Demokratik Konfederalizm sisteminin aynası: Mexmur

FARQÎN KARA-ROJNEWS

Demokratik Konfederalizm sisteminin uygulandığı ilk yerlerden biri de Mexmur’daki Şehit Rustem Cudi Mülteci Kampı’dır. Mexmur Kampı, bir halkın iradesi ve gücüyle kendini nasıl yönetebileceği ve savunabileceğinin örneği oldu. 90’lı yıllarda tekelci sisteme karşı göç eden Mexmur halkı, Demokratik Konfederalizm sisteminin çatısı altında meclis ve komünlerle kendini yönetiyor.

Gündemden düşmeyen ve yakından ilgi duyulan konulardan biri de öz yönetim ve seçim konusudur. Bu dosyamızda öz yönetim kültürü üzerinde duracağız. Öz yönetim sistemi tarih boyunca kendiliğinden gelişmemiştir. Bunun gerçekleşmesi için ilk olarak bilinçlilik ve toplumsal örgütlülük anlayışının gelişmesi gerekiyordu. Bu kültürün genel kabulü için bile büyük zorluklarla karşı karşıya kalındı. Egemen zihniyet zaman içinde öz yönetime karşı hareket ederek buna bir son verirler. Artık toplumlar güçlü olanlar ve hükümdarlar tarafından yönetilir. Ancak öz yönetim kültürünü koruyan doğal toplumlar bu duruma karşı mücadele etmekten vazgeçmiyor ve binlerce yıl boyunca direniyor. Tarih boyunca toplumun kendi kendini yönetmesi için mücadele eden pek çok kişiye ve harekete rastlıyoruz.

Karmatiler hareketi, 870-1070 yılları arasında Ortadoğu’ya yayılan en büyük toplumsal ve siyasal hareketlerden biridir. Karmatiler hareketi Ortadoğu’daki İran, Irak, Suriye, Horasan, Yemen, Bahreyn, Mısır gibi bölgelerde oldukça geniş bir alana yayılıyor. Karmatiler hareketinin ortaya çıkıp ilerlediği dönem, Abbasilerin güçlerini kaybettiği, yönetimlerinde derin çatışmaların yaşandığı ve etkilerinin azaldığı döneme denk gelmektedir. Abbasi yönetiminde ortaya çıkan çatışmalar elbette toplumsal ve ekonomik sorunları da beraberinde getirdi. Karmatiler hareketinin ortaya çıktığı dönemin özelikleri arasında merkezi otoritenin zayıflığı, savaştan kaynaklanan yoksulluk, tek dinin dayatılması ve bunun gibi birçok durum sıralanabilir. Hamdan bin Eşas el-Karmat (bazı kaynaklara göre Kufye doğumlu Hamdan Karmat Kürt’tür) liderliğinde tarih sahnesine çıkan Karmatiler hareketi, 2 yüzyıl boyunca komünal bir toplumsal yaşam geliştirdi. Bu dönemde toplum kendi kendini yönetti.

Bu kültür ve gelenek, komünal yaşam ve öz yönetim sisteminin uygulanması konularında toplumsal hareketler için birer miras oldu. Kürdistan Özgürlük Hareketi de daima Karmatilerin bu tarihi mirasına nasıl sahip çıktıklarına ve onu nasıl yaşadıklarına dikkat çekiyor. Şüphesiz ki Kürdistan Özgürlük Hareketi, Kürt toplumunun yenilikçi formlarıyla hem bu tarihi kültürü korumuş hem de önemli bir aşamaya getirmiştir. Bu da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi’ndeyken 2005 yılında tüm halklar için sunduğu Demokratik Konfederalizm sistemi çerçevesinde geliştirildi.

Tartışmaların, kararların ve eylemlerin halka ait olduğu sistem: Demokratik Konfederalizm

Sümerler döneminden sonra kapitalizmin ana kaynağı olan zigurat sistemi geliştirilmiş ve toplumu kontrol etmek ve yönetmek amacıyla kullanılmıştır. Tanrıları yeryüzünden gökyüzüne çıkaran iktidarlar tek kişiye dayanan sistemlerle toplum üzerinde hegemonyalarını dayattılar. Ancak bu sistemin aksine Demokratik Konfederalizmde, kişinin grup/toplum hakkında karar verdiği sistem yerine toplumun kişiler için karar almasını sağlıyor. Demokratik Konfederalizm sisteminde tüm güç halkın elindedir. Halk kendi tartışır, kimse halk adına karar vermez, halk yaşadığı sorunları tartışarak bulduğu çözümleri yine kendi oluşturduğu yönetim aracılığıyla uygular.

Demokratik Konfederalizm sistemi meclislerden oluşan bir sistemdir. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti tek bir meclise dayanan, ABD ise iki temel meclise dayanan sistemlerle yönetiliyor. Kısaca devlet sistemleri genellikle birkaç meclisten oluşur ve demokrasileri temsili demokrasidir. Bu nedenle halkın kendini ifade edebileceği ve karar alabileceği mekanizmalar yok. Tartışmaların yapıldığı ve kararların alındığı yer meclislerdir. Ulus-devlet zihniyetinde tartışmaların yapıdığı ve kararların alındığı yer tek bir yerdir. Ancak Demokratik Konfederalizm meclislerden oluşan bir sistemdir. Bu sistem sayısız meclisten oluşur. Halkın olduğu her yerde bir meclis vardır. Tartışmalar burada yapılır, çözümler yine halkın kurduğu yönetimler tarafından uygulanır. Bu nedenle halkın olduğu her yerde meclisler olmalıdır. Böylece Demokratik Konfederalizm, bir meclisler sistemine dönüşüyor.

