Xebat Andok: Onur, gerilla mücadelesi sayesinde sürüyor

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Xebat Andok, her Kürt gencinin özgürlük mücadelesinde yerini alması ve gerilla saflarına katılması gerektiğini söyledi.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Xebat Andok, Kürt gençliği ve Kürt halkı açısından gelişen süreci Nuçe Ciwan Ajansı’na değerlendirdi.

Andok, intikâm almak isteyen her gencin gerilla saflarına katılması gerektiğini ifade etti, “Kimse kendini kandırmamalı, kimse çevrenin farklı farklı konuşmalarıyla da kanmamalı. Gerillacılık Kürt ve Kürdistan için bu kadar önemlidir. Onur gerilla mücadelesi sayesinde sürüyor” dedi.

‘ŞİKÂYET ETMEMELİ, YAPACAKLARIMIZA ODAKLANMALIYIZ’

Andok, “Tüm Kürdistan gençliği, hepinizi büyük bir içtenlikle ve sevgiyle selamlıyoruz. Değerli arkadaşlar 21. Yüzyıl’da da Kürt halkı olarak normalizasyonumuzu sağlayamadık. Biz de diğer halklar gibi bütün haklarımızı elde edemedik. Bırakalım haklarımızı, soykırım kıskacındayız. Ne adımız var ne de haklarımız tanınıyor. Tam 100 yıldır bir bütünen soykırım poltikalarıyla yüz yüzeyiz” dedi.

Andok, şunları söyledi:

“Doğrusu Kürt halkı olarak ‘Kürtlerin durumu nasıl’ diye sormamıza gerek bile yok. Çünkü biz Kürtler, imha ve soykırım politikaları ya da katliam politikalarıyla karşı karşıya olduğumuz için eğer bir iğne ucu kadar bile düşünecek olursa insan, biraz vicdan varsa, insan biraz kendisi üzerinde yoğunlaşırsa işgalci devletlerin, kapitalist modernite güçlerinin bize ne yaptığı görülecektir.

Bu yüzden eğer biz Kürtler olarak ‘Durumumuz şöyledir, böyledir, bu politikalarla karşı karşıya geliyoruz, üstümüzde  şu şekilde bir haksızlık var’ dersek bu sadece tek bir şeyi ispatlar, o da durumumuz iyi değil demektir. Bunları zaten yaşıyoruz, bu tür şeylerle zaten karşı karşıyayız. Bunları birbirimize söylemenin ne gereği var? Bu sadece asimilasyonun, erimenin, kendinden uzaklaşmanın  boyutunu gösterir. Bütün halklar için özellikle de kendi  halkımız için bu durumdan çıkmalıyız. Yine en kötü şey şudur değerli arkadaşlar; insan hep şikayetçi olursa, hep ‘Bu düşman neden bize böyle yaptı? Neden bizi tanımıyor? Neden bu gibi şeylerle yüz yüze kalıyoruz’ derse, kısacası şikayet ederse, ağlamaklı olursa, bu bir halk ve bir insan için en büyük haksızlıktır. Hiçbir halk, hiç kimse  kendini bu duruma koymamalıdır. Bu en kötü durumdur. Düşmanın ne yaptığı önemli değildir. Biz ne yapacağız? Biz ne yapmak istiyoruz? Ve ne yapmalıyız? Düşman 100 yıldır ne yapmak istediğini bize gösteriyor zaten. AKP-MHP şahsında, bütün işgalciler şahsında, kapitalist modernite şahsında, NATO zirvesinde… Velhasıl bütün anlaşmalarında ve hareketlerinde bize gösteriyorlar. 21. Yüzyılda verdikleri ferman soykırım fermanıdır ve bugün de ‘Kürt halkının kökünü kurutacağız’ diyorlar. Bizi fiziki olarak kurutanlar zaten kuruttu, bitirdi; kalanı da asimilasyon ve kültür soykırımıyla  ortadan kaldırmak istiyor. Yani ‘Ermenilerin, Rumların, Êzidîlerin, Asuri ve Süryanilerin başına getirdiğimizi Kürtlerin başına da getireceğiz. Bunları fiziki olarak katledeceğiz’ demektedirler. ‘Çerkeslerin, Abazların, Lazların başına getirdiğimizi sizin de başınıza getireceğiz’ diyorlar. Yani fiziki soykırıma uğratmadan onları nasıl kendi içinde eritmişse, onları kültür soykırımından geçirmişse kalan Kürtleri de bu şekilde bitirmek istiyorlar.”

