Umut gençlikte

SELAHATTİN ERDEM

Ortadoğu Gençlik Konferansı, kapitalist modernite liberalizminin dört saldırı oku olan milliyetçiliğe, dinciliğe, cinsiyetçiliğe ve pozitif bilimciliğe karşı mücadele edeceğini açıkça deklere etmiştir.

8-9 Haziran günlerinde Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta “Ortadoğu Gençlik Konferansı” yapıldı. Konferansın sonuç açıklamasında, iki gün boyunca çok kapsamlı bir gündemle yoğun tartışmaların yapıldığı, Konferansa 15 ülkeden 25 gençlik örgütüne mensup 95 delegenin katıldığı duyuruldu. Konferansın Önder Apo’ya adandığı ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü hedefiyle yürütülen Küresel Özgürlük Hamlesine tüm güçleriyle katılma kararının alındığı ifade edildi.

Ayrıntılara tam vakıf olmasak da belli ki Beyrut’ta çok önemli bir gençlik toplantısı başarıyla yapılmıştır. Başlı başına bu durum bile kutlanmayı fazlasıyla hak ediyor. Hele bir de söz konusu gençlik konferansının Filistin ve Kürdistan’da kanın gövdeyi götürdüğü, Libya’dan Kafkasya’ya ve Yemen’den Kürdistan’a kadar sorunların diz boyu olduğu, Üçüncü Dünya Savaşı’nın bölgeyi kan gölüne çevirdiği bir ortamda yapılmış olması dikkate alınırsa, söz konusu gençlik toplantısının ne kadar anlamlı ve önemli olduğu açıkça görülür. Bu bakımdan, öncelikle konferansı kutluyor, konferansı yapan gençleri selamlıyor, konferans sonuçlarının güçlü bir iradeyle ve başarılı temelde hayata geçirileceğine dair inancımızı ve üstün başarı dileklerimizi belirtiyoruz.

Kuşkusuz burada konferansa ilişkin geniş ve yeterli değerlendirme yapabilecek değiliz. Bunun için henüz elimizde yeterli bilgi mevcut değildir. Ancak satır başları biçiminde bazı önemli gördüğümüz hususları belirtebiliriz.

Öncelikle Kürt gençliğinin konferansa aktif katıldığına, Apocu Çizgiyi ve Kürdistan özgürlük mücadelesini konferansta yeterli düzeyde temsil ettiğine inanıyoruz. Bu temelde, böyle bir gençlik konferansının hazırlanmasında ve başarısında çok önemli bir payı vardır. Bu durum, özgür Kürt gençliğinin Ortadoğu’ya nasıl yansıdığının en açık göstergesi olmaktadır. Demek ki Özgür Kürdistan, Ortadoğu halkları için bir demokrasi ve birlik etkeni, başarı gücü olmaktadır. Parçalanıp soykırıma tabi tutulan Kürdistan’ın son yüzyıldır nasıl bir gericilik etkeni haline getirildiğini ise zaten acı deneyimlerle hep yaşadık.

İkincisi, konferansa katılan gençler arasında genç kızların yoğun olarak bulunması ve çalışmalara aktif katılmış olmasıdır. Ataerkil düzenin, katı aileciliğin ve toplumsal cinsiyetçiliğin kapitalist modernite sistemi ve yerli uşakları tarafından güçlü bir biçimde yaşatılmaya çalışıldığı bir ortamda genç kızların bilinçlenip örgütlenerek bölgesel gençlik aktivitelerine katılabilir hale gelmesi, yabancı işgale ve yerli işbirlikçiliğe karşı kadın özgürlüğü temelinde bir toplumsal kurtuluş mücadelesinin başlamış olduğunun en önemli kanıtıdır. Bu hale gelmiş, yani genç kızları ve kadınları uyanıp özgürlük mücadelesine kalkmış olan bir Ortadoğu’yu artık hiçbir dış güç egemenlik altında tutamaz ve hiçbir işbirlikçilik kendi ömrünü uzun edemez.

Üçüncüsü, toplantının gerçekleşmiş olduğu sürecin taşıdığı temel özelliktir. Kapitalist modernite sisteminin emperyalist müdahalesi ve geliştirdiği Üçüncü Dünya Savaşı sonucunda bölgenin kan gölüne dönmüş olduğu, yeni enerji yolları oluşturarak daha fazla sömürü yapabilmek için karşıt çıkar güçlerinin kıyasıya çatışma yürüttüğü, toplumsallığı ve uygarlığı yaratan Ortadoğu’nun tam bir sorunlar yumağı haline getirildiği ortadadır. ABD destekli İsrail’in Gazze’yi yok etmekte olduğunu ve yine ABD ve NATO destekli Türk Devletinin Kürdistan’da açık bir soykırım ve işgal yürüttüğünü ifade etmek bile gerçek durumu anlamak açısından yeterlidir. İşte böyle bir ortamda Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine mensup gençlerin Beyrut’ta toplanarak söz konusu sorunlara çözüm aramaları ve “Biz çözeceğiz” diyerek kendilerini çözüm gücü ilan etmeleri tarihi öneme sahiptir. Gençlik yapar, ‘Biz yapacağız’ diyerek bir kez meydana çıktı mı gençliğin yapamayacağı ve başaramayacağı hiçbir şey olamaz.

