Kürdistan’ın doğası işgalciler tarafından yok ediliyor

5 Haziran, Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir. İklimdeki tehlikeli değişikliklerle beraber Kürdistan’da doğa yok ediliyor ve toprakları talan ediliyor.

İlk kez 5-10 Haziran 1973 tarihleri ​​arasında düzenlenen ‘İnsan ve Çevre’ konferansında 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir.

Bu yıl İsveç, ‘Doğayla beraber huzurlu yaşam’ sloganıyla Dünya Çevre Günü’nde doğanın korunması amacıyla yapılacak etkinliklere ev sahipliği yapacak.

İklim değişikliği

Dünyada iklim değişikliğinden etkilenmeyen neredeyse hiçbir yer yok. Sera gazı salınımı artan şekilde devam etmektedir. Oranı önceki yıllara göre yüzde 50’den fazla arttı.

Ayrıca küresel ısınma, doğal sistemde kalıcı değişikliklere neden olmaktadır ve kontrol edilmezse, önü alınamayacak sonuçları beraberinde getirebilir.

Depremler, tsunamiler, kasırgalar ve seller yılda yüz milyarlarca dolar zarara yol açarken, bu felaketlerin riskini azaltmak altı milyar dolara mal olacaktır.

Kürdistan’ın doğası

Kürdistan’ın doğası, küresel ısınmanın etkileri ve diğer genel nedenlerin yanı sıra neredeyse yarım asırdır işgalciler tarafından bombalanıyor, kimyasal saldırılara uğruyor, yakılıyor, kesiliyor ve talan ediliyor.

HPG Basın ve İrtibat Merkezi’nin bildirdiğine göre, 14 Nisan – 14 Mayıs 2022 tarihleri ​​arasında işgalci Türk devleti gerillalara karşı 164 kez kimyasal silah kullandı.

Geçen yıl da Türk devleti benzer şekilde Güney Kürdistan topraklarında gerillalara karşı kimyasal silah kullanmıştı. Türk devleti sadece 2021 yılının ilk altı ayında Kürdistan’ın özgürlük gerillalarına karşı 323 kez kimyasal silah kullandı.

Efrin insan hakları örgütünün son bilançosuna göre, 2018 yılında Türk devletinin Efrin’i işgalinden bu yana, Türk ordusu ve çeteleri Efrin’de 333 bin 900 zeytin ve diğer türden ağaçları kesti ve ayrıca 12 binden ağacı yaktı.

Türk devleti, her gün ormanları yakıp keserek Güney Kürdistan’ın doğasını yok ediyor. Türk devletinin bombalamaları nedeniyle tarım arazileri yanıyor, ağaç ve fideler kesiliyor.

Kürdistan Bölgesi Çevre Kurulu Başkanı, 2010-2019 yılları arasında Türk devleti ve İran’ın bombardımanları sırasında Kürdistan’da yaklaşık 100 milyon dönüm ormanın yandığını söyledi.

Kürdistan’ın doğasına yönelik bu ihlallerin yanı sıra araç, fabrika ve doğal afet sayısındaki artış, Kürdistan doğasına yönelik tehdidi arttırmaktadır.

Irak, dünyada iklim değişikliğinin etkisini gösterdiği ülkeler arasında birinci sırada geliyor. BM verilerine göre, Irak her yıl yaklaşık 100 bin dönüm tarım arazisini kaybediyor. Bu da bölgeyi çölleşmeye götürüyor. Toz yağmuru oranı ve etkileri gün geçtikçe artmakta ve Kürdistan Bölgesi’ni etkisi altına almaktadır.

Türkiye ve İran, Kürdistan Bölgesi’ne karşı su savaşı veriyor

Kürdistan Bölgesi ve Irak’ın su kaynakları büyük tehlikelerle karşı karşıyadır. Türkiye ve İran, Kürdistan Bölgesi ve Irak’a akan nehirlerin yönünü değiştirerek, bu nehirler üzerine baraj inşa etmektedir. Konunun uzmanları ve uluslararası hukuka göre bu adımlar uluslararası hukuka ve ölçütlere aykırıdır. Ancak ne Kürdistan Bölgesi Yönetimi ne de Irak hükümeti Türkiye ve İran’ın bu adımlarına karşı şu ana kadar ciddi bir tepki göstermedi.

Türk devleti, Suriye ve Irak’a akan nehir ve sular üzerinde birçok baraj inşa etti ve proje gerçekleştirdi. Bunların en önemlileri şunlar;

GAP projesi, 4 ana baraj, Fırat Nehri üzerinde 10, Dicle Nehri üzerinde 8 baraj olmak üzere 22 büyük barajdan oluşmaktadır.

Dünyanın dördüncü büyük barajı olan Atatürk Barajı, GAP projesi kapsamındaki barajlarından biridir. Baraj 1990-1994 yılları arasında inşa edildi. Kuzey Kürdistan’ın Riha (Urfa) şehrinde Dicle Nehri üzerinde inşa edilen bu baraj, 70 milyar metreküp su tutabilme kapasitesine sahiptir. Gap projesindeki barajların tümü 100 milyar metreküp suyu tutabilir. Bu da Irak ve Suriye’deki tüm barajların üç katı anlamına gelmektedir.

Türkiye’nin en büyük barajlarından biri olan Ilısu Barajı 20 milyar metreküp suyu tutabilme kapasitesine sahiptir. Her ne kadar bu barajların elektrik üretme ve tarım sulama amacıyla yapıldığı söylense de arkasında gizli siyasi, demografik ve ekonomik amaçlar vardır.

Kürdistan Bölgesi’ndeki su kaynaklarının bir kısmı da İran’dan gelmektedir. Bunlar Sirwan, Elwen ve Zêyê Biçuk nehirleridir. İran rejimi bu nehirler üzerinde barajlar inşa ederek Kürdistan Bölgesi’nin su kaynaklarını kurutuyor. Bu nehirlerdeki sular her yıl yaz aylarında onlarca gün tutularak, Kürdistan Bölgesi’ne akmaları engellenmektedir.

Kürdistan Bölgesi’nin doğası ve Bölge Hükümeti’nin çevre konusundaki pratik adımları değerlendirildiğinde yalnızca bir grup yurttaşın uyarıları üzerine hareket edildiği görülür. Ayrıca atılan adımlar yalnızca sözde kalmaktadır. Doğa konusunda gereken adımlar atılmamış ve faydalı hiçbir proje yapılmamıştır.

Kürdistan’ın doğası için ne yapılmalıdır?

İklim ve çevre uzmanları, Kürdistan Bölgesi’ndeki yeşil alanları artırma konusunda sürekli öneride bulunuyorlar. Bölge iklimine uygun ağaçlara ve tarımsal faaliyetlere önem verilmesi gerektiğini söylüyorlar.

Ayrıca çevre temizliğinde rol oynayan yabani hayvanların da korunması gerekmektedir. Yaz aylarında çıkabilecek yangınlar için tedbirler arttırılmalıdır.

Kürdistan saldırılara, işgallere, kimyasal silah ve zehirli gazların kullanımına karşı korunmalıdır.

Kürdistan’ın ağaçlarını kesen veya doğasına zarar veren kişi ve ülkelerin cezalandırılması için güncel bir yasa çıkarılabilir.

Her birey doğaya korumayı bir kültür haline getirmelidir. Bu konuda aileler, eğitim kurumları ve medya önemli bir rol oynayabilir.

Bunları da beğenebilirsin