Besê Erzincan: Sadece erkeğin söz sahibi olduğu yerde, özgürlük yoktur

Pazartesi, 17 Haz 2019 – 12:47  ROJNEWS / BEHDÎNAN

KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan,  Başur’daki kadınların özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesine ilişkin Rojnews’e konuştu.

Başur’da kadın özgürlüğü bilinci ve kadınların mücadelesinin her geçen gün gelişim gösterdiğini belirten Besê Erzincan, “Başur tarihine baktığımızda kadınlar Saddam rejimine karşı verilen mücadelede yurtseverlik bilinciyle, fedakarlıklarıyla, cesaretleriyle büyük bir yer edinmiştir ve emek vermiştir. Leyla Qasim, cesur duruşuyla, ülkesine olan sevgisi ve bağlılığıyla Kürt kadınları başta olmak üzere bütün kadınlara örnek olmuştur. Leyla Qasim gibi yüzlerce kadın direnişlerde ve savaşta mücadele etmişlerdir” şeklinde konuştu.

‘Kadınların mücadelesi ve emeği olmasaydı Kürdistan Bölgesi Hükümeti de olmazdı’

Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin kuruluşunda kadının rolüne dikkat çeken Besê Erzincan, “Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin kurulduğu 1992 yılında da kadınlar çalışmalarda aktif olarak yer almıştır ve stratejik bir rol oynamıştır. Kadınların devrime doğrudan desteği ve katılımı olmasaydı Kürdistan Bölgesi Yönetimi de kurulmazdı. KDP ve YNK başta olmak üzere birçok siyasi parti kadınların devrim içerisindeki rolünü değersiz gördüler ve kadınlar devrimde hiç yer almamış gibi bir yaklaşım sergilediler. Bu tabi ki doğru değil. Kadınların ülke yönetiminde ve bütün yaşam alanlarında  yer almasını istemeyen eril zihniyet ve iktidar kadını belli bir kalıba sıkıştırmıştır. Eril zihniyetin bu tutumu kadın örgütlülüğünün ve kadınlar arasındaki ortak mücadelenin gelişmesine engel olmuştur. Bu durum kadın emeğinin görülmemesine neden olmuştur. Eril zihniyet ve iktidar kadının devrimdeki rolünü hala anlamamıştır, anlamak ta istememiştir.  Bu nedenle kadınların hükümet içerisinde ve bütün yaşam alanlarında görev almasına sıcak bakmıyor. Yalnızca erkekler devrim yapmış gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Devrimin halkın ve kadınların mücadelesi ile değil partilerin eliyle gerçekleştirildiğini göstermeye çalışıyorlar. Halk olmazsa ve partilere destek vermezse partiler tek başına hiçbir şey ifade edemez.  Bir  grubun çıkarlarını koruyan rantçı bir örgütlülüğe dönüşür.

‘Sadece erkeklerin söz sahibi olduğu bir yerde özgürlük yoktur’

Başur’da halk büyük bir mücadele sonucunda statü sahibi oldu. Birçok kadın eşiyle ve ailesiyle birlikte sömürgeciliğe karşı savaştı. Kadınlar devrimde ve Kürt halkının özgürlük mücadelesinde söz sahibi oldu. Bu nedenle Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nde kadınların söz sahibi ve haklarının olması gerekiyor. Eşitliğin, demokrasinin ve özgürlüğün sağlanması için kadın erkek eşitliğine ihtiyaç var. Sadece erkeklerin söz sahibi olduğu bir yerde özgürlük yoktur.”

 ‘Kadınlar parlamento ve yönetimde ne kadar yer alıyor?’

