KDP’nin akıbeti ne olacak? 

Kürt halkına ve Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne yönelik ihanetini sürdüren KDP’nin akıbeti, tarihe bakıldığında net biçimde anlaşılacaktır. Tarihte hainlerin başarılı olduğu tek bir örnek yok. 

Tarihte halkına ihanet eden ve sonları aynı düşmanın elinde olan birçok devlet, hükümet veya kişi örneği var. Kürtlerin tarihinde de birçok ihanet örneği var. 

5 Eylül 2022’de işgalci Türk devleti, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) güçlerinin de katılımıyla Xelifan bölgesinde bir gerilla grubuna saldırdı. Bunun sonucunda 3 gerilla şehit oldu, 2’si yaralandı. Bu saldırı Kürt halkının şiddetli tepkisiyle karşılandı. Aynı zamanda KDP ile işgalci Türk devleti arasındaki ilişkilerin biçimi hakkında da birçok soruyu gündeme getirdi. 

Temmuz ve Ağustos 2022’de KDP güçleri, Zê Nehri yakınlarındaki Xelifan bölgesinde gerillaya pusu kurdu. Bunun sonucunda 6 gerilla şehit oldu. 

TARİHTEN ÖRNEKLER: HASAN HAYRİ İHANETİ 

Hasan Hayri’nin yaklaşık 100 yıl önce Kürtlere karşı yaptığı ihanetin günümüzde de devam etmesi, insanların ders alması gereken önemli örneklerden biridir. 

1923’te Hasan Hayri, Türk parlamentosunda Dersim meclis üyesiydi. Türkiye ile Avrupa arasında Lozan Antlaşması’nı imzalamak için yapılan müzakereler sırasında, işgalci Türk devletinin yetkilileri Avrupa devletlerinden birçok engelle karşılaştı ve sözleşmeyi imzalamayı reddettiler. 

Türk yetkililer Avrupalı muhataplarına, Türkiye’nin sadece Türklerin değil, Türklerin ve Kürtlerin de ülkesi olduğunu ve her iki halkın birlikte yaşama kararı aldıklarını, ancak Avrupalıların bu iddialara inanmadığını söyledi. Bunun üzerine Türk heyeti başkanı İsmail Paşa, Mustafa Kemal’in Avrupalıları bir Kürt devletinin kurulmasını engellemeye ikna etmesini istedi. 

Mustafa Kemal, Türk devletinin Kürt milletini ve kültürünü tanıdığını medya ve yabancı heyetler önünde göstermek için Hasan Hayri’den Kürt kıyafetlerini giyip TBMM’ye gitmesini istedi. 

Hasan Hayri’nin eşi kendisinden halkına ihanet etmemesini istemesine rağmen Hasan Hayri dinlemedi ve sık sık meclise Kürt kıyafetleriyle gitti. 

Mustafa Kemal, Hasan Hayri’den Lozan’a Kürtlerle ilgili belge göndermesini istedi. Hayri, belgeyi gönderdi ve buna göre Avrupalı güçler Lozan Antlaşması’nı imzaladı, bunun sonucunda ise Kürdistan bölündü. 

‘YOLDAN GEÇEN HER KÜRT ÜZERİME TÜKÜRSÜN’ 

Anlaşmanın imzalanmasının ardından Mustafa Kemal’in emriyle tutuklanan Hasan Hayri, ırkçılık ve Kürt kıyafetleri giymek suçlamasıyla mahkemede yargılandı. 

Hayri, mahkemedeki ifadesinde “Kürtlerin bağımsızlığını engellemek için Lozan’a Sevr Anlaşması’nın feshedilmesi için bir mektup gönderdim” demesine rağmen mahkeme, “Evet, bağımsızlığı engellediniz ama mecliste Kürt kıyafeti giyiyordunuz, bu anayasaya aykırı” cevabını verdi. 

Bunun üzerine mahkeme Hayri’yi idama mahkum etti. Hayri’nin son sözleri, “Vasiyetim, mezarımı Kürtlerin geçtiği yola kazın da bu yoldan geçen her Kürt üzerime tükürsün” oldu. 

ARAPLAR IRAK’TA YAŞANANLARA SESSİZ KALDIĞINDA AYNI KADERİ YAŞADI 

Arap halkının başına geçmiş yıllarda yaşanan bölünme ve yayılmanın detaylarına girersek, uzun zaman alacak ama Irak’taki ABD savaşı karşısında Arap sessizliğini konuşmamız gerekiyor. 

2002 yılında o sırada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olan Suriye, Irak’tan silah çekme önerisini onayladı. Bu, özellikle Arap toplumunda birçok soruyu gündeme getirdi. Daha sonra ABD’nin gizli ilişkilerinin ve baskılarının Arap devletlerinin çoğunu uluslararası kararı desteklemeye zorladığı ortaya çıktı. Sonuç olarak, Suriye kararı reddetmiş olsaydı, ABD tarafından tecrit edilecek ve kötü sonuçlarla yüz yüze bırakılacaktı. 

