Karayılan: 15 Ağustos düşünsel, siyasal ve sosyal bir devrimdir

Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, 15 Ağustos 1984’te PKK’nin öncü kadrolarından Mahsum Korkmaz (Egid) öncülüğünde işgalci Türk devletine karşı Kürt halkına yönelik gerçekleştirilen katliamlara, imha ve inkar siyasetine karşı geliştirdiği ilk silahlı eyleme ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.

Gerilla mücadelesinin öncü komutanı Mahsum Korkmaz’ı anan Karayılan, “Gerillanın ne olduğu konusunu basit cümlelerle ifade edersek; ezilen, sömürülen veya toprakları işgal edilen bir halkın-toplumun, büyük ordulara sahip egemen güçlere karşı geliştirdiği bir direniş ve savaş tarzı olduğunu belirtebiliriz” dedi.

Şark Islahat perspektifiyle geliştirilen asimilasyon planlarıyla toplumun adeta ölümün eşiğine getirildiğini ifade eden Murat Karayılan, “Her başkaldırısı büyük bir katliam ve hüsranla sonuçlanan Kürdistan toplumuna dayatılan asimilasyon, başkalaşıma uğratma politikaları karşısında çaresizleşen, kendinden vazgeçmekten ve teslim olmaktan başka yol bulamayan bir toplumsal gerçeklik oluşmuştu. Artık tümden umudunu yitirmiş, kendisi için bir gelecek göremeyen hale getirilmişti” diye belirtti.

Tam da bu süreçte dünya çapında gelişen gençlik hareketleri ve bunun etkisiyle yükselen Türkiye gençlik hareketi ortamında Kürt gençliğinde de yaşanan yoğunlaşmanın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çıkışını sağladığını söyleyen Karayılan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önder Apo’nun çıkışı kesinlikle tarihsel bir dönemecin başlangıcı olmuştur. Önder Apo, ‘ben Kürt toplumunu kucağımda buldum’ diyor. Yani Kürdistan halkı, bölgenin en kadim halkı olmasına rağmen büyük bir haksızlığa uğramış, parçalanmış, onunla da kalmayıp tümden yok etme ve jenosit siyasetinin kurbanı haline getirilmişti. İşte bu aşamada bir çıkışa ihtiyaç vardı. Önder Apo doğru halkadan yani ideolojiden başlayarak bu tarihsel sorumluluğu üstlendi.”

15 Ağustos Atılımını karanlıkta çakılmış bir kıvılcım olarak tanımlayan Murat Karayılan, “15 Ağustos bir aydınlanma, bir umut olmuş ve bu giderek vücut bulan bir devrimsel perspektife dönüşmüştür. Dolayısıyla 15 Ağustos’la sadece kölelik zincirleri kırılmamış, aynı zamanda beraberinde düşünsel, siyasal ve sosyal bir devrimi de yaşatmıştır. Yani ölümün eşiğindeki toplum dirilerek ayağa kalkmış ve artık kendisi için düşünen, kendisi için savaşan, direnen bir toplumsal gerçeklik haline dönüşmüştür. Bu, sonuçları itibarıyla böyledir” dedi.

Kürdistan’da gerilla mücadelesini geliştirmenin zorluklarına da değinen Karayılan, şöyle devam etti: “Kürdistan’da gerilla öyle kolay pratikleşmedi. Özellikle Egîd arkadaşın şehadetinden sonra yaşanan büzülme, daralma, neredeyse gerilla çıkışını tasfiyenin eşiğine getirdi. Bunun karşısında Partimizin Üçüncü Kongresi’nin kararlaşması ve müdahalesinin gelişmesinin de bir sonucu olarak yeni bir atılım gelişmiştir. Ancak, özellikle Erdal, Bedran gibi önde gelen öncü komutanların şehadeti ardından, çizgiyi saptıran ‘Dörtlü Çete’ dediğimiz eğilimlerin ortaya çıkması, kontra pratiklerinin kendini dayatması ve çeşitli tahribatlara yol açması karşısında yeniden bir iç mücadele dönemi başladı. Bu dönemde Önder Apo’nun kıyasıya bir mücadeleyle üst üste gelişen müdahaleleri ile Kürdistan’da gerillacılık belli bir düzeyi yakalamıştır. Nasıl ki 15 Ağustos Atılımı daha çok içe dönük bir atılım ise, başladıktan sonra da çizginin doğru uygulanması için daha çok içe dönük bir mücadelenin yürütülmesiyle ancak gelişme sağlanabilmiştir.”

Bunları da beğenebilirsin