Çocukluk hayalleri devrimin temeli oldu

“Çocukluk hayallerime ihanet etmek istemiyorum” sözü sadece bir kişinin dilinden dökülen bir söz gibi gelebilir, ancak bu söz çocukluk hayallerini çağdaş bir devrime dayandıran bir önderin felsefesine ve düşüncesine ışık tutmuştur.

Bu kişi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dır. Önder Öcalan, çocukluk dönemininin çevresi ve olaylarını, kişiliğinin ve felsefesinin oluşumunun temeli olarak ele alıp en üst seviyeye taşır. Bu da bir halkın sorunlarını çözmenin anahtarı olur.

https://youtu.be/1Pl7vMKj1zQ

Önder Öcalan’ın hayatı nasıldı?

Abdullah Öcalan (Abdullah Ömer Öcalan), 4 Nisan 1949’da Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Amara köyünde doğdu.

Önder Öcalan’ın ailesinin çoğu klasik aile gibi iki yönlüydü. Annesi baskın, babası sakin ve otoriter olmayan biriydi. Annesi Önder Öcalan’ın hayatında o kadar etkiliydi ki Önder Öcalan annesi için “Hayatımın ilk öğretmeni annemdi” diyor.

Önder Öcalan’ın doğduğu yerin demografik yapısı, Ortadoğu’nun birçok ırkını ve bileşenini içine alacak şekildeydi. Bunlara Ermeniler, Süryaniler, Kürtler, Araplar, Türkler ve Türkmenler dahildi. Bu aynı zamanda Önder Öcalan’ın farklı ve çeşitli ulusların bir arada yaşama görüşünü de büyük oranda etkiledi.

Yaklaşık beş yıl boyunca kar, kış, fırtına ve yağmur demeden arkadaşlarıyla birlikte köylerinden beş kilometre uzaklıktaki Cibin köyü ilkokulunda eğitim görür. İkinci yıl, diğer bazı öğrenciler onlara katılınca gruplar halinde okula gidip gelirler. Hem evde babası Emer’e yardım eder hem de okula gider. Derslerine gaz lambasının önünde çalışır. Üçüncü sınıftayken öğretmeni sırayla tüm öğrencilere “Büyüyünce ne olacaksın?” diye sorar. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan hemen ayağa kalkarak “Ben pilot olacağım” der. Beş yılın ardından ilkokulu başarı ile bitirir.

Köyde Önder Öcalan’ın ailesi ile başka bir aile arasında husumet vardır ama Önder Öcalan bu ailenin oğlu Hesen Bindal ile arkadaş olur. Önder Öcalan’ın ninesi o dönem bunu ‘namussuzluk’ olarak nitelendirir ama Önder Öcalan arkadaşlığından vazgeçmez. Sonradan Hasan Bindal PKK’ye katılır ve şehit olur.

Önder Öcalan, hayatındaki bu olayı, insanların düşmanla anlayış ve yakınlık kurabilecekleri birlikte bir hayatın başlangıcı olarak görmektedir.

Önder Öcalan’ın çocukluğunda kadın konusu

Önder Öcalan’ın düşüncesinin temel ilkelerinden biri kadın ve kadın özgürlüğü meselesidir. Kadınların tarihini ve rolünü yeniden tanımlamış, kadınları ‘toplumun öncüleri’ olarak tanımlamıştır.

Önder Öcalan çocukluğundan beri kadın ve kadının evlenmesi konusunda çelişki olduğunu düşünür. Örneğin Önder Öcalan’ın arkadaşı Hasan’ın kuzeni ve çocukluktan beri beraber oyun oynadığı bir arkadaşının evlendirilmesi üzerine Önder Öcalan, “Çocukluk aklıyla kadın neden erkeğe verilsin diyordum. Neden yaşadığı yeri terk etsin? Çalışkan, aktif bir kadın, neden artık aktif olmasın” diyor.Önder Öcalan’ın düşünce ve fikirlerinde kadın konusu bu dönemden itibaren öne çıkar.

Cami hocası Önder Öcalan’a ne dedi?

