Xanesor direnişinde kadınların öncülüğü

ADAR AVESTA / ROJNEWS

2014 fermanının ardından 3 Mart 2017’de Xanesor’da örgütlenen Êzidî anneler cephede direnerek KDP’nin ihanetine karşı başarılı oldular. Nafya Mêşo, KDP’nin kendilerine vahşice saldırdığını belirtti.

Kadın evrende bağımsız bir renktir. Hayatın her anında kadının fikri, bakış açısı, dokunuşu bir güzellik yaratır. Kadının bu güzelliği  en çok Kürdistan halkının hayatında öne çıkıyor. Çünkü Kürdistan bir direniş ve mücadele kalesidir. Önder Öcalan’ın dediği gibi: “Savaşan özgürleşir, özgür olan güzelleşir, güzelleşen sevilir.” İnsan varlığını ne kadar anlamlı kılarsa, yaşamda o kadar güzellik yaratır.

Şengalli kadınlar 2014 fermanında DAIŞ’e karşı direnişleriyle tarihe damgasını vurdu. Bu tarih, Şengalli kadınların ayağa kalkması için büyük bir güç oldu. Önder Öcalan fikrini tanıdıktan sonra Şengalli kadınlar büyük bir irade ortaya koydu. Bugün bile Şengal’de kadının rengi, sesi, direnişi her alanda öne çıkıyor. Şengal bugün Êzidi kadınların liderliğiyle ayakta duruyor. Bu gerçeğe bir örnek, 3 Mart 2017’deki Xanesor direnişidir. Bu direnişte Êzidi kadınlar düşmana karşı ön saflarda korkusuzca savaşmıştır.

Xanesor direnişinde yerini alan Nafya Mêşo, savaş anlarını ve halkın direnişini anlattı.

Nafya Mêşo

‘Onlar da DAIŞ’di’

Nafya Mêşo, 3 Mart’ın Êzidî halkının kalbinde bir ihanet günü olduğunu üzgün ve kızgın bir şekilde ifade ederek, “KDP’nin Êzidilere birçok kez ihanet ettiği doğrudur ama bu en acı ihanetti. 3 Mart 2017’de Xanesor’a saldıran güçler Roj peşmergeleri idi. 2014 fermanı ile Êzidîleri yok etmek amaçlandı ama sonuç alamadılar.3 Mart’ta da aynı amaçla Şengal halkına saldırdılar. Bu savaşta YBŞ, YJŞ, Êzidi Asayişi gibi Êzidi güçleri vardı. Güvenlik güçleri savaşıyordu ve aynı zamanda başta annelerimiz olmak üzere halkımız da bu saldırıda direnerek savaşçılarını destekliyorlardı” dedi.

‘KDP bize vahşice saldırdı’

Nafya Mêşo savaş günlerini anlatarak, “KDP bize vahşice saldırdı. Savaşmak isteseydik, biz de cephe alabilirdik. Ama biz kardeş kanı dökmek istemedik. Bir sabah üzerimize kurşun yağdırdılar. Êzidilerin acılarını her yere duyuranlara da saldırdılar. Bunlardan biri de gazeteci Nujiyan Erhan’dı. Saldıranlar da DAIŞ’ti. Eğer DAIŞ olmasaydı fermandan çıkan insanlara böyle bir saldırı yapmazlardı.”

‘Êzidi kadınlar gücünü devrimci annelerden aldı’

Savaşlarda en çok kadınlar acı çeker. Nafya Mêşo da bu acıyı ve Êzidi kadınların mevzilerdeki öncülüğünü şöyle anlattı: “Êzidi kadını eskisi gibi değil. Şengal’li kadınların iradesi doğdu. Babanın da acı çektiği doğru ama annelerin ciğeri yandı, anneler daha çok acı çekti. Bu yüzden anneler artık sessizliği kabul etmiyor, kendisine yapılan baskıyı kabul etmiyor. Direndiler ve bu savaşta Êzidi anneler öncülük ettiler. Mevzilerde en büyük direnişi anneler gösterdi. Onlar büyük bir direnişle başardılar. Şimdi Êzidi anneler tüm çalışmalarda yerlerini alıyorlar. Êzidi kadınları savaşçı annelerden güç aldı.”

 ‘Bize ihanet edenleri artık kabul etmiyoruz’

Nafya Mêşo, Êzidi halkı olarak kendilerine ihanet edenleri kabul etmediklerini belirterek, “KDP Herdan’da, Şengal’de bin şehit verdik diyordu. Peşmerge Şengal’de şehit vermedi. KDP bize sırtını döndü ve kaçtı. Fermandan kurtulduk ve halk bir daha KDP’yi bir daha kabul etmeyeceğini söylüyor” dedi.

Kadın tekrar ferman olmasın diye kendini geliştiriyor

Nafya Mêşo, Şengal’deki Êzidi kadınların gelişimine de dikkat çekerek, “Kadınlar gelişti, kendilerini daha da geliştiriyorlar. Şengalli kadınlar artık diplomaside, parlamentoda, siyasi partilerde ve orduda görev yapıyor. Êzidi kadınları, fermanların tekrarlanmasına izin vermeyecek. Çocuğu direndiğinde, o da çocuğuna destek oluyor” dedi.

Nafya Mêşo son olarak Êzidi toplumunu öz güçlerini korumaya ve geliştirmeye çağırarak şunları belirtti: “Artık askeri güçlerimiz arkamızda, onlar olmasaydı, işgalci güçler bizi Şengal’den çıkaracaktı. Halkımız çocuklarına sırt çevirmesin, onları daha da güçlendirsin. Karda ve yağmurda halkını koruyan o savaşçıları halkımızın da aynı şekilde korusun.”

Bunları da beğenebilirsin