Kahramanlık Haftası: Bir diriliş öyküsü

ÖZGÜR ARYEN

PKK’nin Kürdistan’ın dört bir yanında siyasi, askeri ve ideolojik mücadelesi 46 yıldır kesintiye uğramadan devam ediyor. Bu süreye sayısız anı ve kahramanlık sığdırıldı. PKK’nin kahramanlıklarla dolu tarihine damga vuran isimlerin başında efsanevi komutan Egîd (Mahsum Korkmaz) ve PKK’nin ‘yürüyen kütüphanesi’ Mazlum Doğan geliyor. Her iki kahramanın şahadet tarihleri bir köprü olarak Kahramanlık Haftası’nı doğurdu.

Her yıl 21 Mart tarihinden başlayarak 28 Mart’a uzanan ve Kahramanlık Haftası olarak nitelenen tarihlerde siyasi, askeri ve sivil etkinliklerle Mazlum Doğan ve Komutan Egîd şahsında tüm Kürdistan Özgürlük Mücadelesi şehitleri anılıyor.

Halkın içinden filizlenme

1978 yılında Amed’in Lice ilçesinin Fis köyünde kurulan PKK, resmi kuruluşunun üzerinden 46 yıl geçmiş olmasına rağmen halen ilk günkü dinamizmiyle ayakta durmayı başarıyor.

Devrimci-direnişçi örgütler açısından yarım asır boyunca direniş içerisinde olmak, ideolojisinin ana hatlarından kopmamak, devletçi hegemonik güçlerin tesirine girmemek bir hayli zordur.

İdeolojik anlamda devlet aygıtının temellerini sorgulayarak ona karşıt bir örgütlenme modeli geliştirilmişse, direniş daha zorlu bir hal alır. Halk içerisinde örgütlenerek halk gibi yaşayan PKK’nin öncü kadrolarıyla ilmek ilmek örülen düşünce-pratik birlikteliği uzun yıllara yayılmayı kaldırabilecek bir direniş potansiyelinin yanı sıra hemen yarın devrimi yapmak isteyecek kadar da büyük bir arzuyu yarattı.

Halk kendi bağrından çıkan bu kararlı gençleri kısa sürede bağrına basarak büyük yürüyüşüne başladı.

Yeni bir direniş çağı başlıyor

Dünya devrim tarihinde özellikle dönemsel çıkış yaparak tarihe damga vuran, bu uğurda yaşamını yitiren kahramanların yeri her zaman başka olmuştur. PKK’de ortaya çıkan şehadet gerçeği de bundan nasibini fazlasıyla almıştır.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın öncülük ederek kurduğu PKK (Kürdistan İşçi Partisi), doğduğu günden içinden geçtiğimiz zamana kadar geçen sürede ölümsüzleşen kahramanlarının sonsuz emekleriyle ayakta duruyor.

Hareketin kuruluşundan bu yana bozulmadan sürdürülen bu çizgiyi ortaya çıkaran kahramanlardan bazılarının eylemleri Ortadoğu halklarının geleceğini şekillendirdi.

1980 darbesinin ardından buldozer gibi birçok devrimci oluşumun üzerinden geçerek devrimci örgütleri sindiren cunta faşizminin dişleri PKK’ye geçmedi. Çünkü hareketin önderliği, PKK’nin kadrolarını, liberalizmin merkezi haline gelmiş olan Avrupa’ya çıkarmaktan ziyade çetrefiline rağmen Ortadoğu’da tutacaktı.

Direnişçi ruh, PKK’nin her yanına sindi. Ortaya çıkan yapı, Önder Apo’nun etkisiyle manevra kabiliyeti yüksek, süreci doğru okuyan ve zamanın nerde durması gerektiğini bilen bir oluşumdu.

Böyle karaktere sahip bir hareketin kadroları da hakikatin 4’üncü kelebeği olabilmenin en güçlü adaylarıydılar.

Yürüyüş, ateşin içinde olacaktı. Dolayısıyla çelik gibi bir iradenin temsiliyetini taşıyamayanın bu yolda yürüme ihtimali yoktu. Hareketin öncü kadroları destansı bir direniş sergileyerek Amed zindanında rüştünü ispatladı.

