Kaçar Güney halkına seslendi: Bize yapılan bu zulme karşı neden sessizsiniz?

Kuzey Kürdistanlı bir yurtsever ulusal haklarını savunduğu için 19 yaşında tutuklanıyor ve zindanda zehirleniyor. Türkiye sınırları içinde bu zulme maruz kaldığı için Kürdistan Bölgesine geliyor. Burada ise KDP’nin MİT için ajanlaştırma teklifini reddettiği için Süleymaniye’den sınır dışı ediliyor ve ardından gözaltına alınıyor. Şimdiye kadar da ikameti olmadığı gerekçesiyle herhangi bir ev tutmalarına izin verilmiyor.

Kürt Halk Önderi Öcalan’ın dediği gibi Kürdistan’da ya köle olacaksın ya ajan ya da devletin ölü Kürdü olacaksın, bunun dışında sana herhangi bir yaşam koşulu bırakmayacaklardır. Kuzey Kürdistan’ın Colemêrg şehrinden olan Hasan Kaçar, 19 yaşında Gençlik Hareketinin çalışmalarını katılır. Burada çalışma yürüttüğü esnada üzerine ifade verilerek iftira atılır ve 2003 yılında Türk devleti tarafından tutsak edilir. Kaçar bu süreçle ilgili şunları söylüyor: “Temelsiz iddialarla tutuklandığım için 2005 yılında serbest bırakılma kararı verildi ancak bu kez de üzerime yeni iftiralar atıldı. Bu ifadeler doğrultusunda serbest bırakılmadım. 2019 yılında müebbet hapis cezasına çarptırıldım. 12 sene Muş, Wan, Rize ve İstanbul’da cezaevlerinde kaldım.”

Zehirleniyor

Hasan Kaçar, Wan’da zindan idaresi tarafından zehirlendiğini belirterek şunları söylüyor: “2007 yılında Wan F Tipi cezaevinde savcılık tutsaklara çok kötü yaklaşıyordu. Kürt karşıtı faşist bir savcıydı. Pek çok kez bizlere hakaret ediyordu. Bir seferinde artık tahammülüm kalmadı ve onu öldürmek istedim. Bu girişimimin ardından 40 gün hücre cezası verildi. Hücrede olduğum sürede bana zehirli yemek verdiler. Ardından bağışıklık sistemim çöktü. Ne yemek yiyebiliyor, ne de su içebiliyordum hatta birisi olmadan temel ihtiyaçlarımı dahi karşılayamıyordum.”

Ölüme terk edildi

O zamanlar, bu süreçte olduğu gibi, cezaevinde çok sayıda hasta siyasi tutsak vardı ve Hasan Kaçar, hastalığı tehlikeli ve ciddi olan tutsaklardan biriydi. Hasan Kaçar’ın cezaevinden çıkması için Kuzey Kürdistan’ın ve Türkiye’nin her yerinde protestolar yapıldı ve o dönem birçok ajans ve gazetede Hasan Kaçar’ın acil hasta olarak tedavi edilip taburcu edilmesi gerektiği haberleri geçti.   Kaçar o günleri şöyle ifade ediyor: “Hastaneye götürülmedim ve tedavi edilmedim. Ama artık yaşama şansım olmadığı için İstanbul Adli Tıp’a götürüldüm ve Cerrah Paşa Hastanesi’ne sevk edildim. Hastanenin alt bölümünde benim için küçük bir zindan yapıldı. Hastane hapishanesinde 3 ay tedavi gördüm. Doktorlar yaşama şansımın olmadığını söylüyordu ama Adli Tıp raporlarla serbest bırakılmamı engelliyordu.”

Öcalan’ın ısrarı üzerine 30 hasta tutuklu 6 ay süreyle serbest bırakıldı

Devlet, 2013 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yanına bir heyet göndererek İmralı’da bazı görüşmeler yaptı.  Önder Öcalan da görüşmelerin ön şartı olarak hasta tutsakların bırakılmasını önerdi. Adli Tıp raporlarına göre yaşama imkanı olmayan tutsaklar serbest bırakılacaktı.

