Görünmeyen katliam -2

Salı, 11 Eyl 2018 – 09:12  SEMÎRA ŞEHABÎ/BÊRÎVAN ELÎ

Kürdistan Bölgesi’nde kadına yönelik şiddetle mücadele eden birçok dernek ve kurum var. Kadına yönelik şiddetle mücadele eden kurum ve kuruluşların genel sayılarına bakıldığında olumlu sonuçların çıkması gerekse de, “Kurumlar çok, şiddet artıyor” çelişkisi ortaya çıkıyor.

Bu durum akıllara “Acaba hükümete bağlı olan şiddet karşıtı ve sivil kuruluşlar nasıl çalışma yürütüyor? Nasıl bir yaklaşımları var? Ne kadar çözüm yaratabiliyorlar” sorularını getiriyor. 

Kurumların çalışma verileri göz önünde bulundurulduğunda birçok cevap ortaya çıkıyor. Hükümete bağlı çalışan kurumlar dışında hiçbir kurum kayıt almıyor ve veri tutmuyor. Öte yandan kurum yöneticilerinin çoğunlukla erkeklerden oluşması dikkat çekerken, en dikkat çekici nokta ise kurumlarda yöneticilik yapan kadın ve erkeklerin “Bu kadınların işi değildir” fikri savunuluyor.

Hazırladığımız dosyada ortaya çıkan veriler durumu açıklar nitelikte.

Hükümete bağlı yöneticilerin hepsi erkek

Kürdistan Bölgesi’nde kadına yönelik şiddetin önlenmesi için 2007 yılında “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele” adı altında bir kurum açıldı. İç İşleri Bakanlığı’na bağlı olarak açılan kurumun adı ilk olarak “Kadınlara karşı şiddeti araştırma kurumu” olarak belirlenmişti. Ancak 2012 yılında kurumun adı “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Genel Kurumu” olarak değiştirildi.

Genel yönetimin çatısı altında ilk olarak Hewlêr, Süleymaniye, Germiyan ve Dihok bölgelerinde kurumlar açıldı ve bu yönetimlere bağlı 5 ilçe ve beldede ofisler açıldı. 2012 yılında Soran ve Raperin bölgelerinde iki tane daha açıldı. Aynı zamanda ofislerin sayısı da artırıldı. Şuan 6 bölgede Kadın Şiddetine Karşı Mücadele Kurumu açılmış ve bunlara bağlı 28 ofis bulunmaktadır. 

Aynı zamanda bu yönetimler arasında Aile Danışma Merkezleri bulunmaktadır. Yine göçmenlerin olduğu kamplarda da yönetimlere bağlı temsilcilikler açıldı.

Sadece bir genel yönetim de kadın bulunmaktadır

Açılan 6 genel merkezden sadece birinde kadın yönetici bulunmaktadır. Genel yönetimde Kurde Omer adında bir kadın Germiyan bölgesindeki kurumda ise Lamie Mehmud adında kadın bulunmaktadır. Bu iki kadın dışında kalan tüm yöneticiler erkektir.

Açılan 28 ofisten yalnızca Domiz ve Soran’da kadın yönetici bulunuyor. Daha önce güvenlikten sorumlu polislerin yetersizliğinden dolayı kapanan Xaneqin ofisinde de kadın yönetici bulunuyordu.

Kurum ve sivil örgütler

İçişleri Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre Kürdistan Bölgesi’nde genel olarak kadına yönelik şiddet ile mücadele eden 187 kurum ve sivil toplum örgütü var. Bunlardan 30’u Duhok, 97’si Hewlêr, 55’i Süleymaniye, Germiyan ve Raperin’de, 5’i de Halepçe’de bulunmaktadır. Bu kurumların esas aldığı zihniyet yapısı ile şiddete karşı mücadele edilemeyeceği bir gerçekken, ne yazık ki 28 kurum ve sivil toplum örgütünün hepsini erkekler yönetiyor.

Bu kurum ve sivil toplum örgütlerinin büyük çoğunluğu, uluslararası kurumlar tarafından finanse edilirken, yabancı ülkelerdeki kadın kurumlarından da destekler geliyor. Mevcut ağır şartlar göz önünde bulundurulduğunda bu kurumların desteklenmesi olumlu olarak ele alınabilinir. Ancak buna rağmen ciddi herhangi bir sonuç getirmediği için bazı iddia ve kuşkular doğurmaktadır.

Kaç sorun nasıl çözüldü?

Kadın şiddetine karşı mücadele eden kurumlardan alınan bilgilere göre şiddetle karşı karşıya kalan kadınlar, ilgili kurumlara başvurduğunda, kendilerine avukat tutulur, isteklerine ve şiddetin büyüklüğüne göre dava açılır.

