PKK ve PAJK’lı tutsaklardan AKP-MHP iktidarına ‘ateşle oynama’ uyarısı

HABER MERKEZİ

Uluslararası Komplo’nun yıl dönümünde açıklama yapan PKK ve PAJK’lı tutsaklar, “Tecride karşı daha büyük direniş gerekiyor” dedi.

PKK ve PAJK’lı tutsaklar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük Uluslararası Komplo’nun yıl dönümü vesilesiyle açıklama yaptı.

Açıklamada, “Tecridin kırılması ve Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü sağlamak için daha büyük sahiplenmek, daha büyük direnmek, daha güçlü mücadele etmek gerekmektedir” denildi.

AKP-MHP iktidarının “ateşle oynama” diye uyarıldığı açıklamada, Ankara’da Türk İçişleri Bakanlığı’na yönelik eylem de selamlandı.

PKK ve PAJK’lı tutsaklar adına Deniz Kaya tarafından yapılan açıklama şöyle:

“9 Ekim 1998’de başlayan ve şimdiye değin devam eden Uluslararası Komploya karşı büyük bir fedai ruh ve inançla mücadele eden ve ölümsüzleşen kahraman Kurdistan şehitlerini T.C sömürgeci-işgalci faşizminin ana karargahı olan Ankara’da Apocu fedai tarzla eylem gerçekleştiren ve düşmana ağır darbe vuran Rojhat Zilan ve Erdal Şahin yoldaşlar, yine Güneşimizi Karartamazsınız eylemlilikleriyle Önder APO etrafında ateşten çember oluşturarak tüm cihana Önderliksiz yaşamın yaşam olmadığını belirten şehitler şahsında tüm Kurdistan özgürlük şehitlerini saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Komplonun planlayıcıları ve uygulayıcıları olan İsrail-ABD-İngiltere ve sömürgeci TC devleti ile beraber komplocularla hareket eden işbirlikçileri şiddetle kınıyoruz.

‘Önder APO ile bir ve bütün olduklarını tüm cihana gösterdiler’

Tüm dünya insanlığına özgür yaşam ışığı olan Önderliğimizin 9 Ekim 1998 Uluslararası Komplosu ile Suriye’den çıkartılarak imha edilmek istenmesi, uluslararası kapitalist sistem güçlerinin Ortadoğu’ya müdahale ederek yeni dizaynlarını gerçekleştirmesi için birincil hedefler arasındaydı. Çünkü Önder APO ve PKK gerçekliğinin Kurdistan’da geliştirmiş olduğu toplumsal örgütlülük ve gerilla mücadelesi Kurdistan’da ve Ortadoğu’da değişen dengeler içerisinde kapitalist sermaye güçlerince büyük bir tehdit olarak ortada durmaktaydı. Mücadele toplumsal olduğu ve toplumun özgür yaşamına dair örgütlülükler taşıdığı için halklarda demokratik toplum bilinci gelişecek ve gelişen bilinç ile Kürt halkı başta olmak üzere bölge halkları kendi öz yönetimleri ile toplumsal yaşamlarını inşa edeceklerdi. Bu durum, ABD-İsrail-İngiltere ve bölgede bulunan devletlerin strateji ve politikalarına ters bir orantıda olduğu için hedeflenmesi ve imha edilmesi gereken bir hakikatti. Ve bu hakikatin ışığı olan Önder APO böylece hedeflenerek Uluslararası Komplo ile tasfiye edilmek istendi, en son tasfiye girişimleri sonuçsuz kalınca 15 Şubat 1999’da uluslararası iki yüzlülüklerle devam edilen komplo sonucunda namertçe TC sömürgeci-işgalci devletine teslim edildi ve İmralı işkencehanesine konuldu. Önder APO etrafında kenetlenen halkımız ve halkımızın değerli evlatları, serhildan ruhu ile ayağa kalkarak bir yandan komploculara cevap verdi bir yandan da Önder APO ile bir ve bütün olduklarını tüm cihana gösterdiler. Kurdistan ve Türkiye başta olmak üzere Ortadoğu’da, Avrupa’da ve tüm dünyada halkımız ve halkımızın dostları, büyük bir kararlılık ile Önder APO’yu sahiplenerek Önderliksiz yaşamın yaşanamayacağını tek bir ağızdan haykırdılar.

