Önder Öcalan etrafında ateşten bir çember: ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ şehitleri

100’den fazla insan, uluslararası komployu, Kürt Halk Önderi’nin esaretini ve üzerindeki ağır tecridi protesto etmek için “Güneşimizi Karartamazsınız” diyerek bedenini ateşe verdi.

“Güneşimizi Karartamazsınız” eylemleri, Maraş’taki cezaevinde tutulan Mehmet Halit Oral’ın 9 Ekim 1998 gecesi bedenini ataşe vermesiyle başladı. 15 Şubat 1999’a kadar başta Kürdistan’ın dört parçasında olmak üzere Türkiye metropolleri ile Avrupa, Rusya ve Kafkas ülkelerinde 100’den fazla kişi bedenini ateşe verdi. Daha sonraki yıllarda da bedenini ateşe verme eylemleri, özellikle komplonun yıl dönümü ile İmralı’daki tecridin ağırlaştığı veya Kürt Halk Önderi’nden haber alınmadığı dönemlerde de gerçekleşti. ANF’nin araştırmasına göre şu ana kadar bu eylemlerde 58 kişi şehit düştü.

Halit Oral, 1971’de Mardin’in Ömerli ilçesinde dünyaya geldi. 7 yaşındayken ailesi İskenderun’a göç etti. Ailesinin yurtsever oluşundan dolayı Kürt özgürlük mücadelesini erken yaşlarda tanıyan Oral, 1992’de örgütlenme faaliyetlerine katıldı. Ardından profesyonel bir devrimci olmayı seçen Oral, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kaldığı Ortadoğu sahasına gideceği 4 Mayıs 1994’te Türk devlet güçlerine esir düştü. Mersin, Konya ve Ermenek’in ardından Maraş’taki cezaevine gönderilen Oral’a 12 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Tutsak olması onu Kürt özgürlük mücadelesinden koparmadığı gibi, cezaevinde geçirdiği her yıl devrimci bilinç düzeyini daha da geliştirdi.

Kürt Halk Önderi’nin Suriye’den çıkarılması için 1 Ekim 1998 günü başlatılan komplo sürecini, M. Halit Oral da tutsak arkadaşlarıyla yakından takip ediyordu. PKK’li diğer tutsak arkadaşlarıyla 8 Ekim günü yaptığı toplantıda “Önderliğimize çok kapsamlı bir saldırı var, bir şeyler yapılmalı, ben çok yoğunlaşıyorum, mutlaka bir şeyler yapılmalı ama ne?” diye soran Oral, aynı gece için eylemine kararını verdi.

ÖFKEM, KİNİM VE İNTİKAMIM BÜYÜK

Halit Oral, 9 Ekim 1999 sabahı bir bidon kolonya alarak elbiselerini çıkarıp altta naylon bir eşofman, üstte naylon bir tişört ve onun üstüne yine naylon bir gömlek giydi, eliyle kalınca ördüğü naylon bir iple de iki yerden hücresinin kapısını içten sıkıca bağlayıp kapattı. Oral, “Bijî Serok Apo” sloganı atarak bu şekilde bedenini ateşe verdi. Kürt halkının mücadele tarihine “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemleri olarak geçen Abdullah Öcalan etrafında ateşten çember oluşturma direnişinin ilk halkası olan Oral, şehadetinden önce Kürt Halk Önderi’ne hitap ederek bıraktığı mektupta şöyle diyordu: “Öfkem, kinim ve intikamım büyüktür. Ancak bunu zindanda düşmana karşı kusamıyorum. Bu eylemimle, size olan bağlılığımı bir kez daha göstermek istiyorum. Ve bu eylemimle düşmana olan kinimi, öfkemi ve nefretimi kusmak istiyorum. Ve yine ondan intikamımı almak istiyorum. Sizi görme şerefine erişemedim. Ama her zaman kalbimde, yüreğimde hissediyordum sizi. Kuşkusuz eylemim TC’ye geri adım attırmayacaktır. Ama şunu çok iyi görecekler ki, size gelecek en ufak bir zararda, tüm halkımız dünyayı başlarına zindan edecektir. Çünkü, eğer bugün bu dünyada bizden bahsediliyorsa ve bizleri bir şey sayıyorlarsa, tamamıyla sizin büyük emek ve çabalarınızın sonucudur.”

