Besê Erzincan: Sistemimiz PKK kurucularından Sakine Cansız’la başladı

HABER MERKEZİ

KJK sistemine ilişkin konuşan KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan, “Sadece kadınların özgürlüğü için değil, erkeklerin ve toplumun özgürlüğü için de çalışıyoruz. Amacımız kadın öncülüğünde bir yaşam kurmak” dedi.

KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan, Jin TV’nin Xwebûn programında Arjîn Baysal’ın sorularını yanıtladı.

KJK’nin 40 yıllık bir mirasın ardından kurulduğunu söyleyen Erzincan, KJK sisteminin çok büyük bir paradigması ve felsefesi olduğuna dikkat çekti. Kadınların geçmiş devrimlerde yaşanan mücadelelerde bir araya geldiğini ama devrimlerden sonra bağımsız bir örgüt oluşturamadıkları için evlerine giderek eskisi gibi yaşadıklarını belirten KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan, “Önder Apo tüm devrimleri gözden geçirdi. Kadınlar açısından pek çok eksiklik gördü. Biçimsel değil gerçek bir devrim yapalım, dedi. Bütün kadınların devrime katılabilmeleri, iradelerini, fikirlerini ifade edebilmeleri için özerk örgütlenme gerekiyordu” diye konuştu.

KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan’ın Jin TV’de yayınlanan röportajı şöyle:

KJK sistemi gündeminize nasıl girdi, nasıl oluştu? Bu sistemden önce süreç nasıl ilerliyordu, nasıl çalışmalar yürütülüyordu? Hedefleriniz neydi?

KJK sisteminin tarihi bir geçmişi var. PKK’nin kuruluşundan günümüze kadar kadın faaliyetleri yürütülmüştür. Sistemimiz ilk olarak heval Sakine Cansız ile başladı. Çünkü heval Sakine, PKK’nin kurucularından biridir. Önderlik, kadınların çalışmalarına her zaman önem verdi. Ortadoğu’da birçok kez partiler kuruldu ama hiçbir zaman kadınlar kurucu olmadı. Önderlik Kurdistan tarihini, Ortadoğu tarihini, Mezopotamya tarihini, toplum tarihini incelemiş ve içinde kadın olmazsa o mücadelenin başarıya ulaşmayacağını bizzat görmüştür. Özgürlük ve demokrasinin gelişmesi için kadınların da çalışma alanlarına dahil edilmesi gerekiyor. Önder Apo’nun yaşamına baktığımızda yaklaşımı hep bu şekildeydi. Yani KJK kurulduğunda 40 yıldır devam eden bir mücadele vardı. Heval Sakine Cansız’dan başlayarak orduda her zaman kadınlar vardı.

Örgütlenmenin her aşaması büyük bir adımdı

1986 yılından sonra Önderlik aileyi çözümledi. Daha sonra bağımsız kadın örgütünün oluşturulması gerektiğini söyledi. YJWK bu temelde kuruldu. 1993 yılında da kadın ordusu kuruldu, 1995 yılında ise YAJK (Yekîtiya Azadiya Jinên Kurdistan) kuruldu. 1999’da kadın partileşmesi doğdu. 2005 yılında Demokratik Konfederalizmin ilan edilmesinin ardından KJB (Yüksek Kadınlar Topluluğu) kuruldu. 2014 yılında Komalên Jinên Kurdistan-Kurdistan Kadınlar Topluluğu (KJK) ilan edildi.

Her aşama kadın çalışmaları için büyük bir adımdı. Her aşamada kadınların çalışmaları daha da büyüdü, derinleşti ve genişledi. Başlangıçta zaten askeri alanda bir derinlik vardı. Yani toplumsal ve siyasi alanlarda da vardı ama parçalıydı. Önderlik kadın sisteminin kurulması halinde kadroya ihtiyaç olduğunu söyledi. Sonuçta kadın partileşmesi bu temelde doğdu. Yani KJK, 40 yıllık bir mirasın ardından kuruldu. Ama bu sistemin çok büyük bir paradigması ve felsefesi var. Günümüzde sistem kadınlara saldırarak kadın örgütlenmesini ve savunmasını dağıttı. Çok büyük bir dağılma yaşandı. Amacımız kadınları örgütleyebilmek ve kadın öncülüğünde bir yaşam inşa etmek.

Demokratik Konfederalizmden bahsettiniz. Bu sistem, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigmasına dayanıyor. Neden özellikle özerk sisteme geçtiniz?