Ankara eylemi selamlandı

Önder APO, TC sömürgeci-faşist sistemine, küresel kapitalist sistem güçlerine ve tüm dünya gericiliğine karşı Demokratik Sosyalizm inancıyla mücadele etmekte ve tüm dünya halklarına da özgür yaşamın yolunun Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Toplum Paradigması ile yaşanacağını ortaya koymaktadır. Önder APO, İmralı işkencehanesinde yapılan sınırlı görüşmelerde insanlığa ne kadar büyük umut aşıladığı ve düşünce ürettiği, paradigma oluşturduğu herkes tarafından hem bilinmekte hem de benimsenmektedir. Böylesi küresel ölçekte etki yaratan Önderliğimizin ağır tecrit altına alınması, avukatları ve ailesiyle görüştürülmemesi sadece T.C sömürgeci-faşist devletinin uygulaması olmamakta tam aksine başını ABD-İngiltere-İsrail-AB devletlerinin çektiği uluslararası bir soykırım uygulaması olmaktadır. Son 25 yıl içerisinde T.C sömürgeci-faşist devleti içinde gelip-geçen tüm hükümetler sadece bu komplonun yürütücülerinin bir parçası olmaktadır. En son AKP-MHP faşist çete yapılanması, komployu daha derinleştirerek tüm toplumun içine kadar indirmiştir ve sadece Kürt halkı değil Kurdistan ve Türkiye halkları Türk-İslam milliyetçiliği ile bastırılarak ezdirilmeye ve imha edilmeye çalışılmaktadır. En ufak bir sese, renge bile tahammül edemeyen bu faşist gericilik, toplumun tüm demokratik kesimlerini terörist yaftalamasıyla suçlayarak ve milliyetçiliği de şahlandırarak ağır bir kriz ve kutuplaşma yaratmaktadır. Bu özelliğiyle sadece Kurdistan ve Türkiye’de değil tüm dünya halkları için tehdit oluşturmaktadır. AKP-MHP faşist gericiliği, Kurdistan başta olmak üzere Ortadoğu sahasında boy veren bütün iç karışıklarda ve savaşların derinleşmesinde büyük bir pay sahibidir. Savaşlardan kendine kâr çıkarmaya çalışan bu sömürgeci ve yayılmacı zihniyet, bugün tüm bölge halkları için tehdit unsuru olarak ortaya çıkmaktadır. Ermenistan-Azerbaycan, Ukrayna-Rusya ve en son Filistin-İsrail arasında boy veren çelişki-çatışmaların yaşanmasında da T.C sömürgeci devletinin payları alenen görülmektedir, dolayısıyla AKP-MHP faşist gericiliği sadece Kürt halkını soykırıma uğratmamakta, aynı ölçüde bölgedeki diğer halkların da refah ve istikrarını bozmaktadır. AKP-MHP faşist gericiliğine karşı İmralı’da sergilenen büyük direnişin yarattığı hakikat, bugün Kurdistan dağlarında, ovalarında, şehirlerinde, Türkiye şehir ve ovalarında gürleşerek faşizmi sarsmaktadır. Fedai ruhla AKP-MHP faşizmini sarsan gerilla mücadelesi giderek büyümektedir. En son Ankara’da Erdal Şahin ve Rojhat Zilan yoldaşlar şahsında gerçekleştirilen büyük ve tarihi eylem Ankara’yı sarsarak tüm sahte zafer naralarını boğazlarında düğümlemiştir. Dönemin İçişleri Bakanı olan Soysuz her gerilla eylemliliği karşısında ajansların önüne çıkarak yalan ve iftiralarla her gün ‘şu kadar kaldılar, bittiler’ diyerek sayılar vermekteydi ve yine gerilla için ‘eylem yapamaz noktaya getirdik’ demişti ama gerilla Metina, Zap, Avaşin hattı başta olmak üzere her yerde düşmana darbeler indirmektedir, en son Erdal ve Rojhat yoldaşların fedai eylemliliği gerillanın nasıl cevap vereceğinin somut örneği olmaktadır. PKK ve PAJK’lı devrimci tutuklulular olarak, Apocu fedai ruhla şehadete ulaşan Erdal ve Rojhat yoldaşları büyük bir saygı ve minnetle anıyoruz, yoldaşları olarak daima bize gösterdikleri zafer çizgisinde yürüyeceğimizin sözünü veriyoruz. Dönemin devrimci duruşu ve ruhu ile görev ve sorumluluklarımıza sahip çıkarak kahraman şehitlerimizin ideallerini gerçekleştirmeye çalışacağız.

