Kürdistan’da Özgür Basın geleneği

HABER MERKEZİ

Kürdistan Gazetesi ile serüvenine başlayan Kürt basını, 126 yıldır baskı, şiddet, işkence, tutuklama ve ölümlere rağmen bugün yoluna onlarca ajans, gazete, dergi, radyo ve TV yayını ile Kürtlerin sesi, soluğu, gözü ve kulağı olmayı sürdürüyor. Özgür Basın, bu yıl Kürt Gazeteciler Günü’nü katledilenleri ve tutuklananları anarak, KDP tarafından kaçırılan Süleyman Ahmet’in akıbetini sorarak karşılıyor.

Sürgün, baskı, katletme, kapatma, engelleme ve yasaklamaya rağmen bir asırdan fazladır Kürtlerin varlığına yönelik tehditleri teşhir eden ve direnişlerinin arşivini tutan, tarihini yazan Kürt basını; bugün onlarca televizyon, radyo ile günlük ve haftalık gazete, kültür-sanat ve siyaset dergileriyle yoluna devam ediyor. Mısır’ın başkenti Kahire’ye sürgün edilen Mîqdat Mîdhat Bedîrxan tarafından 22 Nisan 1898’de çıkarılan Kürdistan Gazetesi üzerinden 126 yıl geçmesine rağmen Kürtlerin tarihine ışık tutuyor. Gazetenin çıkarıldığı 22 Nisan günü, “Kürt Gazetecilik Günü” olarak kutlanıyor. Kürt gazeteciler bugünü katledilenleri ve tutuklananları anarak, KDP’nin kaçırdığı ve kendisinden aylardır haber alınamayan Süleyman Ahmet’in akıbetini sorarak karşılıyor ve direnişini sürdürüyor.

Kürdistan gazetesi

Mısır’da çıkarılan Kürdistan Gazetesi, Osmanlı’nın basıkları nedeniyle 6’ncı sayısından itibaren Cenevre’de çıkarılmaya başlandı. Kürtçe, Kürtçe-Türkçe olmak üzere çıkarılan gazeteye dönük baskılar nedeniyle 20-23 arası sayıları Londra, 24-29 arası sayıları Folkston’da, 30 ile 31 sayıları ise tekrardan Cenevre’de yayınlandı. Osmanlı tarafından yasaklanan gazete, gizli yollardan Kürt bölgelerinin yanı sıra Şam-Adana yörelerinde ve Avrupa’da dağıtıldı. Kürdistan gazetesinin yayında olduğu sürede Bedirxan ailesi tarafından ayrıca Ummid gazetesi çıkarıldı. Mısır’da faaliyet yürüten gazete, 15 günde bir yayınlanırken, gazete duruşunu “Milletin dertlerini dillendirmeye hizmet eden gazete, millet ve memleket hizmetindedir” şeklinde ifade etti.

İlk olma özelliği taşıdı

Osmanlı’da 23 Temmuz 1908’de 2’nci Meşrutiyetin ilanıyla birlikte örgütlenme, basın ve yayın alanında kısmı özgürlük ortamının meydana gelmesiyle birlikte İstanbul’da faaliyet yürüten Kürd Teavün ve Terakki Cemiyeti tarafından 9 Kasım 1908’de “Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi” yayım hayatına başladı. Gazete, Kürdistan gazetesinden farklı olarak Kurmancî ve Soranî lehçeleriyle çıktı ve ilk olma özeliği taşıdı.

Şark ve Kürdistan

Öte taraftan 20 Kasım 1908’de İstanbul Cağaloğlu’nda “Şark ve Kürdistan” gazetesi yayın hayatına başladı. Haftada iki kez yayınlanan ve her sayısının dört sayfadan oluşan gazetenin bünyesinde Kürdistan’ın durumu, Bosna Hersek ve oradaki Kürtler ile ilgili meselelere yer verdi. Gazetenin ilk sayısında Malatyalı Bedrî, “Zavallı Kürtlerle Ermeni Vatandaşlar” başlıklı yazısında, “Kürt, Ermeni ve diğer uluslar birbirimize kardeş nazarıyla bakıyoruz” şeklinde ifadelere yer verdi. Kaç sayı çıkarıldığı bilinmese de gazetenin üç sayısı mevcut. Bu sayılarda Said-î Kurdî’nin yazılarına da yer verildi. İlk sayıda yer alan yazısında Kürtlerin temel haklarına ve Kürtçe eğitime yönelik uyarılarda bulunan Kurdî, II. Abdülhamid yönetimi tarafından sert tepki ile karşılandı. Kurdî, bu nedenle tımarhaneye konuldu.