Zindana dönüştürülmüş bir hastanede tedavi altına alınan Hasan Kaçar’ın durumu ağırken, ailesine haber verilmeden battaniyeye sarılıp hastane kapısının önüne atılıyor. Kaçar o dönemle ilgili şunları söylüyor: “İnsanlık dışı bir şekilde beni kapının önün attılar.  O esnada etraftan geçen kişilerin yardımıyla aileme ulaşabildim. Ailem beni önce eve sonra Cerrahpaşa hastanesine götürdü. Tedaviden sonra biraz toparlandım ve 10 gün boyunca Colemêrg’e gidip ailemi görmeme izin verildi.”

Tutuklanmadan önce Güney Kürdistan’a kaçtı

Hasan Kaçar 5 ayda içerisinde kendini toparlıyor ancak onda oluşan hastalıklar kronikleşiyor ve hala devam ediyor. Devlet bunun üzerine onu bir kez daha zindana atmak istiyor, ama onlar bunu başaramadan Kaçar, 2015 yılında Güney Kürdistan’a geçerek Hewlêr’e yerleşiyor.

Hewlêr’de tehditler sürüyor

Ailesiyle birlikte Hewlêr’e yerleşen Kaçar, son yedi yılda birçok tehdit ve casusluk teklifiyle karşı karşıya kalıyor, ancak Türk MİT’i ve KDP’nin oluşturduğu tehditlere asla boyun eğmiyor. İşverenler MİT ve Parastin’ın korkusuyla Kaçar’a iş vermeye cesaret edemiyor. Ama o bunu engel olarak görmüyor ve Hewlêr’in yazına ve kışına aldanmadan alüminyum ve tel toplayarak çocuklarının geçimini sağlıyor.”

MİT ve Parastın onu HDP’den koparmak istiyor

Hewlêr’de geçirdiği tüm yılların baskı ve tehditlerle geçtiğini söyleyen Hasan Kaçar, “Hewlêr’e gittiğim günden bugüne kadar KDP’nin üzerimdeki baskı ve tehditleri hiç azalmadı. Bazen yılda 10 kez beni çağırarak ve ‘HDP için hiçbir çalışmada yer alma ve eylemlere katılma’ dediler” dedi.

KDP, Türk MİT’i için ajanlık yapmasını istedi

Kaçar’a hem oturma izni vermiyorlar ve oturma izni olmadığı için sürekli sorun çıkarıyorlar. BM göçmen kartı olmasına rağmen bu kartı tanınmıyor. KDP’nin kendisinden Türk MİT’i için ajanlık yapmasını istediğini söyleyen Kaçar, şunları ifade ediyor: “Bana siz burada misafirsiniz, sesiniz çıkarmayın dediler. Ama Asayiş ve Parastin bana her fırsatta dediklerimizi yaparsan ne istersen yaparız dediler. Benden istekleri Türk MİT’i için casusluk yapmamdı. Ama tekliflerini asla kabul etmedim.”

Metin Adûgît’in Hewlêr asayişi tarafından öldürülmesiyle son sınır aşılıyor

Mexmûr Kampı göçmeni Metin Adûgît, bu yıl Hewlêr’de şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Hasan Kaçar da cenazesini almaya gittiğinde  ‘Adûgît ‘i katlettiniz, eğer yapmadıysanız neden 75 gün boyunca ölümünü gizlediniz?’ diyor. Bu konuşmanın ardından Kaçar  ailesine yönelik baskı ve tehditleri artıyor

“Adûgît ‘in eşine bir kağıt imzalamak istediler. Kağıtta  kalp hastalığından öldüğü yazılıyordu. Ama itiraz ettim ve imzalamayacağını söyledim. Tepkime çok kızdılar. Cenazeyi gönderdikten sonra Parastin beni çağırdı. Parastin’ın tehditlerinden sonra ailemi aldım ve hemen BM ofisine gittim. Parastin ve Asayişin sesini kaydetmiştim ve onlara bunu dinlettim. Bana sorunu çözeceklerini söylediler ama gece dışarı çıkmamamı ve güvenliğime dikkat etmemi söylediler. BM,  dosyamı hazırlayıp hakkımdaki iddiaları netleştirene kadar bana bir şey yapamayacaklarını söyledi. PKK’li olduğumu ve PKK için çalıştığımı da iddia ettiler!”