Gerisi Ortadoğu Gençlik Konferansının yürüttüğü tartışmalarda ve aldığı kararlarda vardır. Hem kapitalist modernite sisteminin dıştan müdahalesi ve hem de ulus-devlet güçlerinin uşakça çıkar çatışması açıkça ret ve mahkûm edilmiş, ne kadar ağır olursa olsun tüm sorunların bölge halklarının öz iradesi ve dayanışmasıyla çözüleceği açıkça ortaya konmuştur. İsrail’in Filistin saldırısı ile TC’nin Kürdistan saldırısına açıkça karşı çıkılmış, Filistin ve Kürdistan halklarının özgürlüğünün esas alınacağı açıkça belirtilmiştir. Daha önemlisi, her şeyin temeli olan toplumsal cinsiyetçiliğe açıkça karşı çıkılarak, kadın özgürlük mücadelesiyle tam bir birlik ve dayanışma içinde olunacağı ifade edilmiştir. Ortadoğu Gençlik Konferansı, kapitalist modernite liberalizminin dört saldırı oku olan milliyetçiliğe, dinciliğe, cinsiyetçiliğe ve pozitif bilimciliğe karşı mücadele edeceğini açıkça deklere etmiştir. Belli ki bu durum, çok sağlam bir ideolojik duruş ve mücadele olmaktadır.

Bunların ötesinde, halkları birbirine düşürebilmek için her türlü hile ve provokasyonun yapıldığı Ortadoğu’da tüm halklara mensup gençlerin bir araya gelmesi, iki gün boyunca sorunlarını ortaya koyup birlikte çözüm araması, bölgesel düzeyde bir gençlik örgütlenmesini ve ortak eylemini öngörmesi, kısaca kardeşleşmesi ve yoldaşlaşması başlı başına en büyük öneme sahiptir. Bu durum, Ortadoğu halklarının kardeşçe birlik olacağının, emperyalist müdahaleye ve yerli ulus-devlet faşizmine karşı ortak mücadele yürüteceğinin ve demokratik Ortadoğu birliği yolunda yürüyeceğinin açık kanıtıdır. Demek ki Önder Apo’nun çözüm olarak önerdiği ‘Demokratik Ortadoğu Konfederalizmi’ bir hayal değil, gençlik öncülüğünde gerçekleştirilecek yeni Ortadoğu sistemiymiş. Zaten bu hedef de konferans kararları içine açıkça yerleştirilmiş.

Sonuç olarak, Önder Apo’ya atfedilen söz konusu konferansa ait sözlerimizi yine Önder Apo gerçeği ile bağlama temelinde bitirelim. Bilindiği gibi, 1979 yazında, yani bundan tam 45 yıl önce Önder Apo da Beyrut’a gitmiş ve orada Filistin ve Lübnan halklarının temsilcileriyle ilişkiler kurup yoldaşça ortak çalışmalar başlatmıştı. 12 Eylül faşist-askeri rejimine karşı Kürdistan Özgürlük Hareketi ve Kürt gerillası kendisini bu temelde eğitip hazırlamıştı. Geçen 45 yıl boyunca Kürdistan’daki tarihi özgürlük mücadelesi ve her şeyin önünü açan muzaffer gerilla savaşı bu temelde geliştirildi ve bugünkü tarihi büyük sonuçları ortaya çıkardı.

Şimdi 45 yıl sonra, içlerinde Kürt gençlerinin de bulunduğu Ortadoğu gençliğinin temsilcileri yine Beyrut’ta bir araya geldiler ve birlikte tartışarak bölgenin ağır sorunlarına yoldaşça çözüm aradılar. 8-9 Haziran günlerinde yapılan Ortadoğu Gençlik Konferansı işte bunu ifade ediyor. İnanıyoruz ki, bu toplantı da yeni bir başlangıç olacak ve tüm Ortadoğu’da özgürlük mücadelesini geliştirerek, iktidar ve devlet güçlerinin yarattığı tüm toplumsal sorunlara demokratik çözümler bulacak.

Unutmayalım ki, böyle bir arayışa girer ve böyle bir yeni başlangıç yaparken Önder Apo da devrimci bir gençti, cesur ve dayanışmacı bir Kürt genciydi. Dahası başlangıçta tekti ve de hiçbir hazırlığı ve imkânı yoktu. İşte tüm bunlara rağmen, sıfırdan başlayarak bugünkü büyük gelişmeleri yaratmayı başardı. Mevcut Gençlik Konferansının çok daha büyük imkânlara ve uygun ortamlara sahip olduğu açıktır. O halde yeni bir devrimci başlangıç yapamaması ve Ortadoğu demokrasi savaşını geliştirememesi için hiçbir neden yoktur. Apocu tarz, üslup ve tempoyu özümserse, Apocu Çizgide kendini eğitip örgütlerse konferans iradesi mutlaka başarılı olur. Buna inanmak, kendine güvenmek ve mutlaka başarmak gerekir. Bir kere daha Ortadoğu Gençlik Konferansını kutluyor ve kararlarını pratikleştirecek herkese üstün başarılar diliyoruz.

Kaynak: Yeni Özgür Politika

 

Bunları da beğenebilirsin