“İşgalci ve iktidar güçleri, kapitalist modernite güçleri Kürdistan hakkındaki fikirlerini açık bir şekilde bize gösteriyor” vurgusunda bulunan Andok, “Bu yüzden ‘Devlet bizden ne istiyor, bize ne yapmak istiyor, ne tür planları var’ diye sormak yerine bunları bir kenara bırakalım. Şüphesiz insan düşmanını gözlemlemelidir ama hep sitem etmemeli, şikâyetçi olmamalıdır. Onun yerine kendine eleştirel yaklaşmalıdır” dedi.

‘ÜZERİMİZE DÜŞEN GÖREVİ YERİNE GETİRİYOR MUYUZ?’

Andok, şu değerlendirmeleri yaptı:

“Kürt halkı olarak neden bu durumdayız? Onlar düşmandır ve düşmanlıklarını yapıyorlar. Biz de bir halk olarak var olmak istiyoruz. Peki üzerimize düşen görevi yerine getiriyor muyuz getirmiyor muyuz? Şüphesiz Kürt büyükleri, Kürt halkı üzerinde yürütülen bu 100 yıllık politikayı kolayca kabul etmedi. Direnişlerini ve mücadelelerini sürdürdüler. Farklı farklı yöntemlerle rahatsızlıklarını gösterdiler. Fakat günümüze kadar da görünen o ki henüz zaferi elde etmedik.

Peki biz ne yapacağız? Hep devletleri mi suçlayacağız? Hep düşmanımız en vahşi düşman diye mi konuşalım? Kürtler olarak hep ‘Büyüklerimiz bize özgür bir yaşam kurmadılar, bize güzellik vermediler, neden zamanında görev ve sorumluluklarına sahip çıkmadılar, neden Kürt sorununu çözmediler’ diye şikâyetçi olursak o zaman bizim durumumuz da büyüklerimizinki gibi olur. Çünkü onlar da zafer kazanmadılar, onlar da tarihe karşı hep suçlu ve öz eleştiri pozisyonunda kaldılar. Çünkü Kürt sorununu çözemediler ve günümüze ertelediler. Eğer biz de kendimizi onların pozisyonundan çıkartmazsak ya da kendimizi öz eleştiri pozisyonundan çıkartmazsak biz de Kürt sorununu geleceğe taşırmış olacağız. Yani bugünün çocukları, yarının gençleri bizim şimdiki pozisyonumuza girecekler. Bu sefer onlar bizi eleştirecekler. Kısacası insan kendini bu durumdan çıkarmalıdır.

‘KÜRT DURMAMALI, HAREKETE GEÇMELİDİR’