Başur’daki partileri eleştiren Besê Erzincan, “Parlamentonun kuruluşundan bu yana kadınlar Kürdistan Bölgesi Parlamentosu’nda ne kadar aktif rol alabildi? Kadınların parlamentoda yer almasına ne kadar izin verildi ? Kadınlar siyasette belirleyici rol alıyor mu? KDP, YNK, Goran, Yekgirtu ve Komela İslami vb.  partilerin içerisinde kadının rengi ne kadar ortaya çıkıyor? Kadın parlamenterlerin sayısı çok az. Erkek egemen zihniyet bilinçli, etkili rol oynayan kadınların parlamentoda yer almasına izin vermiyor. Kadınların parlamentoda yer almasına izin verseler bile aktif rol oynamalarına izin vermiyorlar. Basında çıkan bütün görüşmelerde erkek egemenliğinin öne çıktığı görülüyor, kadınlar hiç yok. Siyasete katılabilecek etkili bir kadın oluşumunun olduğunu biliyoruz. Neredeyse bütün yönetimler erkeklerden oluşuyor. Yine kadın sorunlarının çözülmesi için ne kadarlık bir bütçe ayırılıyor? En yoksul, eğitimsiz ve işsiz olanlar yine kadınlardır ve sağlık imkanlarından mahrum bırakılıyorlar. Kadınlara yönelik şiddet oranları biliniyor. Erkek, şiddet uygulayarak kadının iradesini teslim almak istiyor. Kürdistan Bölgesi Parlamentosu ve partiler, kadın şiddetine karşı ne yapıyorlar?

Parlamento ve hükümet kadınlara hangi hizmetleri yapıyor, kadınlara nasıl destekler veriyor?

Bugüne kadar kadınlara hangi hizmeti götürdüler? Kürdistan Hükümeti bütçesinin nasıl kullanıldığı bilinmiyor? Şeffaflık diye bir şey yok. Kadın kurumları desteklenmiyor. Dışarıdan bakıldığında erkek egemen zihniyetinin iktidarın karakterine nasıl büründüğünü görebiliriz. Bu egemen zihniyet kadınların siyasette yer almasını istemiyor. Örneğin hükümet kurulduğunda kadınlar görevlendirilmiyor. Ancak kadınların siyasete katılımı daha fazla olmalıydı. Kadın sorunları daha fazla gündem olmalı ve çözüme kavuşturulmalıydı. Kürdistan Hükümeti Meclisi kadın sorunlarını çözen değil üreten bir yer olmuştur. Kürdistan Bölgesi Hükümeti demokratik ve özgürlükçü formlardan uzak erkek egemen zihniyetinin hâkim olduğu bir tutuma sahiptir. İşte bu tutum yüzünden çok sayıda kadın sorunu ile karşı karşıya kalıyoruz. Başur siyaseti dışa bağımlı olduğu için bir türlü bu sorunlar aşılamıyor” şeklinde konuştu.

“Kadın örgütleri toplumdan uzak kalıyorlar”

Kadınların siyasete katılmak için erkeklerden bir beklenti içerisinde olmaması gerektiğini vurgulayan Besê Erzincan konuşmasını şöyle sürdürdü, “Kadınlar kendileri olarak siyasette yer almalıdır. Yoksa erkek zihniyeti siyasetteki üstünlüğüne devam eder. Erkek egemen zihniyet, toplumun ve kadınların hiçbir hakkını tanımıyor. Kadın hareketleri ve sivil toplum örgütlerinin toplumdan uzak olmaması gerekiyor. Her ne kadar kadın örgütleri belirli bir çaba ve emek içerisinde olsalar da siyasi partilerin tutumunu eleştireceklerine ve alternatif çözümler bulacağına onlara benziyor. Kadınları toplumsal sorunların çözümü için sürekli çalışma yürütmelidir. Kadın örgütleri mahallelerde ve köylerde yaşayan kadınlar için çalışma yürütmelidir ve proje yapmalıdır. Parlamento içerisinde yer alan kadınların kadın sorunlarını çözme eksenli toplanması gerekiyor. Sadece 8 Mart, 25 Kasım’da değil her zaman ortak çalışma yürütmeliler. Her kadın kendisine ‘Bugün kadınlar için ve halkım için ne yaptım?’  diye sormalıdır. Bu esasta günlük yaşama dahil olmalılar.”