TOPLUMUN HER KESİMİNE YAYILDI

Halit Oral’ı, 18 Ekim 1998 günü Bartın’daki cezaevinde tutulan Murat Kaya, 19 Ekim 1998’de Amasya’daki cezaevinde tutulan Mehmet Gül takip etti. Kürt Halk Önderi’nin özellikle Rusya’da can güvenliğinin tehlikede olduğu, başta küresel güçlerin istihbarat örgütleri olmak üzere Türk devletinin peşinde olduğu haberlerinin Kürt, Türk ve dünya medyasında yer almasının ardından bedenini ateşe verme eylemleri bir anda Kürdistan’ın dört parçasına ve toplumun her kesimine yayıldı.

Özelikle Öcalan’ın Roma’ya ulaştığı günlerde artık sadece PKK’nin kadroları ve tutsaklar değil, Kürt gençleri, kadınları, hatta yaşlılar bedenlerini ateşe vermeye başladı. 13 Kasım 1998 günü Mardin’deki cezaevinde adli tutuklu Erdal Çeken, 27 Kasım 1998’de bir çocuğu daha önce gerilla saflarında şehit düşen Cemil Özalp, 13 Aralık 1998 günü İstanbul Bağcılar’da 55 yaşındaki Hatice Falay şehit düşen yurtseverlerden sadece birkaçıydı.

Her şehit düşen adete mücadele tarihine miras kalacak sözler, sloganlar ve mektuplar bırakıyordu. Örneğin 13 Kasım 1998 günü Çanakkale’deki cezaevinde şehit düşen Mehmet Aydın, Kürt Halk Önderi’ne hitaben şöyle diyordu: “Apo’suz bir dakikanın PKK için, bizler için ne anlama geldiğini 9 Ekim’den bu yana düşündüm. Ulaştığım sonuçlar korkunçtur. Karanlık güçler bunu çok iyi bildikleri için yönelimin odağına sizi koymaktadırlar. Siz, birliğimiz, varlık nedenimiz, var olma gerekçemizsiniz. Bütün saldırıların özü budur.”

MOSKOVA’DAKİ EYLEMİ DÜNYA İZLEDİ

17 Kasım 1998 gecesi ise Remzi Akkuş (Jêhat) ile Ahmet Yıldırım (Tayhan), Rusya’nın başkenti Moskova’da bulunan parlamento binası önünde, dondurucu soğuğun altında bedenlerini ateşe verdi. Alev topuna dönüşen her iki gencin eylemi dünya çapında televizyon kanallarında saniye saniye yayınladı. Bu “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemeleri için bir dönüm noktası oldu ve bir anda dünya kamuoyu Kürt halkının Öcalan’a sahip çıkmak için neler yapabileceğini gördü.

KÜRT HALK ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN BU EYLEMLERE İTİRAZ ETTİ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, eylemlerin yayılarak sürmesi karşısında 19 Kasım 1998’da şu mesajı yayınladı: “Son günlerde kendini yakma eylemleri sürdürülüyor, en son cezaevlerinde sekiz, Rusya’da iki (ki birisi şehit düştü), Almanya’da bir ve bugün de Roma’da çok değerli bir arkadaşımız kendi bedenini ateşe verdi. Özellikle halkımıza her türlü sıcaklığı gösteren Roma’da yapılan bu eylem nedeniyle, tekrar çağrıda bulunuyor, kendini yakma şeklinde kendi yaşamına son veren eylemlere kesinlikle ve derhal son verilmesini istiyorum.

Bize bağlılığı ve yiğitliği tüm benliğimle selamlıyorum. Ama bize gerçekten bağlı olanların bundan sonra böyle kendini yakma biçimindeki eylemlere kesinlikle başvurmaması gerektiğini, bu eylemlere derhal son verilmesini bir talimat olarak belirtiyorum. Ben her bakımdan iyiyim, sizlerin kararlılığı bizi daha da coşkulandırıyor ve özgürlüğün yakınlığını müjdeliyoruz. Bu temelde bizi üzen bu kendi yaşamına son verme yönelimlerinin tamamen son bulması inancıyla hepinizi tüm içtenliğimle selamlıyor ve sevgilerimi sunuyorum.”

