Yüzyıl sonra yeniden Kürtler

Pazartesi, 21 May 2018 – 08:00  Alişer Dilovan/ Karwan İbrahim/ HABER MERKEZİ

Bugün yüzyıl önce olduğu gibi Ortadoğu ve Kürdistan merkezli bir değişim ve yeniden dizayn süreci yaşanıyor. Yüzyıl önce Osmanlı devleti dağılma sürecini yaşarken, bölgede itilaf ve ittifak bloklu dünya güçleri milyonlarca insanın ölümüne sebep olan büyük savaşı başlatmış ve kendi aralarında bölgeyi nasıl paylaşacaklarının hesabına tutuşmuşlardı. Lenin öncülüğünde Sovyetler Devrimi gerçekleşiyordu. Anayurtlarında Kürtlerden habersiz ise, gizli pazarlıklar yapılıyor ve Kürtler devre dışı ya da denetimde tutulacak bir yapı halinde bırakılmak isteniyordu.

Böylesi bir dönemde Birinci Dünya Savaş’ından hemen sonra denetim altında kalmayı reddeden Kürtler Şêx Mahmut Berzenci öncülüğünde isyan başlatarak yeniden dizayn ve paylaşım sürecinde Kürtlerin özgürlüğü ve bağımsızlığı için mücadele veriyordu. Bugün birçok stratejisyenin Üçüncü Dünya Savaşı olarak da adlandırdığı bu süreçte şimdide Ortadoğu’da ve Kürdistan’da yeniden bir dizayn ve paylaşım durumu söz konusu. Ve Kürtler yeniden bu değişimin merkezi mekanında yer alıyor. Fakat bir farkla! Tarihsel direniş geleneğinden önemli dersler çıkaran Kürtler, geçen yüz yıllık süre zarfında özgürlük tutkularından o zaman da olduğu gibi bugünde bir şey kaybetmedi.

Özgürlük Hareketinin çıkışıyla birlikte 40 yılı aşkın bir süredir Kürt halkının özgürlük ve bağımsızlığı için yürütülen direniş Başur, Bakur, Rojhilat ve Rojava Kürdistan’ına yayılırken, büyük bir kararlılıkla devam ediyor. Kürtler ayrıca uluslararası güçlerin bölgeyi daha da bölüp ve parçalama; bölgesel statükocu güçlerin ise var olan pozisyonlarını katı ve tekçi formlarla koruma girişimlerine karşı, Ortadoğu halklarının özgürlüğünü öngören, Kürt halkının birliğini sağlayacak Ortadoğu Demokratik Konfederalizmi perspektifiyle umut vaat ediyor. Ancak Kürtler halen tam olarak trajik ‘dağınıklığın’ı aşabilmiş değil. Diğer yandan, 20. yüzyılda Ortadoğu’ya damgasını vuran Kürt düşmanlığı, 21. yüzyılda da en katı biçimiyle devam ediyor.

Yer yer yüz yıl öncesine dönerek, bugün o günden çok daha umut vaat eden Kürt özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi önündeki engel ve tehlikelere Akademisyen ve Tarih Bilimci Profesör Dr. Suzan Kerîm Mustafa’yla değinip, aşılması için Kürt halkının üzerine düşen görev ve sorumlulukları değerlendireceğiz.

Yüz yıl önce

Dünya Emperyalizmi Birinci Dünya Savaşı sonrası, dünya düzenini yeniden dizayn etmeye çalışırken, Ortadoğu coğrafyasının paylaşımı, sömürge sistemleri için üzerinde ittifak edemedikleri en önemli meseleydi. Halkların sözde özgürlüğü adına bir araya gelip masa başlarında anlaşmalar imzalayan sömürgeci sistemler, değil halkların özgürlüğünü kazandırmak, yapılan anlaşmalarla dünya halklarını yeni bir esaret dönemine mahkum etti. 1918’de ‘Büyük Savaş’ta denilen Birinci Dünya savaşı bitti bitmesine ama çarpışmaların uluslararası, siyasi, ekonomik ve sosyal alandaki etkileri onlarca yıl sürdü.    

O dönemlerde Kürdistan’ın paylaşımı üzerine gizli pazarlıklar yapılırken Musul üzerinde ittifaka varamayan İngiltere ve Türkiye’nin kendi aralarında yaptıkları müzakerelere Kürdistan’dan tek bir temsilci dahi çağırılmazken, bu süreçte Başurê Kürdistan’da bağımsızlık mücadelesi veren Kürt Halkı’nın öncülüğünü yapmak için Şêx Mahmut Berzenci devredeydi. Süleymaniyeli olan Şêx Mahmut, Şêx Said Berzenci’nin oğludur.

