کوردی
العربية
Kurdî
Arşiv
Thursday, May 19, 2022
  • KÜRDİSTAN
  • ORTADOĞU
  • DÜNYA
  • KADIN
  • KÜLTÜR – SANAT
  • TOPLUM YAŞAM
  • POLİTİKA
  • ANALİZ
  • DOSYA
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
RojNews
  • KÜRDİSTAN
  • ORTADOĞU
  • DÜNYA
  • KADIN
  • KÜLTÜR – SANAT
  • TOPLUM YAŞAM
  • POLİTİKA
  • ANALİZ
  • DOSYA
  • Tüm Haberler
RojNews
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster

Türk devletinin katliam tarihinden bir kesit: Roboskî

Tarafından ROJNEWS- HABER MERKEZİ
28/12/2021 - 08:06:24
İçinde Dosya
0 0
Türk devletinin katliam tarihinden bir kesit: Roboskî
Facebeook ile paylaşınTwitter ile paylaşın

Türk devletinin Kürtlere yönelik gerçekleştirdiği katliamların sadece bir kesiti olan Roboskî’de, 34 Kürt savaş uçaklarıyla bombalanarak katledildi. Katliamın üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen, failler hala yargılanmadı.

Kürtlerin tarihi direnişlerle ve isyanlarla dolu olduğu kadar, soykırım katliamları ile de doludur. Bunlardan biri de Roboskî katliamıdır. Asıl adı Rubozîk ve Ermeni yerleşkesi olan bu bölge, 1915 yılı ve devamında gerçekleşen katliamlarla Ermenisizleştirildi. Köylülerin anlatımlarına göre çok yakın tarihe kadar da Ermeni kiliselerinin kalıntıları vardı. Bölgenin Ermenisizleşmesinden sonra köy isimleri de değiştirilerek, örneğin Rubozik, Roboskî’ye Ortasu, 2 kilometre ilerideki bulunan Bêcûh’a ise Gülyazı ismi verildi. Katliamların silsile boyutunda yaşandığı bu bölgede, son olarak 28 Aralık 2011’de 34 Kürt, F-16 savaş uçaklarıyla katledildi.

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte sınırların belirlenmesinden sonra binlerce yıllık ticaret, ‘kaçaklık’ olarak nitelendirildi. Güney Kürdistan’daki Heftanin’e komşu Roboskî, aynı zamanda binlerce yıllık ticaretin yolu de yoluydu. Sınırlar çizildikten sonra da ticaret takvimler 28 Aralık 2011’i gösterene kadar devam etti.

TÜRK ASKERLERİNİN KATLİAM İTİRAFI

Daha önce de her gün yüzlerce katırlarla sınır ticareti yapan köylüler, o gece de yine neredeyse bir o kadarlık bir nüfus ile birlikte mazot, şeker ve sigara gibi malzemeler taşımak için yola koyulacaklardı. Köylüler, katırlarıyla sınırdan taşıdıklarından para kazanıyorlardı. Katır başına 50 ila 70 Türk lirası kadar kazançları oluyordu. Asıl ticareti yapan onlar değildi, köylüler sadece taşıyıcılık yaptıkları için kazanıyorlar. Getirdikleri ürünler ise bakkal, market ve toptancı gibi işletme sahiplerinin idi.

2011 yılının 28 Aralık’ında da yine aynı amaçla sınıra gittiler. Bêcûh ve Roboskî’den toplam 35 kişi, onlarca katırla yola çıktı. Sınırdaki askeri noktaya vardıklarında, daha önce köylülerden haraç alarak geçmelerine izin askerler bu kez, “Bu son gidişiniz olabilir” demişlerdi.

Katliamın habercisi olan askerlerin bu söylemi, birkaç saat sonra yaşanacak olanların bir itirafıydı aslında. Köylüler, askerin bu söylemini onları bekleyen felakete yormamışlardı. Çünkü daha önce dönem dönem sınır ticaretinin engellendiği olmuştu. Ama bu kez öyle olmayacaktı; 34 köylü ve katırları vahşice katledileceklerdi. Köylüler sınıra varıp geri döndüklerinde üzerlerine Türk ordusuna ait F-16 savaş uçaklarından, saat 21.37 – 22.24 arasında defalarca bombalar yağdırıldı. 35 kişiden sadece Servet Encü adında bir kişi sağ kurtulabildi. Geri kalan 34 kişi ve katırlar, atılan tonlarca bombayla paramparça edilerek, katledildi.