‘Başurlu kadınlar Avrupa’ya gitmeyi özgürlük sanıyor’

Başurlu kadınların Avrupa ülkelerine göç etmesini eleştiren Besê Erzincan, “Başur’da her yerden daha çok bireysel özgürlük anlayışı var ve bu anlayış kadınlarda var. Avrupalı olmak istiyorlar ve Avrupa’ya gitmeyi özgürlük sanıyorlar. Avrupa’yı taklit ediyorlar.  Ancak bilindiği gibi Avrupalılar yüzyıllarca kendi topraklarında verdikleri demokrasi ve özgürlük mücadelesi ile bugüne gelmişlerdir. Kürtler olarak bizler de kendi topraklarımızda demokrasi ve özgürlük mücadelesi verebiliriz, emek vererek özgürleşebiliriz. Özgürlük bu topraklarda özgür bir yaşam kurabilmektir. Avrupa’da yaşamak, Avrupa’yı taklit etmek özgür olduğumuz anlamını taşımıyor. Elbette Avrupa’nın demokrasi değerlendirmelerinden ve olumlu yanlarını ele alıp değerlendireceğiz. Ancak kendi topraklarımızda özgürlüğümüz ve halkımız için çalışmalıyız. Toprağından uzaklaşan bir halk hiçbir zaman özgürleşemez. Bireyin özgürlüğü halkın özgürlüğü olarak ele alınmalıdır. Bireysel ve toplumsal özgürlük dengesi olmalıdır. Kürt kadınları özgürlük, örgütlülük bilincine sahip olmalıdır.

Kürt kadınları, işgalci devletlerin Kürt halkını dört bir taraftan ablukaya aldığını bilmeli ve bu bilinçle topraklarını savunmalıdır. Kürdistan’daki Arap, Süryani, Türkmen, Ermeni halklar birlikte yaşam modelini geliştirmelidir. Kadınların özgürlük bilincine sahip olması için özgür kadın akademilerine ihtiyaç var. Kadınlar eğitim, sağlık, hukuk  ve aile içerisindeki sorunlara demokratik çözüm bulmak için çalışma yürütmelidir. Kadına yönelik şiddet, cinsel istismara, küçük yaşta evlilik oranları çok arttı. Kadınlar evin içerisine hapsediliyor ve kadınlar sadece anne rolüyle sınırlandırılıyorlar. Kadınlara cinsel obje olarak yaklaşılıyor. Kadına bir insan gibi bakmıyorlar. Kadınlar erkeğin mülkiyetinden hala kurtaramamışlar kendini. Kadınlar kendi kararlarını kendileri almalı ve kendini yeniden yaratmalıdır. Kadınlar bireysel değil örgütlenerek çalışma yürütmelidir. Kadınların özgürlük mücadelesine sahip çıkmalıyız ve çalışma yürütmeliyiz.”

‘Dünyadaki, bölgedeki ve Kürdistan’daki kadınların deneyimlerinden faydalanabiliriz’

Dünyadaki ve Kürdistan’daki kadınların özgürlük mücadelesine dikkat çeken Besê Erzincan, “Kadınların bilinçlendiği, deneyim sahibi olduğu bir çağdayız. Kürdistan’daki kadınların özgürlük mücadelesi hiçbir zaman bu kadar gelişmemişti. Bu yönden şanslıyız. Çözüm için pratik modeller var önümüzde.  Deneyimlerden faydalanmalıyız. Dünyadaki kadın mücadeleleri çok gelişim gösterdi. Neredeyse bütün dünya ülkelerinde kadınların yürüttüğü kampanyalar var. En önemlisi de Bakur ve Rojava’daki kadınların özgürlük mücadelesi, YPJ’nin direnişi ve Rojava devriminde kadınların etkin rolüdür.  Kadın örgütlülüğü ve bütün alanlarda eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemi tarihi gelişmelerdir. Yüzbinlerce kadın eşit temsiliyetle yaşamın bütün alanlarında yer alıyor, deneyim sahibi oluyor ve çoğu zaman erkeklerden daha iyi çalışma yürütüyor. Jineoloji her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Kadınların bağımsız ve doğal bir şekilde hareket etmesi Kürdistan ve Ortadoğu’da ilgiyle karşılanıyor. Dünyadaki, bölgedeki ve Kürdistan’daki  kadın deneyimlerinden yararlanmamız gerekir.”