KJK sistemi birçok yönden çalışır. Önderlik her zaman kadınların bağımsız bir iradeye, düşünceye ve bilince sahip olmasını, kadınların kendilerini örgütleyebilmesini isterdi. Mevcut sistemde kadınlara yaşam alanı kalmamış. Kadınlar, ‘ya erkeğe, ya devlete ya da sisteme ait’ görünüyor. Birey olarak kabul edilmiyorlar, kendisi ve hayatı için kararlar veremez, kendi ayakları üzerinde duramaz bir hale getirilmiş kadınlar. Ulus devlet sisteminde bu böyledir. Bu nedenle kadınlar enerjisini, düşüncelerini ve potansiyelini ifade edemez. Kadınların kendilerini tanıması, bilinçlenmesi, bir araya gelebilmesi, kolektif çalışabilmesi için öz örgütlenme önemlidir.

Kadınlar üzerinde devletin, erkeklerin, otoritelerin etkisi olmamalıdır. Tarihte ilk kez böyle bir örgütlenme var. Kadınlar geçmişte de yaşanan mücadelelerde bir araya geliyordu ama devrimden sonra bağımsız bir örgüt oluşturamadıkları için evlerine giderek eskisi gibi yaşadılar. Bu hatayı yapmayalım dedik. Önder Apo tüm devrimleri gözden geçirdi. Kadınlar açısından pek çok eksiklik gördü. Biçimsel değil, gerçek bir devrim yapalım, dedi. Bütün kadınların devrime katılabilmeleri, iradelerini, fikirlerini ifade edebilmeleri için özerk örgütlenme gerekiyordu. Eğer genel içinde örgütlenmiş olsaydık kadınların rengi ortaya çıkmazdı. Kadınlar olarak mücadele etmeliyiz. Salt ulusal ve sınıfsal bir devrim yaratamayız.

Kendimizi kapitalist modernite sisteminden kopardık. Kadına, erkeğe ve topluma yeni bir yaşam kurmak istiyoruz. KJK sistemi sadece kadınlar için değildir. Topluma öncülük etmek istiyoruz. Sadece kadınların özgürlüğü için değil erkeklerin ve toplumun özgürlüğü için de çalışıyoruz. Diğer devrimlere baktığımızda bu kadar geniş bir hedefleri olmadığını görüyoruz. Ama KJK sistemi aynı zamanda konfederal sistemin de temelidir.

Ordu olmaktan, parti olmaktan bahsettiniz. YJA Star ve PAJK ile ilişkiniz nasıl?

KJK sistemi bir şemsiye gibidir. Merkezi bir sistem değildir. KJK sisteminin içinde PAJK var, gençlik örgütleri var, YJA Star var. Ayrıca her kuruluş bu sistem içerisinde kendisini örgütler ancak her kuruluş kendi içerisinde özerktir. Her kuruluş kendi kararlarını alır, kendi içinde düzenleme yapar. Ama elbette PAJK burada farklı. PAJK tüm sisteme öncülük ediyor. Her örgütlenme özerk bir mekanizmaya sahiptir. Bir ağ gibi çalıştığını söyleyebiliriz. Daha sonra halk bir araya gelerek stratejik konularda kararlar alıyor.

KJK sistemi oldukça kapsamlı ve toplumsal bir sistemdir. Kadro öncülük eder ancak hiyerarşi yoktur. Özgürlük, eşitlik, adalet isteyen, sosyalizme inanan, kadın özgürlüğü için çalışmak isteyen herkes örgüte katılabilir. Paradigmamız bellidir, demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü paradigmadır. Toplumu komünler, meclisler, akademiler, kooperatifler temelinde örgütlemek istiyoruz. Bu sistemle yeni bir toplum, yeni bir yaşam inşa etmek istiyoruz. Ulus-devlet sistemi kadınların köleliği üzerine inşa edilmiştir. Biz bunu reddediyoruz ve özgür kadın temelinde yeni bir yaşam kuracağımızı söylüyoruz. Özgür, demokratik, ekolojik bir yaşam inşa etmek istiyoruz.

Rojava’da Önder Apo’nun paradigmasını esas alan bir sistem uygulanıyor. Savaşın devam ettiği doğru ama devrim de sürüyor. Bahsettiğiniz demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmanın izlerini Rojava’da bulabilir miyiz?