KÜRT HALK ÖNDERİ ÖCALAN’IN ÇAĞRISINA RAĞMEN

Kürt Halk Önderi’nin buna benzer MED TV ekranlarında yaptığı birçok çağrıya ve açıklamaya rağmen eylemler, 1998 kışı boyunca sürdü. 9 Ekim’den Kürt Halk Önderi’nin kaçırılıp Türk devletine teslim edildiği 15 Şubat 1999’a kadar Kürdistan’ın dört parçası ile dünyanın birçok ülkesinde en 67 kişi bedenini ateşe verdi, Serxwebûn gazetesinin 2001’de yayınladığı “Güneşimizi Karartamazsınız Şehitler Albümü”nde yer alan bilgilere göre bunlardan 22’si şehit düştü. Fakat sayının bundan çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor, özellikle Doğu Kürdistan’da bedenini ateşe veren birçok kişinin eyleminin İran devletinin sansüründen dolayı kayıtlara geçilmediği belirtiliyor.

MLSPB ÜYESİ SERPİL POLAT

Kürt Halk Önderi’ne sahip çıkma amacıyla devrimciler, yurtseverlerin hatta Kürt halkının dostlarının bedenlerini yakma eylemi, 15 Şubat’tan sonra da devam etti. Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye kaçırılmasından hemen sonra 17 Şubat 1999 günü Marksist-Leninist Silahlı Propaganda Birliği (MLSPB) Onur Üyesi Serpil Polat, tutulduğu Sakarya’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü. Polat, arkasında bıraktığı mektupta eylemini şöyle anlattı: “Emperyalizmin, oligarşilerin Devrimci Önder Abdullah Öcalan şahsında genelde halklara, özelde Kürt halkına yönelik saldırılarını kınıyor, Devrimci Önder Abdullah Öcalan’ın yargılanamayacağını belirterek öfkemin büyüklüğünü bedenimdeki ateşle düşmana kusmanın hazırlığını tamamlıyorum.”

2000’DE ÜÇ GENÇ

2000’lerin başında ise gençlerin “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemlerine katılması dikkat çekti. Örneğin 2000’nin yazında özgür basın çalışanı üç genç kısa aralıklarla eylem yaptı. 21 yaşındaki Özgür Halk muhabiri ve Dicle Üniversitesi Siirt Eğitim Fakültesi öğrencisi Mahmut Yener, Özgür Halk’ın Amed temsilcisi Nesrin Teke ve Özgür Halk’ın İzmir muhabiri Esen Aslan bedenini ateşe verip şehit düştü.

YENİ BİR ÇEMBER DAHA

Kürt Halk Önderi’nin etrafında Kürt kadınları, gençleri, devrimcileri ve yurtseverleri bedenleriyle ateşten yeni bir çember daha oluşturdu. Tecridin kırılması amaçlayan bu eylem dalgasının ilkini 25 Ekim 2005 günü Buca’daki cezaevinde tutulan Serdar Arı başlattı. Arı, arkasında bıraktığı mektupta Abdullah Öcalan’a hitaben şunları kaleme aldı: “Size uygulanan imha tecridiyle halkımız, halklar tekrardan köleleştirilmek isteniyor. Yarattığınız bunca değer bir çırpıda yok edilmek isteniyor. Ama bizlerin bunu kabul etmesi mümkün değildir ve bedeli ne olursa olsun kabul etmeyeceğiz. Yaklaşık 21 haftadır sizden haber alamıyoruz. Bu ise bizleri kaygılandırıyor ve öfkelendiriyor.”

