Sanatı durdurulamayan bir sanatçı: Muhammad Abbas Baram

BİRWA ESHED-ROJNEWS

Sanatçı Muhammad Abbas Baram genç yaşta Bağdat’a giderek burada sanat serüvenine başlar ve piyano eğitmeni olur. Şarkı söylüyor, hayallerini şiire dönüştürüyor ve her bir sözünü notalarla süslüyor.

Kürt sanatçı Muhammed Abbas, Bağdat’ta sanat eğitimine ve çalışmalarına başladıysa da Baas rejiminin dayatmalarını kabul etmediği için ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Ancak yurt dışında dahi sanat serüveni durmuyor ve devam ediyor.

Sanatçı Mihemed Abbas Baram Rojnews’e verdiği özel bir röportajda sanat çalışmalarını ve yaşamını anlattı.

Kerkük’te çocukluğunuz nasıl geçti?

1952 yılında Tepe Mela Abdulah’ta doğdum. Annemin sütü olmadığı için 15 süt annem var. Azadî mahallesinde o dönemin peşmergeleri ve devrimcileriyle birlikte büyüdüm. Çocukken bile şiire ve edebiyata karşı bir ilgim vardı. 5 yaşında İmam Kasım’ın Mahallesinde okumaya başladım. O sırada Kirmaşan Radyosunu dinliyordum. İlk kez ‘Sure Gulim’i söylediğimde 5. sınıftaydım. Sözler bir arkadaşım tarafından yazıldı ve müziğini ben belirledim. Aynı şarkıyı 1960’lı yıllarda Bağdat’taki Kürtçe radyoda söylemiştim.

O dönemde sanatçı Ali Mardan’la nasıl tanıştınız?

1972 yılında Bağdat’ta Genç Sanatlar Kongresi’ne gittim. O dönemde şarkıcı olmak için ses sınavına girdim. Ali Merdan Hoca oradaydı ama onu hiç görmemiştim. Bana hangi makamı söylemek istersin diye sordu, ben de Ali Mardan’ın bir şarkısını söyledim. Bana Ali Mardan’ı tanıyıp tanımadığımı sordu, ben de hayır dedim. ‘Kulan bi kulan’ şarkısını söyledim ve çok beğendi. O zamandan itibaren şarkıcı oldum. Aynı zamanda Genç Sanatlar Kongresi’nin öğrencisiydim. Çok mutlu oldum, aynı yıl Kürtçe radyoda çalıştım. Üniversitede 5 yıl piyano eğitimi aldım, ardından 2 yıl opera okudum.

Şiir ve edebiyatla ilişkiniz nasıl?

Sanata, şiire ve edebiyata karşı büyük bir ilgim vardı. Tabii ki arkadaşlarım da bana yardımcı oldu çünkü Kürtçe eğitim görmemiş ve Kürtçeyi okumamıştım. Şiir yazmayı Goran’ın, Hardî’nin, Wefayî’nin şiirlerinden öğrendim. Ama müziğini uyarlamak bana tanrısal bir yetenek kazandırdı. Her zaman şairlerin haklarını korumaya ve hakkını vermeye çalıştım. Şu ana kadar yaptığım ve kaydettiğim eserler 300 dolayındadır. Hiçbir zaman para için şarkı söylemedim, şarkılarımı ufak bir teşekkür almak için seslendirdim.

Bağdat’ta ne kadar kaldınız?

Ben de Bağdat’taki Kürtçe radyoda çalışan olduğum için sanatımı geliştirme fırsatım oldu. Ali Mardan bana çok yardımcı oldu. Aynı zamanda Hémin Mukuryani de oradaydı. Şiiriniz çok iyi olmasaydı yayınlanmasına izin vermezdi. Ancak daha sonra Baasçı olmadığım için basının dışında bırakıldım. Birkaç yıl sonra Mam Celal’in isteği üzerine Tahran’a gittim. Orada İran İstihbarat Servisi tarafından tutuklandım ve arşivimin bir kısmına el konuldu. Daha sonra 1982 yılında Refsencanî’yi ziyaret ettim. Onlara ‘Saddam Hüseyin ile aranızdaki fark nedir?  Onlar da beni Irak’ta yok etmek istediler, eğer beni yok etmek istiyorsanız o zaman sizinle onlar arasında ne fark kalır?’ dedim. Ekipmanımı aldım ama bana kamera ve flaşımı vermediler. Daha sonra İran’dan Avrupa’ya geçtim.

Yurt dışında çalışmalarınızı nasıl sürdürdünüz?

Londra’da altı şarkı ve bir makamdan oluşan ‘karwan û sinor’ adlı ilk CD’mi kaydettim. Suriye’ye döndüm ve Mam Celal’e bir CD verdim. Orada ünlü Kürt sanatçısı Said Yusuf’la tanıştım. Daha sonra Uman-Ürdün’e gittim. Orada bir Kürt derneği vardı. Selahaddin Eyyubi adında bir merkezleri vardı. Onlara sanat, Kürdistan tarihi, Kürdistan siyaseti ve Kürt kadın tarihi konularında bilgi vererek hizmet edebileceğimi söyledim. Çok sevindiler, özellikle onlara Kürtçe öğretmemi istediler. İşte o zaman tavsiye vermeye başladım. Aslen Zaza Kürtlerinden olan eşimle de orada tanıştım.

Yeni bir sanat eseri için planınız var mı?

Sanatçı Hasan Xerîb ile birlikte sanat çalışmalarını takip ediyoruz ve oldukça güzel melodiler hazırlamak istiyoruz. Umarım birlikte bir iş yapabiliriz. Gücümüz yettiğince güzel çalışmaları yapacağız. Güzel şiirlerim var. Bin 700’den fazla şiirim var. Gelecekte onları bir divanda toplamak istiyorum. Ayrıca dört dilde yayınlanmış ‘Öğretmen olmadan piyano nasıl öğrenilir’ adlı bir kitabım var.

Sanatçı halkının ve ülkesinin hizmetinde değilse ülkesini temsil edemez. Sanatla yaptığımız şey ülkemize hizmettir. Düşman her şeyden önce kültürümüzü, sanatımızı, dilimizi yok etmek istiyor. Ancak düşman bunu asla başaramayacaktır. Eğer birbirimizi desteklersek ve birbirimizi seversek bağımsızlığımıza ulaşabiliriz.

rm

Bunları da beğenebilirsin