Henüz okula başlamadan öğrenme merakı başlar. Bir grup çocuğu yanına alarak cami imamı Müslüm’ün yanında eğitim almaya başlar. Müslüm, onlara kitap okur ve yorum yapar. Onlara Kuran ayetleri ezberletir. Yedi sekiz yaşlarındayken, 33 ayet ezberlemiştir bile. Önder Öcalan imamın yanında duruyor, çocuklara imamlık ediyor. Bu durum karşısında İmam, Önder Öcalan’a, “Böyle gidersen uçarsın” diyor.

İlk isyan

Önder Öcalan tarlalarda ve bahçelerde çalışıp, babasına yardım ederek emeği çocukluğundan itibaren tanımaya başlar. Emeğine Ssahip çıkmak için kardeşi Mihemed ile zorlu bir mücadeleye girer. Kardeşi, babasına dayandığında ona karşı tavır alıp ilk isyanını başlatır. Babasının cüzdanından on lira alır ve köyü terk ederek ablası Belkıs’ın yanına (Nizip) gider.

Önder Öcalan’ın annesi intikam almasını söyler

Önder Öcalan’ın soyadının kendisi intikam alan anlamına gelir. Bir gün Önder Öcalan bir gün köydeki bir çocukla kavga eder. Çocuk da başına vurup Öcalan’ın başını kırar. Eve döndüğünde annesi bu durumu görünce intikamını alana kadar eve dönmemesini söyler.

Önder Öcalan, “Okullarda Türkçe konuşulması gerektiği bana ilginç geliyordu. Evde Kürtçe konuşuyorduk ama okulda neden Kürtçe konuşamıyorduk?” diyerek bu durumu bir çelişki olarak gördüğünü ifade eder.

Önder Öcalan, Kürtlerin kuyruğu olduğu yönündeki ırkçı Türk iddialarına da şu yorumda bulunur: “Kürtlerin kuyruğu var demeleri bende soru işareti doğurdu. Gidip kendime baktım bende kuyruk var mı acaba diye.”

‘Darbe yapalım’

Önder Öcalan’ın çocukluk döneminde Türkiye renkli bir siyasi süreçten geçiyor. Türkiye, özellikle 1960’larda bir kriz halinde. Önder Öcalan, “Aziz adlı bir arkadaşımla konuşuyordum. Darbe yapmamız lazım dedim. Ben Hava Kuvvetleri Komutanı olacağım, sen de Kara Kuvvetleri Komutanı olacaksınız. Böylece bir darbe yapacağız ve bu ülkeyi daha iyi hale getireceğiz dedim” diyor.

Ailenin maddi durumu iyi değil. Evdekilere yük olmamak için kısa yoldan hayata atılmayı düşünüyor. İlkokul ve ortaokulu beraber okuduğu arkadaşıyla birlikte Ankara’daki Tapu Kadastro Okulu kazanır. Bu dönemde bir arayış içindedir. Artık siyasetin başkentindedir. Ulus Meydanı’nda atlı Atatürk heykelini ilk gördüğünde irkilir. Siyasetle, Kürt gerçekliğini ilk kez orada görüp ilgilenmeye başlar. Onun dine eğilimi daha güçlüdür. Necip Fazıl Kısakürek’in panel ve seminerlerine katılır. Ancak sosyalizm de bir seçenek olarak önünde durur. “Sosyalizmin Alfabesi” adlı bir kitabı okuduktan sonra; sosyalizme daha fazla ilgi gösterir.

Okulu başarı ile bitirir. Bir çalışan olarak Amed’e ataması gerçekleşiyor. Kürtlerin başkenti Amed, Kürt gerçeğini tanıması noktasında hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Burada Kürt ve Kürdistan gerçeğine yoğunlaşıyor. Ergani Öğretmen Okulu’nda okuyan Kürt öğrencilerle diyaloga girer. Tapu kadastro’da çalışırken bir miktar para toplayarak kafasında kurduğu ve daha sonra gerçekleştireceği örgüt için bu paraya dokunmaz. Kafasında Kürt ve Kürdistan gerçeği nereye git gide bir taslağa dönüşür.

