KDP’nin ihanet tarihinde Doğu Kürdistan

Tarih bize KDP’nin her zaman ihanet çizgisinde olduğunu söylüyor. Bugüne kadar savaşmadığı ve karşısında durmadığı hiçbir Kürt özgürlük hareketi, yanında yer almadığı hiçbir Kürt düşmanı kalmamıştır. Bu durum, Kürt devrimcilerin katledilmesinde, devrime  yaptığı muhalefette ve düşmanla kurduğu ilişkilerde görülebilir.

Tarih sayfalarına baktığımızda Kürdistan topraklarında bugüne kadar iki farklı çizgi ya da anlayış ön plana çıkıyor. Biri Kürt halkının özgürlüğü ve meşru davası için mücadele ederek çok ağır bedeller ödeyen ulusal ve yurtsever bir çizgi iken diğeri ise ihanet çizgisinde duran, her zaman düşmanın yanında yer alarak halkına sırtını dönmüş ve ulusal hatta karşı siper almış bir çizgi olarak karşımıza çıkıyor.

Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) tarih boyunca Kürdistan’ın dört parçasında da ihanet etmediği ve ona karşı savaşmadığı özgürlük isteyen devrimci hiçbir Kürt gücü, aynı zamanda müttefiki olmadığı Kürt düşmanı hiçbir işgalci rejim ya da devlet yoktur. Bu dosyamızda Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) Doğu Kürdistan’daki ihanetini anlatacağız.

‘Barzani için önemli olan kendi çıkarıydı’

İran Şahı, “Düşmanımızın düşmanı dostumuzdur” temelinde, Eylül hareketi sırasında Irak’a karşı Mele Mustafa Barzani’ye mümkün olan her türlü maddi ve askeri yardımı sağlamıştır. Mele Mustafa Barzani ile İran Şahı arasındaki diyalogda görevli olan Sawak (İstihbarat) üyesi İsa Pejman, ‘Reşebaya Rûdawan’ adlı kitabında şunları söylüyor; “İran Şahının emriyle Mele Mustafa Barzani’nin yanına giderek ona  ‘Kürtlere yardım etmeye hazırız’ dedim. Irak’a karşı savaşmaları için binlerce silah, bir milyon mermi ve 300 bine yakın ekip götürdük. Mela Mustafa da cevap olarak, ‘Size yardım etmede bir kazancım olur mu? ‘ dedi. Kaybedecek bir şeyi olmadığı için biz de kendisine yardımı kabul ettik, parayı da Mela Mustafa’nın İsviçre’deki özel bankasına aktardık. Bu paranın dışında Barzani için özel bir banka hesabı açıldı ve Şah tarafından bu hesaba para yatırıldı.”

Pejman kitabında; “Barzani’yi tanıdığım kadarıyla ne kendisine, ne çevresine, ne de Kürt davasına güvenmiyordu. Onun için önemli olan çıkarı, kârı ve ekonomik menfaatiydi” diyor.

6 Mart 1975 Cezayir anlaşmasının imzalanması ve İran Şahı Muhammed Reza Pehlewi’nin dönemin Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Saddam Hüseyin ile anlaşmasının ardından İran Şahı, Mela Mustafa’ya yaptığı yardımları askıya alınca 14 günün ardından Mustafa Barzani ‘Aşbetali’ (devrime terk etme) yaparak Eylül hareketine son verdi. Aşbetal’i KDP’nin sıkıştıkça devrime sırtını dönmek, mücadeleyi terk etmek için kullandığı bir kavramdır. Güney Kürdistan’da hala sözü edilen ve alay konusu olan kelimedir.

Cezayir anlaşmasından sonra Mela Mustafa Barzani’nin yeğeni Eyüb Barzani ve bizzat tanık olan Kürt siyasetçi Dr. Mahmud Osman, Mela Mustafa’nın İran Şahı ile yaptığı görüşme için; “Biz senin milletiniz, madem bu anlaşmada Irak’ın çıkarları var, bizim de diyecek bir şeyimiz yok. Emirlerine itaat edeceğiz, öl de ölelim” dediğini söyler.