HEFTANİN’DE KOMUTAN VİYAN’IN EYLEMİ

İmralı’da tecrit ve işkence sisteminin ağırlaşması üzerine 1 Şubat 2006 günü HPG ve YJA STAR Askeri Meclis Üyesi Viyan Soran da Heftanin bölgesinde bedenini ateşe verdi. Viyan Soran, eylemi öncesinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a hitaben yazdığı mektupta şunları ifade etti: “Her 15 Şubat gecesinde, Mazlum Dağan, Zekiye Alkan, Berivan, Ronahi, Rehşan, Sema, Fikri Baygeldi, Serdar ve binlerce şehit yoldaşımın kalbi kalbimle atıyor. Onların ‘Bijî Serok Apo’ sloganı her zaman kalbimde atıyor. Eylemimi kabul etmeyebilir, eleştirebilirsiniz. Ama biz sizden öğrendik ki, bedel verilmeden özgürlük sağlanamaz.”

ATİNA’DA ELEFTERİYA’NIN EYLEMİ

Viyan Soran’ın eyleminden yaklaşık iki ay sonra, 24 Mart 2006 günü bu kez Kürt halkının dostu Yunan bir kadın Elefteriya Fortulaki, Atina’da bedenini ateşe vererek komployu protesto etti. İki çocuk annesi Fortulaki, arkasında bıraktığı mektupta şunları yazdı: “Tüm Kürdistan ve Ortadoğu şehitlerine selam. Bu yıl Newroz’u kutluyorum ama biraz geç, Zekiye Alkan gibi, Sema Yüce gibi, Ronahi, Berivan ve Rahşan Demirel gibi ve diğer yüce eylemlerde bulunanlar gibi. Kararlılıkları Kürt halkı ve Kürdistan’ı yüceltti. Kürtlerin tarihini büyüttü. Saygım var size ve sizin gibi Kürdistan için mücadele edenlere. Kimse Güneşimizi Karartamaz! Kürt Halkı ve Başkan Apo’nun özgürlüğü, tüm dünya halklarının özgürlüğüdür. Yaşasın halkların kardeşliği.”

ABDULLAH ÖCALAN: KENDİMİ ÇOK SORUMLU HİSSEDİYORUM

Komplonun yıl dönümlerinde bedenini ateşe verme eylemlerinin sıkça yaşanması, Kürt Halk Önderi’nin etrafında kenetlemenin bir göstergesi olarak öne çıkarken, özellikle bazı gençlerin şehadeti Abdullah Öcalan’ı derinden etkiledi. Kürt Halk Önderi Öcalan, 15 Şubat 2010 günü Adıyaman Fen Lisesi öğrencisi 18 yaşındaki Malatyalı genç Ebu Müslüm Doğan’ın şehadetinin ardından avukatları aracılığıyla şu değerlendirmeyi yaptı: “Kendini yakan Malatyalı genç arkadaşa, Ebu Müslüm Doğan’a ilişkin bir şeyler söylemek istiyorum. Ben geçmişte Malatya Kürtlüğünü eleştirmiştim, sert de eleştirmiştim. Ancak bu genç arkadaşla Zeynep Kınacı şahsında yeni bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bunlar Malatya Kürtlüğünün onurudur. Ben bile bu arkadaşlar karşısında kendimi ezik ve çok sorumlu hissediyorum. Geçmişte Zeynep Kınacı’nın sesini de dinlemiştim. Bence bu arkadaşlar için Malatya’da bir anıt yapılmalıdır. Malatya Kürtleri bu arkadaşların yüce kişiliğini, bu arkadaşların anısını yaşatmalıdır.”

BEDENİNİ ATEŞE VEREREK ŞEHİT DÜŞENLER

MEHMET HALİT ORAL: 9 Ekim 1998 günü Maraş’taki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

MEHMET GÜL: 19 Ekim 1998 günü Manisa’daki cezaevinde bedenini ateşe verdi. Tedavi devam ederken 27 Ekim 1998’de şehit düştü.

BÜLENT BAYRAM: 21 Ekim 1998 günü Adıyaman’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

ALİ AYDIN: 21 Ekim 1998 günü Bartın’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

HASAN ÎSA HASAN: 22 Ekim 1998 günü Qamişlo’da bedenini ateşe verdi. 25 Ekim 1998’de şehit düştü.

SELAMET MENTEŞ: 23 Ekim 1998 günü Midyat’taki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

AYNUR ARTAN (ROTİNDA): 23 Ekim 1998 günü Midyat’taki cezaevinde bedenini yakarak şehit düştü.