Peki kendimizi bu durumdan nasıl çıkartacağız? Kürt halkı özellikle de Kürt gençleri var olan durum üzerinde durmalıdır. Bu noktada tarihten örneklerimiz var şüphesiz. Önderliğimiz partiyi kurduğunda, hatta ondan önce Kürt ve Kürdistan davasına girdiğinde bir gençti. Sadece buradan yola çıktı. Yani Kürt halkının mevcut durumundan utandı. Utanma duygusunu Önderliğimiz açığa çıkardı. Utanma duygusu Önderliğimizin özgürlük yoluna girmesinde temel etken oldu. Kendine arkadaş edindi, dost edindi. Ardından bir halkı örgütledi ve bu halk bugüne kadar mücadele ediyor. Adeta inşa etti, kurdu. Önderliğimiz  ilk olarak şu tespiti yaptı: ‘Kendi özüne ihanet etmeyen Kürt kalmamıştır.’ Gerçekten de öyleydi. Kürtlere hakaret ediliyor ama Kürt hareket etmiyor, adı yasaklanıyor ama Kürt ben varım demiyor, ülkesi isimsizdir, işgal edilmiş ama kendi ülkesi için mücadele etmiyor. İnsandır, haksızlığa uğramaması gerekiyor ama sabahtan akşama kadar bin çeşitten fazla haksızlıkla karşı karşıya geliyor ama bir şey demiyor. Büyük bir haksızlıkla, adaletsizlikle yüz yüzedir ama bir şey yapmıyor. Bazıları onu kendi olmaktan, cevherinden uzaklaştırmak istiyor başka bir şeye dönüşütürüyor ve o da oradan gidiyor. Kendini Türklüğe veriyor, devlet memurluğuna veriyor, devletin okuluna veriyor vb.

Kısacası böyle Kürtler Kürdistaniliğe, Kürtlüğe ve insanlığına ihanet etmiş demektir. Önderliğimiz kendini bu durumdan kurtarmak için, arkadaşlarını bu durumdan kurtarmak için, halkını bu durumdan çıkarmak için özgürlük yoluna girdi. Kürdistan’ın ve Kürtlüğün davasını yürüttü, insanlık davasını yürüttü. Bu yüzden de genç olmasına rağmen Kürt ve Kürdistan davasını günümüze kadar da getirdi. Bu yüzden de özgürlük hareketini tarihin tekerrür etmeyeceği bir hareket haline getirdi. Kendisini eleştirmesi gereken pozisyondan çıkardı. Bu bugüne kadar da sürüyor. Bugünün Kürdistan gençliği de bu şekilde hareket etmeli.”

‘KÜRT GENÇLERİNİN SORUMLULUĞU BÜYÜK’

Kürdistan ve Kürt gençliğinin sorumluluğunun büyük olduğunu vurgulayan Andok, “Eğer siz de görev ve sorumluluklarınıza göre hareket etmezseniz, siz de büyüklerinizin düştüğü pozisyona düşeceksiniz. Bizden öncekilerin halletmediği ve günümüze kadar gelen Kürt sorununu karşımızda gördük. Yine Kürt gençlerinin topluma karşı sorumluluğu var. Zaten toplumda yaşlı kadınların ve erkeklerin yapabileceği şey çok azdır” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Xebat Andok, şunları da ifade etti:

“Toplumun değişim ve dönüşümü, toplumu anda kazanma, toplumun geleceğini kazanma gençliğin performansıyla açığa çıkıyor. Büyüklerin tecrübesiyle yaşamı inşa edenler gençlerdir. Onlar toplumun değişim ve dönüşüm gücüdür. Bu yüzden de Kürt gençlerinin sadece kendi büyüklerini suçlama, geçmişlerini karalama, suçu sadece iktidar ve devlet güçlerinin üstüne atma gibi bir lüksleri yoktur. Hiç olmasa bile toplumda büyüklerin kendi küçüklerine karşı sorumlulukları vardır. Siz de çocukların, Kürt çocuklarının büyüklerisiniz. Bu yüzden bütün Kürt çocuklarının gözü, yine toplumun ve Kürt büyüklerinin gözleri sizdedir. Kürt büyükleri şimdi ‘Zamanında başarmak istediğimiz şeyi başaramadık, en azından günümüzün gençleri başarmalıdır’ demektedir. Bu temelde günümüz gençlerine tarihi bir sorumluluk düşmektedir. Bu yüzden de günümüz gençleri, Kürdistan gençliği tarihi görevine sahip çıkmalıdır.