DÜNYA KÖR, SAĞIR VE DİLSİZ KALDI

Katliamda küçük bedenler parçalandığında dünya kör, sağır ve dilsiz kaldı. Türk medyası katliam haberini vermeyerek kamuoyundan sakladı. Havuz medyası resmi açıklamayı bekliyordu. Şırnak Valiliği’nden yapılan resmi açıklamadan sonra, havuz medyası ‘Uludere’de 35 kişi hayatını kaybetti’, ‘35 kişi hayatını kaybetti, çok üzgünüz’, ‘PKK’li dediler ama 35 yurttaşı öldürdüler’ ve ‘Kahredici hata’ diye haberi servis ettiler. Devlet bu tür manşetlerle katliamın üzerine kapatmak isterken, Kürt medyası katliamı bütün ayrıntılarıyla kamuoyuna açıkladı.

DEVLETİN BASKILARI DAHA İLK GÜN BAŞLADI

Katliamdan sonra sınırdan Uludere devlet hastanesine getirilen cenazelerin ailelerinin talep ettiği yere gömülmemesi için kaymakamlık ve köyde bulunan askeri taburun yetkilileri ellerinden geleni yaptı. Ancak dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)’nin parlamenterlerinin ve köylülerin direnişi ile Türk devletinin yetkilileri geri adım atmak zorunda kaldı. Aylarca taziye ve dayanışma ziyaretleri gerçekleştiren insan akışı devam etti. Katliamın her yıl dönümünde anmalar ve çeşitli etkinlikler oldu. Her yıl dışarıdan binlerce insanın Roboskîli ailelerle dayanışma ve destek çabaları oldu. Ama kuşkusuz, Roboskîli ailelerin acıları halen de tazeliğini koruyor.

KATLİAMIN ARTÇILARI

Türk devletinin yaşanan katliama ilişkin yaptığı açıklamalar, Roboskîliler nezdinde katliamın artçıları olarak değerlendirildi. Zira yapılan açıklamalar, yaşananı meşrulaştırmanın çabaları idi. Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, katledilenlerin önce “PKK”li olduklarını, sonra “eşkıya”, daha sonra da “kaçakçı” olduklarını ifade etmiş ve her açıklamasında katliama meşru bir kılıf uydurmuştu.

Aradan geçen 10 yılda da Türk devletinin söz konusu katliama ilişkin yaklaşımı değişmedi. Öyle ki faillerin yargılanması için başlatılan hukuki süreç bile sona eremedi.

HUKUKSAL SÜREÇ

Katliamın gerçekleşmesinden sonra, faillerin yargılanıp cezalandırılmaları için ailelerin öncülüğünde hukuki süreç başlatıldı. İç hukuk yollarına tek tek başvurular yapıldı. Ancak, hiçbirinden olumlu bir sonuç alınamadı. Son kertede süreci yürüten avukatların ailelerden birinin belgelerini eksik göndermesi üzerine Anayasa Mahkemesi (AYM) de başvuruyu reddetti. Roboskîli aileler, başvurunun reddedilmesini öfkeyle karşıladı. AYM’nin küçük bir evrakın eksik gönderilmesini bahane ederek başvuruyu reddetmesine öfkelendikleri kadar, süreci baştan beri takip eden ve usulde hata yapmalarından kaynaklı AYM’nin eline koz vermeleri gerekçesiyle avukatlara da öfkelendiklerini belirtti.

KATLİAMIN DIŞINDA KALANLARA ZULÜM

Katliamın hukuksal zeminde hesabının sorulmamasının yanı sıra, geçen zamanda Roboskîli ailelere baskılar da artarak devam etti. Çocuklarının, ağabeylerinin, babalarının katillerinin yargılanmasını talep eden konuşmalar yapan veya herhangi bir paylaşımda bulunan Roboskîlilerin ezici çoğunluğuna soruşturmalar açıldı, gözaltına alındı, tutuklandı ve hüküm giyenler oldu. Hatta çocuklarının mezar ziyaretlerine gidenler bile ‘yargılandılar’. Devlet, açıkça ‘Sizden katlettiğimi katlettim, edemediklerimi ise türlü yöntemlerle sindiririm’ dedi.