MİRZE SEVİMLİ: 26 Ekim 1998 günü Erzurum’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

BERZAN ÖZTÜRK (MURAT): 1 Kasım 1998 günü Almanya’nın Stammheim kentindeki cezaevinde bedenini ateşe verdi. 4 Ocak 1999’da şehit düştü.

MEHMET AYDIN: 13 Kasım 1998 günü Çanakkale’deki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

ERDAL ÇEKEN: 14 Kasım 1998 günü Midyat’taki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

KADRİ İLHAN: 16 Kasım 1998 günü kaldığı Siirt’teki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

ADNAN KARATAŞ: 17 Kasım 1998 günü Mardin’deki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

AHMET YILDIRIM: 17 Kasım 1998 günü Moskova’da bedenini ateşe vererek şehit düştü.

REMZİ AKKUŞ: 17 Kasım 1998 günü Moskova’da bedenini ateşe vererek şehit düştü.

EMRULLAH DAMLACI (SEYÎT BAYRAM): 18 Kasım 1998 günü Dêrik’te bedenini ateşe vererek şehit düştü.

CEMİL ÖZALP: 27 Kasım 1998 günü Amed’de bedenini ateşe vererek şehit düştü.

MİRZA ÇUBUKÇU: 27 Kasım 1998 günü Batman’daki cezaevinde ölüm orucu sonrası şehit düştü.

YAVUZ GÜZEL: 30 Kasım 1998 günü Bartın’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

HATİCE FALAY: 13 Aralık 1998 günü İstanbul Bağcılar’da bedenini ateşe vererek şehit düştü.

TAYLAN ÖZGÜR KAHRAMAN: 21 Aralık 1998 günü Almanya’da bedenini ateşe vererek şehit düştü.

MAZLUM ÖNCEL: 16 Şubat 1999 günü Amed’deki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

KAHRAMAN DENLİ: 16 Şubat 1999 günü Amed’de bulunan Türk devletine ait Orduevi’nin karşısındaki surların üzerinde “Bijî Serok Apo” sloganı atarak bedenini ateşe verdi. Denli, 10 gün sonra tedavi gördüğü Adana Numune Hastanesi’nde şehit düştü.

SERPİL POLAT: 17 Şubat 1999 günü Sakarya’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

MURAT YEŞİLGÖZ: 8 Ağustos 1999 günü Amasya’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

YAVUZ GÜZEL: 30 Kasım 1999 günü Bartın’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

HÜKMİYE SEYHAN (RUKEN BERİTAN): 23 Aralık 1999 günü Rusya’da bedenini ateşe vererek şehit düştü.

MAHMUT YENER: 22 Haziran 2000 günü Amed’de bedenini ateşe verdi. Yener, tedavi gördüğü hastanede 8 Temmuz 2000’de şehit düştü.

NESRİN TEKE: 9 Temmuz 2000 günü Amed’de bedenini ateşe verdikten sonra şehit düştü.

ESEN ASLAN: 3 Ağustos 2000 günü İzmir’de bedenini ateşe vererek şehit düştü.

ERDOĞAN KAHRAMAN (YEKTA): 28 Mart 2004 günü Qamişlo’da bedenini ateşe vererek şehit düştü.

SERDAR ARI: 25 Ekim 2005 günü İzmir’deki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

FATOŞ SAĞLAMGÖZ (SEMA): İsveç’in Göteborg kentinde Gustaf Adolf Meydanı’nda 11 Kasım 2003’te bedenini ateşe vererek şehit düştü.

AYNUR YAŞLI: 30 Mart 2006 günü Antalya’da bedenini ateşe vererek şehit düştü.

LEYLA WALÎ HASAN (VIYAN SORAN): 1 Şubat 2006 günü Medya Savunma Alanları’nın Heftanîn bölgesinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

VEYSİ KAYA: 28 Şubat 2006 günü Adana’da bedenini ateşe vererek şehit düştü.

ELEFTERİYA FORTULAKİ: 24 Mart 2006 günü Yunanistan’ın başkenti Atina’da bedenini ateşe vererek şehit düştü.

EBU MÜSLÜM DOĞAN: 15 Şubat 2010 günü Adıyaman’da bedenini ateşe vererek şehit düştü.

