabrikası siviller, sivil asayiş, çocuk, kadın, yaşlı, genç, sivil demeden katletti. En son Süryani savaşçılarını katletti. Tam bir soykırım savaşı yürütüyor. Yani İsrail şu anda Filistinlilere karşı Gazze’de ne yapıyorsa Türk devleti sekiz yıldır Kürtlere karşı iki kat soykırım yapıyor. Son iki yıldır da bunu yoğunlaştırdı. O yüzden bu işgal, soykırım, katliam politikalarıyla da çok teşhir oldu. Şimdi mesela ne yapıyor? Biraz Irak’ı, YNK’yi de bu işin içerisine dahil ederse, İran’ı da, Amerika’yı da, herkesi de böyle işin içine dahil eder, açıktan desteklerini alırsa, bu yayılmacı, işgalci, soykırımcı politikalarına da biraz daha meşruiyet kazandırmış olacak ve böylece tepkileri frenleyecek. Kimyasallara karşı, yasaklı, silahlara karşı çok teşhir oldu. Biraz böyle bu yüzünü yumuşatacak. O yüzden şimdi bunları yapıyor.
Artık yürüyemiyor. Şimdi gerillanın taktik teknikte yakaladığı eylem kapasitesi, yakaladığı düzey onları daha fazla zorluyor. O yüzden öyle her türlü tekniği de kullanarak, KDP’yi katarak da sonuç alamıyor. O yüzden bu güçlerin de katılmasına ihtiyaç duyuyor. Hem biraz daha bu soykırımcı, yayılmacı, işgalci politikalarını biraz daha yumuşatmak, bunlara meşruiyet oluşturma, bu politikaları o örtüyle gizlemek ama diğer taraftan da bunların desteğini sağlayarak, her biçimiyle saldırarak kendince bazı sonuçlar almak istiyor.

Türk devletinin politikası çok açıktır. Kesinlikle Misak-ı Milli’dir. Bunu sağlayarak Irak üzerinde de nüfuzunu artırmaya, siyasi, ekonomik, askeri olarak hegemonyasını kurmaya çalışıyor. Aynı politikayı Suriye’de yürütüyor. Suriye devletini de çetelerle tehdit ediyor. Elinde on binlerce çete var, işgal ettiği yerler var. Bunlarla tehdit ediyor. Böyle hegemonyasını Suriye üzerinde, Irak üzerinde bu biçimde de test etmeye çalışıyor. İşte DAİŞ’i de -son aldığımız somut bilgiler, yakalanan çeteler var, itiraf etmişler- örgütlemiş. Irak’a gönderiyor DAİŞ eylem yapsın diye. Irak’a karşı. Şimdi açığa çıktı, deşifre oldu. Muhtemelen bu Rusya’dakini de onlar yaptı. Açıklama da yaptık. Bizim düşüncemiz böyledir. İran’daki bombalama da Türk devletinin işidir.

AKP’nin elinde, Türk devletinin elinde bir sürü çete var. Binlerce, on binlerce çete var. Baştan beri zaten DAİŞ’le ilişki, ittifak içindeydi. DAİŞ’i geliştiren, güçlendiren Türk devletiydi. Şimdi de o ilişkisi sürüyor. Şimdi de almış DAİŞ çeteleriyle, diğer çetelerle örgütlüyor. Irak’ı dize getirmek için Irak’a karşı kullanıyor. İran’ı dize getirmek için İran’a karşı kullanıyor. Rusya’yı dize getirmek için Rusya’ya karşı kullanıyor. Amerika’yı Avrupa’yı dize getirmek için, herkesi kendi politikasına çekmek için, yani Kürt soykırım politikasına herkesin desteğini sağlamak için alıyor. Bu çeteleri herkese karşı kullanmaya çalışıyor.

Türkiye çete merkezi haline gelmiş, karargah haline gelmiş. Besliyor, büyütüyor, donatıyor, eğitiyor, önüne planlama koyuyor, her yerde eylem yaptırıyor. Devletleri kendi politikasına, soykırım politikasına destek verir pozisyona getirmeye çalışıyor. Taviz koparmaya çalışıyor. Şimdi Irak da biraz zorlanıyor. Ekonomik sorunları ciddidir, siyasi sorunlar ciddidir, toplumsal bunalım had safhadadır. İstikrar yok, su sorunu var, ciddi bir çölleşme var. Bütün bunları, Irak’ın bu zorlanmasını da görüyor; bundan da yararlanmaya çalışıyor.

Osmanlıcı politikalar Irak’ın varlığını tehdit ediyor

Osmanlıcı politikaların, Irak’a hiçbir faydasının olmadığı, tam tersi Irak’ın varlığını tehdit ettiği ortadadır. Şimdi Irak’la anlaştığını söylüyor. Belki bu sıkışmışlık halinden kaynaklı. Bilemiyoruz hangi konularda nasıl anlaştılar? Belki bazı konularda anlaşmış da olabilirler. Onu biz halen pek bilmiyoruz. Fakat yani biz şuna inanıyoruz. Türkiye’nin neo Osmanlıcı, işgalci, yayılmacı politikaları Irak’ı tehdit ediyor. Irak’ın varlığını tehdit ediyor. Irak’ın bekasını tehdit ediyor. Hiçbir biçimde Irak’ın çıkarına değil, Irak’ın çıkarına olmayan, faydasına olmayan, Türk devletinin hegemonyasına hizmet eden bir politikayı herhalde Irak desteklemez, desteklememesi lazım. Bu siyaseten akıl kaybıdır.

Tarihsel olarak baktığında Türk devletinin gerçeği ortadadır, işgalcidir, yayılmacıdır, talancıdır. Yarın zeminini oluştursa, işgal ettiği yerleri ilhak etmek de istiyor. Zaten plan odur. Kesinlikle Misak ı Milli çerçevesinde işgal edip ilhak etmektir. İşte Türkiye’nin yeni yüz yılı dedikleri budur yani. O yüzden de biz Irak’ın da bu oyuna gelmeyeceğini düşünüyoruz. Bu oyuna gelmeyeceğini de açıkçası düşünüyoruz. Bu Irak’a zarar dışında hiçbir şey getirmez. Üzerinde de yoğun baskı uyguluyor. YNK’yi de KDP çizgisine getirmeye çalışıyor. Teslim almaya, yurtseverlik çizgisinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Herkesi kendi bu soykırım politikalarını hizmetine sunmaya çalışıyor. Şimdiye kadar YNK’nin tutumu değerliydi. Biz YNK’nin bu tutumunda ısrar edeceğini düşünüyoruz. Yurtseverlik çizgisinde siyaset, yurtseverlik çizgisinde mücadele, kesinlikle YNK’yi Kurdistan’da çok itibarlı hale getirir, saygınlık kazandırır, güçlendirir. Böyle bir YNK bütün Kürtlerin nazarında da çok büyük bir değer ve saygı görür. KDP çizgisi hain bir çizgidir. Soykırıma ortak olan bir çizgidir. O çizginin Kürtlere bir faydası, yararı yok, o yüzden itibarsızdır. Değeri yoktur, saygınlığı yoktur.”

Bunları da beğenebilirsin