Amerikan müdahalesinden sonra Irak birkaç ay içinde düştü, ancak işgal Irak ile sınırlı değildi. 

2008’de Şam’da yapılan bir mitingde sarf edilen halen paylaşılmakta olan eski Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’nin ünlü bir sözü vardır: “Bir dahaki sefere sıra sizde olabilir.” O konuşma sırasında Suriye rejiminin başında olan Beşar Esad güldü. 

İki yıl sonra Libya’da ve ardından Suriye’de savaş başladı. Arap devletlerinin sessizliğinin bedeli, savaşın diğer Arap ülkelerine de yayılmasını sağladı. 

KDP YIKILMAYA DOĞRU GİDİYOR 

Türk devleti, Kürtlerin ortak düşmanıdır ve Kürtlerin ilk bölünmesinin sebebidir. Türk hükümeti, Kürtlerin varlığını yok etmek için her türlü çabayı göstermiş, 1923 Lozan Antlaşması ile Kürdistan’ı 4’e bölmüştür. 

Türk devletinin her adımı veya politikası, Kürtlere karşı çıkmak ve onları yok etmeye çalışmak üzerine kuruludur. 

Ancak KDP, bu tarihi gerçekleri görmezden gelmekte ısrar ediyor. İşgalci Türk devleti ile bağlantısını ve Rojava’daki ve Medya Savunma Alanları’ndaki Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne karşı yürütülen savaşta işbirliğini sürdürüyor. 

KDP, işgalci Türk ordusunun yanında Kürdistan dağlarında gerillayla savaşıyor. KDP, Türk işgaline hizmet etmek için yeni bir savaş başlatmaya çalışıyor. 17 Nisan 2022’den bu yana işgalci Türk devletinin farklı isimlerle Avaşin, Zap ve Metina bölgelerine yönelik saldırıları durmadı. 

Bir yılı aşkın süredir iç savaş çıkarmaya çalışan KDP’nin, Medya Savunma Alanları’nda askeri hareketleri artıyor. Bu hareketlerin amacı, PKK’yi Başûrê Kurdistan’da dar bir alanda taciz etmek, gerillalar arasındaki ilişkileri kesmek ve nihayetinde gerilla güçlerini tamamen yok etmektir. Kimyasal silah kullanımı ve gerillaya karşı savaşın vahşeti bu bağlamda anlaşılıyor. NATO ve ABD bu saldırıda tüm güçlerini kullanıyor. 

1975’ten bu yana KDP, işgalcilere ve Kürt düşmanlarına karşı savaşmıyor, ancak Kürt siyasetine güç ve para için karşı çıkıyor. 

ÖNDER ÖCALAN: BEYAZ KÜRT OLUŞUMU OLUŞTURMAYA ÇALIŞTILAR 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Demokratik Medeniyet Manifestosu’nda “Kürt Sorunu”nda KDP’ye dikkat çekerek şunları söylüyordu: “Benzer bir Beyaz Kürt oluşumu oluşturmaya çalıştılar. Aynı merkez hem Türklerden hem de Kürtlerden iki eşit ama çatışan güç yarattı. Bu onların varlığı için de hayati ve önemliydi (özellikle ABD ve İngiltere, Batı’nın Ortadoğu’daki hegemonik çıkarları ve İsrail’in güvenliği için). Aslında, bölgedeki çıkarları için yeterince makul bir politika; kendi bağımlı güçlerini oluşturuyorlar ve adı geçen güçler sürekli çatışıyor. PKK’nin ortaya çıkmasıyla birlikte bu oldukça tarihi ve gündelik dolaplar ortadan kalktı. Barış ve çözüm fırsatları 1993 ve 1998’de ortaya çıktı, bu da hegemonik güçlerin sona erdiği anlamına geliyordu.” 

KDP, Kürt davasının yenilgiye uğratılmasında Truva atı rolü oynuyor. Truva atı görevini yerine getirmede başarılı olsa da KDP, PKK ve Kürt halkının mücadelesini durdurmayı başaramadı. 

İşgalcilerin Kürtleri bölme stratejisi, Kürtlerin yıllarca yaralarını derinleştirdi ve işgalcilerin sistemleri bu bölünmeden faydalanıyor. Bölünme halinin tarifinin mümkün olmadığı, 40 yılı aşkın mücadelesi olan Kürdistan ve dünya halkının askeri gücü, ideolojisi ve desteği olan devrimci bir yanı olduğu bilinmektedir. Bir de Kürt maskesini kullanarak, Kürt halkına her şekilde ihanet eden bir taraf var. Bu, KDP’nin ihanetin yanı sıra Kürdistan’ın geleceğini de çalan tarafıdır. 

Tarihten alınan dersler, ihanetin biteceğini söylüyor. KDP, Kürdistan çevresinde PKK’nin temsil ettiği savunma hattını kıracağını zannediyor ama bu bir illüzyon. Türkiye’nin amacı Kürtleri yok etmek olduğuna göre ikinci hedefi Başûrê Kurdistan ve KDP olacaktır. 

Kaynak: ANHA

 

Bunları da beğenebilirsin