‘Tartışmalı bölgeler’de derinleşen çelişkiler -1

Perşembe, 12 Tem 2018 – 08:43  DANA OMER/ ROJNEWS

Irak ve Kürdistan Bölgesi sınırlarında bulunan tartışmalı bölgeler Baas rejiminin yıkılmasından bu yana gündemdeki tartışmalı yerini koruyor. Özellikle de son zamanlarda bu bölgelerdeki kaos ve sorunlar günden güne daha fazla derinleşiyor.  Bir yandan çeşitli çete grupları ve DAİŞ çeteleri bu bölgelerde saldırılarını sıklaştırırken, bir yandan da ırk ve ekonomik konularda pazarlıklar yapılıyor. Bu yüzden de bu bölgeler son zamanlarda gündemden düşmek bilmiyor.

Peki ama söz konusu “tartışmalı bölgeler” nereleri kapsıyor? Bu sorunlar ne zamandan beri yaşanıyor? Sorunlara çözüm geliştirmek için hangi adımlar atıldı? Mevcut sorunlar neden çözüme kavuşturulmuyor? Bu bölgelerin şu anki durumu nedir? Bu bölgelerde yaşayan halk bileşenleri çözüme ilişkin neler söylüyor?

Böylesi önem arz eden bir konu için bir araştırma yaparak, bölgede bulunan halk bileşenlerinin öneri ve değerlendirmelerine başvurduk.

Baas rejiminin yıkılması ve başlayan tartışmalar

Amerika ve ortaklarının 1991 yılında Irak’a ilk kez müdahale etmesinin ardından ikinci müdahale 2003 yılında gerçekleşti. Yaşanan savaşın ardından Baas rejimi tamamen yıkıldı ve Amerika’nın gözetiminde yeni bir yönetim kuruldu. O dönemde rejime karşı raperîn (ayaklanma-isyan) başlatan Başûrê Kürdistanlı Kürtler, başarıya ulaştı ve Başûr’un yarısını özgürleştirdi. 1991 yılındaki müdahalede koalisyon güçleri, Başûr bölgelerinin 36’ıncı hattından Bakurê Kürdistan sınırlarına kadar kalan bölgeyi ‘güvenli bölge’ olarak ilan etmiş, rejim uçaklarının uçuşlarını bu bölgelerde yasaklamıştı. Duhok, Hewlêr ve Süleymaniye’de söz konusu bölgelerde kalıyordu ve bu bölgelerin yönetimi Kürtlere bırakıldı. Bu tarihten bu yana, bu bölgeler Kürtler tarafından yönetiliyor.

Kerkük başta olmak üzere birçok kentin statüsü netleştirilmedi ve bu durum bölgede sorunların yaşanmasına yol açtı. 2003 yılındaki müdahalede Baas rejiminin tamamen yıkılması sırasında, Pol Brimer başkanlığında geçici Irak hükümeti kuruldu. Kürdistan Bölgesi yönetimi ise, statüsü belirlenmemiş bu bölgelerin Kürdistan Bölgesi sınırlarına dahil edilmesini talep etti. Aynı zamanda Bağdat hükümeti de bu bölgelerin merkezi hükümete bağlanmasını istedi.

Tartışmalı bölgeler

Kürdistan Bölgesi ve Bağdat yönetimleri arasında anlaşmazlığa yol açan bölgeler; Kerkük vilayeti, Selehedîn vilayetine bağlı Duzxurmatu ilçesi, Musul vilayetine bağlı olan Mexmur ve Şengal ilçeleri, Diyala vilayetine bağlı olan Xurmatû ilçesi ile bu bölgelere bağlı olan çok sayıda belde oldu.

Bu bölgeler neden ‘tartışmalı bölge’ oldu?

Bu bölgelere ilişkin tartışmaların yaşanması ve statüsü belirlenmemiş ‘tartışmalı bölgeler’ diye nitelenmesinin sebebi, buralarda birden fazla halk bileşeninin yaşamasıdır. Bölgede çok sayıda Kürt, Arap, Türkmen, Asuri-Süryani, Müslüman (şii, sünni), Hristiyan, kakeyî, Êzidî gibi çok sayıda inanç gruplarına mensup yurttaşın bir arada yaşamasıdır. Bu yüzden de her yönetim, söz konusu bölgelerin kendilerine bağlanmasını istiyor. Bazı Arap ve Türkmen parti ve örgütleri bu bölgelerin Bağdat’a bağlanmasını isterken, Kürtler bu bölgelerin Kürdistan’ın parçası olduğunu ve Kürdistan Bölgesi’ne bağlanması gerektiğini dile getirmekte.

