PKK Hareketi ile yeniden anlamlaşan Newroz Bayramı – 4

İBRAHİM ARİ-ROJNEWS

27 Kasım 1978’de özgür yaşamın adı ve Newroz’u yeniden anlama kavuşturan Kürdistan Özgürlük Hareketi PKK kuruldu. PKK’nin kuruluşu ile birlikte ölü bir halk olarak tanımlanan Kürtler, meftun sayılan ‘hayali Kürdistan’ yeniden gerçekliği ile buluştu.

18 Mayıs 1977 tarihinde Antep’te Apocu Hareketin öncü kadrolarından Haki Karer’in şehit düşmesiyle mücadelede yeni bir evreye geçilecekti. Önder Öcalan, Haki Karer için, ‘Benim gizli ruhumdur’ demişti. Haki Karer’in şahadeti intikam sözüne dönüştürülerek partileşme kararı alınır ve 27 Kasım 1978’de Amed’in Lice ilçesine bağlı Fîs köyünde PKK kurulur.

Ölü Newroz, PKK ile yeniden yaşam buldu

Kürdistan’ı işgal eden devletler, Newroz’un ifade ettiği hakikati yozlaştırmayı ve içini boşaltarak kendilerine mal etmeyi hedeflemektedirler. İran, bu bayramı kendine “Yeni Yıl” bayramı olarak, 15 günlük bir tatille ciddi bir şekilde sahiplenerek kutluyor. Suriye, Newroz’u bir bayram olarak kabul etmemekle birlikte, Kürtlerin bayramlarını coşku ile kutlamalarına ses çıkarmıyor. Irak ise Newroz’u, 24 Eylül 1968’den beri resmi tatil olarak kabul etmiş durumda. Türkiye’de 1924’te Mustafa Kemal’in de katılımı ile Ankara’nın Kavaklıdere semtinde kutlanan Newroz’u, “Saatli Maarif Takvimi” adlı bir duvar takviminde “nevruz” şeklinde yer alan belirsiz, ölü ve kutlanmayan bir gün şeklinde nitelendirir

12 Eylül darbesinin teslim alma ve ihanete sürükleme politikaları yoğun baskı ve işkencelerle Diyarbakır (Amed) Askeri Cezaevi’nde doruğa çıkarıldı. Buna karşın PKK kadroları da kendilerini uzun soluklu bir halk savaşına hazırlamıştı. Baskıların dorukta olduğu 1982 Mart ayında direnişi canlı tutmak için sürekli yeni yöntemler bulmaya çalışan Mazlum Doğan, 12 Eylül diktatörlüğüne karşı 20 Mart’ı 21 Mart’a bağlayan gece Newroz ateşini tutuşturarak fedai eylem gerçekleştirmişti. Eylemini 21 Mart’ta yapmasının nedeni yaşanan esaret koşullarını durdurmak ve 21 Mart’ı artık direniş gününe çevirmekti. O günden sonra Mazlum, “Çağdaş Kawa” ve Newroz’un simgesi olarak anılacaktı. Mazlum Doğan’dan sonra  Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Necmi Öner ve Mahmut Zengin bedenini ateşe verdi; PKK’nin öncü kadrolarından Hayri Durmuş ve Kemal Pir de ölüm orucu direnişi başlattı.

PKK Hareketi, Zindan Direnişine cevaben 1984 yılında işgalci Türk devletine karşı “İlk Kurşun” olarak bilinen 15 Ağustos silahlı mücadele hamlesini başlattı. PKK, 1984 yılından bu yana Türk devleti ve işbirlikçilere karşı büyük zaferler elde ederek “ölü Kürt” denilen Kürt halkını savaşacak, mücadele edecek ve irade sahibi olacak duruma getirdi.

Cizre ve Nusaybin öncülüğünde 1990’lar direnişi

1990 yılına varıldığında Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde başlatılan, 1984 yılında dağlara taşırılan Newroz ateşi artık köyleri ve şehirleri de sarmıştı. 12 Mart 1990 tarihinde Mardin’in Savur ilçesi yakınlarında PKK ile devlet güçleri arasında yaşanan çatışma 12 PKK gerillasının şahadeti ve 50 askerin ölümüyle sonuçlanır. Kısa bir süre sonra bu çatışma yankısını Nusaybin sokaklarında bulur. 15 Mart günü cenazeler ailelere teslim edildiğinde PKK gerillası Kamuran Dündar’ın cenazesi Nusaybin’e getirilir. Cenaze Nusaybin’de on bini aşkın genç, yaşlı, çocuk ve kadınlardan oluşan bir kitle tarafından kaldırılır. Okullar boykot edilir, kepenkler kapatılır. Zılgıtlar ve sloganlar eşliğinde kitle şehir merkezine doğru yürüyüşe geçer. Nusaybin’deki halk hareketi kısa bir süre sonra Newroz ile bütünleşerek çevre ilçelere yayılır. Newroz artık Kürdistan’da ‘Serhildan’dır. Yine 15 Mart’ta Cizre’de başlayan serhildan, Newroz kutlamalarının başladığı 20 Mart’ta kepenk kapatma ve okul boykotuyla tam bir halk ayaklanmasına dönüşür. Newroz’u kutlamak üzere Cizre sokaklarına, köylerden şehir merkezine akın eden kitle lastik yakarak ilçenin her yerini Newroz ateşiyle tutuşturur. Cizre’de kitle ile başa çıkamayan devlet güçleri çevre il ve ilçelerden de takviye birlikler çağırır. 21 Mart gecesi Cizre’nin etrafındaki tüm tepelerde Newroz ateşi yakılır.