MİT, Parastin ve asayişin toplantılarında her zaman hazır bulundu

MİT’in Parastin ve asayiş ile yapılan görüşmelerde her zaman hazır bulunduğunu belirten Kaçar, “Benim onlarla görüşmemde her zaman Kürt olmayan ve hiç konuşmayan birileri vardı. Bu kişinin MİT’ten olduğu açıktı. Her arama ve tehditten sonra BM’e sığındım. Eğer bunu yapmasaydım beni çoktan Türkiye’ye teslim etmişlerdi. Bana dediler ki artık ne HDP ne de BM seni bizden kurtaramaz. Ya bizim isteklerimize göre hareket edersin ya da burada yaşamayacaksın. Bana Hewlêr’den ayrılmam için 21 Mart’a kadar süre verildi. Ama yine reddettim ve ayrılmadım.”

23 Kasım’da Kaçar, iki çocuğu ve eşiyle birlikte zorla sınır dışı edildi.

23 Kasım’da Kaçar ailesi sorunlarını çözmek için ikamet dairesine götürdüler, ancak gerçekte bu durum, Kaçar’ı iki çocuğu ve eşiyle sınır dışı etmek bir aldatmacaydı. Türk bir şoför  siyah bir arabayla onları Hewlêr’den sınır dışı etmeye götürüyordu. Kaçar, Türkçe konuşan sürücünün kendisini tehdit ettiğini, Hewlêr’e dönerse beyninin dağıtılıp, gözlerini çıkaracaklarını söylediğini ifade etti.

Kimse onların yardımına gitmedi

Hasan Kaçar, Dêgel kontrol noktasından Güney halkı ile aktivistleri ve siyasileri KDP’nin uygulamalarına karşı çıkmaya çağırdı ancak kimse aileyi ziyaret etmedi ve onları sahiplenen olmadı. Kaçar, “Basın aracılığıyla çağrıda bulunmuştuk. En azından duyarlı Güney halkından aydın veya aktivist birkaç kişinin gelip derdimizi dinleyeceğini ve yardım edeceğini düşündük. Ama öyle olmadı, saat ilerledikçe soğuklar artmaya başladı. Çocuklar artık idare edemez bir hale geldi. Halktan umudumu kestiğim anda yönümüzü Süleymaniye’ye çevirdik.

Hewlêr’den sınır dışı edildi, Süleymaniye’de gözaltına alındı

24 Kasım’dan bu yana zulme karşı BM temsilciliği yollarında gidip gelen Hasan Kaçar’ın talepleri henüz karşılanmadı ve BM’in şikayeti üzerine Süleymaniye’de güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı.

Hesen Kaçar, Kürdistan Bölgesi İçişleri Bakanlığı’nın kendisine ve ailesine bu zulmü resmi olarak yaptığını ve mücadelesinden vazgeçmeyeceğini söyleyerek şu mesajı verdi: “Davamızdan vazgeçmeyeceğiz. ”

Kaçar ailesinin evi ve eşyaları halen Hewlêr’de. Kaçar ailesi günlerdir Süleymaniye’ye taşınmaya çalışıyor ancak asayiş güçleri ikametleri olmadığı gerekçesiyle ev kiralamalarına izin vermiyor ve aile bir aydır göçmen bir ailenin yanında kalıyor.

Güney halkına sesleniyorum

Hasan Kaçar, ne Hewlêr halkının ne de Süleymaniye halkının bugüne kadar KDP’nin eylemlerine karşı çıkmadığını belirterek, onlara çağrıda bulundu: “İktidar her ne kadar aramıza farklılıklar da koysa bizler kardeşiz, Kürt’üz ve bu toprakların sahiyiz. Böyle bir adaletsizlik yapıldığında önce sizler ona karşı çıkmalısınız.  Yaklaşık bir aydır buradayız ve hiç kimse yanımıza gelerek  bu durumdan memnuniyetsizlik duyduğunu söylemedi. Bu durum üzerimizde çok zorumuza gidiyor ve canımızı acıtıyor. Buradaki iktidarın düşmanla birlikte hareket ettiğini biliyorum ve bu benim için şaşırtıcı değil ama sessizliğiniz bizi incitiyor.”

‘Ankilozan spondilit ve Crohn hastalığı’ gibi kronik hastalıkları bulunan Hasan Kaçar, aylık 250 dolarlık enjeksiyon kullanmak zorunda. İğnesi yapmadığında ayağa kalkamıyor ve yaşamını normal bir şekilde sürdüremiyor.

Bunları da beğenebilirsin