Şengal: İhanete karşı direniş, katliama karşı kurtuluş

Şengal 2003-2014 yılları arasında KDP’nin kontrolündeydi. DAIŞ, Şengal’e saldırdığında KDP güçleri Şengal’i savunacaklarına dair söz vermiş ancak bu sözü tutmamıştı. KDP’nin Şengal’deki ihaneti işgalin önünü açmış, yüzbinlerce Êzidî göç etmek zorunda kalmış, binlercesi ise katledilmişti. Şengal katliamından önce Önder Apo, ‘Êzidîlik yaşamalı’ demişti. Êzidîliğin yaşaması için de Şengal’in savunulması gerekiyordu. PKK gerillaları, sorumluluk alıp yönünü Şengal Dağı’na çevirmiş ve Êzidîleri korumuştu.

13 Kasım 2015’te Şengal’in merkezi geniş çaplı bir askeri operasyonla DAIŞ çetelerinden kurtarıldı. Operasyonu HPG ve YJA-Star gerillaları öncülüğünde, YPG ve YPJ savaşçıları ve Şengal direniş birimleri yürüttü. Soykırımın ardından özgür bir Şengal’e dönük atılan bu tarihi adımın üzerinden 6 yıl geçti. Elbette Şengal’in kurtarılması bağlamında ve son 6 yılda dikkat edilmesi gereken birçok husus var. Ama önemli olan, Şengal’in işgal edilmesine zemin hazırlayan ihanet çizgisini ve Şengal’i savunan ve kurtaran direniş çizgisini bir kez daha hatırlamamız gerekiyor.

Bu çerçevede 1 Haziran 2014’te Amman’da gizli bir toplantı yapıldı. Toplantıya ABD, Suudi Arabistan, Türkiye, İsrail ve KDP katıldı. Bu toplantıyla Irak ve Güney Kürdistan bölgesinin ardından Suriye ve Rojavayê Kürdistan bölgesi DAIŞ’e açıldı. DAIŞ, 10 Haziran’da Musul’a saldırdığında tüm dünya şok oldu. Ancak Musul’un işgaliyle birlikte DAIŞ’in bölgedeki eylemleri de bu toplantıda planlanmıştı. Şengal’in kuşatılması ve Rojava bu derin planın önemli mihenk taşlarını oluşturuyordu.

KDP, güçlerine direnmeyin talimatı verdi

Musul’un 10 Haziran’da DAIŞ’e teslim edilmesinden sonra Şengal, Telafer, Mexmûr, Kerkük ve Germiyan’ın savunması ortadan kalktı. Şengal’deki Êzidîler DAIŞ karşısında kendilerini korumanın bir yolunu arıyorlardı, KDP Şengal’i koruma sözü verdi ve hiçbir savunma hazırlığına gerek yoktu. KDP, Êzidîleri korumak için silah ve mühimmat dağıtmak yerine, halkın silahlarına da el koydu. Êzidîlere söz veren KDP, tek kurşun bile atmadan Şengal’i terk etti. Daha sonra KDP’nin tüm peşmergelere direnmemelerini ve Şengal’i terk etmelerini emrettiği ortaya çıktı.

Gerillalar Şengal’i savunacağını söyledi

Kürdistan özgürlük gerillaları bu hakikatle yönünü Şengal Dağı’na çevirdi. Fermandan kısa bir süre önce KDP Şengal’den kaçmaya hazırlanırken, özgürlük savaşçıları KDP yolları kapattığı için gizli yollardan Şengal’e ulaşmaya çalışıyordu. Kutsal Şengal Dağı’nın koruyucusu Dilşer Herekol ile birlikte 12 gerilla fermandan önce Şengal’e doğru yola çıkmışlardı. DAIŞ 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal’in batı ve doğusundan saldırı gerçekleştirmiş, 5 Ağustos’ta HSM Ana Karargâh Komutanı Murat Karayılan Şengal’i savunacaklarını ifade etmişti.

