BERHEM LETÎF / ROJNEWS
Hukukçu ve araştırmacı Aram Hacî, PKK’nin “Terör listesi”nde yer almasının hiçbir hukuki dayanağının olmadığını belirterek, devletlerin çıkarları doğrultusunda PKK’nin listeye alındığını söyledi.
Avrupa Adalet Divanı, Avrupa Birliği’nin (AB) 2014-2018 yılları arasında PKK’yi “terör örgütleri listesi”ne almasına dair kararlarının yeterli argümana dayanmadığı konusu yıllardır tartışılıyor. Belçika İstinaf Mahkemesi’nin 28 Ocak 2020’de PKK’nin “terör örgütü” olarak değerlendirilemeyeceği ve bu çerçevede yargılanmasının söz konusu olamayacağı yönündeki kararı temyiz mahkemesi olan Belçika Yüksek Mahkemesi tarafından onaylandı. Kararın onaylanmasıyla haksız ve hukuksuz bir şekilde Avrupa’da PKK’nin “Terör örgütü” listesine alınmasına tepkiler yükseliyor. Avrupa Birliği’nin (AB) PKK’nin “terör listesi”nden çıkarılması için birçok kampanya başlatıldı. Avrupa Adalet Divanı’nın PKK aleyhinde aldığı karar Avrupa hukukunu sorgulatırken, Kürt halkının ve dostlarının tepkileri büyüyerek, sürüyor.
PKK’nin listeden çıkarılmasına ilişkin konuşan hukukçu ve araştırmacı Aram Haci, PKK’nin “Terör listesi”nde yer almasının hukuki olmadığını anlattı.
Hukukçu ve araştırmacı Aram Haci, PKK’nin siyasi makalesinin barış konusunu ele aldığını belirterek, “PKK’nın siyasi perspektifi barışı konu alıyor. Halkın davası için medeni bir çözümden, birlikte yaşamaktan, uygarlıktan bahsediyor. Bu makale sadece Kürt halkı için değil, tüm Ortadoğu halkları için küresel bir makaledir. Avrupa ve Ortadoğu halkları en gerçekçi olandır. Bu makaleyi okurken ‘terör örgütleri’ ile PKK arasında çok net bir ayrım, farkı görebiliyorsunuz. Ankara gibi bir devletin siyasi ve stratejik çıkarları için, hoşuna gitmeyen hiçbir konuda ve kararda boyun eğmek mümkün olmamalı” diye belirtti.
Aram Hacî devamında şunları söyledi: “PKK, Türkiye’de ulusu ve halkı tehdit eden, yok etmeye çalışan bir güce karşı amansız bir savaş yürütüyor. Ortadoğu’da Kürt davası PKK’nın çalışmaları ve direnişiyle yürütülüyor. ‘PKK’nin terör listesinde yer alması batılı ülkelerin ve özellikle Türkiye’nin siyaset ve stratejisinin çıkarına olduğu kadar siyasi bir konudur da. Bu kararın hiçbir hukuki dayanağı yoktur.”