Rojava demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma üzerinden örgütleniyor. Rojava devrimi bir kadın devrimidir. Orada kadın sistemi var. Mesela YPJ var. Orduda kadın olmak hem kadını, hem de ülkeyi korur. Bütün sistem eşbaşkanlığa dayanmaktadır. İlk defa bu kadar çok kadın devrime ve eylemlere katılıyor. Geçmişte devrimlerin hiçbirinde eş başkanlık ve eşit temsil sistemi ortaya çıkmadı. Bugün binlerce kadın sosyal, politik, ekolojik, ekonomik, sağlık, belediyecilik, iletişim ve kültürel faaliyetlerde yer alıyor. Tüm bunların yanında bir de kadın akademisi var. Kadın sorununun çözümü için eğitim alınıyor. Kadın bilinçleniyor. Rojava’da kadınlar hem kendilerini yetiştiriyor, hem irade sahibi oluyor hem de çalışmalarda yer alıyorlar. Arap, Çerkes, Suriyeli, Ermeni kadınlar hep birlikte örgütlerde yer alıyor. Bu çalışmaların yanı sıra gençlik çalışmaları da oldukça güçlüdür.

Rojava’da son birkaç yıldır özellikle kadınlarda büyük bir kararlılık var. Bütün bunlar komünler ve konseyler sayesinde oluyor. Çünkü herkes söz ve karar sahibidir.

Komün ve meclis sistemi Rojava’da temel bir sistemdir. Her üye, bir komüne katılmak zorundadır. Demokratik konfederalizmin ve kadın sisteminin temeli budur. Karar aşağıdan verilmeli ve yukarıya doğru gitmelidir. Her köyde, her şehirde kadın meclisleri var. Bu kadın meclisleri kadınların yaşamlarıyla ilgili sorunları tartışıyor ve çözüyor. Sadece sorunun değil, alternatif yaşamın da tartışılması gerekiyor. Kapitalist modernite sisteminin hayatın her alanında kendisini örgütlediğini biliyoruz. Kadınlar olarak yaşamın her alanında örgütlenmeli ve alternatifler yaratmalıyız. Sistem bir yandan hizmet ediyormuş gibi davranırken diğer yandan toplumu köleleştiriyor. Alternatiflerimiz yerel ve genel olarak birlikte olmalıdır. Kadınlara bölgede söz hakkı verilmeli. Bütün toplumu bilinçlendirmek istiyoruz. Çünkü insanlar bilgili olmazsa doğru önerilerde de bulunamaz.

Kurdistan’ın diğer parçalarında da durum böyle mi?

Bu sistem sadece Kurdistan’a özgü değildir. Bu sistem tüm Ortadoğu ve hatta tüm dünya içindir. Kuruluşu Kurdistan’da başlamış olabilir ama amacımız dünya genelinde toplumsal ve kadınların öncülük ettiği konfederal bir sistem oluşturmaktır. Adı KJK olmayabilir ama özünde aynı şey olacak. Ortadoğu’da ve dünyada özgür, ekolojik ve demokrasiye dayalı bir kadın konfederasyon sistemi kurarsak demokratik moderniteyi de inşa edebileceğimize inanıyoruz.

Dünyadaki tüm kadınlara ulaştığınızı düşünüyor musunuz? Böyle bir hedefiniz var mı ve bu konuda kendinizi yeterli görüyor musunuz?

Kurdistan’da 40 yılı aşkın süredir kadın fikri yayılıyor. Bu büyük bir gelişme ama hala gidecek çok yolumuz var. Bu KJK sistemi adım adım geliştirilecek. Sadece örgütlenme ile iş bitmiyor. Kısa vadeli, orta vadeli ve uzun vadeli hedeflerimiz var. Erkek egemen sistem 5 bin yıldır örgütlenmiş durumda. 5-10 yılda sistemi değiştiririz diyemeyiz. Amacımız mücadeleyi her yıl adım adım geliştirmektir. Hem eylem, hem eğitim, hem diplomasi, hem de kadınların birliği açısından iddialı çalışmalar yürütüyor. Kadınların çalışmaları hiç durmuyor.

Çok zorluklar yaşadık, çok bedeller ödedik, çok şehitler verdik, çok çalıştık ama adım adım geliştik.  Sistemimizi herkese tanıttığımızı söyleyemeyiz. Ama Rojava devriminin bir örnek olduğunu herkes biliyor. Tüm dünyada tanındı. Jin Jiyan Azadî sloganı tüm dünyada haykırıldı. İlk kez kadına yönelik bir sloganla isyan yaşanıyor. Kürt kadınları diplomasi alanında da tanındı. Örneğin Jineoloji yavaş yavaş tanınıyor. Önderliğimiz tanınıyor. Zorluklar olabilir ama gelişme de var. KJK-PAJK militanları olarak ne kadar öncülük ettiğimizden bahsedersek bu konuda eksiklerimiz var. Ama aynı zamanda gelişmemizi de görüyoruz ve kazanacağız.

