Sınırsız devrimin temsilcisi: Heval Şükrü Serhed

ROJNEWS- HABER MERKEZİ

Mücadelesiyle, duruşuyla, direnişiyle, halka bağlılığıyla bilinen Şükrü Serhed, yaşamının son anına kadar emek vermekten, çalışmaktan, umut etmekten, özgürlüğe inanmaktan asla vazgeçmedi. Yoldaşının dediği gibi Şükrü Serhat, “43 uzun yıl değerli yaşamından, hesapsız, bedelsiz halkın ve ülkesinin hizmetinde bilgin, özgür, özgür bir yaşam, yoldaşlığı bağlı bir şekilde feda etti. 64 yaşına kadar 18 yaşında bir genç gibi hep şevkle, yılmadan çalıştı, düşmanın bütün saldırılarına karşı büyük bir cesaretle hep ileriye gitti” diyor.

Süleymaniye’de bir suikast sonucunda katledilen PKK Şehit Aileleriyle Dayanışma Komitesi üyesi Yasin Bulut’un (Şükrü Serhed) yol arkadaşı, yaşamını, mücadelesini, özgürlük özlemini, direnişini anlatan bir yazı kaleme aldı.

Şehit Şürkü’nün yol arkadaşı Zozan ismiyle yazdığı yazı şöyle: “Düşünmek; biraz sonra yüzünden süzülen ışığın zafer selamı ile bir devrimcinin nefesi ve asil duruşuyla dimdik bir dağ gibi içeri giriyor. Bu devrimci, gelişiyle huzurla çevresini mutlu ediyor. Moralin kaynağı olup, maneviyat dağıtıyor. Her konuşması anlam yüklü, her şakası derin bir sorgulama, her oturuşunda büyük bir saygı ve büyük bir sevgi yaratıyor.

CESARET
İnsan nasıl yaşar ve hayata anlam katar? Bu soruyu herkes soruyor ama Şükrü yoldaş olarak kimse duruşuyla, varlığıyla, çalışma ve mücadelesiyle doğru cevap veremez. 43 uzun yıl değerli yaşamından, hesapsız, bedelsiz halkın ve ülkesinin hizmetinde bilgin, özgür, özgür bir yaşam, yoldaşlığı bağlı bir şekilde feda etti. Bu nasıl bir hayattı, nasıl bir yürekti, kapitalist modernitenin tüm güçlerine karşı 64 yaşına kadar 18 yaşında bir genç gibi hep şevkle, yılmadan çalıştı, düşmanın bütün saldırılarına karşı büyük bir cesaretle hep ileriye gitti. Elbette bu yaşamda derin bir düşünce ve bilgi, büyük bir kararlılık vardı.

MÜCADELENİN SINIRI YOK!

Apocu felsefesinde bir hakikat var ki, bir devrimci için mücadelenin sınırı yoktur. Devrimci nerede olursa olsun, hangi durumda olursa olsun, yolunu temiz su gibi görür, bunun için tüm engelleri aşar ve amacına doğru akar. Faşist Türk devletinin hapishanelerinde uzun yıllar tutuklu kalan Şukrî yoldaş, Mazlum Doğan, Sakine Cansız yoldaşlar gibi sürekli direnişteydi. Diyarbakır, Serhed, Qandil dağlarında Cemilan komutanı gibi savaştı. Toplumsa alanda çalışan bir emekçi gibi halkın hizmetindeydi. Şükrü heval hayatının son anına kadar da çalışmaların içindeydi. Hasta olduğu doğruydu ama tek bir yerde oturup sağlığıyla ilgilenmeyi istemiyordu. Bazen birileri ‘Heval Şükrü, kendini koru, nükseden hastalıklar var’ deyince, güler bir yüzle, ‘Merak etme, şehadetim hastalıktan olmaz!’ diyordu. Çünkü o yolunu biliyordu. Birçok insanın koronavürüs korkusundan eve kapandı, kendilerini çevreden tecrit ettiği bu günde, heval Şükrü her yerde halkının içindeydi. Toplumun içine girdiğinde annelerle, babalarla, çocuklarla, gençlerle sohbet ederdi. Yani her toplumda herkese zaman ayırmış, düşüncelerini ve yaşamının anlamını herkesle paylaşmıştır. Bu yüzden bugün herkes heval Şükrü en az bir kere görmüş ve onlar için bir hasret, keder olmuş.

ÇOK ÇALIŞKANDI

Biri de aşkla yaptığı bir çalışma da zor durumdaki şehit ailelerine yardım toplayıp dağıtmaktı. Tüm şehit ailelerini kendi ailesi gibi görmüş, böylece onlara bir evlat gibi hizmet etmeye, şehit ailelerini kimsenin yardımına muhtaç bırakmamaya çalıştı. O kadar değerli bir insandı ki, bir kez olsun kendisi için değil, ihtiyaç sahibi aileleri için bir şey istemiş, her kapıyı çalmış. Ve heval Şükrü bu işte de başarılıydı. Bu nedenle bugün Başur halkımız ve şehit aileleri, ‘Şükrü hevalin şahsında Apocu militanlığının örneğini gördük, onu sahibiz olarak gördük’ diyor.

43 YILLI EMEK

Apocu savaşçılar, hayatlarının her anında örnekler, Şükrü hevalin de yaşamı da ve mücadelesi de samimiyet örnekleriyle doluydu. Şükrü hevalin selamlama tarzının bir başarı işareti olduğunu, yani selamlama anlamında iki başarı parmağını da kaldırdığını ve böylece insanları sıcak bir şekilde karşıladığını hatırlamakta fayda var. Bir yer toplayıp arkadaşları Şükrü heval ne yaptığını sorduğunda ‘Anlayışları temizliyorum’ derdi. Doğruydu, yanlış anlayışlar çevreyi ya kirletiyor ya da dağıtıyor. Öyle yapıyordu ki herkesi temiz, derli toplu olmaya itiyordu. Büyüklerimiz demişler ki, ‘aslan kalkıp oturduğu yerden aslan olduğu belidir.’ Yani iş disiplini kadar yaşam disiplini de örnek alınacak biriydi. İşi ne kadar temizse içi de o kadar temizdi. 43 yıllık sıkı bir çalışma ve değerli bir kişiliğe sahip olan biri, her zaman ‘Ben yetersiz Serhad kişiliğinden biriyim’ diyordu. Yani kendini hiçbir zaman yeterli görmemiş, çağdaş bir devrimci olarak her zaman çalışkanlığıyla mükemmel militanlık düzeyine ulaşmaya çalışmıştır.

ÖZGÜRLÜK YILDIZI

Bugün bile Şükrü heval düşman saldırılarına hedef olmuşsa, faşist Türk devletinin işgal planlarına ve hain güçlerine karşı büyük bir siper haline geldiği ortadadır. Düşman bu saldırı ile büyük bir devrimcinin izlerini yok etmeye çalışmış olabilir ama tam tersine büyük devrim yıldızı Şükrü Serhed heval ülkemizde giderek daha büyük bir kahraman haline geldi. Şehitlik, özgürlük çizgisinin ihtişamını ve zaferini büyüttü. PKK fedaisinin bir örneği olarak tüm yaşamını ve varlığını Kürtlerin ve Kürdistan’ın özgürlüğüne hizmete adaysa bundan sonra da Medya ülkesinin Özgürlük Yıldızı daha parlayacak ve doğru yolu tüm halkımıza ve yol arkadaşlarımıza gösterecektir”

Bunları da beğenebilirsin