KBDH Konseyi Üyesi Sarya’dan 25 Kasım mesajı

Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) Konsey Üyesi Hevi Sarya, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne ilişkin açıklama yaptı.

Kadın özgürlük mücadelesinin önemli bir politik mevzisi olan 25 Kasım’ın ön günü olduğunu hatırlatan Sarya, 25 Kasım’ın tarihini hatırlattı. Tarihsel anlamı bakımından 25 Kasım’ın bugün açısından da faşizme ve erkek egemenliğine karşı önemli bir kavga ürünü olduğunu vurgulayan KBDH Konsey Üyesi Hevi Sarya’nın açıklaması şöyle devam etti:

“Kasım ayına bu temel de direnişlerle ve mücadelelerle girdik. Bu yönüyle şu an Sudan’daki mevcut askeri faşist darbeye karşı direnen Sudan halkını ve burada saf tutan Sudanlı kadınları selamlamak istiyoruz. Yine Etiyopya’da mevcut faşist rejimin politikalarına karşı direnişte olan ve gerilla savaşını büyüten, halk cephesinde savaşan kadınları buradan selamlamak istiyoruz. Rojava’da Türk devletinin işgal saldırıları, işgal tehditleri karşısında alanları tutan ve mevzilerde yer alan, kadın öz savunmasını güçlendiren Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınları selamlamak istiyoruz.

Evet içinde bulunduğumuz konjonktür bakımından dünya genelinde en temel öne çıkan sorunları ifade edecek olursak, işsizlik, yoksulluk, emek sömürüsü, ekolojik yıkım, yağmacı-işgalci savaşlar bugün dünya halklarının ve kadınlarının en temel sorunları olarak öne çıkıyor. Emek ve sermaye arasındaki çelişki derinleşiyor. Burjuva devletler ve ezilen halklarımız arasındaki çelişkiler derinleşiyor. Bununla birlikte özel mülkiyetin cins karakteri olan erkek cinsi egemen bir cins olarak mevcut burjuva devletlerde varlığını gösteriyor ve bir erkek devlet zorbalığı biçiminde ezilen cinsler, ezilen kadınlar üzerinde büyük bir baskı politikası geliştiriyor. Yani cins çelişkisinin de halk ve devlet çelişkisi, emek ve sermaye çelişkisiyle birleşik olarak derinleştiği bir politik konjonktür içinde olduğumuzu belirtebiliriz.

Bütün bu çelişkilerin kendisi bir kriz halidir. Tabii faşizm bir cins karakteri olarak da erkek cinsinde kendini temsil ediyor. Dolayısıyla da faşizm ve erkek egemenliği iç içe ilerleyen bugün dünya halklarının ve kadınlarının baş belası olarak kendini kurumsallaştıran, örgütleyen bir yerde duruyor.

Türkiye ve Kürdistan açısından tabii faşizm ve erkek egemen politikalar olağanüstü değil bir olağan haldir aslında ya da bir istisna değil kaidenin ta kendisidir. On yıllardır mevcut iktidarın kendisine baktığımızda yoğun bir faşizm ve yoğun bir erkek egemen politika gerçekliğiyle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz ve bu temelde de Türkiye ve Kürdistan’da büyük direnişler gelişmiştir. Mevcut devrimci hareketin ve aynı zamanda silahlı mücadelenin, kitle mücadelesinin faşizme karşı ve aynı zamanda erkek egemenliğine karşı yürüttüğü mücadele bugün yeni bir düzey kazanmıştır. Bu yönüyle 2021 yılı gerek kitle hareketi açısından gerek de fiili meşru mücadelenin büyütülmesi ve özsavunmanın, silahlı mücadelenin geliştirilmesi açısından önemli bir yerde durdu.

Biz Kadınların Birleşik Devrim Hareketi olarak, 25 Kasım’a yaklaşırken faşizme karşı mücadeleyle erkek egemenliğine karşı mücadelenin bir arada ele alınarak yürütülmesinin önemli bir yerde durduğunu düşünüyoruz. Evet 25 Kasım deyince, kadına yönelik şiddet deyince, en başta faşizm akla gelir. Faşizm kadına yönelik şiddettir. İşgal kadına yönelik şiddettir. Irkçılık-şovenizm kadına yönelik şiddettir. Emek sömürüsü kadına yönelik şiddettir.

Ve evet, kadına yönelik şiddeti biz durduracağız. Burjuva adalet mekanizmaları, erkek adaleti değil, kadına yönelik şiddeti birleşik kadın direnişimizle, kadın öz savunmasını örgütleyerek ve kadın özgürlük mücadelesini büyüterek kadına yönelik şiddeti biz durduracağız. Kendi öz gücümüze güvenerek yapabileceğimiz ve zafere kavuşturabileceğimiz bir olgudur bu. Tamda bu temelde bugün kadın hareketimizin mücadelesinin en temel konularından biri olan taciz, tecavüz, istismar ve kadın cinayetleri gibi sorunları da bu temelde ele alınması gerektiğini önemsiyoruz. Kadına yönelik şiddeti örgütlenerek, savaşımı büyüterek, kadın milislerini geliştirerek biz durduracağız. Ve ancak bu şekilde özgürlüğümüzü kazanabiliriz.

25 Kasım’ın büyütülmesi açısından ortaya koyacağımız en temel parola kadın milislerinin örgütlenmesidir. Türkiye’deki ve Kuzey Kürdistan’daki kadın özgürlük mücadelemizin gelişim yakalayabileceği ve daha ileri bir noktaya sıçrayabileceği en temel politik öncelikli sorun kadın milislerinin örgütlenmesi sorunudur. Çünkü kadın milisleri doğrudan kendi öz gücüne güven anlamına gelir. Kadın milisleri doğrudan hesap sorma mekanizmasıdır, doğrudan politik anlamda bu mücadeleyi daha ileriye sıçratmanın örgütsel aracıdır. Türkiyeli ve Kuzey Kürdistanlı kadınlara şu çağrıda bulunmak istiyoruz. Özgürlük için KBDH milislerine, kadın dayanışması için KBDH milislerine, adalet için KBDH milislerine çağırıyoruz tüm kadınları. Ve son olarak şunu söylemek istiyoruz. Savaşarak, silahlanarak ve örgütlenerek kadın özgürlük mücadelemizi zaferle taçlandıracağız ve faşizme karşı, erkek egemenliğine karşı mücadeleyi yükselterek özgürlüğümüzü kazanacağız.”

(rb)

Bunları da beğenebilirsin