Geçici hükümet ve çözüm çabaları

2004 ila 2005 yıllarında Îbrahîm Cehferî başkanlığında teknokrat bir hükümet (karar alma süreçlerinin uzmanların eline bırakıldığı bir yönetim şeklidir) kuruldu ve bu hükümette tartışmalı bölgeler yönetimin gündem maddesi oldu. Îbrahîm Cehferî hükümetinde tartışmalı bölgeler sorununa ilişkin 58’inci maddede şu ifadeler yer alıyordu: “Geçici hükümet ve tartışmalı Bölgeler Yüksek Komisyonu başta mülkiyet ve mülkiyete bağlı konular ile meşgul olmakta ve eski sistemi ortadan kaldırma çabası içerisindedir. Ayrıca, zorla evlerinden çıkarılanlar ve toprakları işgal edilenler ile ilgilenmekte ve sorunlarını çözme çabasındadır.”

Aynı yasa bendinde ayrıca, teknokrat hükümetin bölgelerin gerçek sahiplerinin topraklarına geri dönmesi ya da topraklarına yakın bir yerde bu kişiler için toprak ayırılması için çalışacağı yer alıyordu. Diğer yandan işlerinden çıkarılan ya da memur olamayan kişilerin hükümet yolu ile çalışabilmesine karar verildi.

Kararlar yerine getirilmedi

Yasalar yolu ile çözüm kapısı açıldı ancak, Irak’taki bileşenler arasındaki anlaşmazlıklar ve yaşanan çatışmalar nedeniyle teknokrat hükümet bu kararları uygulayamadı. Bu maddelerin uygulanması için bir meclis kuruldu ancak, pratikte hiçbir şey yapılmadı.

Anayasa ve 140’ıncı madde

Irak’ta daha fazla derinleşen kaos ortamı, tartışmalı bölgelerin durumunu arka plana düşürdü ancak bu bölgelerin statüsünün belirlenmesine ilişkin çabalar devam etti. Geçici hükümetin ardından 2005’in ocak ayında Irak parlamento seçimleri gerçekleşerek, Irak’ın Baas rejiminin yıkılmasının ardından ilk Irak parlamentosu kurulmuş oldu. Bu arada 2003 yılı itibari ile hazırlıkları yapılan Anayasa çalışmaları da sonlandı ve halkın oylamasına sunuldu. Yani Anayasa’nın kabulü için referandum gerçekleşti ve kabul edildi. Anayasa’da Irak’ta bulunan bütün halk bileşenleri ve farklı renkler belli bir seviyede temsil edildi. Anayasa’da tartışmalı bölgelere de yer verildi.

Geçici hükümetin 58’inci yasası Anayasa’da 140’ıncı maddede güncellendi. Anayasa’nın 140’ıncı maddesinde öne çıkan 2 madde şöyle:

1- 140’ıncı Maddeyi Yürütme Organı, Irak Geçici İdare Yasası’nın 58’inci maddesinin tüm fıkraları ile uygulanmasının tamamlanması için gereken adımları tamamlayacak ve yeni hükümete iletecektir.

2- Irak Geçici İdare Yasası’nın 58’inci maddesinde yer alan ve geçiş hükümetinin sorumluluğunda uygulanan hususlar, bu Anayasa’ya uygun olarak seçilecek 140’ıncı maddeyi yürütme organı tamamı yerine getirilene dek sürdürülecektir. Bu çalışmalar normalleştirme, nüfus sayımı ve sakinlerinin iradesini tespit için Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerde en geç 31 Aralık 2007 tarihinde referandum düzenlenecektir.

140’ıncı maddenin uygulanması çabaları

Anayasa’nın 140’ıncı maddesine göre, 2007 yılının sonuna kadar gerekli adımların atılması gerekiyordu. Söz konusu tartışmalı bölgelerde huzurun sağlanması, Baas rejimi döneminde topraklarından zorla çıkarılan yurttaşların, topraklarına geri dönebilmesi için gerekli adımların atılması gerekiyordu. Ayrıca, Baas rejimi döneminde tartışmalı bölgelere yerleştirilenlerin de kendi topraklarına dönmesi gerekiyordu. Bu yüzden de 140’ıncı Maddeyi Yürütme Organı kuruldu.

Yürütme Organı, ilk olarak teknokrat hükümet döneminde 58’inci maddeyi Uygulama Yüksek Meclisi olarak kurulmuştu ancak, bu meclis Anayasa’da 140’ıncı Maddeyi Yürütme Organı olarak değiştirildi.

Diğer yandan, Anayasa’da bahsi geçen Yürütme Organı, topraklarına geri dönen her aileye 10 milyon Irak dinarı tazminat ödenmesine karar verdi. Bu kapsamda, binlerce Kürt aile Kerkük, Xaneqîn ve diğer ilçelere döndü. Yüzlerce Arap aile de topraklarına geri döndü. Ancak, gerekli adımlar çok yavaş atıldığı ve siyasi engelleler çıktığı için Anayasa’nın 140’ıncı maddesi 2007 yılına kadar tamamlanmadı.

Kürtler, o dönemde Anayasa’nın 140’ıncı maddesinin uygulanması tarihinin ertelenmesine razı edildi ancak, belli bir dönem belirlenmedi.

YARIN: 140’ıncı maddenin uygulanmasının engellenmesi ve bölgedeki siyasi hesaplar

(ll)

 

 

Bunları da beğenebilirsin