Eğer şiddet mağduru kadınlar psikolojik açıdan davacı olmaya cesaret edemezlerse, sosyologlar destek vererek, kadınları dava açmaya ikna ediyor. Kadınların hayati tehlikelerinin olduğuna dair şikayetleri varsa, sorun çözülene kadar kadınlar sığınma evlerinde kalıyor.

Bu çözüm önerileri maddelerde yer alıyor ancak ortaya çıkan veri sonuçlarında, bu maddelerin ne kadar uygulandığı konusu tartışılır. Ne yazık ki hangi ilde ne kadar başvuru olduğu ve hangi şikayetlerde bulunulduğu ile ilgili veriler toplanmadı ve açıklanmadı. Konuyla ilgilenen sivil toplum örgütlerine yönelttiğimiz sorularda, ilgililer bu oranları paylaşamayacaklarını bildirdi. Bu nedenle de konu açıklığa kavuşmadı.  

Verilen cevaplarda şiddettin çoğunluklu olarak ailevi, eş ilişkileri, cinsiyetçi saldırılar, taciz ve ekonomik sorunlar olarak gerçekleştiği belirtildi. Kadına Yönelik Şiddet Karşı Kurumlara yapılan 3 bin 470 başvurudan kaçı çözüme kavuşmuş, ya da ne aşamada oldukları ile ilgili iyi ya da kötü bilgi edinilemiyor.

Kadına yönelik şiddete karşı açılan kurumlar dışında açılan sığınma evlerine birçok kadın başvurdu. Ancak bu konu hakkında da net bir bilgi yok.

Sığınma evleri de hükümete bağlı

Kürdistan Bölgesi’nin genelinde 4 sığınma evi bulunuyor. Bunlardan bir tanesi Duhok’ta, bir tanesi Hewlêr’de, bir tanesi Süleymaniye’de ve bir tanesi de Germiyan’da bulunuyor.

2013 yılından önce kadın örgütleri kendi bünyelerinde kadın sığınma evleri açabiliyordu. Ancak 2013 yılında Kürdistan Bölgesi hükümeti kadın örgütleri bünyesinde açılan kadın sığınma evlerini yasakladı. O yüzden sözü geçen 4 kadın sığınma evi de İçişleri Bakanlığı’na bağlı kurumlardır.

Bakanlık yetkilileri birçok sorunun sığınma evlerinde çözüme kavuşturulduğunu söylüyor. Ancak nasıl çözüldüğü ve nasıl bir etki yarattığı belirtilmiyor. Bakanlığın verdiği bilgilere göre sığınma evlerine yapılan başvurular ve sonuçları şu şekilde;

Süleymaniye sığınma evine 154 başvuru yapıldı ve bu başvuruların 127’si çözüme kavuşturuldu. 27 kişi ise hala sığınma evinde kalıyor. Öte yandan Germiyan sığınma evinden gelen 8 kadın da Süleymaniye sığınma evinde kalıyor. Başvurularda en çok “Kadın ve erkekler arasındaki problemler, zorunlu evlilik, kadınların babaları ve ağabeyleri tarafından baskı görmesi” şikayetlerinde bulunuluyor.

Germiyan sığınma evine 28 kadın başvuru yaptı. Ancak Germiyan sığınma evine gelen kadınlar yer olmamasından kaynaklı yalnızca 72 saat (3 gün) burada kalabiliyorlar. Ciddi sorunlar yaşayan kadınlar Süleymaniye sığınma evine yönlendiriliyor. 28 başvurudan 20’si çözüme kavuşan Germiyan sığınma evinde 8 kadın Süleymaniye sığınma evine gönderildi. 

Dıhok’ta 153 başvuru yapıldı ve bunlardan 134’ü çözüme kavuşturuldu. Burada yapılan başvurularda kadınlar genel olarak “cinsiyetçi saldırılar, eşler arasındaki sorunlar, şiddet ve evden kaçma” şikayetleriyle geliyorlar.

Sorunların nedenini çözüm olarak gören zihniyet

Yapılan araştırma sonuçlarında göre yalnızca kadına yönelik şiddet karşıtı kurumların açılmasının sorunları çözmediği ortaya çıkıyor. Önemli olan çözüm anlayışının kullandığı yöntemlerdir.

Konuya ilişkin konuştuğumuz kurumlardaki kadın ve erkek yöneticiler, bu gerçeği gözler önüne seriyor. Kurum yöneticileri ve çalışanlarının uzmanlık alanlarına göre görevlendirilmediği belirtilirken, devlet düzeninin kurumlara  “Bu da bir gereklilik” yaklaşımıyla bakması, sorunların çözümünü zorlaştırıyor.