Sonuç olarak, Roboskî katliamının üzerinden 10 yıl geçti. Bu katliam ne ilk ne de son oldu. Sonrasında Kürtlere uygulanan katliamlar devam etti. Roboskî’de olduğu gibi diğer katliamların da failleri açığa çıkarılmadı ve yargılanıp cezalandırılmaları sağlanmadı. Ancak Roboskîlilerin adalet arayışı ve mücadeleleri hiçbir zaman sekteye uğramadı. Hala da aynı talebi seslendiriyor, çocuklarının hesabını sormak için mücadelelerini sürdürüyorlar.

KATLEDİLENLERİN ARDINDA BIRAKTIĞI KISA HİKÂYELERİ

Türk savaş uçaklarıyla katledilen 19’u çocuk olmak üzere 34 kişinin kısa özgeçmişleri şu şekilde:

Karker Encu: Katledildiğinde 16 yaşındaydı. Karker küçük yaşında kendine bir araba alarak sürücü olmak istiyordu. Ortaokulu bitirdikten sonra, ekonomik sebeplerden dolayı okulu bıraktı ve arkadaşlarıyla beraber sınır ticaretine başladı.

Seyidhan Encu: 21 yaşındaydı. Lise 1. sınıf öğrencisiydi. Başarılı bir öğrenciydi. Okulu çok seviyordu ama ailesine de bakmak zorundaydı. Bu yüzden okulu bıraktı. Seyidhan bir süre İstanbul’a gitti, üç sene orada çalıştı. İstanbul’da hakkını alamayınca tekrardan Roboskî’ye döndü. Köyde yapacak başka bir iş olmadığı için sınır ticaretine başladı. Seyidan ilk sınır ticaretinde Türk savaş uçaklarının bombalarıyla katledildi.

Nadir Alma: 17 yaşındaydı. Nadir çocukluğundan bu yana ağırbaşlılığıyla tanınıyordu. Ortaokulu bitirdikten sonra okulu bıraktı. Çok zeki bir çocuktu, doğayı ve hayvanları çok severdi. Arkadaşları arasında da cesaretli olmasıyla tanınırdı. Bir süre metropollerde çalıştı ama adapte olamadı. Sonra Hewlêr’e gitti. Orada 8 ay çalıştıktan sonra tekrar Roboskî’ye döndü. Ağabeyi ve kardeşi Ebubekir ile Feyaz askere gidince, ailenin geçimini sağlaması için birçok Roboskîli çocuk gibi yönünü ölüm sınırına çevirdi.

Mehmet Ali Tosun: 24 yaşındaydı. Ali aile ve arkadaşlarına karşı çok saygılıydı. Liseyi bitirdikten sonra okulu bıraktı. Ailenin geçimini sağlamak için Irak’ın Kerbela şehrinde inşaat işlerinde çalıştı. Sonra köye döndü, kendi katırı olmadığı için arkadaşlarından 25 liraya kiraladığı katırla sınır ticareti yapıyordu.

Şervan Encu: 19 yaşındaydı. Şervan lise ikinci sınıfta okulu bırakarak, İstanbul’da ekmek fırınında çalıştı. Şervan İstanbul’da bir sene kaldıktan sonra, ailenin ısrarı üzerine köye döndü. Köyde yapılacak bir iş olmadığı için kendine bir katır alarak sınır ticaretine başladı. Atını çok sevdiği için, bazen binmiyordu bile. Şervan katledildiğinde cenazesini en sevdiği katırla köye getirdiler.

Nevzat Encu: 19 yaşındaydı. Nevzat futbol oynamayı, kitap okumayı çok seven başarılı bir öğrenciydi. Ortaokuldayken bazen babasıyla beraber sınır ticaretine gidiyordu. Sınırda bombalar onu katlettiğinde lise son sınıf öğrencisiydi.

Osman Kaplan: 31 yaşındaydı. Evli ve 5 çocuk babasıydı. Babasını küçük yaşta kaybettiği için, maddi imkansızlıklardan dolayı ilkokuldan sonra ağır işlerde çalıştı. Küçük yaşından bu yana 5 kardeşine baktı. Osman borçlarını ödemek ve 5 çocuğuna bakmak için sınır ticareti yapıyordu.

Özcan Uysal: Katledildiğinde daha 18’ine yeni basmıştı. Ailesi bankadan çektiği krediyi ödeyemeyince, lise ikinci sınıftan sonra okulu bıraktı. Bazen çobanlık da yapıyordu. Sınır ticaretine başladıktan sonra çok sevdiği dağlarda katledildi.

