Türk devlet aklının doğurduğu kara delik: Ermeni katliamları ve soykırım!

ÖZGÜR ARYEN

Bugün Ermeni Soykırımı’nın 109’uncu yıl dönümü. Aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen soykırım zihniyeti varlığını farklı maskeler altında sürdürüyor. Türk devleti şimdi de Kürt halkını soykırım gerçeği ile yüz yüze bırakmak için bütün devlet imkanlarını seferber etmiş durumda.

Eril zihniyet tarafından şekillendirilmeye çalışan tarih, kanlı katliamlarla dolu. Aynı aklın çerçevesini oluşturmuş olduğu düzen, devletler inşa olduğundan bu yana düzenin çerçevesine sığdıramadığı özgürlük arayışı olan halkları, grupları, örgütleri katliamların cenderesinde öğütüyor. Bunun karşısında gelişen bir direniş hattı da var ki, savaşların merkezine oturan, en çok hedef haline getirilen hat da bu oluyor.

Tarihte gerçekleştirilmiş, insanlığın ayaklar altına alındığı çok fazla katliam var. Bunlardan bazıları Türk devleti tarafından gerçekleştirilen Ermeni Soykırımı, Hitler Almanya’sının kanlı Yahudi Soykırımı (Holokost), Güney Kürdistan halkına karşı Baas rejimi tarafından gerçekleştirilen Enfal ve diğer kimyasal katliamlar, Türk devlet faşizminin Kuzey Kürdistan’da Kürtlere karşı gerçekleştirmiş olduğu zamana yayılan Dersim, Amed, Ağrı, Zilan, ve Roboski katliamları, Êzîdilere dönük fermanlar, katliamlar… Düzen, kendi çerçevesine sığdıramadığı her kesime karşı bu türden politikaları tarih boyunca uygulamıştır. Bu insanlık dışı politikaların sonucunda binlerce insan yaşamını yitirdi.

Kurulan her Türk devleti Ermenilere katliam uyguladı

Tarihin akışında bazı katliamlar belli bir dönemle sınırlı kalmışsa da bazıları tarihin akışına yayılmış bir halde kendisini sürdürür. Türk devleti ve Ermeniler arasında cereyan eden savaş hali buna iyi bir örnektir. Türk devlet egemenleri Ermenilerin varlığını hiçbir zaman kabul etmemiş, Ermenileri bir halk olarak görmemiştir. Bu yüzden kurulduğu günden itibaren birbirini takip eden Türk devletlerinin neredeyse büyük çoğunluğu Ermenilere karşı soykırım politikalarını devlet külliyatlarından eksik etmemiştir.

Orta Asya’dan gelir gelmez Ermeniler hedef alındı

Özellikle 10’uncu yüzyılın sonlarından itibaren Orta Asya’dan gelerek bu topraklara yerleşmeye başlayan Türk boylarının hareket tarzı dikkat çekicidir. 1048-49 yıllarında Ermenilere kendi topraklarında iki kez saldırarak Ermeni halkından kadın, çocuk, genç demeden binlerce insan öldürdüler.

Üçüncü katliam…

Soykırım fikri Türk devlet aklına yerleşmişti ve Ermeniler tamamen ortadan kaldırılmak, yurtları işgal edilerek her alanı ganimet alanına dönüştürülmek isteniyordu. 1048-49 yıllarında gerçekleştirilen katliamların ardından, üzerinden sadece birkaç yıl geçmişken, bu kez de tarihin ibresi 1054 yılını gösterirken Sultan Tuğrul Bey yönetimindeki Türkler Atrapatka’dan Ermenistan’a doğru harekete geçerek ciddi bir yağmayı da içeren üçüncü katliamın temelini atmış oldu.

Dördüncü katliam

Aradan 10 yıl geçiyor ve tarih 1064 yılını gösteriyordu. Sultan Tuğrul Beyin vekili Sultan Alp Arslan, bu tarihte Türkler adına Ermenistan topraklarını dördüncü kez işgal ederek çok sayıda Ermeni’yi katledecekti.

