Önder Öcalan: Kürdistani halkların Kurban Bayramını kutluyor, başarılar diliyorum

HABER MERKEZİ

Köy köy, aile aile, nereli olursa olsun hiç fark etmeksizin, Serhat’tan Mardin’e, Dersim’den Hakkari’ye birbirinizi tanıyın. Kendinizi kardeş sayın ve yüreğiniz ile kalbinizi bir tutun.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 1998 yılında Kurban Bayramına ilişkin katıldığı Med TV programında tüm Kürdistani halkların bayramını kutlayarak toplumsal barışın ve ahlakın sembolü olan dinin, siyasal İslam eliyle nasıl toplumları sömürme aracına dönüştürüldüğünü, halkların iktidarların çıkarları adına nasıl kurban edildiğine, buna karşı farklı inanç ve kültürlerden olan halkların nasıl birlik içinde olmaları gerektiğine dikkat çekerek önemli değerlendirmeler yapar.

Önder Öcalan’ın 24 yıl önce yaptığı değerlendirmeler günümüzdeki güncelliğini hala korumaktadır. 90’lı yıllarda Erbakan öncülüğünde Kemalist rejime karşı örgütlendirilen siyasal İslamcı çizgi özellikle 2000’ler sonrası faşist şef Erdoğan rejiminin iktidara gelişi ile birlikte Türkiye siyasetinde etkili olmaya başlar. 2015 seçimleri sonrası AKP-MHP faşist ittifakı ile birlikte adım adım örülen milliyetçi çizgideki Türk-İslam sentezi Cumhuriyet’in 100’üncü yılında milliyetçi çizgideki İslami rejimin zaferiyle sonuçlanır.

Faşist Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarı boyunca Türk-İslam senteziyle Kürt halkına karşı askeri, siyasi, toplumsal, psikolojik boyutlarda acımasız bir savaş sürdürülür. Kürt halkına karşı yürütülen bu savaş, milliyetçi Türk-İslam senteziyle Türkiye toplumuna sirayet ettirilerek halklar arasında keskin bir kutuplaştırma yaratır.

Önder Öcalan’ın yıllar önce yaptığı bayram değerlendirmesi günümüzde yaşanan tehlikeyi ön görmüş, bu çerçevede Kürt ve Türk haklarına kardeşlik ve barış dini olan İslamiyet’in özüne dair değerlendirmelerde bulunarak iktidarların oyunlarına gelmemeleri konusunda uyarmıştı. Nitekim Türkiye’de en son yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde faşist AKP-MHP ittifakının seçim kampanyası boyunca din ve milliyetçilik söylemleri iki halk arasında büyük bir kutuplaştırma yaratmış, bu dil seçim sonuçlarını çok büyük bir oranda etkilemiştir. Bugün iki halk arasında kapanması zor bir uçurum yaratmıştır.

Bu yönüyle Önder Öcalan’ın 1998 yılında Med TV’de Kurban Bayramına ilişkin yaptığı değerlendirme iktidarların dini nasıl siyasete alet ettikleri, halkların dini duygularını kullanarak nasıl kendi çıkarlarına kurban ettiğini göstermesi açısından oldukça önemlidir.

Önder Öcalan, Kürt ve Kürdistani halkların bayramını kutlayarak başladığı değerlendirmesinin ilk bölümünde Kurban Bayramının tarihsel toplumsal boyutlarına dikkat çeker.

‘İbrahim Halil Kürdistani bir peygamberdir’

“Kürdistan halkının Kurban Bayramını kutluyorum. Kürdistan halkına Kurban Bayramında, bu günlerde ve baharda bu bayramın onların olduğunu ve gün geçtikçe daha anlamlı olduğunu belirtebiliriz. Daha önce kutlanan bayramlar bizim değildi. Çoğunlukla düşmanın bayramıydı. İslamiyet dinine inancımız var. Ayrıca Hz. İsa’ya ve Hz. Musa’ya inanıyoruz. Bu bayram İbrahim Halil’indir. İbrahim Halil, Kürdistani bir peygamberdir. Hz. İbrahim döneminde insanlar kurban ediliyordu, Hz. İbrahim bu adeti ortadan kaldırdı. İnsan yerine koyun kurban edildi. İnsanlık tarihinde önemli bir adımdı. Lakin şu an yine insanlarımızı kurban ettiklerini görüyoruz. Karşımızdaki düşman her gün bizden kurban istiyor. 18-19 yaşlarında genç ve kadın kurban istiyor. Bunun üzerinde iyi durmak gerekir. Neden kurban veriyoruz, neden vermeliyiz?

