Diğer partilerin tepkisizliği yüzünden KDP, Bölge’yi Türk devletine peşkeş çekiyor

HABER MERKEZİ

Yüzbinlerce insanın kanıyla inşa edilen 32 yıllık Kurdistan Bölgesi’nin geleceği her geçen gün riske giriyor. KDP Bölge’nin kazanımlarını korumak için hiçbir emek vermediği gibi Kurdistan Bölgesi topraklarını işgalci Türk devletine altın tepside sunuyor. Kurdistan Bölgesi’ndeki diğer siyasi partiler ise topraklarının satışına dair tek kelime dahi etmiyor.

Aşbetalın mirasçısı olan KDP 1975 yapılan “Aşbetalı” (1975 yılında Mala Mustafa Barzani Güney Kurdistan devrim mücadelesini sonlandırıp yenilgiyi kabul etmişti) işgalci Türk devletini Kurdistan topraklarına getirerek güncellemek istiyor.

Geçtiğimiz son birkaç yılda KDP, Türk devletinin isteği üzerine Kuzey Kurdistanlı Kürtlere dair istihbarat bilgilerini Türk devletine verip onları tutukladı, Kurdistan Özgürlük Gerillaları’nın  noktalarını gösterip bombalattı, yurtsever Kürtleri hedef gösterip katletti.  Yine Kurdistan Bölgesi Yönetimi’nin tüm gelirlerini işgalcilerin hizmetine sundu. Bugün Kurdistan Bölgesi’nin tüm gelirleri Erdoğan’ın cebinde ve bankalarında bulunuyor.

KDP, 2014 yılında Kurdistan Bölgesi’nin petrolünü açık artırmayla çıkararak bağımsız ekonomi adına Türk devletine devretti. Bundan sadece Barzani ve Erdoğan’ın ailesi kazançlı çıktı. O tarihten bu yana KDP, bağımsız ekonomi adına Kurdistan Bölgesi halkına ait 30 milyar dolarla zenginliğine zenginlik kattı.

KDP, son 20 yılda işgalci Türk devletini askeri, siyasi ve ekonomik alanda Kurdistan Bölgesi topraklarına getirdi. Şüphesiz bu durum her iki tarafın ortak planıyla yapıldı. Kurdistan Bölgesi bu plan yüzünden KDP ve Barzani ailesinin elinde yok olmaya doğru gidiyor.

İşgalci Türk devleti askeri olarak da KDP’nin yardımıyla Güney Kurdistan’ın yarısını işgal etti. Behdînan tamamen Türk devletinin kontrolünde. Hewlêr ise MİT’in kararlarına göre yönetiliyor.

İşgalci Türk devleti, Kurdistan Bölgesi’ne 85 üs ve on binlerce asker konuşlandırdı. Bu işgalin amacı Kürtleri yok etmek ve Kurdistan’ı işgal etmektir. Şüphesiz Türk devleti bunu tek başına yapamaz. Dolayısıyla bu işgal planı, Kurdistan Bölgesi topraklarını işgal etmesine yardımcı olan KDP’ye dayanmaktadır.

Türk devleti, 2014’ten bu yana adeta ekonomik olarak Kurdistan Bölgesi’ni sağıyor. Türk devleti tüm petrol ihtiyacını, Kurdistan Bölgesi’nden sağlıyor. Irak’a oranla varil başına 50 dolar daha ucuza satın aldığı petrolden kazandığı gelirleri, Kürt halkını yok etme savaşına harcıyor. KDP ise kendi halkından esirgediği petrolün parasıyla bir yandan Kürt halkının katledilmesine aracı olurken öte yandan kendi cebini dolduruyor.

Bu durum Kurdistan Bölgesi’nin yaklaşık olarak banklara 30 milyar dolar borçlanmasına neden oldu. Bu bankaların bir kısmı da Türk bankalarıdır. Erdoğan, Kurdistan Bölgesi’ni büyük bir borç batağına soktu. Bunu farkına varan Irak hükümeti ise Paris Mahkemesi’ne başvurarak petrolü KDP’nin ve Türk devletinin elinden almak zorunda kaldı.

Siyasi açıdan KDP, Kurdistan Bölgesi’nin tüm yetkilerini, kararlarını ve yönetimini kontrol altında tutuyor. Bu şeklide Bölge Yönetimi KDP eliyle Türk devletinin hizmetine sunuldu. Bu durum Türk devletinin Kürdistan Bölgesi’nin bölgesini kontrol etmesi anlamına geliyor. Bunun somut örneği yakın tarihte bir kez daha görüldü. Türk devleti Kurdistan Bölgesi Parlamentosu seçimlerinin yapılmasına izin vermedi. Türk Savaş Bakanı geçtiğimiz günlerde Türk medyasına yaptığı açıklamalarda bu durumu açıkça dile getirdi.

Türk devleti ile KDP’yi birleştiren şey Güney Kurdistan deneyimini yok etmektir. Buna karşın Kurdistan Bölgesi’ndeki siyasi partilerin sessizliği ve tavırsızlığı da bu durumu beslemektedir. Bu Kürt partileri ve güçleri Kurdistan Bölgesi Yönetimi içerisinde ciddi bir pozisyon alsalardı, KDP bu denli Kurdistan Bölgesi’nin kontrolünü Türk devletinin otoritesinin altına alamazdı.

Güney Kurdistan topraklarının işgal tehdidi tüm Kurdistan’a özellikle de Güney Kurdistan’a yöneliktir. Dolayısıyla Kurdistan Bölgesi’ndeki herkes gelecekte Türk devletinin ve ortağı KDP’nin faşist politikalarının hedefindedir. Güney Kurdistan ikinci bir Efrîn olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Kurdistan Bölgesi Yönetimi’nin diğer partileri ise Kurdistan Bölgesi’nin işgaline ve halkının katledilmesine göz yumuyor. Bu partiler sivillerin bombalanması ve katledilmesine karşı bugüne kadar net ve radikal bir tutum sergilemedi. Hatta bazı siyasi partiler en ufak bir kınama açıklaması dahi yapmadı.

KDP, Kurdistan’ın diğer parçalarındaki Kürtler için Kurdistan Bölgesi’ni cehenneme çevirirken her türlü işgalciye, ajana ve yabancıya barınak yaptı. Maalesef Kurdistan Bölgesi’nde işgalci Türkiye, Suriye ve İran rejimlerinin baskı ve zulmünden kaçan Kurdistan’ın diğer parçalarındaki Kürtlere yer yok. KDP zulümden kaçan Kürtleri tutuklayıp zindanlara atıyor, işkence ediyor ya da işgalcilere teslim ediyor.

Mevcut Kurdistan Parlamento seçimleri, Bölge siyasetinde ve yönetiminde dengenin yeniden sağlanması için bir fırsat olabilir. Kurdistan Bölgesi topraklarına işgalcileri getiren, yurttaşlarını katleden KDP gibi bir partinin Kurdistan Bölgesi’nde bir kez daha iktidar olmasına izin verilmemelidir.

fm

 

Bunları da beğenebilirsin