İlk günlük gazete: Serbesti

Kürt basın hayatında önemli bir yerde duran bir diğer gazete ise Serbesti oldu. Kürt basın tarihinde ilk günlük gazete olarak geçen gazete, 13 Aralık 1908’de İstanbul’da yayın hayatına başladı. Gazetenin imtiyaz sahibi Mevlanzade Rıfat iken, Yazı İşleri Müdürü ise Hasan Fehmi’ydi. İttihat ve Terakki yönetimini sert dille eleştiren Fehmi, 6 Nisan’da vurularak katledildi. Fehmi’nin öldürülmesiyle Terakki yönetimine karşı 31 Mart Ayaklanması gelişti. Öte taraftan Fehmi’nin öldürüldüğü gün olan 6 Nisan, “Öldürülen Gazeteciler Günü” olarak kabul edildi. Fehmi’nin öldürülmesiyle birlikte gazete Paris ve Mısır’da çıkmaya başladı. Burada çıkan gazete İttihat ve Terakkiye sert eleştiride bulundu. Daha sonra çıkan afla Türkiye’ye gelen Rıfat, 29 Temmuz 1912’de Serbesti’yi tekrar çıkarmaya başladı. Gazete toplamda 770 baskı yaptı. 5 Nisan 1920’ye kadar baskı yapan gazetenin yayın politikası tarafsızlık, meşrutiyetin kazanımlarını korumak, İttihat ve Terakki’ye karşı sert bir şekilde muhalefet etmek ve “Adem-i Merkeziyeti” savunmak oldu.

Rojî Kurd

Osmanlı’da 27 Temmuz 1912’de kurulan Kürt Talebe Hêvî Cemiyeti tarafından yayımlanan Rojî Kurd dergisi, aylık siyasi bir dergi olarak 6 Haziran 1913 tarihinde Selahattin Eyyubi kapağıyla çıktı. İsminin “Kürt Güneşi” anlamı taşıdığı dergi, Kürtçe-Osmanlıca dillerinde toplam dört sayı yayımlandı. Dergide, ayrıca Ahmedê Xanî gibi bazı şairlerin şiirleri de yer aldı. Dergide, Kürtçeye büyük önem ve ortak tarih bilincinin oluşması, eğitim ve edebiyata yapılan vurgu, Kürtler arasında birliğin tesisi, Kürtler arasında “biz” bilincine dönük çabalar yer aldı.

Dergi, 12 Eylül 1913’te yayımlanan son sayının ardından İttihat ve Terakki yönetimi tarafından kapatıldı. Aynı şekilde Kürt Talebe Hêvî Cemiyeti üyelerinin çabalarıyla yayımlanan ikinci gazete olan ve Rojî Kurd dergisiyle aynı dönemde yayınlanan Yekbûn gazetesi, Eylül 1913 tarihinde İstanbul’da yayın hayatına başladı.  İsmi “Birlik” anlamı taşıyan gazete Kürtçe ve Türkçe dillerinde üç günde bir yayın yaptı.

Hetawî Kurd dergisi

Rojî Kurd dergisinin yayını durdurulduktan yaklaşık bir buçuk ay sonra, Kürt Talebe Hêvî Cemiyeti tarafından “Kürt Işığı” anlamına gelen Hetawî Kurd adıyla yeni bir dergi yayımlandı. İstanbul’da bir nevi Rojî Kurd dergisinin devamı niteliğinde çıkan derginin, 10’un üzerinde sayısı yayımlandı.  1914 yılının ilk yarısına kadar yayınını sürdüren dergi, 28 Temmuz 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı başlayınca, zorunlu seferberlik hizmeti nedeniyle, cemiyet üyeleri ve dergi çalışanlarının büyük bir kısmı askere alındı. Savaş durumunda Hêvî’nin çalışmalarını sürdürme koşulları ortadan kalktı ve Hetawî Kurd’ün yayını da durduruldu.