Bundan binlerce yıl önce Hz. İbrahim insanların kurban edilmemesini istedi. İnsanlık için koyun kurban ettiklerinde dünyada bir bayram oldu ve o günden bu yana kutlanıyor. Lakin biz halkımızın bayramını kutlayamıyorduk. Fakat şu an halkımızla kutlayabiliyoruz. Bu da bizim için güzel bir şeydir. Umuyorum ki en kısa zamanda insanlarımızı bir daha kurban etmeyeceğiz. Ancak karşımızdaki düşman, Nemrut ve Firavun’dan daha zalimdir, kötüdür. Kandan başka bir şeyle doymuyor. İnsanlık ve siyasetten bir şey anlamıyorlar. Sonuna kadar peygamberler yolundayız. Bütün peygamberler insanlık içindir. Dinleri ise dönemine göre devrimsel çıkışlardır. Şu an bütün Müslümanlara çağrıda bulunuyoruz. Eğer din ve inançları varsa ülkemize baksınlar. Kürt halkı da çoğunlukla Müslüman bir halktır.

Bu halk üzerinde yapılan zulüm ne ile izah edilebilir, hangi din bunu kabul edebilir? Bu zulüm ne içindir? Türkiye’deki Müslümanlara da sesleniyorum. Din adı altında çok şey söylüyorlar ve hacca gidiyorlar ve kurban seviyorlar. Liderinize bakın, zaliminize bakın, bunlar halkımızın gözlerini kurban ediyorlar. Bu sahte Müslümanları münafıklardan kötü ve zındık görüyoruz. Ne oruçları ne de duaları kabul edilir. Özellikle Kürdistan’ı sömürenler ve baskı uygulayanlar. İslamiyet adı altında yaptıklarının hepsi sahtedir ve İslam ile farklı dinlerde bunlar yoktur. Kendilerini Müslüman olarak kabul eden Kürtler de bu zulmü kabul ediyorsa bu münafıklardan daha kötüdür. Oruçları da duaları da kabul edilmez. Kürtler üzerinde bu kadar zulüm sadece onların yaşamına değil, tarihlerine, dillerine ve kültürlerine yöneliktir. Bu kadar soykırım yapılıyorsa ve inançları varsa mücadele lazım.

Bu münasebetle bir şey daha belirteyim. Müslümanlık adı altında sahtekarlık ve zulüm yapanlara sesleniyorum. Siz, İbrahim Halil adını da bozdunuz. Siz İbrahim Halil kavmi değilsiniz, Nemrut’un kavmisiniz. İçinde olduğunuz yaşam ve zalimlere yaptığınız hizmet İbrahim Halil hizmeti değildir. Bu hesap bir gün sorulacaktır. Milleti ve hakları ile mücadele etmeyenlerden hesap sorulacaktır. İslamiyet’te mahşer günü var, mahkeme var. Bu mahkeme gün geçtikçe yaklaşıyor. Eğer dine hürmetiniz varsa ve kendinizi Müslüman sayıyorsanız kendinizi Nemrutlardan kurtaracaksınız. Bu şekilde İbrahim Halil’i ve İslamiyet’i tanırsınız. Onların dini üzerinden sahtekarlığı ve menfaatçiliği maaş ile yürütemezsiniz. Özellikle çevremizde olan ve kendilerini Müslüman zannedenlerin, Kürt hakkı ve şerefini kabul etmeyenlerin İslamiyet’ini kabul etmiyoruz. Ne kadar kendilerini İslam olarak tanıtırlarsa tanıtsınlar onların İslam’ı bizim için büyük sahtekarlıktır. Önderleri de milletleri de bunu çok iyi anlasınlar.”

‘Zerdüşt, Kürt halkının içinden çıkmış bir peygamberdir’

Bayram mesajında Zerdüşt peygambere de vurgu yapan Önder Öcalan, Zerdüşt peygamberin Kürt olduğunu ve mücadele ettiğini belirterek tarihsel toplum gerçeğine dikkat çeker.

