MİT’in ajanlığını, KDP’nin baskısını kabul etmediği için sınırdışı edildi

Türk MİT’inin ajanlık dayatmalarını ve KDP baskılarını kabul etmeyen  Kuzey Kürdistanlı Hamdullah Aktaş, asayiş güçleri tarafından sınırdışı edildi.

Türkiye’de hakkında açılan siyasi davalardan dolayı Kürdistan Bölgesi’ne göç etmek zorunda kalan Kuzey Kürdistanlılar, Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) bağlı asayiş güçleri tarafından bir bir sınırdışı ediliyor. Hewlêr Asayişi 23 Kasım’da Hasan Kaçar, eşi ve 2 çocuğuyla beraber, 10 Aralık’ta da Güngör Alp, Hewlêr Asayişi tarafından zorla sınırdışı edildi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hewlêr Temsilciliği üyeliğini de yapan Alp da Kaçar da “oturum izni” yok denilerek sınırdışı edildiler.

Kaçar ve Alp’in Hewlêr’den sınırdışı edilmesinin yanı sıra birçok Kürdistanlı siyasi göçmen KDP asayişi tarafından sınırdışı edildi. Sınırdışı edilenlen siyasi göçmenlerden biri de Hamdullah Aktaş. Türkiye’de siyasi davalardan dolayı 2012’de Kürdistan Bölgesi’ne gelen Hamdullah Aktaş, yıllardır Duhok’ta yaşıyor. KDP’ye bağlı asayiş güçlerinin baskıları sonucunda Aktaş, yıl önce KDP asayişinin tehditleriyle sınırdışı edildi.

Türkiye’den Kürdistan Bölgesi’ne gelmesine ilişkin konuşan Hamdullah Aktaş şunları söyledi: “Kuzey Kürdistan’da Kürt özgürlük hareketinin çalışmalarını yürüten örgütlere üyeydim. Ben ve eşim Türk devleti tarafından yaralandık. 3 ay boyunca yatakta kaldık. Cezaevinde bir süre kaldıktan sonra tahliye oldum. Tahliyeden sonra da bana hapis cezası verildi. Başur’da tanıdığım birileri olduğu için geldik.

Duhok’ta çalışmaya başladım. Bir yıl 5 ay çalışmaya başladım ancak maaşımı alamadım. Türkiye’deki baskıların sonucunda buraya geldim. Ama geldikten sonra KDP zulmü başladı. 17 ay çalıştım ve hakkımı yediler, sonra da beni tehdit etmeye başladılar.”

Duhok’ta uğradığı zulme ilişkin de konuşan Aktaş şunları söyledi: “Bir gece üç araçla evimi bastılar. Bana ‘Eğer gitmezsen ya seni öldüreceğiz ya da Türkiye’ye teslim edeceğiz’ dediler. Onlara da söyledim, burada çalıştım, 17 aydır burada çalışıyorum ve maaşımı alamıyorum. Hakkımı verin, buradan gideyim dedim. Bana ‘senin böyle bir hakkın yok, buradan gitmen gerekiyor’ dediler. Bir saat kadar konuştuk. İçlerinden birini tanıyorum, adı Yunus Barzani’ydi ve sonunda bana, ‘Eğer Duhok’tan çıkmazsan seni ibret olsun aracıma bağlayıp Duhok’ta gezdireceğim’ dedi. Bende gitmeyeceğim, elinizden ne geliyorsa yapın dedim.”

Birkaç gün sonra kimliği belirsiz bazı kişilerin kendisini arayıp Zaxo’ya gelmesini söylediğini, gelmediği taktirde kendilerinin geleceklerini söylediğini aktaran Aktaş, “Zaxo’ya gittim. Orada 2 kişi bana Güney Kürdistan’a neden geldiğimi sordu. Onlara ben Kürt’üm, Türkiye’de ceza aldım, bunun için buraya geldim. Avrupa’ya gidebilirim ama Kürdistan benim toprağım olduğu için geldim” diye belirtti.

Aktaş devamında şunları söyledi: “Zaxo’da kendileri için ajanlık yapmamı istediler. “Bana bir çek verdiler ve ne kadar paraya ihtiyacım varsa yazmamı istediler. Para karşılında onlara çalışmamı istediler. Bana, ‘Seni Maxmur ve Kandil’e göndereceğiz, bize o yerlerden bilgi getireceksin’ dediler.Onlara dedim ki, beni burada öldürseniz de ben yapmayacağım dedim. Sonra da bana ‘ya bizimle çalışacaksın ya da buradan çıkacaksın’ dediler. Bana verdikleri çeki geri verdim onlara, eğer kendimi satsaydım, Kuzey’de kendimi satardım, buradan daha fazla para alabilirdim. Ne MİT’çi olacağım ne de ajanlık yapacağım. Bana dediler ki, ‘Seni Türkiye’ye teslim edeceğiz’ dediler. Bende minnetsizim, siz biliyorsunuz dedim. İçlerinden biri bana, ‘buradan git, burada kalıp, yaşayamazsın. Senin yol paranı veririz’ dedi. Paranıza ihtiyacımın olmadığını söyledim.”

Kürdistan Bölgesi’ndeki HDP temsilcisiyle irtibata geçen ve durumunu anlatan Aktaş, daha sonra Duhok’tan Hewlêr’e gelmek zorunda kaldı. Hewlêr’de aynı yaklaşımla karşılaşacağını bilen Aktaş, Hewlêr’den doğrudan Süleymaniye’ye geçip, HDP ile irtibata geçti.

Aktaş, 4 yılı aşkın bir süredir Süleymaniye’de ikamet ediyor ve çalışıyor. Ancak Süleymaniye’de de MİT ve KDP, Aktaş ve onlarca kişiye ajanlık baskısı yapıyor. Aktaş, “Elimizde belgeler de var. Süleymaniye’ye geldikten sonra telefon ve Facebook ile ajanlık yapmamız için baskı yapıyor. Onlara kişi para karşılığında ajanlık yapmamız istendi. 10 gün önce biri bana bir araçla saldırdı ve Türkçe konuşuyordu. Kendimi aracın önünden çekmeseydim, bana çarpacaktı” dedi.

Aktaş, “Eğer birisi iradesine sahipse ve kişiliğini iyi biliyorsa, ajanlığı kabul etmez. Başur’da yaşayan Kuzeyli tüm yurtseverlerden ajanlığı kabul etmemeye çağırıyorum. Her zaman ölüm vardır, ama görkemli bir ölüm olsun. Burada yerimiz olmasa bile Kürdistan’ın özgür dağlarına gidebiliriz. Biz Kürt’üz ve kardeşiz. Kandil ve Garê geniş ve büyüktür. Gidip orada yaşayabiliriz. Ekmeğimizi her yerde yiyebiliriz” dedi.

Bunları da beğenebilirsin