Dünya savaşı sonrası: Jîn dergisi

İstanbul’da 1918 yılının sonlarına doğru çıkarılan Jîn Dergisi, bu dönemde faaliyet yürüttü. “Yaşam” anlamına gelen Jîn dergisi, o dönem Kürt Teali Cemiyeti’nin yayın organı olarak haftalık yayımlanmaya başladı ve en az 36 sayı çıktı. Kürdistan kentlerine dağıtılan dergide, Kürt millet meselesi, siyaset, tarih, dil, edebiyat, eğitim, kadın sorunu, folklor vb. konular işlendi.

Derginin daimi yazar ve şairleri arasında bulunan Hakkarili Abdurrahman Rahmi’nin Kürtçe olarak kaleme aldığı ve ilk Kürtçe piyes olan “Memê Alan” piyesi de Jîn dergisinde yer aldı. Bunun yanı sıra Ağrı başkaldırısının lideri İhsan Nuri’nin de yazılarının dergide yer aldı. Dergide, ayrıca Kürtlerin yaşadığı sıkıntılar ve Wilson’un, “Her millet kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir” minvalindeki tespitine dair yazılar ve düşünceler de yer aldı. Bu yazılar arasında “Kürtler uykuda değil” başlığı taşıyan Dr. Abdullah Cevdet’te ait olan ve ilk sayıda yayınlanan yazıda, Jüpiter’e karşı Promete’nin, “Yakacak ışığım senin göklerini, her yanımdan hayat fışkıracak” sözlerine işaret edilerek, şu sözlere yer verildi: “Ey Kürt, uyan demeye ben gerek görmem. Çünkü eğer Kürtler uykuda, hala uykuda iseler, pek çoktan ölmüşler demektir. Kürt uyanıktır ve kendisini yüzyıllardan beri uykuya çağırmış ve kendileri de uykuya dalmış olan efendilerini de uyandıracaktır.”

Mustafa Kemal Atatürk’ün 28 Nisan 1920 tarihinde Erzurum Vilayetine gönderdiği bir telgrafta, Jîn dergisinin kente sokulmaması emri verdi.

Kürdistan dergisi

Kürdistan Teali Cemiyeti, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Jîn dergisinin yanı sıra Kürdistan dergisini de bastı. İstanbul’da yayımlanan haftalık bir yayın olan derginin ilk sayısı, 30 Ocak 1919 tarihinde basıldı. Kürtçe ve Osmanlıca yayın yapan derginin 30’u aşkın sayısının yayımlandığı biliniyor.

1920-1990 arası Kürt basını

Kürt kelimesinin dahi yıllar süren cezaevi ve işkencelere sebep görüldüğü 1920-1990 yılları arasında, Kürt basını da kendi topraklarında adeta ölü yıllarını yaşamış ancak Irak, Suriye ve Beyrut gibi ülkelerde Kürt aydınları öncülüğünde dergi ve gazeteler çıkarılmaya devam edildi.

Riya Teze gazetesi

Kürt basınının ilk adımı kabul edilen Kürdistan Gazetesi’nden sonra en uzun soluklu gazete Riya Teze gazetesi oldu. Erivan’da 1930 yılında Komünist Parti’nin atadığı Kürtçeyi çok iyi bilen üç Ermeni ile yayına başlayan Riya Teze, 4’üncü yılından sonra Kürt gazeteciler tarafından çıkarılmaya başlandı. Gazete; Kürtlerin dilinin, kültürünün ve müziğinin yasaklandığı 1937 yılında kapatıldı.

1955 yılında yeniden yayına başlayan Riya Teze, Sovyetler Birliği döneminde çıkan tek Kürtçe gazete olarak tarihe geçti. Komünist Parti’nin yayın organlarından biri durumunda olan gazete, sadece Ermenistan’da değil tüm Sovyetler Birliği’nde dağıtılıyordu. 4 sayfadan oluşan ve 1994 yılına kadar haftada iki kez basılan gazete ekonomik nedenlerle 2003 yılında kapanmak zorunda kaldı. Bir dönem Kril ve son yıllarında Latin harflerini kullanan Riya Teze gazetesi en uzun süre yayın yapan gazeteler arasında yer alarak tarihe geçti.

Jiyan dergisi

Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentinde 1926 – 1936 yılları arasında çıkarılan Jiyan dergisinin imtiyaz sahibi Pîrêmerd ismiyle tanınan Kürt şair ve gazeteci Süleyman Tevfik oldu. 10 gibi çıkmayı başaran dergi, ardından resmi makamlarca kapatıldı. Jiyan dergisinin kapatılmasından sonra 22 Aralık 1939’dan itibaren Pîrêmerd, sayılarının devamı biçiminde Jîn Dergisi adında bir dergi çıkardı. Bu dergi 15 Haziran 1950 yılına kadar devam etti.