25 yıldır Önder APO Uluslararası Komploya karşı İmralı’da büyük bir direniş sergilemektedir. Gelişen komplonun genişliği ve kapsamı bugün daha da tartışılmakta ve sadece halkımız değil Türkiye halkları da İmralı’da geliştirilen sistemin tüm topluma taşırıldığını belirtmektedirler. Dolayısıyla komployu genişliği ve kapsamıyla ele almak gerekmektedir. Komployu sadece T.C faşist gericiliğine mal etmek ciddi bir yanlış olmaktadır, dolayısıyla ardındaki güçleri de doğru çözümlemek ve anlamak gerekmektedir ve bu önümüzdeki süreçler için de önemli olmaktadır. Nitekim ABD-İsrail-İngiltere gibi bir çok güç bu komploda yer almaktadır. Ve komplo aynı güçler eli ile Önderliğimize ve halkımıza karşı halen de devrededir. Kobané özgürleşme hamlesinde ABD kendine pay çıkartarak ve algı yaratarak oradaki zaferi kendine mal etmek istemiştir. Önderliğimizin de ABD’ye ilişkin tespiti vardı ve ABD için ‘Kendini kurtarıcı bir güç olarak gösterme’ demekteydi. ABD’nin Efrîn işgali sırasındaki tutumu bilinmektedir, yine aynı şekilde en son ve halen de devam eden Rojava’ya dönük saldırılarda da T.C faşizminin bir İHA’sını düşürmesini propaganda yaparak sanki karşıymış gibi lanse etmesi tehlikeli bir durumdur. Nitekim Rojava’ya dönük yapılan bu saldırılarda kullanılan tüm tekniki malzemeler, silahlar, uçaklar ABD’ye ve NATO’ya ait. Yine İmralı işkencehanesi bile ABD-İsrail-İngiltere-AB sisteminin ölümcül bir soykırım mekânıdır, tüm bu durumlar birbirinden kopuk değil tam aksine hepsi birbirine bağlı ve soykırımın gerçekleştirme merkezi İmralı’dan başlatılmaktadır, Önderliğin İmralı’da ağırlaştırılmış tecrite tabi tutulması Kürt soykırım gerçekliğinin sağlanması içindir. Tüm uluslararası hukukun Önderliğimiz şahsında hiçe sayılması, aslında uluslararası ölçekte halkımızın özgür yaşamının tanınmamasının ta kendisidir. Halkımız da bunu bilinçle hareket ederek her 9 Ekim ve 15 Şubat’ta büyük bir öfke ile alanlara çıkmakta ve Önderliğimizin özgürlüğünü haykırmaktadır. Dr. Nuri Dersimi’nin de dediği gibi, ‘Uzun tarihimiz boyunca, hiçbir kuvvet bize mağlubiyet itirafı yaptıramamıştır… Kürt alnı, Kürt yurdunun haşmetli zirveleri gibi, daima yüksek kalmış ve hiçbir fatihin önünde eğilmemiştir. Kürt hayatiyetinin hakikatı, bu günün de şaşmaz hakikatidir. Çünkü, Kürt, ölüm kalım cidalını terk etmemiş, mağlubiyet itirafında bulunmamış, dünya milletleri saflarından silinmemeye karar vermiş, yaşamak isteyen ve yaşamak için ölmesini bilen bir millettir…Biz, ölmek istemeyen bir milletiz. Kürt, yaşamaya karar vermiş ve yaşayacaktır…’

Ateşle oynamayın!’

Halkımız onca ağır saldırılara karşı özgür yaşamaya karar kıldığı  ve yaşamın özgür oldukça yaşanılır olduğunu bildiği için direnmektedir. Çeyrek asrı bulan komplo gerçekliğinin bir bütünen sonlandırılması, İmralı işkencehanesinde uygulatılan tecridin kırılması ve Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü sağlamak için daha büyük sahiplenmek, daha büyük direnmek, daha güçlü mücadele etmek gerekmektedir.

PKK ve PAJK’lı devrimci tutsaklar olarak özgür yaşamaya karar kılmış halkımız başta olmak üzere tüm demokratik ve dost çevreleri bu yıl komplo eylemliliklerine güçlü katılmaya ve düşmanın anlayacağı dilden cevap vermeye, gerek Önder APO’nun fiziki özgürlüğü için her türden çalışma yürütmeye, yine Rojava başta olmak üzere tüm Kurdistan üzerinde yürütülen ağır saldırılara karşı halkların birliği ve mücadelesini yükseltme temelinde yan yana AKP-MHP faşist gericiliğiyle savaşmaya çağırıyoruz. Son olarak, Önderliğimiz üzerinde ağır tecrit uygulayan, Rojava başta olmak üzere tüm Kurdistan’da topyekûn soykırım savaşı başlatan, gerillaya karşı namertçe saldırarak kimyasal ve yasak silah ve bombalar kullanan, zindanlarda yoldaşlarımızı katleden AKP-MHP faşist çete yapılanmasını sert bir dille uyarıyoruz; ateşle oynamayın, diyoruz!”

Bunları da beğenebilirsin