KCK, OPCW ve MSF’yi sahaya davet etti

Türk devletinin kullandığı kimyasal silah ve gazların etkileriyle ilgili bilgi veren KCK Sağlık Komitesi, özellikle OPCW ve MSF’yi sahaya davet etti.

KCK Sağlık Komitesi, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) BM, CPT ve insan hakları örgütleri ile tüm hak savunucularına seslendi.

Komite, Türk ordusunun kullandığı kimyasal silah ve zehirli gazları araştırmaya çağırdı; bunun için her türlü destek ve yardımı sunmaya hazır olduklarını ifade etti.
KCK Sağlık Komitesi tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle: “Önderliğimiz, 23 yıldır ağır tecrit altında İmralı işkence sisteminde rehine olarak tutulmaktadır. Tüm hukuksal haklarından mahrum bırakılan Önderliğimiz, hiçbir ahlaka ve hukuka sığmayan özel belirlenen tecrit politikalarıyla tutulmakta ve bir insanın en doğal hakkı olan nefes alma hakkı dahi elinden alınmaktadır. Uzun yıllardır Önderliğimizden haber alamıyoruz. Önderliğimizin sağlık durumu hakkında herhangi bir bilgimiz yoktur ve bu konuda oldukça endişeliyiz. Böyle ağır tecrit koşullarında ciddi sağlık sorunlarının oluşacağı ve sık sık gerekli sağlık kontrollerinin yapılmasının zorunlu olduğu herkes tarafından bilinmesine rağmen şimdiye kadar böyle bir imkan Önderliğimize sunulmadı. Bu konuda sorumluluk sahibi hiçbir kurum ve kuruluş, rolünü oynamadı; sessiz kalmaya devam ediyorlar. Bir an önce bu konuda gerekli imkanlar oluşturulmalı ve ilgili kurum, kuruluş ve kişiler sorumluluklarını yerine getirmelidir.

Normal bir insanın böyle bir ortam ve koşulda bir yıl dahi yaşaması mümkün değilken, Önderliğimiz 23 yıldır direniyor. Sadece Kürt halkına değil, tüm dünya halklarına hatta insanlığa yeni bir umut olmak ve herkese özgür bir gelecek sunmaktadır. Özellikle Önderliğimizin, insanlığın tek çıkış yolu olan demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma temelinde ortaya koyduğu demokratik modernite sistemi karşısında korkuya kapılan kapitalist sistem güçleri, tecridi daha da ağırlaştırıyor. Ağırlaştırılmış tecrit, Önderliğimiz üzerinden derinleştirilip tüm halklar üzerinde yaygınlaştırılmakta, özellikle Kürdistan’da ve zindanlarda daha somut bir şekilde soykırım politikalarıyla tüm dünyanın gözü önünde uygulanmaktadır.

SOYKIRIM UYGULAMALARI SESSİZCE İZLENİYOR

Soykırım uygulamaları bu kadar açıktan yapılmasına rağmen tüm dünya sessizce izlemektedir. Hasta tutsaklara yapılan işkenceler, hak ihlalleri, her türlü yasaklı silahın Kürt halkı üzerinde kullanılması, bunlardan sadece birkaç örnektir. Daha önce birçok defa Kürt halkı üzerinde kimyasal silahlar kulanılmış ve etkileri halen Halepçe’de devam ediyor.  Son yıllarda soykırımcı TC devletinin Kürt halkına karşı kullandığı kimyasal silahlar ve zehirli gazlar, görülmemekte ve hatta meşrulaştırılmak istenmektedir.

ARTIK SAKLAMA GEREĞİ DUYMUYOR

Soykırımcı TC devleti, uzun yıllardır Kürt halkına ve özgürlük gerillasına karşı kimyasal silahlar ve zehirli gazlar kullanmaktadır. Şimdiye kadar bunu gizli yapıyor ve saklıyordu. Son 6 ay içinde, Kürdistan dağlarında yoğun ve şiddetli bir savaş yaşanmakta ve TC işgalci güçleri, gerilladan ciddi darbeler yemektedir. Gerilla güçlerimiz karşısında tüm teknik imkanlarına rağmen çaresiz kalan TC işgalci güçleri, çok yoğun kimyasal silahlar ve zehirli gazlar kullanmaktadır. Daha önce Rojava’da kimyasal silahlar kullandığı defalarca belgelerle kanıtlanmış olan TC güçlerinin, Heftanîn, Metîna, Zap ve Avaşîn’de de yoğun kimyasal silah ve zehirli gazlar kullandığı defalardır kanıtlanıyor. TC soykırımcı devleti, kullandığı kimyasalları artık gizleyemiyor ve en büyük destekçileri olan NATO ve KDP güçleri de kamufle edemiyor. Bundan dolayı artık saklamaya ihtiyaç duymadan açıktan kullanmaktadır.