Selim Encu: 39 yaşındaydı. Evli ve 3 çocuk babasıydı. Daha doğmadan babası vefat etmişti. Selim’in zihinsel engelli iki çocuğu vardı. 33 arkadaşıyla sınırda katledildikten sonra, bir çocuğu daha oldu.

Vedat Encu: 18 yaşındaydı. Lise son sınıf öğrencisiyken okulu bırakarak çalışmaya başladı. Özel bir şirkette iş makinesi operatörüydü. Yazın çalışırdı. Kışın ise iş olmadığında sınır ticareti yapıyordu.

Muhammed Encu: 13 yaşındaydı. 7. sınıf öğrencisiydi. Ailesinin ısrarlarına rağmen sınıra giden Muhammed, bir daha geri dönemedi.

Mahsum Encu: 17 yaşındaydı. Lise birinci sınıf öğrencisiydi. Zeki ve başarılı bir çocuktu. Araba sürmeyi çok seviyordu. Ehliyet masraflarını çıkarmak için sınır gidiyordu. 1997 yılında sınırda katledilen dedesiyle aynı akıbeti paylaştı.

Bilal Encu: 16 yaşındaydı. Babası engelli olduğu için aileye bakacak kimse yoktu. O gün okuldan gelince, hızlıca okul üniformasını değiştirerek, arkadaşlarıyla beraber sınır ticaretine gitti.

Erkan Encu: 13 yaşındaydı. Maddi imkansızlıklar yüzünden, Erkan 7. sınıfa kadar okudu. O gün okuldan gelince, okul üniformasını değiştirerek, sınıra gitti. İkinci gidişinde katledildi.

Hüsnü Encu: 20 yaşındaydı. Sınır ticareti yapan ağabeyi askere gidince, işler ona kaldı. Evliydi ve sınır ticareti yapmak istemiyordu. Katledildiğinde eşi 2 aylık hamileydi.

Savaş Encu: 14 yaşındaydı. Ortaokuldan sonra okulu bırakarak, çobanlık yaptı. Ağabeyi Hüsnü ile sınır ticaretinde bombaların hedefi oldu. Savaş, katledildikten sonra onu çok seven köpeği de köyü terk etti.

Cihan Encu: 19 yaşındaydı. Cihan aile içinde ilgi odağıydı. Babasını hastalıktan dolayı kaybetti. Ailenin geçimini sağlamak için gittiği sınır ticaretinde 33 arkadaşıyla beraber katledildi.

Cemal Encu: 17 yaşındaydı. Her gün 5 kilometre yürüyerek okula gidip gelirdi. Okul masraflarını karşılamak için gittiği sınır ticaretinde arkadaşlarıyla beraber katledildi.

Serhat Encu: 15 yaşındaydı. İki ağabeyi üniversiteye gittiği için, ailenin geçimini o yapıyordu. Küçük bedenine rağmen 2 senedir sınır ticareti yapıyordu. Ağabeyi ile son konuşmasında, ağabeyi “yol param olmadığı için köye gelemiyorum” demişti. Serhat ise “bu sefer sınır ticaretine gittiğimde sana masraflarını göndereceğim” demişti ama o gün savaş uçaklarının hedefi oldu.

Hamza Encu: 21 yaşındaydı. Okulu bıraktıktan sonra, şehir dışında başka işlerde çalıştı. Köye dönünce tekrar sınır ticaretine başladı. Annesinin ısrarı üzerine evlilik hazırlıkları yaptı. Katledildiğinde annesi kendi elleriyle organlarını topladı.

Celal Encu: 15 yaşındaydı. 2008’de annesinin ölümü onu derinden etkilemişti. Annesinin ölümünden sonra okulu çok sevmesine rağmen bırakmak zorunda kaldı ve sınır ticaretine yöneldi.

Şerafettîn Encu: 18 yaşındaydı. 2006’da annesini kaybetmişti. Evin büyüğü o olduğu için 4 kardeşinin geçimini üstlenmişti. Hem okula gidiyor hem de sınır ticareti yapıyordu. Annesine bir mezar yapmak için sınırına gitmişti. Türk uçaklarının hedefi olup annesinin mezarının yanına gömülmüştü.