Kürt basın tarihinde yeni bir ilk: Hawar

Suriye’nin başkenti Şam’da Celadet Elî Bedirxan tarafından 15 Mayıs 1932 yılında yayımlanan Hawar dergisi, Kürt basın tarihinde ilk defa Latin alfabesinin kullanılmasıyla tarihe geçti. 20 sayfalık derginin 16 sayfası Kürtçe, 4 sayfası ise Fransızca yayımlanırken, ilk sayıdan 23’üncü sayıya kadar Arap ve Latin harfleriyle basılan Hawar, sonraki sayılarını sadece Latin alfabesiyle çıkarmaya başladı.

Büyük zorluklar ve baskılar altında yayın hayatını sürdüren Hawar, ekonomik nedenlerden dolayı birkaç kez yayın hayatına ara vermek zorunda kaldı. Kürtçenin Kurmanci lehçesi ağırlıklı yayımlanan dergide, Zazaki ve Sorani lehçeleri de yer buluyordu. Nureddîn Zaza, Qadrîcan, Cigerxwîn gibi Kürt aydınları Hawar’da yetişen birkaç isimdi. Şiir, öykü, deneme gibi yazılarla birlikte çevirilere de yer veren Hawar, birçok Fransız şairin şiirlerini de Kürtçeye kazandırdı, birçok Kürtçe eseri de Fransızca’ya çevirdi. Kürtçe gramer ve dil bilgisi üzerine çalışmalar yürüten Hawar’ın sahibi Celadet Elî Bedirxan ve Hawar ekibi, yayım hayatı döneminde hala da kullanılan Kürtçe Latin alfabesini ve gramerini Kürt yazım hayatına kazandırdı.

Hawar dergisinin tüm sayıları 1989 yılında Nudem Yayınları tarafından iki cilt halinde tekrar yayımlandı. 1932 yılında Şam’da yayına başlayan Hawar Dergisi, 15 Ağustos 1943 yılına kadar 57 sayı yayınladı.

Ronahî dergisi

Yine Celadet Elî Bedîrxan tarafından Şam’da 1942 yılında çıkarılmaya başlanan Ronahî dergisi, Kürtçenin Kurmanci lehçesinde ve Latin alfabesiyle okuyucusuna ulaştı. Resim ve fotoğraf kullanmasıyla o dönem için yeni bir ilk olan dergi, toplam 28 sayı yayınlanarak 1945 yılında kapatıldı. Daha önce Hawar dergisinde yazan Celadet Elî Bedîrxan, Osman Sebrî, Hesen Hişyar, Cigerxwîn gibi birçok Kürt aydını Ronahî dergisi’nde de yazılar yazdı.

Stêr dergisi

Dr. Kamuran Bedîrxan tarafından 1943 yılında Beyrut’ta çıkarılan Stêr dergisi, sadece üç sayı yayımlandı. Derginin ilk sayısı Aralık 1943’te, ikinci sayısı Şubat 1944’te ve üçüncü sayısı da 1945 yılında yayınlandı.

Apê Musa: Yeni bir meşale

Kürt bilgesi Musa Anter (Apê Musa), 1950’li yıllardan itibaren yürüttüğü basın faaliyetleriyle Türkiye’de yok sayılan bir halkı, karanlıkta tutulmak istenen gerçekleri görünür kılarak Kürt basın tarihinde yeni bir meşale yaktı. Okuduğu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden ayrıldıktan sonra Şark Postası ve Dicle Kaynağı’nda yazmaya başlayan Apê Musa, İleri Yurt gazetesindeki Kürtçe şiiri “Qimil/Kımıl” sebebiyle 1959 yılında tutuklandı, idamla yargılandı. 1960 darbesinden sonra serbest kalan Apê Musa, cezaevinden çıktıktan sonra Deng, Barış Dünyası ve Yön dergilerinde yazdı. Ape Musa, çeşitli tarihlerde Dicle-Fırat, Azadiya Welat, Yeni Ülke, Özgür Gündem, Rewşen ve Tewlo’da yazdı. Bununla birlikte yedi kitap ve bir de Kürtçe-Türkçe Sözlük yayımladı. Gazeteciliğinin yanı sıra siyasetçi, aydın kimliğiyle uzun yıllar mücadele yürüten Apê Musa, yaşamının 11 yılını cezaevinde geçirdi. Kürt bilgesi Apê Musa, 20 Eylül 1992 yılında bir kültür sanat festivaline katılmak için gittiği Diyarbakır’da, JİTEM tarafından Seyrantepe Semtinde katledildi. Katliamın üzerinden geçen 28 yılda halen failleri korunuyor. Apê Musa’nın yarattığı yeni meşale, 1990’lı yıllardan itibaren özgür basın geleneğine dönüştü. Apê Musa’nın ardılları tüm saldırı ve baskılara rağmen meşaleyi taşıyor.