1071’de süreç değişse de Ermeni düşmanlığı değişmedi

1071 yılına gelindiğinde Selçukluların Malazgirt’te Romalıları yenmesiyle birlikte tarihte yeni bir süreç başlıyordu. Süreç değişmişti ancak Türklerin Ermenilere karşı tutumundan herhangi bir değişiklik yoktu. Önüne gelen her şeyi yutarak kendisine benzetmeye çalışan akıl yeni bir adım atacak ve bu adımın sonucunda Ermenistan topraklarının büyük bir bölümü Türkler tarafından işgal edilecekti. Öyle de oldu. Ermenilere karşı büyük soykırım girişimleri bu tarihlerde de bütün hızıyla devam etti.

13. yüzyılda Moğol ve Tatar istilası

13. yüzyıla gelindiğinde Ermeni halkının kaderi değişmemişti. Bu kez de Moğol ve Tatarlar Ermenistan sınırları içerisinde Ermeni halkın saldırılar gerçekleştirdi. 1236 yılında 20 bin kişilik büyük bir ordu Ermenilerin sınırlarını ihlal ederek büyük bir katliam gerçekleştirdi. Bu saldırıların sonucunda çok sayıda Ermeni katledilirken Moğollar Çarmaqan bölgesini, Kafkasları ve Ermenistan’ın neredeyse tamamını ele geçirerek burada 200 yıl boyunca hüküm sürdü. Bu katliam, Ermenistan’ın tamamen yıkımına yol açarak yüzlerce insanın ölümüyle, kalanların da asimilasyonuyla sonuçlandı.

14. yüzyıl da katliamlarla geçti

Tarihin savaşlarla, katliamlarla dolu zamanları akıyor ve 14. yüzyıl sona eriyordu. Bu kez de Türk boyları Timur Leng öncülüğünde katliam gerçekliğini dışa vuracak ve yine Ermenistan’a saldıracaktı. 1390 yılında sonunda Timur Leng komutasındaki Türk boyları Ermenistan’a tekrar saldırarak tüm Ermenistan’ı işgal etmiş, şehirleri yıkarak Ermeni halkını yine büyük bir katliamdan geçirmişti.

Osmanlılar katliam sofrasında

Çaldıran’da 1514 yılında Osmanlılar ile Safeviler arasında çıkan savaşın sonuçlarından da nasibini alan Ermeni halkı olacaktı. Savaş tamamlanacak, ardından iki devlet arasında imzalanacak olan antlaşmayla Ermenistan toprakları bir darbe daha yiyerek Osmanlılar ile Safeviler arasında paylaştırılacaktı. Savaşın ardından imzalanan antlaşmanın sonucunda Ermenistan’ın doğu tarafı Safevilere, batısı ise olduğu gibi Osmanlı devletine bırakıldı.

Osmanlılar artık tarih sahnesindeydi ve Türk devlet aklı tarafından oluşturulan katliam politikalarını ‘başarı’ ile devam ettiriyordu. 1574 yılında Şah Abbas yönetimindeki İran’ın batısı ve Kafkasya Osmanlı devleti tarafından işgal edildi. Bu işgalin ardından Şah Abbas teslim bayrağını çekerek Ermeni topraklarının Osmanlılara devredilmesini buyurdu. Daha önce çok kez işgale uğrayan Ermenistan açısından daha kanlı katliamların yaşanacağı bir sürecin kapısı aralanmış oldu.

Osmanlılar Ermenileri katlediyor

Birinci Dünya Savaşı yaklaşırken Osmanlı İmparatorluğu da çöküşün eşiğindeydi. Bu büyük imparatorluk günden güne eriyor, bu cendereden çıkmanın yollarını arıyordu. 1908 yılında Osmanlı yönetimini ele geçiren İttihat ve Terakki zihniyeti, bu çöküşten çıkış yolunun ancak Karadeniz’den Adriyatik’e kadar genişleyecek bir Türk ulus devletinin Türkleri kurtarabileceğini dillendiriyordu.