‘Başur’daki kadınların mücadeleleri kolektif değil bireyseldir’

Dünyadaki ve Kürdistan’daki kadınların gelişmesine paralel olarak Başur’da da kadınların kadın özgürlüğü konusunda belirli bir bilinç düzeyine ulaştığını belirten Besê Erzincan, “Başur’daki kadınlar özellikle çalışma alanlarında, evde ve  okullarda  birer birey olarak önemli bir düzeye ulaştılar. Ancak örgütlülük konusunda, birlikte çalışma yürütme ve birlik olma konusunda zayıflar. Erkeğin değil kadının çıkarlarını savunan bir siyaset anlayışına ihtiyaç vardır. Stratejik ve kadın sorunlarına çözüm bulan bir anlayışa ihtiyaç var.  Süleymaniye, Başur’da özgürlük, demokrasi, siyaset ve kültür alanında olumlu bir örnek oluşturmuştur. Bu nedenle Kürdistan’da kültürün merkezi olarak rol oynamıştır. Hefsexana Neqib gibi birçok kadın kadınların özgürlüğü için öncülük etmiştir ve kendilerini feda etmişlerdir. Etkilerini günümüzde de hissediyoruz. Süleymaniye’de kadınların etkin bir rolü vardır. Ulusal ve demokrasi konularında mücadele yürüten birçok kadın var. Mücadelenin devam etmesi Kürdistan’daki bütün kadınlar için önemlidir.

‘Başurlu kadınlar yarım kalan devrimi tamamlayabilirler’

Başur’da bir devrim gerçekleşti ancak yarım kaldı. Yarım kalan devrim ancak kadının mücadelesiyle tamamlanabilir. Kürdistan demokrasi ve özgürlük prensibini esas alarak gerçek devrimi gerçekleştirebilir. Gerçek ve demokratik bir devrim için güçlü bir kadın mücadelesine ihtiyaç vardır. Gerçek devrim kadın özgürlüğü devrimidir. Bu esasta kadınlar demokrasi, ulusal, özgür düşünce, ekoloji ve insan hakları konusunda daha aktif hareket edebilirler. Kadınlar devlete veya mevcut erkek egemen sisteme karşı beklenti içerisinde olmamalıdır. Kendi gücünün farkında olmalı ve çalışma yürütmelidir. Başur’daki kadınlar, haklarını elde etmek için ortak hareket etmeliler. Son günlerde kadınlar kadın sorunlarına cevap olabiliyorlar ve örgütlülüğü sağlayabiliyorlar. Bu konuda ciddi istek var. Yerinde bir tutumdur ve önemlidir. Kadınlar özgürlük ve demokrasi çalışmalarına sahip çıkmalıdır.

‘Kurtuluş ortak mücadele ile mümkündür’

Kürt kadınlar olarak birlik olma çalışmalarını bir seviyeye kadar getirebildik. Ama ilerletemedik. Ortak bir mücadeleye sahip olsaydık ulusal birliğin yanında,  kadın özgürlüğü için de bir zemin oluşturabilirdik.  Kadınlar olarak birlik ve örgütlü olmayı sağlamalıyız. Ortak bir mücadele ile gerçek kurtuluşu sağlayabiliriz” dedi.

