Ronahi: Kürt Aleviler örgütlülüğünü geliştirmeli

KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Elif Ronahi, AKP-MHP iktidarının Maraş Katliamı’nı farklı biçimlerle sürdürdüğünü belirtti, “Kürt Aleviler örgütlülüğünü geliştirmeli” dedi.

KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Elif Ronahi, yıl dönümü vesilesiyle Maraş Katliamı’na ilişkin Medya Haber televizyonuna değerlendirmelerde bulundu.
“Maraş Katliamı’nın 43. yıl dönümünü geride bırakırken; bu katliamı gerçekleştiren faşist güçleri ve bunda yer alan bütün güçleri büyük bir nefret ile kınıyorum” diye sözlerine başlayan Ronahi, “Yine bu katliamda şehit düşürülen, katliamdan geçirilen yurtseverlerimizi büyük bir minnetle, saygı ile anıyorum. Yine Güney Batı şehitlerinden başta Bese Anuş, Battal Efsan, Şexo Dirlik, İsmet Ömürcan, Mustafa Ömürcan Battal Efsan arkadaşın şahsında tüm Güney Batı şehitlerini büyük bir minnetle saygı ile anıyorum” dedi.

‘KİMLİĞİNE SAHİP ÇIKAN KÜRDÜ VE ALEVİ’Yİ HEDEF ALDILAR’

Ronahi, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Neden böyle bir katliam yapıldı. Maraş’ta bunu bilmek incelemek günümüzde de önemini koruyor. Maraş’ta böyle bir katliamı yapmaları elbette ki tesadüfi değildi. PKK’nin kısa süre önce ilan edilmesi, PKK’nin güneybatıdaki Kürt Alevilerin içerisinde etkili olması, en önemlisi de gerçekten nesnelleştirilen bir Kürt gerçekliği vardı. Bu Alevi Kürtleri eğitmesi, bilinçlendirmesi; kendi diline, kültürüne, kendi kimliğine ve en önemlisi de ulusal kimliğine sahip çıkması çok önemli bir süreçti güneybatı halkı açısından. Türkiye devleti PKK’nin buradaki etki düzeyini gördüğünde bilinçlenen Kürdü, ulusal kimliğine sahip çıkan Kürde yönelik böyle bir katliam gerçekleştirildi. Bu katliamı yaptıklarında Alevi ve Sünni Kürtler arasındaki bir çelişkiden kaynaklanan bir durum, bir gidişat gibi gösterseler de, özü itibarıyla hiçbir zaman öyle olmadı. Çiçek Sineması’nda bir bombanın patlatılması, arkasından bir iki gün sonra TÖB-DER’de Mustafa ve Haci, iki öğretmenin solcudur, Kürt ve Alevidir diye katledilmesiyle katliamı başlattılar. 19 Aralık’ta başlayıp 26 Aralık’a kadar bu katliam devam ettirildi. Bu katliam yapılırken polislerin hepsi görev alanlarından çekildiler; çektiler. O zaman CHP iktidardı. Ecevit o zaman başbakandı. Eğer isteselerdi bir gün içerisinde ordu bu katliama müdahale ederek bu katliamı durdurabilirdi. Ama müdahale etmediler. Beş-altı gün boyunca alanı boş bıraktılar. Ne ordu gelip müdahale etti, ne de polisler. Polislerin hepsi çıkarıldı. Sünni Kürtler ile Alevi Kürtler karşı karşıya getirilerek bir katliam yapıldı. Tarihte nasıl ki Kürtlerin başına tavşana kaç tazıya tut politikası uygulandıysa burada da uygulandı. Özellikle bu katliamda Sünni Kürtler tazı yapılırken Alevi Kürtler de tavşan yapıldı. Bu politika tarihte Kürtlere nasıl uygulandıysa, bir prototipi Maraş Katliamı’nda uygulandı. Dolayısıyla Maraş Katliamı’nın tarihini anlamak açısından bir kez daha tarihe bakmak gerekiyor. Özellikle 1925’te nasıl bir katliam süreci başlattıysa Şex Sait isyanıyla deniliyor, bu bilinçli yapıldı. İlk katliam bu dönemde başlatıldı. Kürtler üzerindeki soykırım daha sonra Dersim’de, Ağrı’da geliştirildi. Özellikle Fırat havzasında Maraş’a, Dersim’e, Malatya’ya, Erzincan’a yöneliktir. Bu hattın hepsinde Kürtlük ve Alevi Kürtlük bitirilmek isteniyordu. 1925’te nasıl böyle bir katliam yaptılarsa ikinci aşaması 1978’de Maraş’ta yapıldı. Bunun üçüncü aşaması olarak da Fırat kalkanı olarak Türk devletinin geliştirmiş olduğu operasyon özü itibarıyla bir soykırımdır. Buna her ne kadar Cerablus, Bab denilse de esas hedef burada tüm Fırat havzasını kendi içine alan kuzeyden ve Rojava hattını da içine alan; özellikle Kobanê’de de bunu yapmak istediler. Efrîn’i de işgal ederek üçüncü aşaması Fırat kalkanı adı altında yapılıyor. Özü itibarıyla buradaki hattın hepsinde Kürtlük bitirilmek isteniyor. Burada ekonomik, kültürel ve demografya olarak tümüyle değiştirilmek isteniyor. Bu katliam ile yapıldı, yapılıyor. Kalan Kürtler de oradan göçertiliyor. Türk devleti bunu yaparken üçüncü aşamayı çok iyi bilmek gerekiyor. Özellikle Alevi Kürtlerin bunu tarihsel boyutuyla, güncel boyutuyla çok iyi incelemesi gerekiyor. Önderliğimiz Maraş’ta yapılan katliamın tarihsel arka planını ve o dönem günümüzdeki yönlerin hepsini ortaya koydu. Özellikle buradaki halkımızın, gençlerin bunu çok iyi bilmesi incelemesi gerekiyor. ”