1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte İttihat ve Terakki’ye Ermenileri katletmek için ‘sorun çıkarıyorlar’ bahanesi doğdu. Önceleri propaganda yoluyla Ermenileri karalamak istediler. Bu amaçla Ermenilerin Rusya’yı desteklediklerini, bağımsız bir devlet kurmak istediklerini ve silahlandıklarını söylediler. Bunlar da katliam hazırlıklarının bir parçasıydı. Süreci başlattıklarında Ermeniler için yeni ve çok büyük bir kanlı sürecin kapıları aralanmıştı.

24 Nisan 1915 tarihinde Türk devlet aklının Ermenilere yönelik başlattığı soykırım 2 yıl boyunca aralıksız olarak devam etti. Kısıtlı imkanlarla elde edilen kaynaklara göre, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın farklı şehirlerinde yani Osmanlı kontrolündeki bölgelerde 1,5 milyondan daha fazla Ermeni katledildi ve yaklaşık 500 bin Ermeni zorla göç ettirildi.

Türk devleti bu katliam ve göç ettirme politikasını o dönem yalnızca Ermenilere uygulamadı. Türk devlet aklının talancı, soykırımcı zihniyetinden diğer halklar da nasibini aldı ve 1915-1923 yılları arasında Ermenilerle birlikte 500 bin Süryani ve 750 bin Rum da göç ettirilerek yerinde edildi.

Ermeni Soykırımı’nın uluslararası alanda tanınması

Bugün itibariyle Ermeni Soykırımı’nın üzerinden tam olarak 109 yıl geçmiş durumda. Aradan geçen bunca yıla rağmen Türk devleti katliamı henüz kabul etmemekte, yaşananları katliam olarak nitelendirmemektedir. Fakat bunun yanında dünyada çok fazla ülke ‘Ermeniler katliamdan geçirilmiştir’ diyerek soykırımı resmi olarak tanıdı. Şimdiye kadar dünya genelinde 31 ülke yaşananları katliam olarak nitelendiriyor. Bu ülkelerden bazıları Arjantin, Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, Kıbrıs, İsveç, İsviçre, İtalya, Kanada, Lübnan, Rusya, Slovakya, Uruguay, Yunanistan, Polonya, Venezuela ve Şili. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise 50 eyaletten 36’sı katliamı tanımıştır.

Ermenilerden Kürtlere katliam cenderesi

Faşist Türk devletinin işgal ve saldırılarına maruz kalan tek halk Ermeniler değil. Türk devlet aklı kendisinden olmayan bütün halklara karşı savaş açmış durumda. Asimilasyona uğratamadığı, direniş sergileyen halklara karşı akla gelebilecek her türkü vahşeti uygulamaktan geri kalmıyor. Kürtler gibi tarihi direnişle dolu, boyun eğmeyen halklar da Türk devletinin hedefinde. Kürtler de yıllardır Türk devleti tarafından katlediliyor ve varlıkları inkar ediliyor. Türk devleti yıllardır Kürt bölgelerinin demografisini değiştirmeye ve Kürtleri yok etmeye çalışıyor. Bu çaba bugün de çeşitli politikalarla devam ediyor.

Bugün, Ermeni soykırımının üzerinden 109 yıl geçmiş olmasına rağmen faşist Türk devleti aynı zihniyetle Kürt halkını tamamen ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bütün devlet politikası buna göre dizayn edilmiş durumda ve yasalar da buna göre hazırlanıp buna göre işletiliyor. Türk devleti Kürtleri ortadan kaldırmak için uyguladığı ince politikaların yanında açık saldırılardan da geri durmuyor. Şu an Güney ve Kuzey Kürdistan ile Rojava’da yürütülen saldırılar bu politikaların bir sonucudur. Zap, Metina ve Avaşin bölgelerinde özgürlük gerillalarına karşı geliştirilen saldırılar da Kürt halkının savunma direncini kırma amacı taşıyor.

Bunları da beğenebilirsin