KJAR: Şiddete karşı birlik olun, mücadele edin, özgürleşin!

Cuma, 30 Ağu 2019 – 09:28  HABER MERKEZİ

Doğu Kürdistan Kadınlar Topluluğu (KJAR), kadın yönelik şiddete karşı yürütülen çalışmalar, 1 Eylül Dünya Barış Günü ve bölgedeki gelişmelere ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

KJAR’ın yaptığı açıklamada şunlar belirtildi:  “Yaşadığımız çağda erkek aklı kadını uçurumun kenarına sürükleyerek toplumu yok oluşa doğru itmektedir. Toplumsal, ulusal, sınıfsal, ekonomik, çevresel vb. çelişkilerin giderek zirveleştiği bir döneme giriyoruz. Bu durum bin yılların uygarlık tarihinin bir sonucu ve çürümesinin bir ifadesi oluyor aynı zamanda. Nasıl ki toplumsal sorunların ortaya çıkışı erkek aklı ve iktidarının bir yaratımı ise bu günde kadın mücadelesi ile değişen ve dönüşen toplumsal yaşama tekrardan bir müdahale söz konusudur. Yaşanan toplum kırıma dur demek kadınların temel görevidir. Özgürlük hareketimizin önderliğimizin tespitinden yola çıkarak 21 yüzyılın kadın özgürlüğünün çağı olacağını söylemesinden sonra erkek egemen sistemi bunun gerçekleşmemesi için karşı bir hamleye geçmiştir.  

Erkek egemen sistemin ideolojiler çağının kapandığı söylemi kadını ve toplumu kendi ideoloji ve özgürlük felsefesinden koparma temellidir. Buna karşı ideolojik bir mücadele ve bilinç içerisinde olmak önem taşımaktadır. Çünkü sistemlerin kadına karşı mücadelesi ve saldırısı da son derece ideolojiktir. Cins ideolojisine ve bilincine sahip olmak, erkek yaratımlarına karşı mücadele etmektir.  21. yüzyıl klasik iktidarların, ulus devletlerin, toplumsal eşitsizliklerin sorgulanıp aşılmaya başlandığı bir dönemdir aynı zamanda. Sistem krizinin yapısallığı bu krizden kadın özgürlüğünü doğurmanın çok fazla yol ve yöntemini bizlere vermektedir. 

Bin yıların uygarlığı özelde de kapitalist uygarlığın kadına belirlediği rolleri ciddi sorgulamalara tabi tutarak bu rolleri değiştirmek için günümüz erkek aklı ile yönetilen dünya siyasetini iyi tahlil  edip buna karşı mücadeleyi yükletmek gerekiyor. Günümüzde belden aşağı söylem ve anlayışlarla siyaset yürüten, cinsiyetçilik, milliyetçilik ve dincilikle insanlığı parçalayan, birbirine kırdırtarak faşizmi geliştiren ‘devlet adamları’ toplumları kendi zaaf ve egolarının kurbanı haline getirmektedir. Dünya emperyalist güçlerinin temsilciliğini yapan,  ABD Başkanı Donald Trump,  Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ve Ortadoğu da Totaliter rejimlerin öncüleri olan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu,  Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz, İran Dini Lideri Ali Xameneyi, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’a baktığımızda bu toplumsal kırım siyasetini açıkça görebiliriz. Kendilerini dünyanın liderleri ve tek hakimi gören bu hastalıklı kişiler, sadece kadını değil, kadın şahsında tüm toplumu hedef almaktadırlar.  Faşizm ve tüm iktidarlar, erkek aklı ve üslubu ile gelişen siyaset, savaşlar, toplumsal ve ekonomik buhranlar en çok kadınları etkilemektedir. Kadın sorunu ulusal, sınıfsal, bölgesel sınırları aşarak küresel bir krize dönüşmüştür. Erkek aklının ürünü olan cinsiyetçilik, milliyetçilik, dincilik ve bilimcilik, kadının ve tüm toplumun eşit, adil ve özgür bir yaşamın önünde engel olmaktadır. 

Erkek egemen akıl ile yönetilen devletler toplumsal uzlaşıyı esas almak yerine talancı, cihatçı, sömürgeci anlayışla çevrelerine baktıklarından, ve kendilerini merkezi bir hegemonik güce dönüştürme hayalleri peşinde koştuklarından toplumlarını sürekli bir savaşa sürüklerler. Bunu yaparlarken de ülkenin kadınlarından kendi özgürlük ve eşit yaşam anlayışlarından refagat etmeleri istenir. Savaşa hizmet için tıpkı bir kuluçka makinası gibi daha fazla çocuk doğurmaları salık verilir. Kiminle, nerede, nasıl yaşamaları gerektiğine kadar her şeylerine müdahale edilerek zapto rapt altına alınmak istenir. Özellikle de Ortadoğu’nun geleneksel toplum yapısının buna zemin sunması kadın açısından yürütülen erkek egemen siyasetini daha çekilmez hale getirmektedir. 