Selam Encu: 22 yaşındaydı. Üniversite son sınıf öğrencisiydi. Ailesinin ekonomik şartlarından dolayı ve okul masraflarını karşılamak için çalışmak zorundaydı. Ve tek yol da sınır ticaretiydi. Uludere Kaymakamlığı’na burs başvurusu yapmıştı ancak kaymakam, “bana ne, git çalış’’ demişti. Bu yüzden ona tek bir yol kalmıştı; sınır ticareti. 2 gün sonra sınır kervanına katıldı. Ölüme doğru yolculuktan bir daha dönemedi.

Bedran Encu: 13 yaşındaydı. Ailesini ve arkadaşlarını çok severdi. Köyde çok sevilirdi. Onu çok seven babası 1998’de mayına basması sonucu ayağından yaralanmış ve elinin 5 parmağını kaybetmişti. Küçük yaşına rağmen babasının eli ayağı olmuştu. Son gece babasıyla beraber soğuğa rağmen atını hazırlamış, sınıra gitmişti. Ayağındaki naylon ayakkabısıyla kız ve erkek kardeşlerine ayakkabı almaya gitmişti.

Fadil Encu: 20 yaşındaydı. 5 çocuklu bir ailenin ferdiydi. Futbolu çok severdi, Fenerbahçe takımını tutardı. Aldığı formasını üzerinden çıkarmazdı. Zorunluluktan dolayı göç ettiler ve babasıyla birlikte bir ev yapmak için çalışmaya başladı. Babası şoförlük yapardı, o da sınır ticareti. Babası bombalarla parçalanan cesedinin üstündeki formasından tanımıştı.

Huseyin Encu: 20 yaşındaydı. 6 yıldır sınır ticareti yapıyordu. İçine kapanık biriydi. Ailesinin geçimini sağlamak için sınır ticareti yapıyordu.

Aslan Encu: 17 yaşındaydı. Her zaman kardeşi Halil sınıra giderdi, kardeşi mayına bastıktan sonra bu iş onun omuzlarına yüklenmişti.

Şivan Encu: 13 yaşındaydı. Babası sanatçı Şivan Perwer’i çok severdi. Hep Helepçe şarkısını dinlerdi. İlk kez sınır ticareti yapıyordu ve katledildi.

Orhan Encu: 21 yaşındaydı. Çok meraklıydı ve hep yeni bir şeyler öğrenmek istiyordu. Yüzünde gülücükler eksik olmazdı, arkadaşları ona, ‘Güleç Orhan’ derdi. Okula gitmediği günlerde arkadaşları evlerine kadar gidip onu sorarlardı. Sınıra yöneldi ve bir daha dönemedi.

Zeydan Encu: 25 yaşındaydı. Ekonomik şartlardan dolayı sınıra yöneldi ve kardeşi Orhan’la beraber Türk savaş uçaklarının hedefi oldu.

Salih Encu: 16 yaşındaydı. Daha küçükken babası, amcaları ve köy gençleri sınır yolculuğuna çıktıkları için sınırı çok merak ederdi. Babası izin vermemesine rağmen, o da o gün okul dönüşü arkadaşlarına katıldı. Çocukluktan beri sınır macerası yaşamak isteyen Salih, o gün yola çıkmıştı ve bedeni bombaların hedefi oldu.

Yuksel Urek: 21 yaşındaydı, lise ikinci sınıf öğrencisiyken okula ara verip bir atölyede tamirciliğe başladı. Güvercinleri ve keklikleri çok severdi. Her gün sınır üzerinden güvercinler uçururdu. Geçim nedeniyle sınır ticaretine yöneldi ve 33 arkadaşıyla birlikte öldürüldü.

Adem Ant: 19 yaşındaydı. Adem’in ailesi Şırnak merkezde kalıyordu, Adem halasının evinde kalıyordu. Amcasının kızıyla evlenme hazırlıkları yapıyordu. Ve düğün harcamaları için yönünü sınıra çevirmişti.

Salih Urek: 18 yaşındaydı. Şakaları çok severdi. Resim çizerdi ve sanatı çok severdi. Ailesinin yoksul olması sebebiyle sınır ticareti yapardı. Son gidişte dönemedi, Türk savaş uçaklarının hedefi haline geldi.

 

 

 

Önceki Haber

KNK’den Başpiskopos Tutu için taziye mesajı

Sonraki Haber

Halepçe’de kadınların yeni yıl temennisi: Özgürlük

İlişkili Gönderiler

Bağdat-Hewlêr arasındaki petrol geliri sorunu nasıl çözülecek?

