Xanesor Direnişi: KDP ihanetinden Demokratik Özerkliğe-1

İBRAHİM ÊZDÎNÎ / ROJNEWS

Êzidi halkı, 2014 fermanı sonrasında Xanesor’da demokratik özerklik inşa etme yolunda ilk adımları attı. Xanesor yeni sistemin kaynağı olduğu için işgalci Türk devleti KDP ile işbirliği içinde Xanesor’a saldırmaya ve işgal etmeye hazırlanıyordu.

Kültürü ve inançları ile bölgenin kadim halklarından biri olan Êzidi halkı bu kadim kültürün yaşatılması için binlerce yıldır ağır bedeller ödemiştir. Önder Abdullah Öcalan, Şengal ve Êzidilere yönelik fermanların ve ağır saldırıların kaynağının Sümerlerden başladığını, yani devlet sisteminin ve iktidarın kuruluşundan bugüne kadar sürdüğünü ve Êzidi halkının 5000 yıldır tüm iktidar güçlerine karşı direndiklerini söyler.

Bu amansız direniş, tarih boyunca Êzidileri her zaman özlerini koruma arayışına sevk etmiştir. Bu arayış 2014 fermanında yeni bir aşamaya ulaşmış, Êzidi toplumu Önder Öcalan fikrini tanıyarak varlığının farkına varmıştır. Êzidiler kültürlerine sahip çıkmanın yanı sıra topraklarına, dillerine, ülkelerine, hafızalarına ve inançlarına sahip çıkmak için yeni bir kapı açmışlardır. Bu tarihsel gelişme karşısında egemen güçler, hâkimiyetlerini sürdürebilmek için bir yandan ordularla saldırırken, diğer yandan toplum içinde çatışma ve bölünmeyi teşvik etmişlerdir. Bu politikalar sonucunda hainler ve işbirlikçiler ortaya çıkmıştır.

Êzidi halkı direnişi de ihaneti de tanıdı

Ancak 2014 fermanı ile Êzidi toplumu sadece kendilerini koruma yolları ve araçları geliştirmekle kalmadı, aynı zamanda KDP şahsında hain çizgiyi de iyi tanıdı ve bu durum Êzidi halkı için büyük bir deneyim oldu. Êzidi halkı kendilerine karşı çıkarılan 74 fermandan korunmak için sürekli göç etmiştir. Ancak bu kez Êzidiler, DAIŞ çetelerine karşı direniş geliştirerek, Şengal’de kalmak için yeni bir umut yarattı ve kendilerini Şengal’i DAİŞ çetelerinden kurtarmaya adadılar.

Fermandan sonra, egemen güçlerin Şengal’de gelişmesini beklemediği şey de ÖnderÖcalan’ın demokratik özerklik projesiydi. Bu fikirle tarihsel varlığını kabul eden Êzidi halkı, artık kaçış ve göç yoluyla yok edileceklerini görüp, kendilerini örgütleyebileceklerine ve mücadelenin tarihi hataları düzelteceğine inandı. Demokratik bir özerklik sistemi inşa etmek için Xanesor bu yeni fikre öncülük etti, bunun için direndi ve sonuç olarak başarılı oldu.

DAIŞ kuşatması ilk kez Xanesor’da kırıldı

İdari olarak Sinun ilçesine bağlı olan Xanesor, Şengal Dağı’nın güneybatısında yer alır ve resmi olmayan verilere göre, DAIŞ saldırılarından önce Xanesor’da yaklaşık 50.000 kişi yaşıyordu. Xanesor, Rojava sınırına yakındır ve DAIŞ çeteleri Şengal ve çevresine saldırmaya başladığında burayı da ele geçirmişti. DAIŞ saldırısının ardından Rojava’da Êzidi halkı ve kurumlarının çağrısına YPG-YPJ savaşçıları cevap verdi.

Savaşçılar ilk kez Xanesor hattında DAIŞ çetelerinin kuşatmasını kırarak Şengal Dağı’na ulaştı. Bu çabayla Rojava ile Şengal arasında bir koridor açıldı ve on binlerce insan kurtarıldı. Xanesor, Rojava’dan savaşçılar ve dağda mahsur kalan insanlar için lojistik sağladığı tek yerdi.

 Xanesor’da demokratik özerkliğin temeli atıldı

PKK gerillaları, Xanesor’u halk için güvenli bir sığınak haline getirdi. Ferman’ın ardından Êzidiler, Xanesor’da yeni bir yaşamın ilk adımlarını attılar. Xanesor’da ilk kez tüm insanları kucaklayabilen, toplumu koruyan ve onlara gelişme iradesi veren yeni bir sistem geliştirildi. Xanesor halkı hala sürgünden dönmemişken ve DAIŞ tehdidi devam ederken, Xanesor’a dönenler kendi kurum ve tesislerini kurmaya başladılar.

Direnişiyle dikkatleri üzerine çeken Xanesor kısa sürede bölgenin gelecekteki sistemine örnek oldu. Çetelerin zulmünden kaçan  binlerce insan evlerine geri döndü. Özerklik sisteminin rengi daha açık hale geldi, kurumları da kalıcı hale geldi. Bir yıl sonra Êzidiler, savunmadan siyasete, temel hizmetlere, kadınlara, gençliğe, kültüre ve ekonomiye kadar her alanda kendi kendini yöneten bir irade haline geldi.

Türk devleti ve KDP Şengal’i tehdit etmeye başladı

Xanesor’da yeni sistemin oylanmasıyla birlikte bölgede çetelere karşı savaş devam ederken ve işgal edilen bölgeler özgürleştirilirken, Êzidi halkı artık örgütlenmeye ve kendi kendini yönetmeye başladı. Ancak bu durum Türk devleti, KDP ve müttefiklerinin işine gelmedi. Şengal’e açık bir saldırı tehdidi vardı. Xanesor yeni sistemin kaynağı olduğundan, bu kaynağı yok etmek ve bölgedeki sistemin kalıcılığının önüne geçmek istediler.

Xanesor’da işgal planı

Şengal’deki gelişmelere karşı Türk devletinin faşist rejimi derhal harekete geçerek Irak hükümeti ve KDP ile görüşmelere başladı. Türk devleti, bir süredir Musul’un kuzeydoğusundaki Başika’da askeri eğitim adı altında asker konuşlandırıyor. 4 Kasım 2015’te Türk devletinin Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, KDP Başkanı Mesut Barzani ile yeni bir anlaşmaya vardı. Bu anlaşma sonucunda yüzlerce Türk askeri, Başika’da onlarca tank ve zırhlı araç konuşlandırdı ve burayı merkezi bir askeri üs haline getirdi.

Saldırı öncesi KDP ile Türk devleti arasında görüşmeler yapıldı

Medyada çete gruplarının burada eğitildiğine dair haberler çıktı. Xanesor’a yönelik saldırılardan kısa bir süre önce AKP hükümeti ile KDP liderliği arasında Türkiye’nin başkenti Ankara’da görüşmeler gerçekleşti. Dönemin Türkiye Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Xanesor’a saldırı başlatmadan önce yaptığı açıklamada, “Peşmerge onları Şengal’den çıkaramazsa, biz çıkaracağız” dedi. Türk yetkililer, saldırıların ardından benzer açıklamaları tekrarladı. Burada Êzidi halkına ve yeni sisteme yönelik saldırı planları olduğu açıktı. Xanesor şahsında tüm bölge hedef alındı.

Bunları da beğenebilirsin