YPG ve YPJ göğüs göğüse savaşarak Şengal’e ulaştı

Rojava’da ise devrimci güçler Şengal’i savunmak için seferber oldu. Rojava Savunma Kuvvetleri olan YPG ve YPJ Til Koçer ve Cezaa bölgelerinden göğüs göğse savaşarak DAIŞ çemberini kırmış ve Şengal’e ulaşmıştı. Rojava’dan Şengal’e kadar Êzidîlerin kurtarılması için bir koridor açmışlardı. PKK gerillaları ve Rojava savaşçılarının müdahalesi Şengal’de yeni bir dönemi başlattı. O zamandan bu yana savaş koşulları değişti ve Êzidîler için yeni bir tarih başladı.

Şengal Özgürlük Hamlesi için Êzidxan Komutanlığı oluşturuldu

Şengal halkı kendini koruma ve savunma pozisyonundan çıkmış ve artık bir özgürleştirme ve özgürleşme atılımı başlatmıştı. Şengal merkezinin özgürleştirilmesi, esas hedef ve amaç olarak savaşçıların önünde duruyordu. Bu esas, bu amaç ve bu hedefle, 29 Ocak 2015 tarihinde başlamıştı kurtuluş ve özgürleşme hamlesinin ilk adımı. YBŞ YPJ-Şengal ve HPŞ (Şengal Savunma Birlikleri) ortak bir açıklama ile dünyaya topraklarının özgürleşmesi hamlesini başlattıklarını ve Şengal’in Özgürleştirilmesi Hamlesi için Ezidxan Komutanlığı ismiyle ortak bir komutanlık oluşturulduğunu duyurdular.

Şengal, DAİŞ çetelerinden temizlendi

Şengal merkezinde büyük bir çatışma ve direniş yaşanıyordu. DAİŞ çeteleri şehir savaşına hazırlıklıydı. Her eve çetelerini konumlandırmıştı. Uluslararsı koalisyon güçleri hava saldırılarıyla destek yaptıysa da esasında Şengal göğüs göğüse bir savaşla ev ev özgürleştiriliyordu. Kobanê’de nasıl ki her ev DAİŞ’e karşı bir direniş kalesine dönüştürüldüyse Şengal de ev ev, adım adım DAİŞ çetesinden kurtarılıyordu. 13 Kasım 2015 tarihinde ise dünya soluğunu kesmiş, Şengal’in özgürleştirildiği haberine kilitlenmişti. Direnişçiler 13 Kasım 2015 tarihinde duyuruyordu dünyaya Ezidilerin yurdu olan Şengal’in tarihin en barbar çetesinden temizlendiğini.

İhanet edenler nasıl oluyor da Şengal’i özgürleştiriyor?

Özellikle Ezidi halkına ihanet eden, Ezidi halkını DAİŞ’e teslim eden KDP, propaganda yapmaya başlamıştı. Televizyon ekranlarında özenle hazırlanmış operasyon görüntüleri yayınlanıyordu. KDP Genel Başkanı Mesut Barzani hızını alamamış ve Şengal dağlarında Ezidi halkını koruyanın ve Şengal’i özgürleştirenin Peşmerge olduğunu söylüyordu. Şengal halkını DAİŞ’in kanlı avuçlarında bırakanlar ihanetini gizlemek için özgürlük hamlesini bir sansür aracı olarak kullanıyordu. Bu propaganda ile Ezidi halkını tekrar kendi egemenlikleri altına almak istiyorlardı. Acaba Şengal halkına karşı, unutulmayacak olan bu ihaneti edenler nasıl Şengal’i özgürleştirenler oluyordu?

KDP ikinci defa Şengal’den kaçtı

KDP, direnişler karşısında rezil rüsva olmuştu, 25 Eylül 2017 referandumuyla beraber Şengal’den ikinci defa kaçtı. Referandum sonrasında Kürdistan Hükümeti ile Bağdat Hükümeti arasındaki kriz derinleşince krizin etkileri Şengal’de de kendisini hissettirdi ve Şengal’i etkiledi. Haşdi Şabi güçlerinin yönünü Şengal’e dönmesiyle KDP’li Kasım Şeşo ve 2014 yılında da Şengal’i bırakıp kaçan peşmergelerle beraber bir kez daha Şengal’in kutsal topraklarından kaçmışlardı.