Şêx Mehmud Berzenci ya da diğer adıyla Şêx Mehmud Hefîd 1878 yılında Süleymaniye’ye bağlı Berzence köyünde dünyaya geldi. Berzenci’nin babası Şêx Seid, amcası Şêx Ehmed ve 50 adamıyla birlikte 1913 yılında ittihatçılar tarafından katledilmesinden sonra babasının yerini aldı.

Birinci dünya savaşı yıllarında tarih sahnesine bir isyanının halk lideri olarak karşımıza çıkan Berzenci, Kürdistan’ın bağımsızlığı ve birliği için büyük çaba harcadı. 21 Mayıs 1919 yılında İngilizlere karşı isyan ederek kendi hükümetini kurdu ve kendisini de Kürdistan’ın Kralı ilan etti. 13 yıllık mücadelesi boyunca 3 hükümet kurdu.

Şêx Mahmut Berzenci’nin 1 Kasım 1918’de kurmuş olduğu birinci hükümet İngilizler ve Irak Kral’ı Faysal Abdullah’ın onayıyla Kürdistan yöneticisi oldu. Bu hükümet 1 Kasım 1918 ile 22 Temmuz 1919 tarihleri arası hüküm sürdü. 2.hükümet Şêx Berzenci’nin sürgünden Kürdistan’a dönmesiyle 10 Ekim 1922’de başladı ve Berzenci kendisini de Kürdistan Kralı olarak ilan etti. bu dönemde hükümet kabinesi, basın kurumu, okul ve Kürt ulusal ordusu kuruldu. Kürdistan hükümetinin bayrağı belirlendi. Para basıldı. İki çeşit posta pulu bastırıldı.

Bangî Kurdistan adında, araştırma ve inceleme ile edebi konuları esas alan bir gazete çıkarıldı. Yine siyasi, toplumsal ve edebi konuları ele alan Umêdî Istiqlal, Rojî Kurdistan ve Bangî Heq gazeteleri çıkarıldı. Bangî Heq gazetesinin bir diğer özelliği ise Kürdistan mücadelesinde dağda çıkarılan ilk gazete olmasıdır.

O dönemlerde Kürdistan hükümetine bağlı dört okul açıldı.

İngilizler, Şêx Mahmud Berzenci önderliğindeki özgülük tutkunu Kürt halkına karşı ilk kez savaş uçakları kullandı. Ancak tıpkı bugün işgalci Türk devleti nasıl ki Kürt halkının üzerine Efrîn’de; Bakur, Başur ve Rojhilatê Kürdistan’da bomba yağdırıyorsa, o dönemde İngilizlerin Kürtler üzerine yağdırdığı bombalar bölgede ve dünyada görülmez veya görmezden gelindi. Her ne hikmetse bu yer kürede bir yudum özgürlük isteyen Kürt halkına ‘ayrılıkçı’, ‘düşman’, ‘terörist’ yaftası yapıştırılarak inkar politikalarıyla soykırım ve asimilasyon sürekli mubah görüldü.

Öyle ki, İngilizler, Arap ve bazı Kürt işbirlikçileri ile Berzenci’ye karşı korkunç bir savaş içerisine girmekten geri durmadı. İngilizlere bağımlı bir Kürdistan yapılanmasını asla kabul etmeyen Berzenci, üçüncü hükümeti de 11 Temmuz 1923’te kurdu.

Berzenci İngilizlere bağımlı bir Kürdistan hükümetini kabul etmedi ve İngiliz emperyalizmine karşı savaşında Sovyetlerden destek istedi. Ancak destek talep ettiği o mektuba bir türlü cevap gelmedi. Mektuba neden cevap verilmediği ise bugünden bakılıp yorumlandığında anlaşılabilir. Dünyanın yeni dizaynı için gerçekleşen birinci paylaşım savaşıyla Arap yarımadasında 22 Arap devletini yaratan İngilizler, Kürtleri inkar eden devletlerle anlaşıp onlarla birlikte Kürt coğrafyası bölüşüldü. Emperyalist devletlerin onayı ile Kürt coğrafyası ve ulusu parçalanıp bölüşülürken, Lozan’da TC’nin meşruiyetine imza atıldı. Böylece Kürtlerin özgürlük hakları ellerinden alınmak istendi. Ancak Berzenci İngiliz ve Arap saldırılarına karşı 1932 yılına kadar savaşarak direnişini sürdürdü ve daha sonra 9 Ekim 1956 yılında yaşamını yitirdi.