‘KÜRT ALEVİLER ÖZGÜRLÜK SİYASETİNİN ÖZNESİ OLMALI’

Ronahi, Kürt Alevi halkının günümüzde yürütülen siyaseti çok iyi tanıması ve buna karşı uyanık olması gerektiğine dikkat çekerek; günümüzde DAİŞ ailelerinin bu alanlara yerleştirilmesinin tesadüf olmadığını, bu siyasetin bir parçası olduğunu söyledi. “Ayrıca Kürt Aleviler artık özgürlük siyasetinin öznesi olmalıdır” diyen Ronahi, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Maraş Katliamı’nı yapanların hiçbiri yargılanmadı. Bazıları tutuklandı, tutuklandıktan belli bir süre sonra yani belki kısa bir süre cezaevinde bırakıldı. Ama ardından yasal düzenlemelerle bunların hepsi tahliye edildi. Beraat ettirildiler. Özellikle bunun örgütlenmesinde yer alan Ökkeş Kenger diye biri o dönemde, kısa bir zaman sonra beraat ettirildi ve ’91 yılında Maraş milletvekili olarak ödüllendirildi. O yöre halkımızın bunu çok iyi bilmesi gerekiyor. Bir Maraş Katliamı yaşadık, deyip geçmemek gerekiyor. Maraş Katliamı yapıldı, katliamdan geçirilen insanlarımızın sayısı 150 resmi olarak verilendir. Yine 176 kişi yaralandı diye veriliyor, öyle değildir. 500’e yakın insanımız katliamdan geçirildi, katledildi. Yüzlercesi yaralandı, yüzlerce Kürt Alevinin evleri, iş yerleri yakıldı. Kalanlar da dünyanın dört bir tarafına savruldu. Öyle ki Fırat’ın batısı insansızlaştırıldı. Kalan insanlarımız da Avrupa’ya, Türkiye metropollerine savruldu. Buradaki amaç neydi? Katliamdan geçirdiklerini geçirme, kalanların da hiçbir zaman kendilerine gelmeyecek bir şekilde bir katliam yapıldı. Halk burada savrulurken, toplumsallığını kaybetmesi, mücadeleden koparılması ve bir halk olarak savrulmasını istediler. Bunda da başarılı oldular. Bu alandaki halkımızın özellikle Pazarcık, Elbistan, Malatya alanındaki halkımızın bunu görmesi gerekiyor. Antep’teki halkımızın bunu görmesi gerekiyor.