Bağdat-Hewlêr arasındaki petrol geliri sorunu nasıl çözülecek?

18 May 2022
Êzidxan Asayişi halkın Şengal’e dönüş ve savunma umudu oldu

Êzidxan Asayişi halkın Şengal’e dönüş ve savunma umudu oldu

17 May 2022

Kasr-Şirin Antlaşması: Kürdistan’ın parçalanmasının ilk adımı

Türk devletinin ekonomisi Kürdistan Bölgesi petrolüyle ayakta duruyor

Kürdistan Bölgesi’nde kontrolsüz silahlanma katliamlara yol açıyor

KDP tarihinde kara bir sayfa: Hewlêr Katliamı

Sonraki Haber
Halepçe’de kadınların yeni yıl temennisi: Özgürlük

Halepçe’de kadınların yeni yıl temennisi: Özgürlük

En Çok Okunanlar

  • Dosya
  • Dünya
  • Güncel
  • Kadın
  • Kültür-Sanat
  • Kürdistan
  • Ortadoğu
  • Politika
  • Toplum-Yaşam
‘Hayatım tehlikede’ diyen kişi öldürüldü

‘Hayatım tehlikede’ diyen kişi öldürüldü

13 May 2022

Hewlêr Mahkemesi önünde daha önce “hayatım tehlikede” diyen Samî Yasîn Ezîz kişi öldürüldü. Hewlêr Mahkemesi önünde 9 Ocak 2022’de yaptığı...

Çelebi Süleymaniye’de MİT ve KDP tarafından katledildi

Çelebi Süleymaniye’de MİT ve KDP tarafından katledildi

18 May 2022

Süleymaniye’de Türk MİT’i ve KDP tarafından saldırıya uğrayan Kuzey Kürdistanlı Mehmet Zeki Çelebi, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Süleymaniye’de dün gece...

Süleymaniye’de Kuzey Kürdistanlı yurttaş silahlı saldırıya uğradı

Süleymaniye’de Kuzey Kürdistanlı yurttaş silahlı saldırıya uğradı

18 May 2022

Süleymaniye’de dün akşam saatlerinde Mehmet Zeki Çelebi isimli Kuzey Kürdistanlı yurttaş iş yeri önünde silahlı saldırıya uğradı. Süleymaniye kentinde Bextiyari...

Güvenlik güçleri Mehmet Zeki Çelebi’ye yönelik suikast karşısında sessiz

Güvenlik güçleri Mehmet Zeki Çelebi’ye yönelik suikast karşısında sessiz

18 May 2022

Mehmet Zeki Çelebi isimli yurttaşın Süleymaniye’de suikasta uğramasından 10 saati aşkın bir süre geçmesine rağmen Süleymaniye güvenlik güçleri olay karşısındaki...

KDP tarihinde kara bir sayfa: Hewlêr Katliamı

KDP tarihinde kara bir sayfa: Hewlêr Katliamı

16 May 2022

Türk ordusu 12/13 Mayıs 1997’de Sinat, Haftanîn, Xakûrkê, Ava Gozê ve Zap bölgelerini F-104 savaş uçakları ile bombaladı. Sinat ve...

Duhok’ta da Kuzey Kürdistanlı bir yurttaş silahlı saldırıya uğradı

Duhok’ta da Kuzey Kürdistanlı bir yurttaş silahlı saldırıya uğradı

18 May 2022

Duhok’ta da Kuzey Kürdistanlı bir yurttaş silahlı saldırıya uğradı Siyasi sebeplerden ötürü Güney Kürdistan’a göçen Kuzey Kürdistanlı bir yurttaşın da...

© 2020 Telif hakları tümüyle RojNews'e aittir Tüm hakları saklıdır.

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • KÜRDİSTAN
  • ORTADOĞU
  • DÜNYA
  • KADIN
  • KÜLTÜR – SANAT
  • TOPLUM YAŞAM
  • POLİTİKA
  • ANALİZ
  • DOSYA
  • TÜM HABERLER
  • کوردی
  • العربية
  • KURDÎ

© 2020 Telif hakları tümüyle RojNews'e aittir Tüm hakları saklıdır.

Hûn dîsa bixêrhatin!

Têketina hesabê

Min paroleya xwe jibîr kir

Paroleya xwe binivîsin.

Please enter your username or email address to reset your password.

Têketin

Yeni Çalma Listesi Ekle