MUSTAFA MALÇOK: 15 Şubat 2011 günü Amed’de bedenini ateşe vererek şehit düştü.

EVRİM DEMİR: 14 Temmuz 2011 günü Muş’un Bulanık ilçesinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

FIRAT İZGİN: 12 Aralık 2011 günü Mardin’in Midyat ilçesinde bedeni ateşe vererek şehit düştü. İzgin, lise öğrencisiydi.

MEHMET ŞERİF SAKLI: 4 Haziran 2012 günü Bursa’nın Mudanya ilçesinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

MEHMET YALÇIN: 1 Ağustos 2012 günü Mardin’in Kızıltepe ilçesinde bulunan Adliye Sarayı önünde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

SERDAL YEKTAŞ: 9 Ekim 2012 günü Urfa’da bedenini ateşe vererek şehit düştü.

ABDULKADİR ATİLLA: 11 Mart 2012 günü Adana merkez Seyhan İlçesi Gülbahçe Mahallesi’nde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

MAHSUN ÖZEN: 22 Aralık 2012 günü İzmir’de bedenini ateşe vererek şehit düştü.

NAZELİN KORKUT: 14 Şubat 2018 günü İzmir’de bedenini ateşe vererek şehit düştü.

HADİKA DOĞRU (HEVİDAR SERHED): 15 Şubat 2016 günü Kobanê’de bedenini ateşe vererek şehit düştü.

ÜMİT ACAR: 27 Eylül 2018 günü Almanya’nın Münih kenti yakınlarında bedenini ateşe vererek şehit düştü.

YONCA AKICI: 9 Mart 2019 günü Şakran’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

ZÜLKÜF GEZEN: 17 Mart 2019 günü Tekirdağ’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

UĞUR ŞAKAR: 22 Mart 2019 günü Almanya’nın Krefeld kentinde bedenini ateşe vererek düştü.

AYTEN BEÇET: 23 Mart 2019 günü Gebze’deki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

ZEHRA SAĞLAM: 24 Mart 2019 günü Oltu’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

MEDYA ÇINAR: 25 Mart 2019 günü Mardin’deki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

SİRAÇ YÜKSEK: 2 Nisan 2019 günü Osmaniye’deki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

MAHSUM PAMAY: 5 Nisan 2019 günü Elazığ’daki cezaevinde bedenini ateşe vererek şehit düştü.