Özgür Gelenek

Türkiye’de ana akım medyaya alternatif olan özgür basın geleneğinin ilk adımı 22 Nisan 1990’da atıldı. O günden bu yana 50’yi aşkın haftalık ve günlük gazeteyi basın hayatına kazandıran özgür basın geleneği, canı pahasına da olsa çizgisinden bir an bile şaşmadı. 30 yılını geride bırakan özgür basın geleneği ile 10’dan fazla Kürtçe yayın yapan gazete, 10’dan fazla haber ajansı, onlarca radyo ve televizyon kanalı yayın yapmaya başladı. Her zaman halktan ve hakikatten yana olan özgür basın kurumları, 30 yıllık serüveninde bombalama, yağmalama, kapatma, baskın, imha gibi her türlü şiddete maruz kaldı. Kısa sürede kapatılan Toplumsal Diriliş dergisinin ardından 22 Nisan 1990’da çıkarılan haftalık Halk Gerçeği gazetesi, özgür basının ilk adımları olarak kabul ediliyor.

Halk Gerçeği gazetesi

Hüseyin Aykol’un yayın yönetmenliğinde kurulan ve 22 Nisan 1990 tarihinde yayına başlayan Halk Gerçeği gazetesinin kapatılmasının ardından Yeni Halk gazetesi yayın hayatına başladı. Yeni Halk gazetesinin gazete yönetimince kapatıldığında artık 1990 yılının sonlarına gelinmişti. 20 Ekim 1990 yılında kurulan Yeni Ülke gazetesinin Diyarbakır bürosu daha ilk haftadan saldırıya uğradı.

Özgür Gündem

Özgür Gündem, 30 Mayıs 1992’de yayına başladı. 14 Nisan 1994’te mahkeme kararıyla kapatılan gazete, farklı isimlerle uzun süre yayın hayatına devam etmeyi başardı. Gazetenin ilk yayın döneminde, aralarında yazar, muhabir ve dağıtımcıların da bulunduğu 27 çalışanının çoğu faili “meçhul” bir şekilde katledildi. Ayrıca birçok ofisi ve bürosuna saldırı düzenlendi. Yayınlanan toplam 580 sayısının 486’sı hakkında dava açıldı ve gazete çalışanları toplam 147 yıl hapis cezasına mahkûm oldu. “Propaganda” suçlamaları nedeniyle birçok kez toplatılmasına karar verildi.

Gazete, 10 Aralık 1993 tarihinde, yüzlerce polis tarafından basıldı ve çalışanları gözaltına alındı. Özgür Gündem yönetiminin fiilen dağıtılması üzerine, Özgür Ülke 28 Nisan 1994’te yayına başladı. Gazetenin üç bürosu 4 Aralık 1994 günü aynı anda bombalandı. Gazete çalışanı Ersin Yıldız yaşamını yitirirken 21 çalışanı da yaralandı. Bombalama emrinin dönemin Başbakanı Tansu Çiller tarafından verildiği belgeleriyle ortaya çıktı. Bombalamaya rağmen gazete yayınına ara vermeden devam etti. Özgür Ülke’nin toplam 247 sayısından 220 sayısı hakkında toplatma kararı verildi. Açılan davalar nedeniyle gazetenin 7 yazı işleri müdürü tutuklandı. Özgür Ülke, 2 Şubat 1995 günü daha bir yılını dolduramadan İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi tarafından Özgür Gündem’in devamı olduğu gerekçesiyle kapatıldı.

