Çocuklar savaş ve işgal politikalarının kurbanı oluyor

1 Haziran Dünya Çocuk Günü olarak belirlenmiştir. Birçok ülke çocuk haklarına ilişkin düzenlenen Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul etmiş olsa da çocuklar sağlıksız koşullarda yaşamakta ve şiddetle karşı karşıya kalmaktadır. Güney Kürdistan’daki çocuklar da Türk devletinin savaş ve işgal politikalarının kurbanı oluyorlar.

1959’da Birleşmiş Milletler, Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’ni ilan etti. Sözleşme, 1989’da kabul edildi ve dünya çapında 191 devlet bu sözleşmeyi onayladı.

Birçok ülke çocuk haklarına ilişkin düzenlenen bu uluslararası sözleşmeyi kabul etmiş olsa da, çocuklar sağlıksız koşullarda yaşamakta ve şiddetle karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle savaşın olduğu ve geri bırakılmış ülkelerde çocuklar çok zor şartlarda yaşamaktadır.

Savaş tahribat ve felaketleri beraberinde getiriyor. Savaşın olduğu ülkelerde, hayatın normal hale dönmesi birkaç yıl alıyor. Bunun dışında savaşın yarattığı tahribat uzun süre bu ülkelerde etkisini gösteriyor.
Siyasi savaş ve çatışmaların ilk kurbanları hiçbir gücü olmayan ve sadece devletlerin yanlış politikalarının bedelini ödeyen çocuklardır.

Savaş ve savaşın toplum ve çocuklar üzerindeki etkisi hakkında ajansımıza konuşan Araştırmacı Psikolog Zimkan Kusar, “Savaş ve sonuçları başta çocuklar olmak üzere toplumun tüm fertleri üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Bizm bölgemiz de her zaman çatışmaların olduğu bir yer olmuştur. Savaş sahneleri görüntülerinin yayınlanması ve çocukların bunları izlemesi çocuklar üzerinde olumsuz bir etki oluşturuyor. Bu da çocukların gelecekte radikalleşmesine sebep oluyor” dedi.

Öğretmen Soran İzet ise konuyla ilgili olarak şunları söyledi; “Savaş ya da siyasi olaylar çocukları iki kat daha fazla etkiliyor. Çocuklar hem meydana gelen olaylardan hem de etraflarında olup bitenlerden büyük ölçüde etkileniyorlar. Maalesef Kürt halkı olarak bizler her zaman savaşta ve en çok zarar gören taraf olduk.”

Göç ve ani değişimler çocukların doğası üzerinde olumsuz bir etki yaratmaktadır. Çocuklarda arkadaşlarından, eğitimden ya da anne ve babalarından kopma gibi uzun süreli tehlikeli değişiklikler yaratır.

UNICEF’in son raporuna göre, dünya üzerinde 33 milyondan fazla çocuk yerinden edilmiştir. Bu sayının yüzde 46’sı Suriyeli çocuklar. Bu sayının, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş nedeniyle 2022 yılı sonuna kadar daha da artması bekleniyor.

Öğretmen Soran İzet, göçün çocuklar üzerindeki etkisine ilişkin şunları söyledi: “Çocuklar psikolojik açıdan göçün etkisinden çıkmak için zamana ihtiyaç duyar. Çünkü göç ettikleri zaman anne ve babaların ilgisi aniden gelişecek herhangi bir durum karşısında çocuklarını savaş ve işgalden korumaya odaklanır. Çocukların eğitimden uzaklaşması onlar üzerinde göçün etkisi kadar büyük bir etki yaratıyor.”

Araştırmacı Psikolog Zimkan Kusar da göçün etkisine değinerek, eğitim ve kişilik açısından çocuklar üzerinde olumsuz etki yarattığını söyledi.

Irak ve Güney Kürdistan’da onlarca yıldır savaş ve siyasi çatışmalar yaşanıyor. Bu savaşların etkisi ve sonuçları hala devam ediyor ve uzun süre daha devam edecek. Savaşların devam eden etkilerinden biri olan mayınlar ve infilak etmemiş patlayıcılar, her gün yurttaşların ölümlerine ve yaralanmalarına neden oluyor.

Bradost, Kandil ve Behdinan bölgeleri işgalci Türk devleti tarafından bombalanıyor ve çocukların ölümüne ve yaralanmasına sebep oluyor. Çocuklar bazen farkında olmadan infilak etmemiş patlayıcılarla oynuyorlar. Bu durum çocukların yaşamları için risk oluşturuyor.

UNICEF, geçtiğimiz beş yıl boyunca Irak’ta 519 çocuğun savaştan geride kalan bombalar ve patlayıcılar nedeniyle yaşamını yitirdiğini veya vücutlarının bir kısmını kaybettiğini bildirdi. Bu çocukların yüzde sekseni erkek.

Güney Kürdistan toplumunun daha fazla çatışmayla karşı karşıya olduğunu ve bunun nedeninin 80’li ve 90’lı yıllardaki savaşları yaşamış nesillerin şu anda ülkeyi yönetmesi olduğunu söyleyen Soran İzzet sözlerini şöyle sürdürdü; “Savaş, diyalog ve empati zeminini ortadan kaldırır. Eğer savaşın etkilerini azaltmaya yönelik çalışmalar yürütmezsek, geleceğin çocukları ve onlardan sonrakiler de aynı şekilde radikalleşecektir.”

Zimkan Kuşar ve Soran İzet, işgalcilerin Kürdistan’a yönelik, çocukları olumsuz etkileyen saldırılar karşısında özellikle çocuk hakları kurumlarının tepkisiz kalmasına ilişkin şunları söyledi;

Zimkan Kusar: Çocuk haklarını koruma adı altında çalışan kurumlar şimdiye kadar Kürt çocuklara yönelik ihlallere karşı ciddi ve etkili bir tavır sergilemedi. Çünkü bu kurumların çoğu siyasi tarafların etkisi altında özel amaçlar için kullanılmaktadır. Bu kurumların sorumluluklarını yerine getirmelerini ve Kürdistanlı çocukları savaşın olumsuz etkilerinden korumalarını umuyoruz.

Soran İzet: Artık Kürdistan’da her partinin bir gereklilik olarak farklı alanlarda örgütlenmesi gerekiyor. Ancak sorulması gereken soru, bu kurumlar işlerini düzgün bir şekilde yapabiliyorlar mı? Şüphesiz bu kurumlar, parti hedefleri söz konusu olduğunda sorumluluklarını tam olarak yerine getiremiyorlar. Bu sebeple bu kurum ve örgütlenmelerin işlerini gerektiği gibi yapabilmeleri için kendilerini parti çıkarlarından uzaklaştırmaları gerekmektedir.

Bunları da beğenebilirsin