Bu meclis sisteminde Kürt halkı adına gereken kararları alabilecek en yüksek organ KONGRA-GEL’dir. Kürdistan’ın dört parçasından ve yurtdışından 301 temsilcinin bir araya gelmesiyle kurulan KONGRA-GEL, Kürt halkının karar organıdır. Yılda bir kez toplanıp Kürt halkının tüm sorunlarını tartışıyor ve her konuda gerekli kararları alıyor. Bu kararların uygulanması için de bir yönetim belirleniyor.

Demokratik Konfederalizm, doğrudan demokrasiyi esas alıyor. En temelden en üste kadar yürütülen tüm tartışmalar, alınan tüm kararlar ve eylemler halka aittir. En temelin ve en üstün hiyerarşik olarak ele alınması gibi bir yanılgı var. Yönetim de bir hiyerarşi olarak ele alınır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan bu konuyla ilgili şunları söylüyor; “Devlet yönetmez, idare eder; ancak toplum yönetir.” ‘Yönetim’ kelimesi geleneksel bir kavramdır. Doğal toplumlarda kadın-anne yönetiyordu ancak yönetim tarzı iktidar veya hiyerarşik değil yönetim modeli demokratik otoriteye dayanıyordu.

Demokratik Konfederalizm sisteminin temelinin atıldığı yerlerden biri: Mexmur

Demokratik Konfederalizm sisteminin uygulandığı ilk yerlerden biri de Mexmur’daki Şehit Rustem Cudi Mülteci Kampı’dır. Mexmur Kampı, bir halkın iradesi ve gücüyle kendini nasıl yönetebileceği ve savunabileceğinin örneği oldu. 90’lı yıllarda tekelci sisteme karşı göç eden Mexmur halkı, Demokratik Konfederalizm sisteminin çatısı altında meclis ve komünlerle kendini yönetiyor.

Mexmur Kampı’nda Demokratik Konfederalizmin ya da meclis sisteminin temelini oluşturan bir yapı var. Kampta; Halk Meclisi, İştar Meclisi ve Gençlik Meclisi olmak üzere 3 ana meclis var. Her 3 meclisin altında ise komiteler, kurumlar, kuruluş ve yetkili komiteler var. Bu temelde Mexmur halkı düzenledikleri konferans ve toplantılarla yönetimleri seçerek görevlendirmeler yapar.

Mexmur halkı Halk Meclisi öncülüğünde tüzüğü güncellemek ve sorunların çözümünü ele almak için iki yılda bir Halk Kongresi düzenliyor. Kongrede halk kendi sorunlarını tartışıyor, görüş ve önerilerini dile getiriyor ve bu doğrultuda çözüm geliştiriyor. Sonraki iki yıl için de bir yönetmelik çıkararak oylamaya sunuyor. Demokratik Konfederalizm temelinde ortaya koyulan meclis sistemi gün geçtikçe gelişiyor.

Şehit Rustem Cudi Mülteci Kampı’nda bu yıl işgalci Türk devleti ve işbirlikçilerinin saldırı, tehdit ve baskılarıyla dolu iki yılın ardından ‘Demokratik Toplum İnşası ve Öz Savunmayla Düşmanı Yenelim, Önder Apo’yu Özgürleştirelim’ şiarıyla 3’üncü Halk Kongresi düzenlendi.

6 gün süren kongrede halk, son iki yılda yaşanan sorun ve çatışmaları tartışarak çözüme yönelik görüş ve önerilerini dile getirdi.

Halk Meclisi, İştar Meclisi ve Gençlik Meclisinin son iki yıla ait raporlarının okunduğu kongrede, çalışmaların değerlendirmeleri yapıldı. Toplumsal Sözleşme ve ortak karar tasarısı okumalarından sonra delegelerin oylamasına sunuldu. Ardından Meclis eşbaşkanları ve Meclis divan eşbaşkanları seçimleri yapıldı.

Yapılan seçimlerde Filiz Budak ve Ahmed Şehbaz Meclis eşbaşkanları olarak, Ali Bilehi ve Nudem Yaman ise Meclis Divanı eşbaşkanlığına seçildi.

95 kişiden oluşan yeni meclis üyelerinin yemin töreni sonrası kongre, sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona erdi.

Mexmur Kampı’nın bir kamptan öte bir kimlik olduğu bilinmelidir. Kendi topraklarında mülteci olarak yaşayan bu halkın verdiği mücadelenin, göründüğü kadar kolay olmadığı bilinmelidir. Tüm engellere, ambargolara, saldırılara ve imkanların azlığına rağmen kamp halkı, kimliğine ve öz yönetim sistemine sahip çıkıyor. Tüm bu yönleriyle Mexmur Kampı, halkın devletin araçları olmadan nasıl ayakta kalabileceğini ve örgütlenebileceğini gözler önüne seriyor. Bu nedenle kamp şahsında hedef alınan şey öz yönetim sistemidir.

xs

Bunları da beğenebilirsin