İlk televizyon kanalı: Med TV

15 Haziran 1995 tarihinde İngiltere’nin başkenti Londra’da Med Tv kuruldu. İlk Kürt televizyon kanalı olma özelliğini taşıyan Med Tv’nin lisansı Türkiye’nin talebi üzerine 23 Nisan 1999’da iptal edildi. Yerine kurulan Medya TV de Fransa tarafından kapatıldı. Medya TV’nin kapatıldığı yıl Danimarka’da Roj TV yayına başladı. Roj TV nedeniyle Danimarka’ya yoğun baskılar yapan Türkiye, 2013 yılında kanalın kapanmasına neden oldu. Roj TV’nin ardından Nûçe TV ve Stêrk TV kuruldu. Bunun yanı sıra TV geleneği şu an Medya Haber, DAİŞ’in uygulamak istediği soykırımdan direnerek kurtulan Şengal’de kurulan Çîra TV ve birçok TV kanalı varlığını kesintisiz sürdürüyor.

Özgür Gün TV

1994 yılında yerel yayın olarak Diyarbakır’da kurulan Özgür Gün Tv, Türkiye’de Kürtçe yayın için 23 Mart 2004 tarihinde RTÜK’e başvuran ilk yayın kuruluşu oldu. 2 yıl sonra aldığı izin sonucu 23 Mart 2006 da Dergûşa Çandê adlı Kurmancî lehçesinde bir kültür sanat programı yaptı. Daha sonra ulusal yayına geçen TV, 2016 yılında KHK ile kapatıldı.

İlk kadın televizyonu

Tüm çalışanlarının kadın olduğu ilk kadın televizyonu JİN TV’de 8 Mart 2018 tarihinde kuruldu ve yayın hayatını hala devam ettiriyor.

İlk Kürtçe yayın: Azadiya Welat

Türkiye’de Kürtçe günlük yayın yapan ilk gazete Azadiya Welat oldu. 26 Şubat 1994’ten 2006’ya kadar haftalık olarak yayınlanan Azadiya Welat, 15 Ağustos 2006’dan itibaren günlük olarak yayımlanmaya başladı. Tek günlük yayın yapan Kürtçe gazete olan Azadiya Welat’ın çeşitli aralıklar ile kapatılması sonucu oluşan boşluğu doldurmak için 24 Mart 2007’de Dengê Welat, Kasım 2008’de Welat, 16 Nisan 2009’da Rojev, 6 Mayıs 2009’da Hawar, 13 Kasım 2009’da Rojev ve en son 31 Mart 2010 tarihinde yine Azadiya Welat’ın yayınının durdurulması üzerine Rojev ile giderilmeye çalışıldı. Sadece kapatılmayla sınırlı tutulmayan baskılar, gazetenin yazı işleri müdürlerine verilen cezalarla da kendini sürekli gösterdi. Gazete 2016 yılında KHK ile kapatıldı.

Özgür Gündem’den Yeni Yaşam’a

Özgür Ülke Gazetesi’nin kapatılmasının ardından 13 Nisan 1995’te Yeni Politika yayına başladı. Aynı akıbete uğrayan Yeni Politika Gazetesi’nin ardından çeşitli isimlerle özgür basın geleneği sürmeye devam etti. 17 yıl aradan sonra 4 Nisan 2011 tarihinde yeniden yayın hayatına başlayan Özgür Gündem gazetesi yeniden Kürt halkının sesi olmaya devam etti. Ancak Özgür Gündem’e dönük baskılar devam etti. Sayısız defa para cezalarına çarptırılan gazetenin birçok sayısı hakkında dava açıldı ve toplatma kararı verildi. Gazetenin basıldığı Gün Matbaası basılarak henüz yayınlanmamış sayılarına dahi el konuldu. Baskı ve sindirme politikalarına boyun eğmeyen Özgür Gündem, 16 Ağustos 2016’da geçici olarak kapatıldı. 29 Ekim 2016’da çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılmasına karar verildi. Özgür Gündem’in kapatılması ardından Özgürlükçü Demokrasi yayın hayatına başladı. Kısa bir süre yayını sürdüren gazete ye kayyım atandı. Bu nedenle hala yayının sürdüren Yeni Yaşam gazetesi kuruldu.