Ortadoğu’da kadınların temel sorunu ve çelişkisi geleneksel toplum akıl ile yürütülen siyasetin kendilerine dayatılması iken Avrupa modernitesinin de kadına alacalı bir yaşam vadi ile kadını özünden, köklerinden kopartarak, sosyolojisine, psikolojisine hatta biyolojisine müdahale ederek sanal bir yaşama mecbur bırakmaya çalışmasıdır. Kadına belirlenen rollerin ve geleneğin sorgulanarak değişimini hedefleyen kadın hareketinin “ŞİMDİ DEĞİŞİM VE ÖZGÜRLÜK ZAMANI” hamlesi Kürdistan’ın her parçası ve Avrupa özgünlüğünde startını almıştır. 

Kadının özgürlük sorunu nasıl ki ülkeleri aşıp küresel çapta bir soruna dönüşmüşse, çözümü de o düzeyde evrensel bir mücadeleyi gerekli kılmaktadır. Bunun için bizde KJAR olarak toplumsal değişim ve kadın özgürlük sorununu gündemleştirmek, ve alternatif bir yaşamı geliştirmek için  ‘Lİ DİJÎ ŞÎDETÊ YEKBİGRİN TÊ BİKOŞİN, AZAD BİBİN’ çerçevesinde hamle çalışmalarımızın startını 28 Temmuz da vermiştik. 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle çocukların daha özgür ve eşit bir dünyada, hayalleri katledilmeden, özgür gelişimlerine ket vurulmadan, yaşayabilmeleri için etkili bir kampanyayı hamlemiz içinde Çocuk evliliklerine hayır adıyla yürüteceğiz.  Hamlemizi her ay yeni bir kampanya ile etkili bir şekilde yürüterek, toplumsal sorunların çözümünü esas alacağız.

Geleceğimiz olan çocuklarımızın hayallerini yıkmak yerine, gerçekleştirmeleri için mücadeleyi esas alacağız. Çocuk yaşta zorla evlendirilerek toplumsal gelenek, ve dinci anlayışların kurbanı olan çocuklarımızı katleden bu erkek egemen zihniyetinden kurtararak özgür yarınları bahşetmenin zamanı gelmiştir. Bunun için başta Ortadoğu kadınları olmak üzere tüm dünya kadınlarına çağırımız; dünyanın her yerinde erkek egemen aklına kurban edilen çocuklarımız için birleşerek, mücadele edelim. Bu kapsamda  Nijerya’da başlatılan “Sen Suçlu Değilsin” kampanyası önemli bir adımdır.    Toplumsal cinsiyetçiliğin sorgulanması, kadın özgürlüğünün önünde engel olan yapılanmaların hedef alınarak değişime zorlanması gerekir. Cinsiyetçilik, milliyetçilik, dincilik ve bilimcilik özgür kadın dünyasını yaratmak için tüm kadınların ortak mücadele edecekleri temel argümanlar olmalıdır.

Kadınların özgür dünyasını yaratmak için kapitalist moderniteye karşı demokratik modernite, çevre ve doğa yıkımına karşı ekolojik mücadele, kapitalist soyguncu düzene karşı komünal ekonominin alternatif olarak sunulması önemlidir. Günümüzde yaşanan sorunların niteliği devrimlerin yaşanmasına ve tarihin seyrini değiştirmeyi bağrında taşıyan özelliğe sahiptir. KJAR olarak bu bilinçle tarihin seyrini kadınların lehinde değiştirmek için aktif mücadeleyle iddialı bir karşı duruşu geliştirmeyi olmazsa olmazımız olarak görüyoruz. 

 Ortadoğu’da özgür yaşam felsefesi temelinde, birlikte yaşadığımız tüm halklardan kadınlarla, ortak mücadeleyi geliştirmeyi ve Jin-jiyan-azadi sloganı etrafında sorunlarımızı gündemleştirip, çözümü ortaya çıkarmada kadınlar olarak devrimin ateşli savunucusu olmalıyız. Dünya kadınları olarak kadın çağının inşasını istiyorsak dünyada gelişen kadın mücadeleleri adına gündemlerimizi birleştirmeliyiz. Bu kapsamda ekolojist, feminist, anti-faşist, anti-kapitalist, sol-sosyalist, aydın, sanatçı, sistem karşıtı tüm kadın hareketlerini KJAR olarak birlikte değişim ve özgürlüğümüzü sağlamak için, ‘Lİ DİJÎ ŞÎDETÊ YEKBİGRİN TÊ BİKOŞİN, AZAD BİBİN’ anlayışı etrafında ortak mücadeleyi geliştirmeye çağırıyoruz.”

(eo)

Bunları da beğenebilirsin