Gazeteciler için dünyanın karanlık bölgesi: Kürdistan Bölgesi

HABER MERKEZİ

Bugün Kürt Gazeteciler Günü. 126 yıl önce bugün Mısır’ın başkenti Kahire’de ‘Kurdistan’ adlı ilk Kürtçe gazete Mîqdat Mithad Bedirxan tarafından yayımlandı. Bu gün Kürt gazeteciliğinin doğuşunun başlangıcıydı.

Kürt gazeteciliğinin 126’ncı yılını kutladığımız şu dönemde, gazetecilik mesleği Kürt halkı arasında ve Kürdistan’ın dört parçasında karanlık bir süreçten geçiyor ve Kürdistan’ın her parçasında bu durum kendine has özellikler barındırıyor.

Kürdistan Bölgesi gazetecilik mesleği yapanlar için karanlık bir bölgeye adeta cehenneme dönüştü. Dünyanın ve özel basın kuruluşlarının Kürdistan Bölgesi’ne ilişkin verileri de bunu doğrular niteliktedir. Bölge, basın özgürlüğü açısından dünyadaki en kötü 85 ülke arasında gösteriliyor.

Son birkaç yılda Kürdistan Bölgesi’nde yazıları, düşünceleri ve görüşlerinden dolayı 5 gazeteci öldürüldü. Şu ana kadar bu gazetecilerin katilleri yakalanıp cezalandırılmadı. Bu gazetecilerin katilleri kamuoyu tarafından biliniyor olmasına karşın özgürce gezebiliyor. Kürdistan Bölgesi yetkilileri, suçluların yakalanmasını engellemek için güvenlik güçlerinin ve mahkemelerin ellerini adeta bağlamış durumda.

Gazetecilere yönelik şiddete ilişkin yıllık veriler, gazeteciler için karamsar bir tablo ortaya koymaktadır. Gazetecilere yönelik şiddetin verileri her geçen yıl artarken, şiddetin tarzı ve türü de giderek kötüleşiyor. Şiddetin en kötü biçimlerinden biri uydurma davaların yaratılması ve gazetecilere karşı işlenen suçlardır. Bu davalar partiler ve iktidardaki aileler tarafından gazetecileri korkutmak, susturmak, iradelerini teslim almak amaçlı yapılmaktadır.

Metro Gazeteci Haklarını Koruma Merkezi’nin verilerine göre, geçen yıl 247 gazeteci ve medya kuruluşuna yönelik 249 ihlal yaşandı.

Aynı şekilde Güney’deki iktidar partilerinin kontrolünde olan Kürdistan Gazeteciler Birliği’nin raporunda da gazetecilere yönelik şiddet ve ihlallerin yüksek oranda gerçekleştiği vurgulandı.

Gazetecilere yönelik ihlal ve şiddet biçimleri şu şekilde ifade edildi; tutuklama, kaçırma, saldırı, aşağılama, siber saldırı, şantaj, engelleme, ayrımcılık, bilgi vermeme, gazetecilerin ekipmanlarına el konulması, ekipmanların kırılması, mahkeme kararı olmadan gözaltı, ev ve iş yeri baskınları, senaryo ve uydurma suçlar, taciz, mahkeme kararlarına müdahale, cezanın tamamlanmasından sonra hapis cezası vb.

Tüm bunlar Kürdistan Bölgesi hükümet yetkililerinin ve partilerin gazetecilere ve medya kuruluşlarına yönelik yaptığı uygulamalardır.

Basın kuruluşlarının, gazetecilerin ve insan hakları aktivistlerinin yaptığı açıklamalara göre, Mesrur Barzani başkanlığındaki Kürdistan Bölgesi hükümetinin 9’uncu kabinesinin görev süresince basın özgürlüğü en kötü dönemini yaşadı. Bu kabinede artan ihlallerin yanı sıra ihlallerin türleri de; suç ve senaryolar uydurmak, cezaevinde tutmak, cezaları yenilemek, ekranda zorla itirafta bulunmak, adam kaçırma ve kaybolmalar şeklinde değişti.

Gazetecilik ve basın özgürlüğüne yönelik bu ihlaller çerçevesinde KDP güçleri, geçen yıl 25 Ekim’de ajansımızın Arapça bölümü editörü Süleyman Ahmed’i mahkeme kararı ve ajansın bilgisi olmadan kaçırmış ve şimdiye kadar kendisinden hiçbir haber alınamamıştır.

Rojava doğumlu Gazeteci Süleyman Ahmed, Rojnews’in Arapça bölümünün editörü olarak yaklaşık 5 yıldır Süleymaniye kentinde gazeteci olarak çalışıyordu. Babasının cenazesine katılmak amacıyla Rojava’ya giden Süleyman Ahmed, Rojava’dan Güney Kürdistan’a dönmek isterken Sêmalka (Fêşxabur) sınır kapısından KDP’ye bağlı güçler tarafından kaçırıldı. Bugüne kadar Süleyman Ahmed’in nerede olduğuna dair herhangi bir bilgiye ulaşılamadı. KDP, avukatların kendisiyle görüşmesine de izin vermiyor.

Behdinan’da çok sayıda gazetecinin tutuklanması, her birinin ekranlara çıkıp itirafta bulunmaya zorlanması ve ardından her biri hakkında verilen hapis cezaları Mesrur Barzani kabinesinin gazetecilere yönelik hak ihlallerinin en çarpıcı örneklerinden biriydi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), ABD Dışişleri Bakanlığı ve Avrupa Birliği’nin (AB) raporlarında Güney Kürdistan’daki gazetecilerin içinde bulunduğu durum tehlikeli ve olağandışı olarak tanımlanırken Kürdistan Bölgesi yetkilileri de insan haklarıyla ilgili yasaları ihlal etmekle suçlanıyor.

fm

Bunları da beğenebilirsin