Haber Ajansları

2000’li yıllara gelindiğinde yazı ve fotoğraf haricinde ses ve görüntü sistemleri de basında çok fazla kullanılmaya başlandı. Gazete ve dergilerin ardından ses ve görüntü akışının da yapılabilmesi arayışları başladı. Kürt basınında kurulan ilk ajans yine sürgünde kuruldu. Almanya’da kurulan DEM ajansının ardından Frankfurt’ta Mezopotamya Haber Ajansı (MHA) kuruldu. MHA’nın Alman polisi tarafından kapatılmasının ardından Kürt basınına yönelik baskılar uluslararası bir boyut kazandı. MHA’da çalışan gazeteciler hemen ardından Belçika merkezli Fırat Haber Ajansı’nı (ANF) kurdu. Türk devleti tüm girişimlerine rağmen ANF’yi kapattıramasa da Türkiye’de ANF’nin internet sitesi erişime kapatılmış durumda. Sayısız kez siber saldırıya da uğrayan ANF’ye yönelik baskılar da sürüyor.

DİHA

Türkiye’de kurulan ilk Kürt haber ajansı olma özelliği taşıyan Dicle Haber Ajansı (DİHA), 4 Nisan 2002’de kuruldu. ‘Gerçeklerden asla taviz verilmez’ mottosuyla yayına başlayan DİHA, Kürtçe, Türkçe ve İngilizce yayınlar yaptı. Çok sayıda muhabiri tutuklanan DİHA, her türlü baskıya göğüs gerdi. DİHA, tıpkı Özgür Gündem gibi 29 Ekim 2016’da çıkarılan KHK ile kapatılan bir basın kurumu oldu. Mart 2017 itibariyle DİHA’nın 27 muhabirinin Türkiye’deki farklı cezaevlerinde olduğu açıklandı.

İlk kadın haber ajansı: JİNHA

Jin Haber Ajansı (JINHA), 8 Mart 2012’de Diyarbakır’da kuruldu. Türkiye’de çalışanlarının tamamı kadın olan ilk haber ajansı olma özelliği taşıyan JINHA, kadınların sesi oldu. Kadın odaklı haber yapma ve eril olan basın dilini değiştirme amacıyla kurulan JINHA, yayınladığı haberlerde, eril sistemin devamına ilişkin anlayışı kırmak için kişinin ismini, önce “adı-soyadı” şeklinde daha sonra da kişinin sadece adını vererek devam ediyordu.

JINHA da birçok Kürt basın kurumu gibi 29 Ekim 2016’da çıkarılan KHK ile kapatıldı.

DİHABER

Olağanüstü Hal (OHAL) ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK) karanlığına karşı 14 Kasım 2016’da “Gerçekler karanlıkta kalmayacak” şiarıyla yayın hayatına başlayan DİHABER, gecenin en karanlık saatinde yayınlanan, 25 Ağustos 2017 tarihli 693 sayılı KHK ile kapatıldı. Çalışanları saldırıya uğrayan, gözaltına alınan ve tutuklanan DİHABER, bütün KHK ve OHAL karanlığına karşı kararlı bir şekilde Özgür Basın geleneğini sürdürdü ve bundan taviz vermedi. DİHABER, haberlerini Kürtçe, Türkçe ve İngilizce olarak servis etti.

DİHABER’den MA’ya

Dihaber’in kapatılması ile birlikte Mezopotamya Ajansı (MA) 20 Eylül 2017’de yayın hayatına başladı. Onlarca muhabiriyle Türkiye ve Ortadoğu’dan topladığı haberleri anlık olarak, görsel ve yazılı olarak Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olarak servis eden ajans, varlığını hala sürdürüyor.

Şûjin ve Jinnews

19 Aralık 2016 tarihinde “Medyanın diline, çuvaldız niyetine” şiarıyla yayın hayatına başlayan Gazete Şûjin, Türkçe, Kürtçe’nin Kurmanci ve Sorani lehçeleri, İngilizce, Arapça yayın yapıyordu. Gazete Şûjin, Kürtçe’de “çuvaldız” anlamına geliyor. Gazete, 25 Ağustos 2017 günü KHK ile kapatıldı. Şûjin’in kapatılmasının ardından 25 Eylül 2017’de tüm çalışanlarının kadın olduğu ve kadın odaklı habercilik yapan JİNNEWS kuruldu. JİNNEWS yayın hayatını Türkçe, Kürtçe, Zazaca, Arapça ve İngilizce dilleriyle sürdürmeye devam ediyor.