PKK’nin öncüleri ateşle sınanıp iradenin çelik zırhını kuşanıp yaşamı doğuracak olan bir ölüme gözlerini kırpmadan yürüdüler. Yeni bir gerçek doğuyordu; iradenin mutlak zaferi!

İradenin mutlak zaferi: Mazlum Doğan efsanesi

Toplumsal gerçeklikten kaçmanın sanıldığından daha zor olduğunun bilincinde olan bu topluluğun yürüyüşü, yeri göğü inleten cinstendi. Tarihin en esaslı kahramanlık çağı iddialı bir şekilde Amed Zindanı’nın karanlık, sancılı, kanlı koridorlarından doğuyordu.

Önder Apo’nun farkı daha o dönemden kendini gösterdi ve ardıllarını da buna göre şekillendirdi. Bir ruh yaratılmıştı artık ve bu ruhun bedenleşmesi de çok uzun sürmedi.

1982 yılının 21 Mart gecesi, karanlığın ortasında yanan 3 kibrit çöpü bir daha hiç sönmeyecek hakikat ateşinin kıvılcımını çakmıştı.

Daha önceden tanınan, bilinen, adı giderek Kürdistan toplumunda kulaktan kulağa dolaşan Mazlum Doğan efsanesi zirveleşti o gece. Sindirildiği düşünülen ruh, büyük bir gürültüyle uyanarak bedenleşti. Bu bedenin somut bir adı da vardı: Direniş.

Önceki bir dönemde kısık sesle Mazlum Doğan efsanesinin ağzından dökülen “Berxwedan Jiyane” bir söz olmaktan çıkıp artık bir halkın ateşten gömleği haline gelmişti. Bu, aynı zamanda dirilişi de doğurdu. Böylece Kahramanlık Haftası’nı doğuran gerçeklik açığa çıkmış oldu.

Mazlum Doğan, faşistlerin karşısında, “Nerede bir zalim Dehak varsa, Çağdaş Kawalar da orada olacaktır” demişti.

Bu söz sonraki gelişmelerin habercisiydi. Kürt halkı üzerindeki korkunç baskıların, zindanlarda tutsaklar üzerinde uygulanan insanlık dışı politikaların son bulması ve halkın üzerindeki ölü toprağın atılması için bir kıvılcıma ihtiyaç vardı. Mazlum Doğan tam da böylesi bir dönemde misyonunu yerine getirdi.

Mazlum Doğan’ın şahadetinin ardından Önder Apo şu ifadeleri kullandı:

“Newroz bugünden itibaren iki isimle anılacak. İlk Newroz Kawayê Hesinkar adıyla anılır. Bu Newroz, halkımızın doğuşunu, bağımsızlık ve özgürlüğe doğru gelişimini, bu gelişimi engellemek isteyenlere karşı verdiği onurlu direnişin destanını ifade etmektedir. İkinci Newroz, Mazlum yoldaşımızın mücadele için kendini feda ettiği Newroz’dur.”

Kürt halkının Egîd’i

Önder Apo’nun şahadet gerçekliğine yüklediği anlamın temelleri onun hayat hikayesinde görülüyor. Arkadaşlarına kopmaz bağlarla bağlı olan Önder Apo’nun hayatı hep bir şeyleri reddedip yeniyi inşa etmenin arayışları içerisinde geçti. Feda gerçekliği onun karakterinde somutlaştı.

Önder Apo, sevginin ancak kahramanlık çağını yeniden başlatarak mümkün olduğunu yaşam duruşuyla ortaya koydu. Arkadaşlarına, yoldaşlarına bağlılığın temeline fedakarlığı koydu ve ömrünü öyle sürdürdü. 1978 yılında kurduğu PKK de Önderlik karakterli bir parti olarak halkın derinliklerine kök saldı.

Mazlum Doğan ile zirveleşen modern kahramanlık çağı artık kendini iyice hissettiriyordu. Mazlum Doğan tarihe damga vuran eylemiyle Kürt halkının üzerine faşist cuntanın topladığı kara bulutları dağıtmıştı. Umutsuzluk dağıldıktan sonra yeni bir dönemin başlaması gerekiyordu.

PKK bu dönemde savunma pozisyonundan atak haline geçecekti ve yeni bir destan daha yazılacaktı: Diriliş Destanı. Bu destanın mimarı da kuşkusuz Kürt halkının bağrından çıkan büyük komutan Egîd’ti.