Abdullah Hesen ve Dr. Qasimlo tarafından yazılan ‘Xiyanetekanî Qiyade Miweqete, bi neteweya Kurd’ adlı kitapta bu dönem hakkında şunlar yazıyor: “Barzani’nin başkanlığı Kürdistan halkına değil gerici devlete ve emperyalizmin uşağı Muhammed Rıza Şah’a fayda sağlıyordu. Barzani Kürt düşmanlarına destek vererek, Kürdistan halkına sırtını döndü. Aslında Barzani 1975’te Aşbetali temellerini burda attı.”

KDP ile İran Şahı arasındaki ilişkide, Muhammed Reza Şah rejiminin Barzani ve hareketine yardım etmesinin temel şartı, hiçbir hareketin veya örgütün İran Şah rejimine karşı ayaklanmasına izin verilmemesiydi.

Kitapta yer alan bilgilere göre, anlaşmanın ardından İran Şahı’nın talimatıyla KDP militanları, Demokrat Parti’nin sınırdaki üslerine saldırıp kuşattı. Doğu Kürdistan’da rejim güçleri ve askerleri, İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin peşmergelerini takip ederek Mela Mustafa Barzani’nin talimatıyla Doğu Kürdistan’ın önde gelen lider ve devrimcilerine bir dizi suikast düzenledi.

 Barzani’nin emriyle Kürt devrimcilerin katliamı

‘Xiyanetekanî Qiyade Miweqete, bi neteweya Kurd’ kitabına göre, KDP militanlarının Mele Mustafa Barzani’nin emriyle Doğu Kürdistan devriminin önde gelenlerine karşı gerçekleştirdiği en dikkat çekici suikastlar İran Şahı’nın rızasını kazanmak için yapılanlardı.

Buna göre:

-1967 yılında Xanê bölgesindeki Alan köyünden Birayme Surî Mihemed Delaweyî çok sayıda Demokrat Partili peşmerge ile birlikte şehit edilmiş ve cenazeleri İran istihbaratına teslim edilmişti.

-Aynı yılın sonunda İran Kürdistan Demokrat Partisi Merkez Komitesi üyesi Mirza Ahmed adıyla bilinen Mela Rehim Werti, Mele Mustafa Barzani tarafından tutuklanarak teslim edilmek istendi ancak Mirza Ahmed buna karşı çıkınca canlı canlı kurşuna dizildi.

-Aynı ayın sonunda Siware Sekirî, İskender Ali, Mihemed Muımini, Habib Ebubekir, Cefer Ebubekir, Munteqımi Qazi ve onlarca peşmerge yakalandıktan sonra İran’a teslim edildi.

-Mart 1968’de iki devrimci lider Süleyman Muini ve Halil Şavbaş, Mele Mustafa Barzani’nin emriyle Süleymaniye yakınlarında KDP militanları tarafından şehit edilmiş ve cenazeleri İran’a teslim edilmiştir.

-Doğu Kürdistan devriminin iki lideri olan Dilşan Resul ve Mela Aware, Mela Mustafa Barzani’nin emriyle şehit edilmiş ve cenazeleri İran rejimine teslim edilmiştir.

-Mela Awara’nın şehadetinin ardından Mela Mustafa’nın yanına gelen Salih Lacani ve beraberindeki yedi peşmerge de tutuklanarak İran’a teslim edildi ve ardından kurşuna dizildi.

1979 yılında Şah Pehlewi’nin devrilmesinden sonra Humeyni liderliğinde cumhuriyetçilerin iktidara gelmesi sürecinde Mela Mustafa Barzani’nin torunları Şaha karşı Humeyni’yi desteklediler. Mesud Barzani aynı yıl Paris’e giderek Humeyni ile görüştü. Görüşmede, KDP’nin Doğu Kürdistan’daki Kürt Kurtuluş Hareketi’ne karşı Humeyni rejimine vereceği destek ve işbirliği vaadini yinelendi.