13 yıl boyunca süren bu direnişin başarılı olamaması ve kalıcı bir sisteme kavuşmamasının önündeki eksiklikleri Akademisyen ve Tarih Bilimci Profesör Dr. Suzan Kerîm Mustafa’ya sorduk.

‘O dönemlerde Kürtler yekpare değildi’

“Şex Mahmut Berzenci direnişinin başarılı olmamasının birçok nedeni var. O dönemde Kürt toplumsal yapısında aşiretçilik hakimdi ve aşiretler arasındaki çelişkiler nedeniyle sınırların genişlemesi pek mümkün olmuyordu. Dolayısıyla Şex Mahmut Berzenci öncülüğünde geçekleşen devrim daha çok Süleymaniye bölgesiyle sınırlı kaldı, yayılamadı. Öte yandan Şex Mahmut Berzenci hükümeti ilan edildiğinde, çevresindeki siyasal güçleri ve toplum önderlerini dikkate almaması siyasi açıdan yanlışlıklara gebe önemli bir hataydı. Yine hükümeti yakın çevresinden oluşturması, Tofîq Wehbî ve Refîq Hîlmî gibi hükümeti güçlendirebilecek Kürt aydınların eleştirilerini dikkate almaması Şex Mahmut Berzenci’nin hükümetini güçlendirmesi ve Kürtlerin kendi aralarında yekpare olmasını engelledi.”

Yeniden dizayn ve paylaşımda bugün Kürtler

Bugün Ortadoğu’da ve Kürdistan’da yeniden bir dizayn ve paylaşım durumu söz konusu. Birçok stratejisyenin Üçüncü Dünya Savaşı olarak da adlandırdığı bu süreçte Kürtler tarihte olduğu gibi bugünde yaşanan bu değişim sürecinin merkezi mekanında yer alıyor. Tarihsel direniş geleneğinden önemli dersler çıkaran Kürtler geçen yüz yıllık süre zarfında özgürlük tutkularından bir şey kaybetmedi. Bugün Başur, Bakur, Rojhilat ve Rojava Kürdistan’ında büyük bir mücadele vererek her zamankinden daha bir umut kaynağına dönüşmüş durumda. Ancak Kürt siyasi güçleri halen tam olarak bu trajik ‘dağınıklığın’ı aşabilmiş değil. Diğer yandan, 20. yüzyılda Ortadoğu’ya damgasını vuran Kürt düşmanlığı, 21. yüzyılda da en katı biçimiyle devam ediyor.

Kürtlerin yüz yıl önce yaptığı hata ve eksikliklerin yeniden yaşanmaması ve var olan tehlikeler karşında Kürtlerin bir bütün başarı elde etmesi için ne yapması ve bu konuda Kürt güçlerinin üzerlerine düşen görevleri ne olduğu sorusunu Profesör Dr. Suzan Kerîm Mustafa’ya yönelttik.

‘Kürtler için elzem olan ittifaklarını sağlamalarıdır’

“Birinci dünya savaşı ardından Kürtler kendileri için birkaç kez fırsat elde ettiler. Ancak kendi aralarındaki yarış ve çelişkiler nedeniyle bu fırsatlar iyi değerlendirilmedi. Başurê Kürdistan’da Kürt güçlerin kendi aralarında Berzenci dönemindeki gibi halen dağınıklık ve çelişkiler yaşanıyor. Bu Kürdistan’a kaybettiriyor. Bu da umut kırıcı oluyor. Oysa Kürdistan’ın tüm parçalarında tek düşmanımız var. Hali hazırda Bakur ve Rojava Kürdistan’ında gözle görülür bir birlik mücadelesi var. Burada ise halkın büyük çoğunluğu Başur yönetiminden umutsuz. Buradaki halkın umudu da Rojava ve Bakuê Kürdistan’da verilen mücadeleye kilitlenmiş durumda. Buradan da anlaşıldığı gibi Kürtlerin genel sorunu birlik sorunudur. Dört parça Kürdistan için bu süreçte elzem olan Kürt güçlerinin çok acil bir biçimde ittifaka varması. Çünkü sorunlar aynı, düşman aynıdır. O sebeple Kürtler birlik olmazlarsa eğer, asla amaçlarına da ulaşamazlar.”

Bunları da beğenebilirsin