İşte işgalcilikten, soykırım politikasından intikam almak isteyen gençler, bu işgalci faşist ve soykırımcı devletten tarihi bir intikam almak için yönünü Özgürlük Hareketi’ne vermelidir. Çünkü Özgürlük Hareketi dışında hiçbir şey intikam almak için, hesap sormak için cevap olamaz. Başka bir yer yok. Bu temelde Özgürlük Hareketi gençler tarafından kuruldu, gençlik ruhuyla günümüze kadar geldi ve kendisi de ‘Genç Bitireceğim’ demektedir. Bu yüzden Özgürlük Hareketi, Partimiz PKK, gençlik hareketidir. Hem yapısı çok gençtir, hem ruhu gençtir, kuranlar da gençtir, şu an içerisinde yer alıp mücadele edenler de ‘Sonuna kadar gençlik ruhunu yaşayacağız’ demektedir. Bu yüzden Özgürlük Hareketi tam da gençlerin duygu, düşünce, ruh ve amacına göredir. Bu yüzden de gençlerin yeri Özgürlük Hareketi’dir.

‘ÖZGÜRLÜK İSTEYEN YÖNÜNÜ GERİLLA SAFLARINA VERMELİ’

Bu temelde haksızlığa karşı mücadele etmek isteyen, adaletsizliğe karşı mücadele etmek isteyen, özgür yaşamı tatmak isteyen, eşit yaşamı tatmak isteyen, doğru yoldaşlık yaşamak isteyen, işgalci ve iktidar güçlerinden tarihi intikâm almak isteyen, Kürt sorununu anında çözmek isteyen, Kürt çocuklarına ve Kürt halkına özgür bir gelecek sunmak isteyen herkes yönünü Özgürlük Hareketi’ne vermelidir. Özgürlük hareketi içerisinde ise yönlerini gerilla saflarına vermelidirler.

Görüyorsunuz, Kürdistan Özgürlük Gerillası günümüzde de Kürt halkının varlığı için, Kürt davasının başarması için ne şekilde direnmekte. İşgalci devlete karşı, kapitalist modernite güçlerine karşı iradesiyle, özgürlük aşkıyla her şekilde direnmektedir ve anında düşmana en büyük darbeleri vurmaktadır.

Bu temel de de Zap’ta, Avaşin’de Metina’da, Heftanîn’de, Xakurkê’de, Bakurê Kurdistan’ın her yerinde şimdi gelişen direniş Kürt ve Kürdistan’ın kurulmasının temeli oluyor. Gelecek bu genç gerillaların elleriyle örülüyor. Mevcut durumda kim ne derse desin gerilla Kürdün ve Kürdistan’ın teminatıdır. Gerillacılık olmazsa Kürdün de Kürdistan’ın da olması mümkün değildir. Gerilla Kürt ve Kürdistan için bu kadar gerekli ve önemlidir. Gerilla için konuşanlar da bilmelidirler ki konuşmaları yine gerilla direnişi sonucunda bunu yapabilmektedirler. Bu yüzden de Kürt halkı soykırım kıskacındaydı, var olan durumda da varlığını onurlu ve şerefli bir sürdürüyorsa herkes bilmelidir ki bu da gerillanın bu savaşta öncülüğünü yapmasındandır. Bu yüzden de Kürt ve Kürdistan içinde bu ilke geçerlidir. Ne kadar gerillacılık o kadar özgürlük, ne kadar gerillacılık o kadar kendin olma ve varlık kazanma… Kimse kendini kandırmamalı, kimse çevrenin farklı farklı konuşmalarıyla da kanmamalı. Gerillacılık Kürt ve Kürdistan için bu kadar önemlidir.

Değerli arkadaşlar bu temelde haksızlığa, egemenliğe, zulme, işgalciliğe karşı direnmek isteyenler, işgalcilerden tarihi bir intikam almak isteyenler yönünü özgür gerilla saflarına vermelidir. Ve son olarak varlık için,  kendin olmak için Werin Cenga Azadiyê!”

Bunları da beğenebilirsin