Bir yıl çalıştıktan sonra üniversite sınavına katılır. 1971 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’ni kazanıp kaydını yapar. Ama arayışı devam eder. 1972 öğretim yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne geçiş yapar. Orada militan faaliyetleri ve Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş’in infazlarından etkilenir. Siyasi çalışmalarını derinleştirir. İdamlara karşı yapılan protestolarda öncülük eder. Aynı yıl tutuklanarak konulduğu Mamak cezaevine dokuz ay tutuklu kalır. Dışarı çıktığında, gidecek ve kalacak hiçbir yeri yoktur. Hapishanedeki bir arkadaşının önerisi ve isteği üzerine o dönem Ankara’da okuyan Karadenizli iki Kemal Pir ve Haki Karer’in evine gider. Burada başlayan ev arkadaşlığı, kısa sürede ortak siyasi fikirlere ve örgütsel birliğe dönüştü. Mezopotamya ve Anadolu çocuklarının şahsında halkların devrimci birliğinin temeli atılır.

1973 yılında Ankara’da Çubuk Barajı yakınlarındaki bir ağacın altında bir Kürt örgütü kurmak için ilk toplantılarını yapar.

Önder Öcalan, 1974 yılında bir grup öğrenciyle Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Öğrencileri Derneği’ni (ADYÖD)’ü kurar.

Bu dönem bir araştırma ve ideolojik arayış dönemidir. Önder Öcalan o dönem için, “Sömürü kavramı hakkında ilk konuşmaya başladığımda aklımı kaçırdım” diyor. Devlet onu takip ediyor ama ne yapacağını pek bilmiyor. Bu nedenle istihbarat Necati Pilot’u, gruba katılması için gönderir. 1976’da bu grupla Ankara Dikmen toplantısını yapar. Toplantıda Hayri Durmuş’un yazdığı ilk siyasi program ortaya çıkıyor. Bu grupta, Haki Karer, Kemal Pir, Cemil Bayık, Mehmet Hayri Durmuş, Mazlum Doğan, Duran Kalkan, Ali Haydar Kaytan gibi isimler vardır.

Tartışmaların ardından ‘Memlekete Dönüş’ kararı alınır. O zamanın koşulları göz önüne alındığında, bu çok büyük ve tarihi bir karardır. Bu şekilde Ankara’da örgütlenen grubun üyeleri okullarından ayrılarak “Kürdistan Devrimcileri” adı altında “Kürdistan Devrimi” için çalışmaya başlarlar. Grup bir dergi veya dernek olarak değil yeni sol grubu olarak ortaya çıkıyor. İllegal bir grup, ancak çalışmaları silah içermiyor. Ülke genelinde gençler arasında örgütleniyor.

Nisan 1977’de Önder Abdullah Didecalan, “Kürdistan’a Yolculuk” olarak nitelendirdiği bir dizi toplantıya başlar. Toplantı Serhat’tan başlar ve 12 Mayıs 1977’de Antep’te sona erer. Antep toplantısı çok katılımcı ve kapsamlı gerçekleşir. Haki Karer, orada çalışmalar yürütür. Önder Öcalan, “Kürdistan Yolculuğu”nu tamamladıktan sonra Ankara’ya döner.

PKK’nin kurulmasının ardından Önder Öcalan, 2 Temmuz 1979’da Pirsus-Urfa hattında Ethem Akçam aracılğıyla kaçakçılarla beraber gizlice Kobanê’ye gider. Suriye’de Filistin hareketi ile ilişkiye girerek, diplomatik ilişkiler yaratır, geliştirir ve yeni bir çalışma alanı açar.

Önder Öcalan’ın hayatındaki olaylar, komün çalışmalara, kadınların özgürlüğü, emek ve mücadele, ayaklanmalar, toplumsal norm ve geleneklerin reddi, bir arada yaşam ve sonrasında PKK’nin ve fikirlerinin oluşması, çocukluk hayallerinin temel dayanağıydı. Bu felsefe ve fikirler bugün dünya halkları için mücadele ve meşru haklarını elde ettikleri bir yaşam için dayanak olmuştur.

Bunları da beğenebilirsin