Şengal’de özgür yaşam adımları

Ağustos 2014 fermanından 7 yıldan fazla bir süre geçti. 6 yıldan fazla bir süre de Şengal’in özgürleştirilmesinin üzerinden geçti. Bu kısa süre zarfında Ezidi halkında devrim niteliğinde değişim ve dönüşümler yaşandı. Ezidi halkı tarihinde ilk defa bir savunma gücüne sahip oldu ve ilk defa kendi öz savunmasını geliştirdi. Tarihte sürekli iktidarların egemenliği altında yaşamış olan bir toplum artık kendi öz yönetimini inşa etti. Eğitimden ekonomiye tüm toplumsal kurumlarını ve atölyelerini oluşturdu. Bunların tümü Ezidi tarihinde birer ilkti ve değişimler devrim niteliğinde gerçekleşti.

Ancak kurtuluştan sonra Şengal’e yapılan saldırılar da azalmadı. Aksine, birçok noktada saldırılar daha fazla ağırlaştırıldı ve genişletildi. DAIŞ yenilgiye uğratılırken KDP ve Türk devleti gibi perde arkasında hareket eden güçler öne çıkarak özgür ve bağımsız bir Şengal’in önünü kapatmaya çalışıyorlardı. Bu amaçla 3 Mart 2017’de Xanesor’da ilk kapsamlı girişimde bulunuldu. KDP, Xanesor’u ROJ çeteleriyle işgal etmek istedi. KDP’nin saldırılarında aralarında gazeteci Nujiyan Erhan’ın da bulunduğu 12 kişi şehit oldu. Ancak Xanesor halkının direnişi bu saldırının önünü kesti ve KDP başarısız oldu.

KDP’den sonra Türk devleti saldırmaya başladı.

Bu girişimler halkın direnişiyle boşa çıkarılınca Türk devleti bu kez saldırmaya başladı. 25 Nisan 2017’de Türk devleti Şengal’e ilk kez savaş uçaklarıyla saldırdı ve birçok yeri bombaladı. Bu, Şengal’e yönelik saldırılarda yeni bir aşamaydı. Türk devleti bu saldırılara gerilla güçlerinin varlığını gerekçe göstermek istedi. Ama sonra amaçlarının gerillalar olmadığı, Şengal’in özerkliğinin hedef alındığı ortaya çıktı.

Gerillalar hem savunmada hem de inşa sürecinde öncü rolü oynadı

PKK gerillaları, fermandan 2018 yılına kadar hem savunmada hem de demokratik özerklik sisteminin inşasında öncü rol oynadı. Özgürlük hareketinin amacı, Şengal’in öz savunma ve öz yönetim gücüne ulaşmasıydı. Bu temelde, 1 Nisan 2018’de PKK gerillaları Şengal’den resmen çekildi. Gerilla güçlerinin geri çekilmesinden sonra YBŞ ve YJŞ ile Êzidxan Asayişi, Şengal’i her yönden savunma görevini üstlendiler. Özgürlük hareketi gerillalarının güçleri Şengal’den geri çekilmesinin ardından Türk devletinin Şengal’e yönelik saldırıları yoğunlaştı. Türk devleti Şengal’e saldırmak için gerillalar bir bahaneydi. Türk devleti bu amaçla 2017 ve 2021’den bu yana Şengal’e 20’den fazla hava saldırısı gerçekleştirdi.

Türk devleti özerk ve özgür bir Şengal’i hedef aldı.

Bu kapsamda Türk devleti, Mam Zeki’yi 15 Ağustos 2018’de Şilo Vadisi’ne düzenlediği hava saldırısında şehit etmişti. Mam Zekî, Êzidîlerin kalbinde “Êzidxan’ın direği” idi. Aynı zamanda Şengal’de kurulan yeni bir özgür yaşamın öncüsüydü. Türk devleti bu saldırı ile Şengal’ı direksiz ve öncüsüz bırakmak istedi. Ardından YBŞ komutanlarından Zerdeşt Şengalî, 15 Ocak 2019’da düzenlenen hava saldırısında şehit oldu. Dolayısıyla Türk devleti, Özerk Şengal’i yeniden inşa etme çabalarını sekteye uğratmak için Êzidî cemaatinin öncülerini hedef almaya başlatmıştı.