KATLİAMIN DEĞİŞİK BİÇİMİ DAİŞ KULLANILARAK YAPILIYOR’

Maraş Katliamı’nın değişik bir biçimi ve aşaması daha derinlikli ve daha kapsam kazandırılarak DAİŞ eliyle yaptırılıyor. Maraş’a DAİŞ aileleri ve çevreleri yerleştiriliyor. Bu öyle tesadüf, işte halk savaştan kaçıyor, Türkiye sahipleniyor değildir. Bu insanları buraya yerleştirerek kalan Kürtleri de güneybatıdan boşaltmak istiyorlar. Şu an öyle bir hale getirilmiş ki güneybatıda sadece yaşlılar kalmış. Dolayısıyla oraya parça parça Türk faşistleri yerleştiriyorlar. MHP’liler yerleştiriliyor. Yarın öbür gün öyle bir hazırlık yapacaklar ki bunları yerleştirerek kalanlara da katliam yapmak isteyecekler. Dolayısıyla hem orada yaşayan halkımız hem metropollere hem Avrupa’ya savrulan halkımızın bunu çok iyi görmesi gerekiyor. Bunun bilincinde, farkında olması gerekiyor. Bu sadece Alevi oldukları için değil, elbette ki bu da var içinde, ama o hattaki Kürtlerin hepsi yok edilmek, boşaltılmak isteniyor. Özellikle Türkiye’ye sınır olan Kuzey Kürdistan hattında yaşayan halkımıza bu yapılmak isteniyor.
Maraş Katliamı’ndan sonra Kürdistan’ın on ilinde sıkıyönetim ilan edildi. Bununla birlikte 12 Eylül’ün zemini hazırlandı. Daha sonra 12 Eylül askeri cunta devreye girdi. Daha sonra tümüyle hem Kürtleri ve Türkiye’deki devrimci sol hareketleri de kapsayan bir saldırı soykırım, tutuklama ve katliamdan geçirme süreci başlatıldı. Çünkü bu devletin özü; Ermeni, Asuri, Kürt katliamı üzerinden kendini faşist bir devlet olarak, bir rejim olarak kendisini inşa eden bir devlettir. Bu biçimiyle kendisini ayakta tutan bir devlettir. Onun uzantısı olarak şimdi Erdoğan aynısını yapıyor katliamlarla.”

‘KÜRT ALEVİLERİN ÖRGÜTLÜLÜĞÜ GELİŞTİRMESİ GEREKİYOR’

Ronahi, “Kürt Alevilerin kendi içinde bir örgütlülüğü geliştirmesi gerekiyor, bu çok önemlidir” diyerek, şunları ifade etti:
“Bu anlamda Kürt Alevileri çok parçalıdır, devlet bunu çok kötü kullanıyor. Bunun farkına varmaları çok önemlidir. Bu anlamda örgütlülükleri de çok önemlidir. Bir Anadolu Aleviciliğiyle Ortadoğu Aleviciliği çok önemli ve etkilidir. Burayla ortak örgütlenmelere gidebilirler. Bir iletişim içinde olabilir ilişkilerini geliştirebilirler. Kendi inançlarını korumak açısından kendilerini büyütmeleri, genişletmeleri gerekiyor. Bununla birlikte Demokratik Ulusun inşasında çok aktif rol oynamaları gerekiyor. Özellikle Maraş, Pazarcık, Elbistan, Maraş’taki Kürtler, Malatya’da ve birçok Avrupa’ya ve metropollere savrulan Kürtlerin mücadeleye daha güçlü katılmaları, dört elle sarılmaları gerekiyor. Demokratik ulus inşasında yer almalılar. Alevi kültürü de buna çok yatkındır, el veriyor. Yine Kürt Alevilerin mevcut merkezi siyasetten kendilerini uzaklaştırmaları, demokratik siyasetin özneleri olmaları gerekiyor. Daha aktif daha etkili bir rol oynamaları gerekiyor. Bununla birlikte Maraş Katliamı’nın üzerinden 43 yıl geçmiş ama bu katliamın sonuçlarını, bu katliamla ne yapılmak istendiğini, bu katliamı yaşayan Kürt Alevileri kendi çocuklarına bunu aktarmaları gerekiyor. Toplumsal bir hafıza oluşturmaları gerekiyor. Neden böyle bir katliam yapıldı? Her şeyden önce oradaki Kürtleri toplumsallığından uzaklaştırmak istediler. Onun için de kendi toplumsallıklarını da güçlü kurumaları gerekiyor. Ülkenin kendisinde metropolde, Avrupa’da; elbette ki beli bir mücadeleleri var ama yetmiyor. En çok soykırımı yaşayanlar onlardır, savrulanlar onlardır, kültürlerinden, dillerinden koparılmak istenilen onlardır. Herkesten en çok mücadele etmesi gereken, demokratik siyasette, demokratik ulusun inşasında yer alması gereken onlardır. Bu onların hem görevidir hem hakkıdır.”