Nusaybin ve Cizre’deki serhildanlara Mardin’e bağlı İdil, Silopi, Midyat, Kızıltepe, Derik, Gercüş ilçeleri ile Ağrı’nın Doğubayazıt, Diyadin ve Patnos ilçeleri de katılır ve Newroz ateşi köy köy, ilçe ilçe, il il yayılarak bütün Kürdistan coğrafyasını aydınlatmaya başlar.

Newrozlaşan bedenler

Mazlum Doğan’ın 1982 Newroz’unda yaktığı meşale 1990 yılında bu kez Amed surlarından parlar. Üniversite öğrencisi Zekiye Alkan 21 Mart 1990 günü Diyarbakır surlarına çıkarak genç bedenini Newroz ateşine dönüştürür. Kürt coğrafyasında yaşanan bu durum kısa bir sürede bütün Türkiye metropollerine, Avrupa’ya ve dünyaya yayılır. Tarihin derinliklerinden alınan meşale Mazlum Doğan’dan Amed surlarındaki Zekiye Alkan, Zekiye’den Türkiye metropollerinde yaşamını sürdüren ve henüz on sekiz yaşında olan genç Rahşan, Rahşan’dan Avrupa’da yaşayan iki genç yürek olan Berivan ve Ronahi, daha sonra ise Çanakkale Cezaevi’nde kalan Sema Yüce devralır.

Newroz artık PKK, PKK artık Newroz’laşmıştı

Newroz meşalesi artık elden ele dolaşarak bütün dünyayı sararken 1990’lı ve 2000’li yıllar, “w”, “v” tartışmalarıyla geçti. -W harfi artık yasaklı harfler arasına girmişti. İçerisinde -w olan slogan ve afişler toplatıldı, bu harfi kullananlara ağır cezalar verildi. Ancak devlet ne yaptıysa Newroz’u ulusal bir bayram olmaktan çıkaramamış, serhildanların önüne geçememiş, kendini bulan Kürt’ü yenememişti. Newroz artık PKK, PKK artık Newroz’laşmıştı. Newroz PKK ile Kürt’ün kurtuluş meşalesi ve özgür yaşam mücadelesi; köleci, sömürgeci ve baskıcı yaşama başkaldırı haline gelmişti.

2000’lerin ilk yüz binlerin katıldığı Amed Newrozu damgasını vurdu. 2001 Newroz’u da Kürt halkının barış, demokrasi ve yeni sürecin sloganlarıyla kardeşlik ve birlik çağrılarını meydanlarda yüzbinlerin haykırdığı bir yıl oldu. Amed’de 500 bin kişinin toplanarak kutladığı 2001 Newroz’u siyasal serhildan hamlesinin de ilk adımı sayıldı.

8 Mart, 21 Mart’la birleşerek gürleşiyor

PKK ile yıllar uzadıkça Newrozlar yeni bir anlam kazanmaya başlıyor,kadınlar 8 Mart coşkusunu ve kararlılığını Newroz’a doğru bir köprü oluşturarak Kürtler ve ezilenler için her Newroz yeni bir başlangıç oluyordu. Artık Kürtler, Newroz’un gerçek anlamının sadece bir bayram coşkusu değil, direniş ve özgür yaşamda ısrarın adı olduğunu bilince çıkararak 8 Mart’ı 21 Mart’la birleştirerek daha da anlamsallaştırıyordu. Özellikle Newroz ateşini bedenleriyle harlayan Kürt halkı, tüm yasaklara, kısıtlamalara, gözaltılara, tutuklamalara, cezalara ve ölümlere rağmen 1990’lardan bu yana Newroz’u büyük bedeller ödeyerek kutlamayı sürdürüyor.

Milyonlar, Önder Apo’nun mesajı için Amed’de buluşmuştu

2013 Newroz’una ‘Demokratik Çözüm Süreci’ çerçevesinde gelişen ‘Önder Öcalan’a özgürlük ve Kürtlere statü’ manifestosu damgasını vurdu. 2 milyona yakın kişinin katıldığı kutlama, Amed’de tarihin en büyük buluşmasına dönüştü. Milyonların canlı izlediği kutlamada, yeni bir mücadele sürecinin başlangıcı olan Önder Öcalan’ın tarihi açıklaması duyuruldu.