KULLANILAN KİMYASALLARIN ETKİLERİ

Kullanılan bu kimyasal silahların ve zehirli gazların üretimi, saklanması, taşınması ve kullanımı çok kolay olmalarına rağmen tespit edilmeleri ve etkilerinin, sonuçlarının kapsamının nasıl olacağının anlaşılması oldukça güçtür. Bunun için birçok imkan ve ekipmanın gerektiği herkes tarafından biliniyor. Ancak nasıl etkiler ve zararlar oluşturduğu göz önündedir ve ilgili herkesin araştırmasına yeteri kadar veri/kanıt sunacak bulgular mevcuttur.

TC devletinin gerilla güçlerimize karşı kullandığı kimyasal silahlar ve zehirli gazlar, daha çok boğucu, yakıcı, sinirleri etkileyici, dokuları tahrip edici ve çürütücü etkiler yaratan ölümcül silahlardır. Kullanıldığı alanlarda tüm canlıları ve çevreyi yok eden etkiler yaratmaktadır. Bunun yanında kullanıldığı bölgede havaya, toprağa, suya ve bitki örtüsüne karışarak yıllarca sürecek etkiler yaratarak bölge halkının da sağlığını ve yaşamını tehdit etmektedir.

SİVİL HALKA KARŞI DA KULLANILIYOR

Bilinmektedir ki; bu kimyasal silahlar sadece gerillaya yönelik değil, bölgedeki sivil halkımıza karşı da kullanılıyor. Bundan kaynaklı sivil insanlarımızda şimdiden ciddi sağlık sorunları çıkmakta ve bu sayı hiç de küçümsenmeyecek boyuttadır. Hatta bölgede kullanılan bu kimyasal silah ve zehirli gazlardan etkilenip de hastanelere gitmek isteyen insanlar, KDP ve TC tarafından engellenmekte ve gizli oluşturdukları askeri hastanelerde tedavi edilmektedir. Bütün bu bilinen gerçeklere rağmen yine de kimyasalları kullanan TC işgalci güçlerinin insanlık suçu ısrarla görülmemekte ve sessiz kalınarak ya da açıktan destek verilerek meşrulaştırılmaktadır.
TC işgalci güçlerinin gerilla güçlerimize karşı kullandığı bu kimyasal silah ve zehirli gazlar, sadece gerillaya değil tüm dünyaya ve insanlığa zarar vermektedir. Bu günlerde İklim Değişikliği Konferansı için bir araya gelen devletler ve ilgili kuruluşlar ‘insanlık için kırmızı alarm’ ve ‘insanlık için son şans’ uyarılarıyla insanlığı ve dünyayı kurtarmak istiyorlar. TC devletinin kullandığı kimyasal silah ve zehirli gazların insan ve çevreye verdiği zararları görmeyeceklerse, almak istedikleri sonucun ve bu önemli çabanın insanlığa hiçbir faydası ve olumlu getirisinin olmayacağını bilmelidirler.

SESSİZ KALMAK, KULLANANA ORTAK OLMAKTIR

KCK Sağlık Komitesi olarak buradan açık çağrıda bulunuyoruz. Özellikle kendilerini insanlığın geleceği için teminat gibi gören kurum ve kuruluşlar, insan hakları savunucuları, doğa ve hayvan yaşamı savunucuları neden bu kadar sessiz kalmışlardır?

Buradan OPCW, BM, CPT ve özel olarak MSF’ye sesleniyoruz; TC devletinin, Kürdistan ve Ortadoğu’da işlediği soykırım suçlarına karşı neden sessiz kalıyorsunuz? Kimyasal silahların kullanılmasına sessiz kalmak, kullanana ortak olmak ve destek olmak anlamına gelmektedir.

Özellikle OPCW ve MSF’ye açık çağrımız şudur; bir an önce ve daha fazla zaman kaybetmeden rollerini oynamaya ve gerilla alanlarında TC işgalci güçlerinin kullandığı kimyasal silah ve zehirli gazları araştırmaya, durdurmaya çağırıyoruz. Biz bu konuda her türlü destek ve yardımı sunmaya hazır olduğumuzu belirtmek istiyoruz.”

(rb)

 

Bunları da beğenebilirsin