9 Ekim anlaşmasıyla Êzidiler üzerinde yeni bir ferman uygulanmak istendi

Şengal, kapsamlı askeri ve siyasi saldırılara karşılık verdiği andan itibaren özgür yaşamını inşa ediyordu. Yani direniş ve inşa el ele gitti. Çünkü Şengal’e yapılan saldırılar hiç azalmadı. Şengal Özerk Bölgesi’ne yönelik son saldırı tehlikesi ise Kürdistan Bölgesel Hükümeti ile Mistefa Kazimî hükümeti arasında 9 Ekim 2020’de imzalanan bir anlaşmayla ortaya çıktı. Anlaşma Hewlêr ile Bağdat arasında imzalanmış olsa da anlaşmanın arkasında Türk devleti ve özellikle ABD olmak üzere uluslararası güçleri vardı. Aslında, Irak yasalarına göre resmi bir anlaşma değildi. Anlaşma Irak Parlamentosu’nun gündeminde yer almamıştı. Irak ve Güney Kürdistan’daki siyasi güçlerin çoğu buna karşıydı. Êzidi halkı bu anlaşmayı başlangıcından beri “yeni bir ferman” olarak adlandırıyor ve reddediyordu. Bu anlaşmaya karşı aralıksız bir yıl direndi ve direnişin sonucunda anlaşma boşa çıkarıldı.

Türk devletinin Şengal’e yönelik planları

Her ne kadar PKK 2018’de resmi olarak Şengal’den çekilse de Türk devleti farklı bahanelerle ‘PKK Şengal’de kendini örgütlemeye çalışıyor’ propagandaları ile denediği birçok yol ve yöntemlerle Êzidi halkına saldırı girişimlerinde bulunuyor.

Türk MİT’i heyeti 2020 Haziran ayında Bağdat’ı ziyaret ederek Irak Başbakanı Mustafa Kazımi ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmeden sonra 9 Ekim 2020’de KDP ve Bağdat arasında Şengal üzerinde bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya göre, Şengal’in yerel güçlerinin Şengal’den çıkarılması, KDP’nin Şengal’e geri dönüşü ve Irak güçlerinin Şengal’e yerleştirilmesi planlanıyordu.

Bu anlaşma Şengal halkı tarafından büyük bir tepkiye karşılandı. Yapılan anlaşma Şengal halkının iradesini kırma ve yeni bir ferman anlamına geliyordu.

Bu anlaşma üzerinden 2 yıl geçti. Şengal halkının direnişini ve iradesini kıramadıkları için bu planı pratikte gerçekleştiremediler. Şengal fermanının 7. yıldönümü vesilesiyle KDP Başkanı Mesud Barzani bir kez daha Şengal’i tehdit ederek şunları söyledi: “Şengal, Şengalliler ve Êzidilerle hiçbir ilişkisi olmayan bazı silahlı ve güçlerin elindedir. Şengal’deki yasal ve normal olmayan bu durum sonuna kadar böyle kalmayacaktır.”

Şimdiye kadar da Şengal’e yönelik Türk devletinin ve KDP’nin tehditleri devam ediyor ve Şengal’e dönük plan ve programlarını uygulamak istiyorlar.

Dikkat çeken konu ise, Irak hükümetinin ve uluslararası kamuoyunun Şengal’e dönük saldırılara karşı sessizliği tercih etmeleridir. Êzidi halkı ve Êzidi kurumları bu saldırıları yeni bir ferman planı olarak nitelendiriyor. Şengal halkı, Ayrıca bu plana yerel ve uluslararası güçlerin de dahil olduğunu, Türk devletinin bu planı yaptığını ve DAİŞ’in yerine getiremediği fermanı tamamlamak istediğini belirtiyor.

 

Bunları da beğenebilirsin