Viyan Mayi: Kürt davasına sinema da silahlı çalışmalar kadar hizmet ediyor

Kürt davası için silahlı çalışmalar kadar önemli olduğunu belirterek sinemanın önemine değinen Kürt kadın sinemacı Viyan Mayi, dağınık da olsa Kürt sinemasının çok yeni bir alan olduğunu ve çok iyi çalışmalar yapıldığını söyledi.

Kürt Sinemacı Viyan Mayi, 1960 yılında Behdinan bölgesindeki Mayi köyünde doğdu. Annesini küçük yaşta kaybeden Mayi, babasının ise entelektüel bir kişiliğe sahip olduğunu ve çalışmalarını her zaman desteklediğini belirtti.

Rojnews’le yaptığı söyleşide Kürt sinemasında yapılan çalışmalarından bahseden Viyan Mayi, Kürt sinemacı Yılmaz Güney hakkında konuşurken gözleri dolarak onun kendisi için bir ışık olduğunu söylüyor.

Konuşmasına sinemada yapılan çalışmalarından bahsederek başlayan Viyan Mayi, “Sinema benim için gerçekleşeceğine inanamadığım bir rüyaydı. Adım Viyan Mayi, köyümün adını soyadım olarak aldım. Köyümüz yakıldıktan sonra Duhok’a geldik. Sonra Bağdat’taki Kürt Radyosu’na gittim. Orada radyo için film çalışmalarına başladık. O dönem sinemada oyuncu, yönetmen ve senarist olarak çalışma hayallerim oluştu” diyerek sinemayla ilişkisinin nasıl başladığını anlattı.

Viyan Mayi, ilk sinema çalışmasından şu sözlerle bahsetti; “Avrupa’ya gittikten sonra hikaye ve senaryo yazmaya başladım. Ayrıca bilimsel olarak senaryo yazarlığı ve yönetmenlik alanında çalışmam için daha iyi fırsatlar doğdu. Halkımın sevgisi, özgürlüğü ve direnişi daha çok yazmamı ve kendimi daha çok geliştirmemi sağladı. Şimdiye kadar beş kısa film ve bir uzun metrajlı film çektim.”

Viyan Mayi, çektiği filmlerle ilgiliyse şunları söyledi; “Kısa filmlerimden biri olan ‘Merg û namus’ drama tarzı, en sevdiğim çalışmalarımdan biriydi. Ardından çektiğimiz ‘Bûka spî’ adlı film birçok uluslararası festivalde gösterildi. Daha sonra bir kızın sevda ve bir öpücük ile nasıl kurban gittiğini anlatan ‘Keçe Kurdek’ isimli filmi çektik. Bu çalışmanın önemli bir özelliği tüm çalışanlarının kadın olmasıydı. Senaryo, yönetmen, kamera, ses, montaj ve diğer tüm işler kadınlar tarafından yapıldı.”

Viyan Mayi konuşmasının devamında Kürt sinemasının durumunu endişeyle ama bir yandan da umutla anlatarak, “Bana Kürt sineması ne durumda diye sorduklarında ben de Kürtçe ne durumda diye soruyorum. Evet zengin bir dilimiz var ama hikaye yazmak istediğimde ya da film yapmak istediğimde hangi tarzda çalışacağımı ve üreteceğimi bilemiyorum. Yönetmenler olarak altında toplanabileceğimiz bir şemsiyeye ihtiyacımız var. Öğrenme, üretme ve yayma konularında birbirimize yardım etmeliyiz. Kürt sineması dağınık da olsa çok yeni olan bu alanda iyi işler de yapılıyor” dedi.

Viyan Mayi, sinemanın Kürt davasına silahlı çalışmalar kadar hizmet ettiğini belirterek, “Egemen ve kapitalist ülkeler silah satıp, siyaset yapıyor. Ancak halklar Kürdistan topraklarını ve Kürtlerin davasını sinema yoluyla tanıyabilmiştir. Bizi sadece desteklemiyorlar, aynı zamanda bizlere sevdalı, özgürlüğe aşık ve yanımızdalar. Şu anda resimlerimiz dünyanın duvarlarına çiziliyor. Sinema kameraları aracılığıyla acımızı görüyorlar” diye konuştu.

Viyan Mayi ayrıca Kürt sinemacılardan işlerini vicdan ve samimiyetle yapmalarını ve Kürtlerle ilgili bir film yaptıklarında da Kürt halkının direnişi meşru olduğundan gerçekçi olmalarını istedi.

Viyan Mayi son olarak Kürdistan’ın genç doğası ve Kürtlerin yaşamından bahsederek şunları söyledi; “Yaşam modelimiz oldukça genç. Sıtran ve renk modelleri oldukça genç. Beşiğin önünde rengarenk boncukların içinde ninniler söyleyerek çocuklarını büyüten anneler daha sonra çocuklarının ellerine silah vererek ülkelerini savunmaları için onları direnişe uğurluyor. Özgürlüğe aşık bir halkız ve hiçbir halkın özgürlüğünü elinden almadık. Kutsal ve meşru bir iş yapıyoruz.”

Bunları da beğenebilirsin