Bir de kadınların Demokratik Konfederalizminden bahsediyorsunuz. Bu başlı başına bir programdır. Berlin, Frankfurt gibi şehirlerde birçok konferans düzenlendi. İnsanlar bu konferanslarda bu sistemin nasıl uygulandığını görüyorlar. Dünya kadınlarının tepkilerini nasıl görüyorsunuz?

Doğru adım atarsanız mutlaka olumlu bir karşılık bulursunuz. Dünyada böyle bir ihtiyaç var. Şu anda dünyada göç, savaş, kriz, yoksulluk, kadına yönelik şiddet var. Kapitalist modernite sistemi kadına karşı büyük bir düşmanlık yapmıştır. Bu sistem kadın düşmanıdır. Kadınlar açısından eylem ve isyan konusunda herhangi bir sorun yok. Ama insanların bir araya gelmesi, birlikte çalışması konusunda bir sorun var. Amacımız tüm kadınları bir araya getirerek yeni bir yaşam yaratacak esnek ve ortak bir örgütlenme ağı oluşturmaktır. KJK bir modeldir. Kadınların sorunlarına yanıt oluyor. Konferanslarda kadınlar, Kürt kadınlarına büyük ilgi gösteriyor, onları dinliyor ve saygı duyuyorlar. Çünkü Rêber Apo’nun savunmaları kadınların sorunlarına doğru yanıtlar veriyor. 5 bin yıllık erkek egemen sistemin reddi var. Kadınlar ayaklanıyor ama nasıl bir sistem ve yaşam kuracaklarını bilmiyorlar. Ama kadınlar yavaş yavaş bir araya geliyor. KJK sistemi yaşanan sorunlara en doğru cevabı veriyor.

KJK sistemi cinsiyetçiliğe karşı nasıl bir mücadele yürütüyor? Kadınları nasıl savunuyor? Özgür yaşam nasıl inşa ediliyor?

KJK sistemi cinsiyetçiliğe karşı önemli bir mücadele yürütüyor. Hem eğitim, hem sistem hem de yaşam açısından çok geniş bir sistemdir. Tarihte kadınların savunması kırılmış, kadın örgütlenmesi dağıtılmıştır. Oysa ki yaşam kadınların etrafında kurulmuştu. O sistemde hükümet ve devlet yoktu. Erkek egemen sistemden sonra erkekler her alanda kadınlara saldırdı. Kadın köle oldu. Ulus-devlet zaten cinsiyetçilik üzerine kuruldu. Mesela kadın ve erkek arasındaki ilişkilerde büyük bir çatışma var. Tüm yaşam erkeğin çıkarları temelinde düzenlenmiştir. Kadınların toplumda hiçbir hakkı yok. Kadın sisteminde bu hataları düzeltmek istiyoruz. Eş başkanlık sistemi de bunun ayaklarından biri. Bir kadın kendini ne kadar örgütlerse cinsiyetçiliğe karşı da o kadar mücadele edebilir ve hayatında değişiklikler yapabilir.

Erkeklerin tepkileri nasıl oluyor? KJK erkekler için nasıl bir değişimi esas alıyor?

Erkeğin değişimi kolay bir şey değil. Bu kadının gelişimiyle alakalıdır. Bir kadın kendini geliştirirse, değiştirip, dönüştürürse, kendi kararlarını alabilirse, özgürleşirse erkek de mecburen bir değişim geçirmek zorunda kalacaktır. Kadınları anlamak, kendisinde değişiklik yapmak isteyen bazı erkekler var. Bazıları ise kadına karşıdır, kimisi de hiçbir şeyden kendini sorumlu hissetmez. Erkeklerin değişimi konusunda çok kapsamlı çalışmalar yürütmeliyiz. Çok ısrarcı olmamız gerekiyor. Çalışmalar var. Erkek arkadaşlarımızın birçoğu kendi eğitiyor. KJK sistemimiz toplumda da erkekleri değişime mecbur kılıyor. Kendini değiştirmezse kadın sistemi bu erkeği kabul etmez. Mücadelemizi sürdürmeli, eğitim konusunda kendimizi derinleştirmeliyiz. Bu bir anda olmuyor.

Bunları da beğenebilirsin