Kadını neden olarak görüyor

Süleymaniye Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Merkezi sorumlusu Serkewt Ömer, polis koleji çıkışlı kadınların kadına yönelik şiddet karşıtı kurumlarda görevlendirildiklerine dikkat çekti. Ömer, bu görevi almak istemediklerini belirten kadınlara ise ciddi bir psikolojik baskı uygulandığını ve bunun da kadınların günlük yaşamlarına olumsuz etki ettiğini ifade etti.

Süleymaniye Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Yönetimi’nin yüzde 70’inin kadınlardan oluşması gerekirken, yöneticilerin çoğunun erkeklerden oluştuğunu söyleyen Ömer, bunun kadınlardan kaynaklandığını ifade etti.

Bir itirafta bulunan Ömer, “ Bölgede kadın nüfusu çoğunlukta ancak kadınlar bu kurumlara inanmıyor ve kurumlarda çalışmıyor” dedi.

Merkezlerinde toplamda 8 psikolog ve sosyoloğun bulunduğunu söyleyen Ömer, bunlardan 6’sının kadın ve asayiş polisleri ile diyalogları olduğunu dile getirdi. Ömer, “ Kurum bazen kadın örgütleriyle de görüşme yapıyor” dedi.

Kurumun sadece kadın kurumu olmadığını dile getiren Ömer, “Bu merkez İçişleri Bakanlığı’na bağlı ve kadına yönelik şiddete karşı mücadele ediyor. Merkezdeki çalışma profesyonellik ve dikkat istiyor. Yönetim sadece kadınların davaları ve dosyaları ile ilgilenmiyor, genel olarak tüm alanları yönetiyor. Bazı alanlarımızda profesyonel ve çalışkan kadınlar var. Aynı zamanda emniyet ve acil çağrı yönetimleriyle de irtibatta oluyoruz” ifadelerini kullandı.

Serkewt Ömer’in, “Kadınlar neden genel yönetimlerde yer almıyor?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Bu askeri bir yapıdır. Burada çalışanları çoğu da rütbeli kişilerdir. Kadınların burada çalışmaları için önlerinde hiçbir engel yok. Bende dinamik ve atılgan bir kadının, birkaç yıldır zeminini oluşturduğumuz projeleri geliştirmesini ve tamamlamasını istiyorum”.

Kadınların bu kurumlarda çalışmamasının nedeni kadının karakteri ve hassasiyetinden dolayı olduğunu belirten Ömer, “Çünkü burası askeri yapıya bağlıdır. Girişken bir kadın yöneticilik yapabilir. Yöneticiliği herkes yapamaz. Bakanlık yöneticilerinin erkek veya kadın olması şartı yok” diye konuştu.

Kadın yöneticiler de aynı fikirde

Germiyan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Merkezi Yöneticisi Lamia Mihemed, hükümete bağlı kurumlardaki 6 yöneticiden tek kadın olmasına rağmen onlarla aynı yakınlığı gösteriyor.

Yöneticilerin İçişleri Bakanlığı tarafından seçildiğini söyleyen Lamia Mihemed, “Erkek olma şartı yok. Eğer bir kadın çalışma standartlarına uygunsa, Bölge hükümeti bunu göz önüne alarak işe alıyor. Kaymakamlık,  ilçe yöneticiliği ve hakimlik gibi. Tabi kadın katılımının iyi olduğunu söyleyemeyiz” dedi.

Yöneticilikte yer almak için belirlenen standartlara uygun kadınların az olduğunu söyleyen Lamia Mihemed, gönüllü olarak çalışmak isteyen kadınların da çok az olduğunu belirtti. Lamia Mihemed, toplumun kadına karşı bakış açısı ve erkek zihniyetinin, kadınların bu tür makamlarda aktif olarak çalışmasına engel olduğunu dile getirdi.

Kurumlarda erkek yöneticilerinin olmasının çok olumsuz etki etmediğine dikkat çeken Lamia Mihemed, “Kadınların haklarını koruyan erkeklerin, kadın sorunlarını çözmek için tecrübelerinin olması gerekiyor. Gördüğüm kadarıyla, rütbe anlamında da kanuna uygunluk açısından gerekli ölçüler bu erkeklerde var” şeklinde konuştu.

Son dönemlerde şiddet, ölüm ve intihar olaylarının artması, şiddetle mücadele çalışmalarının az geldiğini ve sonuç vermediğini gösteriyor. Sorunlara karşı zihniyet, daha kötü sonuçlara yol açıyor.

Ne yazık ki korunabilmek için sığınma evlerine başvuran birçok kadın bulundukları sığınma evlerinde yaşamlarına son verdi.

Konunun unun örneği de dosyamızın 3’üncü bölümünde belirtilecek.

YARIN: SIĞINMA EVLERİNDEKİ ÖLÜM NEDENLERİ

https://www.youtube.com/watch?v=LNPVaFWPH7c”>

 

Bunları da beğenebilirsin