Önder Öcalan’ın Newroz’a göndermiş olduğu tarihi mesaj şöyle: “Newroz ateşiyle yüreği tutuşan, meydanları hınca hınç dolduran yüz binler, milyonlar artık barış diyor, kardeşlik diyor, çözüm istiyor. İçinde doğduğumuz çaresizliğe, bilgisizliğe, köleliğe karşı bireysel isyanımla başlayan bu mücadele, her türlü dayatmaya karşı bir bilinci, bir anlayışı, bir ruhu oluşturmayı amaçlıyordu. Bugün görüyorum ki, bu haykırış bir noktaya ulaşmıştır.

Bizim kavgamız hiçbir ırka, dine, mezhebe veya gruba karşı olmamıştır, olamaz. Bizim kavgamız ezilmişliğe, bilgisizliğe, haksızlığa, geri bırakılmışlığa, her türlü baskı ve ezilmeye karşı olmuştur. Bugün artık yeni bir Türkiye’ye, yeni bir Ortadoğu’ya ve yeni bir geleceğe uyanıyoruz. Çağrımı bağrına basan gençler, mesajımı yüreğine katan yüce kadınlar, söylemlerimi baş-göz üstüne diyerek kabul eden dostlar, sesime kulak kesilen insanlar; bugün yeni bir dönem başlıyor. Silahlı direniş sürecinden demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor. Siyasi, sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları, özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor.”

2011 Rojava Devrimi ve Şengal, Mexmur ve Kerkük’ün özgürleştirilmesi

Kürt halkının Newroz ruhuyla işgalcilere karşı başlattığı direniş geleneği, 19 Temmuz 2012’de Kobanê halkının ‘Devrimci Halk Savaşı’ stratejisi ile iktidardaki Baas rejimine karşı Rojava Devrimini gerçekleştirmesiyle sonuçlanacaktı. Kobanê’de yakılan devrimin ilk kıvılcımları daha sonra Qamişlo, Dêrîk, Hesekê, Erfin’i saracak şekilde tüm Rojava’ya yayıldı.

Kökenleri 1990’lı yılların sonlarına dayanan DAİŞ ise, Türk devletinin kısmi yönledirmesiyle Irak ve Suriye’de yaşanan boşluktan yararlanıp birçok yerde hiçbir engelle karşılaşmadan 2014 yazında Suriye ve Irak’ta geniş bir bölgeyi hakimiyeti altına aldı. Türk devleti ile işbirlikçilik yapan KDP’nin DAİŞ’ten kaçtığı ancak PKK gerillalarının Kürt halkının imdatına yetiştiği 2014 yılında Rojava, Şengal, Mexmur ve Kerkük tekrar özgürleştirildi. Özgürleştirilen alanlar başta olmak üzere her dört parça Kürdistan’a yönelik Türk devletinin farklı boyutlarda işgal saldırıları sürse de Newroz halkı, Newroz Bayramı’nı Mazlum Doğan’ın başlatmış olduğu direniş geleneği ile sürdürmeye devam ediyor.

PKK bir Newroz partisidir

Önder Apo’nun PKK’nin bir Newroz Partisi olduğu değerlendirmesinde şu ifadeler yer alıyor:

“PKK; bir diriliş olayı, yeni gün olayı ve bir Newroz olayıdır. Mezopotamya, bir özgürlükler ülkesi ve özgürlükler tarihidir.

Newroz; gün ışığına çıkan çiçektir, yaşama duruştur, doğanın rengarenkliğine açılışıdır ve bütün yaşam damarlarına kan verilmesidir. İşte PKK de böyledir. PKK, gerçekten bir Newroz partisidir. Yaşama yürüyen kanın partisidir. Diriliş için doğasında bir şey varsa, onun yeşillenmeye ve çiçeklenmeye duruşudur.

En büyük güç ve kanun, özgür yaşam kanunudur. En büyük kanun, özgür yaşam iradesidir. PKK’deki Newroz’ların hepsi bir arayış ve biraz da buluş yıllarıdır. Şehitlerimiz tüm çirkinlikleri önce bedenlerinde yaktılar kül ettiler. Kutsal bir mabedin el dokunulmaz tanrı veya tanrıçası gibi kilitledim kendimi. Bütün bu kötülük anlayışlarına, ellerine karşı, bir saf-temiz ruhum olacaksa, bir köşemde kalsın dedim: İşte PKK ve şehitleri. Çok güzel olan bu.

Benim yanımda doğrular yaşar. Benim yanımda güzellikler yaşar. Benim yanımda savaşta zafer, yaşamda aşk yaşar. Savaş aynı zamanda büyük aşk içindir. En fazla yiğitliğin olduğu yerde, en yüce ilişkiler, sevgiler, aşklar oluşur.

Ülkem kadar yalnız ve halkım kadar kimsesizim. Olacaksa ülkem dostlarıyla kabul edilmeli; olacaksa bu halk, ben onunla, o benimle ve dostlarıyla olmalı. Yalnızlığı gidereceksek sahte dostlarla, yol arkadaşlarıyla değil, olacaksa insanlıkla eşitçe ve özgürce bir beraberlik olmalı. Olacaksa yoldaşlık, onun duygularını da, acılarını da ve onun sevincini de tamamen paylaşmak temelinde olmalı.”

Beşinci bölüm yarın: Newrozlaşan bedenler

Bunları da beğenebilirsin