Takvim yaprakları 15 Ağustos 1984’ü gösterdiğinde Komutan Egîd (Mahsum Korkmaz) Eruh’ta öyle bir eylem gerçekleştirdi ki faşist Türk devleti kendi tarihi boyunca yaşamadığı şoku yaşayarak büyük bir şamar yedi.

O dönem devlet olayın ciddiyetini kırmak, az sayıda PKK militanının Türk Devletinin güçsüzlüğünü ortaya çıkarmasını gizlemek için Ortadoğu’da filizlenerek halkların umudu olan bu hareket için “birkaç çapulcu” nitelemesinde bulundu. Fakat güneşin balçıkla sıvanamayacağını Komutan Egîd öncülüğünde PKK militanları göstermişti.

Komutan Egîd 28 Mart 1986 tarihinde şahadete ulaştığında Kahramanlık Haftası’nın şekillenmesinde kilit bir rol oynamıştı ve kuşkusuz tarihin derinliklerine de bir iz bırakmıştı.

Komutan Egîd’le ilgili olarak Önder Apo, “Egîd yoldaş, Newroz’un büyük beklentilerle karşılanması gerektiğini ve buna göre savaş verilmesi gerektiğini bilen gözde bir komutandı. Kendisi de bunun farkındaydı ve en zor şartlarda sarsılmaz büyük adımlar atabiliyordu” sözlerini sarf etmişti.

Kahramanlık Haftası’nın doğuşu

Mart ayı özellikle Mezopotamya’da ve etrafında yaşayan, kümelenen toplumlar açısından baharın başlangıcı, doğanın canlanması ve yaşamın renklenmesi, Önder Apo’nun tabiriyle “yaşam damarlarına kanın yürümesi” anlamı taşır.

Newroz, bahar bayramı olarak eski kültürlerde de yerini almıştır. Yeni gün, yeni yaşam, yeni dönem ve hatta yeni zaman olarak da tanımlanır.

Dünya genelinde de bu tarihsellikten bağımsız olarak insanlarda baharın gelişinin yarattığı etki büyüktür ve herkeste iz bırakır. Çünkü bir varoluş sürecini tamamen kendisinde toplamıştır.

Varoluş yokluğa karşı direnişi kendi bağrında taşır. Bahar da direniş demektir. Her yanda beliren canlılık bir direniş seremonisini andırır. Mazlum Doğan ile başlayarak Komutan Egîd ile devam eden bu süreç Kürtlerin baharını başlattı.

Büyük insanlar yalnızca akıllarından geçirdikleri ya da konuştuklarıyla değil büyük eylemlerin sahibi olan duruşlarıyla tarihe mal olmuşlardır.

Tarihte kahramanlık örneğine sıkça rastlanır ve bu durum PKK’nin ortaya çıkmasıyla birlikte yeni bir boyut kazandı. Kendini halkın özgürlük umutlarını diri tutmak, halkının zaferini sağlamak için şahadete yatıran yüzlerce kahraman çıktı. Bu sürecin fitilini ateşleyen Kahramanlar ise Mazlum Doğan ve Komutan Egîd’ti.

Yapmış oldukları eylemlerle halkı harekete geçirdiler. Yalnızca halk da değildi hareket geçen. PKK’nin militanlarının da kazanma umudunu yeniden dirilterek herkesi zafere kilitlemeyi başardılar.

Fiili olarak bir meşale yakılmış ve modern bir kahramanlık gerçeği ortaya çıkmıştı. PKK de bunu 3. Kongre ile birlikte resmiyete döktü. Çünkü 21 Mart ve 28 Mart tarihleri özgürlük mücadelesindeki dönüm noktalarının simgeleri haline gelmişti.

Bu nedenle 1986 yılında gerçekleştirilen PKK 3. Kongresi’nde 21-28 Mart tarihlerini “Kahramanlık Haftası” olarak karşılama kararı alındı.

O tarihten bu yana Kürtler her yıl Kahramanlık Haftası’nın ateşini Newroz ile birlikte yakarak ölümsüz kahramanlarını anıyor ve Mazlum Doğan’ın, Komutan Egîd’in izinden zafere doğru yürüyüşün sözünü yineliyor.

rm

 

 

Bunları da beğenebilirsin