1998-99 ARASI BEDENİ ATEŞE VERİP YARALANANLAR

MURAT KAYA: 18 Ekim 1998, Bartın’daki cezaevi

MERAL KAŞOTURACAK: 20 Ekim 1998, Çanakkale’deki cezaevi

İSMET İNANÇ: 22 Ekim 1998, Yozgat’taki cezaevi

FETTAH KARATAŞ: 22 Ekim 1998, Amed

MEHMET BAĞRIYANIK: 23 Ekim 1998, Elbistan’daki cezaevi

CENNET GÜNEŞ: 24 Ekim 1998, Antep’teki cezaevi

SEYRİ İPEK: 24 Ekim 1998, Sakarya’daki cezaevi

AYSEL CEYLAN: 24 Ekim 1998, Sakarya’daki cezaevi

SAMET OKTAY: 24 Ekim 1998, Konya’daki cezaevi

MÜSLÜM MUHAMMET: 26 Ekim 1998, Antep’teki cezaevi

KENAN KARAHASANOĞLU: 26 Ekim 1998, Erzurum’daki cezaevi

ABBAS SERTKAYA: 14 Kasım 1998, Ümraniye’deki cezaevi

İSMET AKAY: 14 Kasım 1998, Adıyaman’daki cezaevi

MUHYETTİN SEVİMLİ: 15 Kasım 1998, Amed’deki cezaevi

ÖMER ŞEN: 15 Kasım 1998, Ümraniye’deki cezaevi

ADNAN ÖZCAN: 15 Kasım 1998, Bursa’daki cezaevi

SIRACETTİN HASSAS: 16 Kasım 1998, Bursa’daki cezaevi

RAMAZAN MALKOÇ: 16 Kasım 1998, Ümraniye’deki cezaevi

AZİME İNAN: 16 Kasım 1998, Batman’daki cezaevi

REMZİYE ZENGİN: 16 Kasım 1998, Batman’daki cezaevi

İDRİS BAŞARAN: 16 Kasım 1998, Ceyhan’daki cezaevi

HANİFİ KUZU: 16 Kasım 1998, Siirt’teki cezaevi

HAMDULLAH DAŞÇI: 16 Kasım 1998, Mardin’deki cezaevi

ALİ ERBEK: 16 Kasım 1998, Mardin’deki cezaevi

MUSTAFA ŞAHİN: 16 Kasım 1998, Almanya

MEHMET TURGAY: 17 Kasım 1998, Konya’daki cezaevi

ZEYNİ ARAP: 17 Kasım 1998, Antep’teki cezaevi

RAMAZAN ADIBELLİ: 17 Kasım 1998, Konya’daki cezaevi

SÜLEYMAN GÜLTEKİN: 18 Kasım 1998, Trabzon’daki cezaevi

SEYİT BAYRAM: 18 Kasım 1998, Derik

ZÜLKİF YILMAZ: 18 Kasım 1998, Roma

FETİYE ABDULLAH: 18 Kasım 1998, Malatya’daki cezaevi

OSMAN TİNİT: 18 Kasım 1998, Malatya’daki cezaevi

FAZIL SÜLÜK: 19 Kasım 1998, Antep’teki cezaevi

HALİL AKINCI: 19 Kasım 1998, Bursa’daki cezaevi

CENGİZ KAYA: 19 Kasım 1998, Ağrı’daki cezaevi

ZEHRA RIZGAR: 27 Kasım 1998, Doğu Kürdistan

NURİ ACAR: 27 Kasım 1998, Ordu’daki cezaevi

CEMİL ÖZALP: 27 Kasım 1998, Amed

MİRZA ÇUBUKÇU: 27 Kasım 1998 Batman’daki cezaevi

HASAN TAŞKIN: 3 Aralık 1998, Almanya

CİHAT ŞÊXO: 10 Aralık 1998, Kıbrıs

TAKİBE GÜLTEKİN: 12 Aralık 1998, Sivas’taki cezaevi

GULİSTAN TAŞ: 16 Aralık 1998, Batman

MUHYETTİN IŞIK: 24 Aralık 1998, Antep

RAMAZAN ATABAY: 5 Ocak 1999, Siirt’teki cezaevi

BİLAL EKİNCİ: 16 Şubat, Amed

ARZU DEMİRALP: 16 Şubat 1999, Batman’daki cezaevi

YAHYA FİGAN: 16 Şubat 1999, Ümraniye’deki cezaevi

NURHAK POLAT: 16 Şubat 1999, Ümraniye’deki cezaevi

BAYRAM KAYMAZ: 16 Şubat 1999, Nazilli’deki cezaevi

VEYSEL ÇINAR: 17 Şubat 1999, Ümraniye’deki cezaevi

HÜSEYİN ÇIĞ: 18 Şubat 1999, Maraş’taki cezaevi

MURAT COŞKUN: 18 Şubat 1999, Ceyhan’daki cezaevi

AHMET TEPE: 18 Şubat 1999, Adıyaman’daki cezaevi

BENGİN KURT: 19 Şubat 1999, Ceyhan’daki cezaevi

ÇİĞDEM DUMAN: 22 Şubat 1999, Elbistan’daki cezaevi

PİRO ECER: 22 Şubat 1999, Mersin

BÜLENT AKMAN: 25 Şubat 1999, Erzurum’daki cezaevi

KENAN CAMELAN: 3 Mart 1999, Yunanistan

NÜKHET NOYAN: 29 Haziran 1999, İstanbul

OKTAY GÜVENÇ: 14 Ağustos 1999, Bayrampaşa’daki cezaevi

BEDRİYE YILDIZ: 23 Ekim 1999, Gebze’deki cezaevi

RESUL ASLAN: 27 Aralık 1999, Ümraniye’deki cezaevi

HALİL GÖNYELİ: 27 Aralık 1999, Ümraniye’deki cezaevi.

 

Bunları da beğenebilirsin