Gazeteci Halit Ermiş: Suriye krizinin çözülmesine izin vermeyen pek çok güç var

Gazeteci Halit Ermiş, Suriye’deki krizin 11 yıldır devam ettiğini ve Suriye’deki durumun giderek kötüleştiğini, Rojava’nın bir yanda saldırı ve kuşatma, diğer yanda direnişle birlikte tarihi bir süreçten geçtiğini ifade etti.

Gazeteci Halit Ermiş, Rojava’ya yönelik saldırı ve kuşatma ile devam eden direniş hakkında ajansımıza açıklamalarda bulunarak, Rojava’nın tarihi bir aşamadan geçtiğini belirtti. Bir yandan saldırı ve kuşatma, diğer yandan direniş sürüyor. Görünüşe göre gelecekte bu iki taraf birbirine karşı kıyasıya bir savaşa girecek.

Uluslararası güçlerin Suriye’de siyasi çözüm bulunması için toplantılar gerçekleştirdiği biliniyor ama mevcut krizin devam ettiğini görüyoruz, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suriye’deki kriz 11. yılında da devam ediyor. Suriye Demokratik Güçleri, DAIŞ’in ülkedeki kontrolünü sona erdirdikten sonra, uluslararası güçler Cenevre gibi toplantılar aracılığıyla Suriye’de siyasi çözüm bulmaya çalıştılar. Ama bu ülkenin paylaşılması konusunda anlaşamadıkları için bugüne kadar bu toplantılardan bir sonuç alınamadı. Öte yandan Suriye topraklarının en az yüzde 12’sini işgal eden Türk devleti, Suriye’ye her şekilde müdahale ediyor. Suriye krizinin çözülmesine izin vermeyen birçok sebep ve güç var. Bölgedeki sorunun çözümündeki en büyük güç Türk devleti olarak karşımıza çıkıyor.

Türk devleti, krizin başından beri Suriye topraklarını Osmanlı mirası olarak görmekte ve sınırlarını Suriye topraklarına doğru genişletmek istemektedir. Bu amaçla 2021 yılı sonunda Kuzey ve Doğu Suriye’deki saldırılarını artırdı. DAIŞ çeteleri neredeyse her gün, din istismarını kullanarak Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırıyor. Son zamanlarda bu saldırılarda çok sayıda kadın, çocuk vb. bölge yurttaşı hayatını kaybetti.

Türk devletinin saldırıları giderek şiddetlenirken, Türk devleti tüm bu suçları tek başına mı işliyor?

Elbette Türk devleti bu saldırıları tek başına yapmıyor. Rusya ve ABD gibi garantör güçlerin izni olmadan bu saldırıların gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî ‘de her gün katliamlar, işkenceler, adam kaçırmalar, tecavüzler ve yağmaların yanı sıra yeni bölgeleri işgal etmek için saldırılar hız kesmeden devam ediyor. Unutulmamalıdır ki bu eylemler işgalcinin siyasetinin bir parçasıdır.

Bu eylemler ve suçlar tüm dünyanın gözü önünde işleniyor. Yani Türk devletinin bölgeyi işgaline onay veren güçler bu suça ortaktır.

Bu güçler bir yandan Türk devletinin suç faaliyetlerine ve kontrolü altındaki çetelere göz yumarken, diğer yandan da yeni toprakları işgal etmesinin önünü açıyor. Bu yeterli olmasa da Serêkaniyê ve  Girê Spî işgalinde rol oynayan James Jeffrey gibi kişileri aklamaya çalışıyorlar.

Efrin’de cinayetten adam kaçırmaya, taciz ve tecavüze kadar her şeyin yapıldığı bir dönemde Til Temir, Zirgan, Eyn Îsa’da çocuklar ve kadınlar katlediliyor, camiler, belediyeler bombalanıyor, Kobanê’de gençler katlediliyor. Jeffrey, Serêkaniyê işgali sırasında suç işleyen çetelerin cezalandırıldığını söylüyor.

Gerçek şu ki, işgalcinin kendisi bir suçtur ve James Jeffrey bu suçun ortağıdır. Jeffrey’nin cezalandırıldığını söylediği kişilerin başını Türk devleti çekiyor ve Kuzey ve Doğu Suriye’de her gün suç işleniyor. Eğer doğru bir yaklaşım sergilenecekse bölgenin işgalinin sona erdirilmesi gerekiyor. Türk devletinin bölgeyi işgal ettiğini herkes açıkça belirtmelidir.

Bu saldırılar ve işgaller karşısında Şam hükümetinin izlediği politika nedir, çatışmaların demokratik çözümü ne aşamadadır?

Suriye meselesi elbette Suriye iç güçleri ile demokratik yollarla çözülebilir. Ancak Şam hükümeti şu ana kadar krizi iç güçlerle çözmenin yollarını seçmedi. Elbette bunun birçok nedeni var. Bunun en önemli nedeni Şam hükümetinin milli bilincidir. Hatta denilebilir ki, Şam hükümeti bu seçeneği esas alırsa hem içeride demokratik bir sistem geliştirebilir hem de ülkenin işgaline son verebilir.

Şam Dışişleri Bakanı Faysal Mikdat geçtiğimiz günlerde ABD’nin Kürtlerle uzlaşmayı engellediğini belirten bir açıklama yaptı. Gerçek şu ki, Kürtlerin de içinde bulunduğu Özerk Yönetim, Şam’la sorunu diyalog yoluyla çözmeyi onlarca kez denedi, ancak Şam olumlu yanıt vermedi.

Bunun anlamı, Özerk Yönetim gibi doğru aktörlerle kriz çözülmedikçe bölgenin işgalinin bitmeyeceği ve Suriye’de çözüm olmayacağıdır.

Bunları da beğenebilirsin