Cuma, 23 Ağu 2019 – 15:47 HABER MERKEZİ
HDP’nin üç büyükşehir belediyesinin gasp edilmesine uluslararası tepkiler sürüyor. İrlanda’dan Sinn Féin’in Avrupa Parlamentosu üyesi Martina Anderson ile AP İnsan Hakları Alt Komitesi Başkanı Maria Arena, HDP’li belediyelere dönük kayyum gasbını kınadı.
İrlanda’dan Sinn Féin’in Avrupa Parlamentosu Üyesi, Milletvekili Martina Anderson, kayyum gasbına tepki gösterdi.
‘Kürt halkına baskıyı bizzat gördüm’
Anderson’un yazılı açıklaması şöyle:
“Türk hükümetinin, Kürt yoğunluklu Diyarbakır, Mardin ve Van’ın üç seçilmiş belediye başkanını demokratik olmayan bir şekilde görevlerinden alarak yerlerine başkalarını ataması korkunç. Bu, hükümetin, Türkiye’nin güneydoğusundaki kontrolünü sürdürmek için yaptığı, tekrarlanan hamlelerinden biri. Belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılması, HDP’ye yapılan en son saldırıdır. Partinin eski lideri Selahattin Demirtaş da dahil olmak üzere 50’den fazla seçilmiş temsilcisi cezaevinde tutuluyor. Hapsedilen HDP milletvekillerini daha önce ziyaret ettim ve eşitlik mücadelelerinde karşı karşıya kaldıkları devlet baskısını bizzat gördüm. Türkiye’ye fon sağlayan AB’nin, Kürt halkına ve onun demokratik olarak seçilmiş temsilcilerine karşı Türk devletinin baskısı konusundaki sessizliği sona ermelidir.”
‘Dayanışma içindeyiz’
AP İnsan Hakları Alt Komitesi Başkanı Maria Arena da görevi gasp edilen eşbaşkanlar ile tam dayanışma içinde olduğunu ifade etti.
Arena’nın açıklaması şöyle:
“Türkiye’nin güneydoğusundaki HDP temsilcilerine yönelik son zamanlarda yapılan polis operasyonu nedeniyle endişeliyim. Terörizmle ilgili soruşturmalar gerekçesiyle meşru olarak seçilmiş Diyarbakır, Van ve Mardin belediye başkanlarının yerine başkalarının atanması rahatsızlık verici. Halk iradesini görmezden gelmek kabul edilemez. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ezici çoğunlukla seçilen Adnan Selçuk Mızraklı, Ahmet Türk ve Bedia Özgökçe Ertan ile tam dayanışma içerisinde olduğumu ifade ediyorum.
‘Kürtlerin kendini temsil etmesine engel olunuyor’
Avrupa Parlamentosu daha önce de bu bölgedeki belediye başkanları ve yardımcılarının görevlerinden alınması, tutuklanması ve yerlerine merkezi hükümetin kayyımlarının atanması ile ilgili kaygılarını defalarca dile getirmişti. Şimdi yine bu yeni kararın sonucunda, Türkiye nüfusunun büyük bir kısmı yerel düzeyde demokratik olarak temsil edilmemektedir. Bu gelişme, Türkiye’nin yerel demokratik yapısını daha da zayıflatmaya yönelik açık bir girişimdir. Doğrudan demokratik temsiliyet ilkesine tam bağlılık ve Kürtlerin kendilerini demokratik olarak ifade edebilmesine olanak sağlanması Türkiye’deki merkezi yönetim yetkililerinin ve Türk vatandaşlarının yararınadır.”
(yş)