Türk devletinin Başur’a yönelik işgal saldırılarına karşı kadınların tavrına dikkat çeken Besê Erzincan, ” Kadınlar  ve halk olarak çok ciddi saldırılar altındayız. Başur’daki halkımız  statü konusunda çok önemli mesafeler kat etmiş olsa bile bölgedeki gelişmelerden kaynaklı sürekli tehdit altındadır. Kürt sorunu Bakur, Rojava ve Rojhilat’ta çözülmedikçe Başur’da da halk özgür ve güvenli bir şekilde yaşayamaz. O yüzden Kürt birliği önemlidir. Tarih boyunca Kürtlere düşmanlık eden Türk devleti Kürdistan’ı kendi toprağı olarak görmektedir. Erdoğan, Osmanlı dönemine geri dönmeyi hayal ediyor. Bu yüzden PKK’yi bahane ederek Başur ve Rojava’ya saldırıyor.

‘Başurlu kadınlar Efrin işgalinden ders çıkarmalı’

Türk devleti Efrin’den sonra şimdi de  Bradost bölgesine yönelik işgal saldırıları gerçekleştiriyor. PKK’nin buradaki varlığı sadece bir bahane. Türkiye Başur’da yapılan referanduma da karşı çıkmıştı. Türk devlet zihniyetinde Kürt iradesi diye bir şey yok. Bugün PKK direnişi olmasaydı, Kürdistan Bölgesi Hükümeti hedef alınırdı. Öncelikle Kerkük, Musul, Duhok, Hewler ve Süleymaniye’yi de işgal etmek isteyecektir. Türk devletinin Efrin ve Xakurkê’ye yönelik saldırılarının temeli budur ve amacı Kürdistan topraklarını işgal etmektir. Kürt kadınları Kürdistan’ın dört parçasına karşı gerçekleştirilen saldırıları kendilerine yapılan bir saldırı olarak ele almalı ve saldırılara karşı duruş sergilemeli.

Türk devleti kadın özgürlüğü konusunda cinsiyetçi bir siyaset yürütüyor. AKP’nin kadına yönelik politikası kadınları eve hapsetme üzerindir. Kadını sosyal yaşamdan uzaklaştırmak ve erkeğe köle yapmaktır. Bu yüzden de Bakur’daki kadın kazanımlarına saldırıyor. En son saldırı da Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi eylemlerine destek veren beyaz tülbentli kadınlara olmuştu. Türk devleti kadınlara yönelik ahlak dışı, insanlık dışı ve çirkin saldırılar gerçekleştirdi.

‘Türk devletinin işgal saldırıları kadın özgürlüğüne saldırıdır ‘

Türk devletinin başlattığı saldırılar hem Kürdistan topraklarına hem de kadın özgürlüğüne yöneliktir. Kadın özgürlüklerini ve haklarını savunan her kadın Türk devletinin saldırılarına ‘artık yeter ‘ demelidir. Türk devletinin işgal ettiği her karış toprak aynı zamanda kadın haklarına saldırıdır.

Kadınlar ülkeleri işgal altında olduğu sürece özgürlüğü olamaz. Türk devleti Başur’daki üslerini her geçen gün arttırıyor.

 ‘Biz Başur’daki kadınlarla ortak bir mücadele vermeye hazırız’

Başur’lu kadınlara ortak mücadele etme çağrısında bulunan Besê Erzincan, ” KJK olarak kadın özgürlük mücadelesini büyük bir iddia ve kararlılıkla büyüterek sürdüreceğiz. Biz bu mücadeleyi verirken eksiklerimizin farkındayız. Bizim bu eksiklikleri aşma çabamız ve tavrımız var. Halkımızın ve kadının özgürlüğü  örgütlenme ve birlikte mücadele ile mümkündür. Çalışmalarımız bu esas üzerinde devam edecektir. Biz KJK olarak Başur’da yapılan tüm çalışmalara destek vermeye hazırız ve ortak yapılacak olan her çalışma için de hazırız. Özgür bir gelecek ortak akıl ve kadın emeğinden geçiyor. Biz özgürlük, örgütlenme ve eylemsellik içinde olan tüm kadınların yanındayız. Bu temelde tüm kadınları sevgiyle selamlıyoruz” dedi.

(hb)

Bunları da beğenebilirsin