Fazıl Mirani İran medyasına verdiği demeçte KDP ve Humeyni arasındaki ilişki hakkında şunları söylüyor; “Biz İran’ın bir parçasıyız ve rejiminin herhangi bir darbe alınmasına izin vermeyeceğiz. İran’ın bize tanıdığı fırsatı ve hizmeti unutamayız. İmam Humeyni devrimine hiçbir zarar gelmesine izin vermeyeceğiz.”

İran Supay (ordu) Pasdarları’nın arşivlerinden bir alıntıya göre, KDP’nin Qiyade Miweqete (Geçici Yönetim) komutanı ile yapılan bir röportajda 1981 ve 1982 yıllarında Doğu Kürdistan’daki Kürt Özgürlük Hareketini bastırmak için KDP ile İran rejimi arasında yapılan bir ittifaktan bahsediliyor.

Arşivlerdeki bilgilerden de anlaşılacağı üzere KDP militanları, İran Devrim muhafızlarıyla iş birliği yaparak Kürt devrimcilere yönelik saldırılar gerçekleştiriyor ve Kürtleri düşman ve çete olarak tanımlıyor. Qiyade Miweqete Komutanı İran resjimini kastederek, Kürt Devrimi Lideri Dr. Qasimlo’ya “Eğer onlarla savaşırsan bizimle de savaşırsın” diye sesleniyor.

‘Xiyanetekanî Qiyade Miweqete, bi neteweya Kurd’ kitabında konuyla ilgili şunlar söyleniyor; “Qiyade Miweqete güçleri kendilerini hep zayıf görür ve Demokrat Partinin izni olmadan hareket etmezdi. Ancak 1979’da Humeyni rejimi İran Kürdistanı halkına karşı cihat çağrısı yapınca Qiyadeya Miweqete yönetimi ve Barzani çevresindeki milisler Demokrat Parti’nin zayıfladığını anlayarak hemen peşmergeye karşı Meriwan bölgesindeki İran muhafızlarına katıldılar.”

Kitapta, geçici peşmergelerin gösteriler sırasında gerçekleştirdiği saldırılar; “Şino’daki gösterilerde insanlar kurşun yağmuruna tutuldu ve 6 kişi öldü. Urmiye’de İdris Barzani’nin de desteğiyle bine yakın ev tahliye edildi.  İdris’in yönlendirmesiyle bu bölgeden yüzlerce kişi Humeyni rejiminin resmi güçlerine katıldı” diye anlatılır.

Bu dönemde Demokrat Parti Genel Sekreteri Mustafa Hicri Amerika ajansı AP’ye (Associated Press) verdiği özel bir röportajda Mela Mustafa’nın oğulları ve KDP hakkında şunları söylüyor; “Barzani ailesi İdris ve Mesud  Barzani’nin liderliğinde Humeyni’nin gölgesi  haline geldi. Kürdistan’da İran özgürlük savaşçılarına karşı yürütülen tüm savaşlarda yer alıyorlar.”

Böylece KDP’nin Aşbetali öncesi ve sonrasında ayakta kalmak için İran istihbaratının (Sawak) emrinde olduğu ve Sawak’ın isteği üzerine İran Demokrat Partisi peşmergelerinin suikastine müdahale etmediği ortaya çıkıyor. Şah rejimi çökünce Humeyni ile ilişkileri gelişir ve Humeyni’nin iktidarını pekiştirmek için onlarca peşmerge ve Doğu Kürdistan halkının kanı dökülür. Böylece şah rejiminin çöküşünden istifade ederek kendisi için bazı fırsatlar elde etmeye çalışır.

Devam edecek…

“KDP’nin ihanet tarihinde Rojava” için TIKLAYIN!

“KDP’nin ihanet tarihinde Kuzey Kürdistan” için TIKLAYIN!

KDP’nin ihanet tarihinde Güney Kürdistan” için TIKLAYIN!

Bunları da beğenebilirsin