‘KADINLAR ÖNCÜLÜK ETMELİ’

KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Elif Ronahi, değerlendirmelerini şöyle tamamladı:
“Kürt Alevi kadınları gerçekten sosyal anlamda, kültürel anlamda, bilinç anlamında kendi farkına önemli oranda varmışlardır. İşte Maraş Katliamı’nda yaşayan kadınlar şimdi yaşadığı acıları, katliamın onlar üzerindeki etkileri yazmışlar; yazıyorlar, bu önemlidir ama yetmez. Alevi Kürtlerin örgütlenmesi, mücadeleyle bağının daha güçlü kurulması açısından kadınların öncülük etmesi gerekiyor. Kendi kültürünü koruma, büyütme, dilini, örf ve adetlerini, geleneklerini korumaları, büyütmeleri gerekiyor. Ancak bu biçimiyle Maraş Katliamı’nın intikamını alabilirler. Bu biçimiyle Maraş’ta şehit düşen yoldaşlarımızın intikamını alabilirler. O açıdan kendi örgütlülüklerini daha bir üst aşamaya kendi gençlerini koruma, mücadeleye katılmalarını sağlamaları gerekiyor. Diğer biçimiyle kendimi koruyayım, ailemi koruyayım, ekonomik olarak kendimi idame ettireyim, bu yetmez. Bir insan kendi toplumuyla vardır. Kendi toplumundan koptuğunda artık başkalaşır, başka toplumlara ait olur. Bunun önüne geçmek için gerçekten Kürt kadınının bu konudaki öncülük rolünü oynayacağına inanıyorum. Bu konuda bazı gelişmeleri de insan görüyor, elbette ki bu çok önemlidir ama yetmez. Tüm Kürt Alevi halkımız şunu bilmeli ki eğer PKK bu mücadeleyi geliştirmemiş olsaydı, korumamış olsaydı şimdi Kürt Alevileri denen yaşadıkları coğrafyada özellikle Fırat’ın batısındaki Kürtler kalmazdı. Bunu bilerek mücadelede kendilerini özne yapıp aktif rol oynamaları gerekiyor.
Bir kez daha Maraş Katliamı’nı büyük bir nefretle kınıyor ve bu katliamda katledilen halkımızı minnetle anıyorum, şehitlerimizi minnetle anıyorum. Şimdiye kadar nasıl ki mücadele edip intikam almışsak; hareket olarak da bundan sonra bunun intikamını almaya devam edeceğiz. Bu temelde bir kez daha tüm halkımıza söz veriyoruz ki başta Maraş Katliamı olmak üzere tüm halkımıza yönelik uygulanan soykırımın intikamını şu ana kadar nasıl almışsak bundan sonra da alacağız. Demokratik ulusun inşasıyla halkımızı çok güçlü bir temelde buluşturacağız.”

 

Bunları da beğenebilirsin