Rojava’da özgür basın

Suriye’de Hawar dergisiyle başlayan gelenek, tüm baskılara rağmen belli aralıklarla da olsa sürdürüldü. Rojava’da ilk defa 1986 yılında ‘Dengê Kurdistan’ ismi ile Arapça bir dergi basıldı. Daha sonra ‘Berxwedan’ ismi ile bir Kürtçe-Arapça gazete basıldı.  Bununla beraber aynı dönem Kürt halkının sesinin Arap coğrafyasında daha iyi duyulması amacıyla Beyrut’ta ‘Sorgul’ isimli dergi yayına başladı. Çok sayıda Arap aydın ve yazarı bu dergide yazı yazdı. Dergi bütün Rojava’da ve Suriye’de dağıtıldı. Baskıların tavan yaptığı dönemde, dergiyi okumak ve bulundurmak dahi suç sayılıyordu.

Belli aralıklarla sürdürülen bu çalışmalar Suriye’de 2011 yılında başlayan halk ayaklanması hareketiyle adeta basın devrimine dönüştü. Bölgedeki gazeteciler, Ronahi gazetesi, Hawar Haber Ajansı ve Ronahi TV kurdu.

ANHA

Rojava’da 19 Temmuz 2012’deki gelişmelerle birlikte yeniden filizlenme zemini bulan Kürt basını, Ajansa Nûçeyan a Hawar Haber Ajansı’nı (ANHA) kurdu. 1 Mart 2013 tarihinde bir araya gelen bir grup Kürt gazeteci tarafından kurulan ajans, kerpiç bir evde yayın hayatına başladı ve Kuzey ve Doğu Suriye’nin en önemli yayın organı haline geldi. Yine ANHA’da habercilik yapan birçok gazeteci katledildi.

ROJNEWS

Özgür basın geleneği Güney Kürdistan’da da sürdürüldü. Burada öne çıkan özgür basın kurumu 2014 yılında kurulan Rojnews haber ajansı oldu. Ajans, Kürtçe, Sorani, Türkçe ve Arapça dillerinde yayın yapıyor.

Ronahi TV

Özgür basın geleneğinde Med Tv ile başlayan televizyonculuk deneyimi, baskılarla kapatılmasına rağmen sürekliliğini korudu. Bu gelenek ile 20 Ekim 2011 tarihinde test yayınına başlayan Ronahi TV, en başta yalnızca 3 saatlik bir yayın yapabiliyordu. Bu, kısa süre sonra 10 saate, 2014 yılının başında ise kesintisiz 24 saate yükseldi.

Kuruluş günlerinde Belçika’nın Brüksel kentinde kurulu bir merkezden yönetilen Ronahi TV, kısa sürede haber merkezini Rojava’ya taşıdı. Şu an bölge kantonlarının tamamında stüdyoları bulunan Ronahi TV, Rojava devriminin yanı sıra Ortadoğu’daki gelişmeleri tüm dünyaya duyuran bir televizyon kanalına dönüşmeyi başardı.

Ronahî gazetesi

8 aydının ve Rojava’nın üç kantonundan gazetecilerin bir araya geldiği bir toplantının ardından 14 Ekim 2011’de kurulan Ronahî gazetesi, yayınını sürdürüyor. İlk sayısı 16 Ekim 2011’de basılan gazete haftada bir gün Arapça basıldı. 12 sayfalık gazetede ideoloji, politika, Kürdistan, kültür ve yaşam kategorileri yer aldı ve 500 adet basıldı. Haftada iki gün basılmaya başlanan gazetenin sayfa sayısı 12’den 20’ye çıkarılırken, gazetenin basımı da 10 bin nüshaya yükseldi. Tüm Kuzey Suriye’de dağıtımı yapılan gazetenin Kürtçe dilinde de basımı yapılıyor.

Radyolar

Rojava’da ilk yayın yapan radyo olan Cudî FM 20 Ekim 2012’de Qamişlo’da yayına başladı. Ardından da Kobanê’de 19 Kasım 2012’de Kobanê FM ve 1 Nisan 2013’te de Rojava FM yayına başladı. Aynı şekilde Efrîn’de de Efrîn FM 10 Haziran 2013’te test yayınına başladı ve 1 Eylül 2013’te de normal yayına geçti. 2014-2015 arasında Dirbesiye FM, Waşokani FM, Dengê Xabûr, Dengê Xweseriya Demokratîk ve Rojava FM gibi birçok radyo kanalı yayına başladı. 2017 yılında ise kadın radyosu olan Radyo Star yayın hayatına başladı.

Tarihselliği içinde derlediğimiz bu Kürt yayın kuruluşları dışında hala birçok yerde çok sayıda TV, gazete, dergi de yayın hayatını sürdürüyor.

rm

Bunları da beğenebilirsin