Devamında, “Aynı zamanda Hz. Musa ve Hz. İsa’ya inananlar şunu bilmelidir ki, onlarda zulüm yoktur. Eşitlik ve kardeşlik esastır. Özellikle halkımıza zulüm eden ve kendilerini Hristiyan zanneden Almanya hükümetinin Hristiyanlıkla hiçbir alakası yoktur. Bunlar zalimdir. Aşuri ve Ermeni halkının da bayramını kutluyoruz. Bu halklarda çok zulüm gördü. Kürdistan halklarıdır. Biraz Hristiyan biraz Müslümanlar. Gerçekten soykırım ile yüz yüze kaldılar. Kurban Bayramı, sadece Müslümanların değil, onların da bayramıdır. Bu münasebetle onları da Kürdistan halklarından biri sayıyoruz. Verdiğimiz savaş ve mücadele de onlar içindir. Kutladığımız bayram onların da bayramıdır, bu vesileyle bayramlarını kutluyorum.

Bayram vesilesiyle peygamber Zerdüşt’ü de selamlıyoruz. Zerdüşt, Kürt halkının içinden çıkmış bir peygamberdir. Zerdüşti halkımız da Hz. Zerdüşt yolunda şu ana kadar mücadele etmiş ve direnmiştir.”

Önder Öcalan, Kürt halkına kendi toplumsal değerleri etrafında birlik içerisinde olma ve Kürt toplumsallığını güçlendirmesi gerektiğine ilişkin de çok çarpıcı değerlendirmeler yapar.

‘Kendinizi kardeş sayın ve yüreğiniz ile kalbinizi bir tutun’

“Bütün aileler ve Kürtler, zindanlarda tutuklu kalanlara dua edin. Bize ve Kurban Bayramına saygınız varsa birbirinize düşmanlık etmeyin. Esas düşmanınız karşınızdadır. Her gün sizlerden kurban alıyor. Bir damla kanınız ve nefesiniz kalsa da düşmanınıza karşı kullanacaksınız. Günübirlik ve boş çalışmalardan uzak durun. İnsan bir olduğunda, yüreğini ve kalbini birleştirdiğinde hiçbir güç ve düşman sizinle savaşamaz. Bu nedenle büyük kuvvet siz Kürt halkısınız. Eksikliğiniz ve yanlışlığınız zayıflığınızdır. Bu da birlikten uzak durduğunuz anlamına geliyor. Bugün de birliğinizi ve kardeşliğinizi güçlendirin. Köy köy, aile aile, nereli olursa olsun hiç fark etmeksizin, Serhat’tan Mardin’e, Dersim’den Hakkari’ye birbirinizi tanıyın. Kendinizi kardeş sayın ve yüreğiniz ile kalbinizi bir tutun.

Nerede birbirinizi görürseniz selam verin ve başarılarda da birbirinizi kutlayın.

Kürt halkı her gün şehit veriyor. Bu dara düştüğümüz anlamına gelmiyor. Bu bayramın zaferi ve coşkusudur. Bu Kurban Bayramı’nı bugün gerçekten bir bayram olarak kutluyorsunuz. Bizler bu büyük gerçekler üzerinde bayramınızı kutluyor ve başarılar diliyorum.”

Diğer halkları ve inançları Kürt halkının dostları olarak gören Önder Öcalan, mesajının son bölümünde Ortadoğu halklarının da bayramını kutlayarak birlik beraberlik dostluk mesajı verir.

‘Acem, Arap, Türk halkı ile eşitlik ve kardeşlik içinde yaşamak istiyoruz’

“Kürt halkının dostlarını ve büyük dinleri kendimize dost olarak görüyoruz. Özellikle Müslüman halkına, Kürtleri dürüst olarak tanımaları çağrısında bulunuyoruz. Eğer onların insanlığına ve Müslümanlığına inanıyorsanız Kürdistan’da süren soykırıma karşı çıkın. Eğer siz, Kürdistan halkına dost olursanız bizde size büyük dost oluruz. Bu çerçevede Acem, Arap, Türk halkı ile eşitlik ve kardeşlik içinde yaşamak istiyoruz. Eğer Kürt halkı özgür olmazsa ve kazanamazsa hiç kimse kazanamaz ve özgür olamaz. Bu nedenle Kürdistan halkı ile birlik içerisinde olun ve yanlarında durun. Bu münasebetle Arap, Türk ve Acem halkının Kurban Bayramını kutluyor, Kürdistan devriminde başarılar diliyorum”.

Bunları da beğenebilirsin